bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

iğrenç esprisiz çocukluk olmaz.

taha3045 | 14 September 2009 11:41

Ortaokula başladıgım zaman tek amacım derslerimi aksatmadan çıkabildigim kadar kızla çıkıp öpebildigim kadar kız öpmekti, bunun sebebini bilmiyorum ama amacım oydu ,çünkü büyümüştüm, sesim kalınlaşmaya başlamıştı ve kızlar artık ince çorap giyiyordu.

Ama öyle olmadı tabi, ben Kazanova olamadım okulda hatta çok fazla kızla çıktıgım bile söylenemez, okul anılarıma göz atınca aklıma kızlardan sonra gelen en önemli şey bir iğrenç espriler iki duvar yazılarıydı.

Duvar yazıları bizi çok etkilerdi, özendigimiz ablalarımız, abilerimiz gibi oldugumuzu düşünürdük, duvarlara yazmasak ta defterlere yazardık, sıralara, banklara yazardık.

bocuk gecesi

nazokiraze | 14 September 2009 10:25

Trakya’da her yıl hicri takvimin 62. gecesi (hızır takvimine göre 60 veya 70 kasım) özel bir şekilde yaşanır. Bocuk Gecesidenilen bu gecede (ocak ayının ilk iki haftasının içinde ) çeşitli etkinlikler yapılır.

Ülkemize muhacir vatandaşlarımız tarafından getirilen bu gelenege göre çok eskiden Hristiyan’ların o gece besledikleri domuzları öldürerek pişirdikleri için ve bu kokuyu bastırmak için kabak pişirilirmiş (bölgede bocuk domuzu diye hakaret için kullanılan bir tabir de vardır) inanca göre bu gecede kabak tatlısı pişirilmezse o eve bocuk cadısı (bocuk dedesi veya bocuk karısı da denir) gelir. Bu gecede komşular birbirinin evinde toplanarak tatlının yanında mısır ,akıtma gibi yiyecekler yenir ve karşılıklı maniler söylenir, çocukları korkutan cin,peri,cadı masalları anlatılır.

akşam, bir koku ve melankoli

astral | 14 September 2009 09:11

Bağışlanan yazıtlar sundum akşam üstleri… Söz hep edimden sonraydı ya, o edimleri deli gibi özlüyorum desem; anlatmaz, anlatmaz kederimi…

Sen benim gibi çıldırmıyorsun bensizliğe. O zaman beni, benim seni sevdiğim kadar sevmiyorsun. Bu daha da zor kılıyor dünyayı.

Dinle akşamlar konuşuyor, sevgilim. Rüzgarın sesi tenime dokunuyor, aynı rüzgarı sen hissediyorsun. Bu denli yakın olup,bu denli dokunamamak… Kederin adı işte bu.

Bildiğim kelimeler valizini toplayıp arabaya bindi. Şimdi kelimesiz bir şehirde kendimi nasıl anlatsam diye düşünemiyorum dahi. Çünkü kelime olmayınca içimdekini nasıl tanımlayacağım. (Sanırım bu söylediğime yapısalcılıkta Strauss, ‘Evet’ derdi. Bir parça yapısalcı mıyım, neyim? Zaten bazen çok katı görüşlü bulmuşumdur kendimi…)

Haifa Wehbe

dimoedes | 13 September 2009 21:09

Bir arkadaşım sayesinde duydum bu afet-i devranı. Lübnan’daki güzellik yarışmasında birinci seçildikten sonra ününe kavuşmuş. 1976 Lübnan doğumlu. Babası Lübnanlı, annesi Mısırlı olan bu güzelin bir albümü vardır: Baddi ‘Ayš. Bu arada kendi ülkesindeki açıklamaları da gündem yaratmaktadır; Hasan Nasrullah’ı haklı bulması gibi. Bunun haricinde, bir konserinde açık giyinmeyeceğini belirtmesine rağmen konsere çıkması meclis kararıyla yasaklanmıştır. Böylesi güzel bir hatunu Allah her erkeğe nasip etmiyor işte.

Haifa Wehbe
Haifa Wehbe

o metresi ben santimetresi

massay | 13 September 2009 18:52

o benim sevgilim.
arzu onun metresi.
ben de santimetresiyim.
ve bir de karısı var ancak bahsi konu dışıdır. Varlığı veya yokluğu duygularımıza hasar ihbarında bulunmamıştır. tahminim bizi kıskanmaz hatta varlığımıza duacıdır.
o benim sevgilim titizdir delicesine titiz.
arzu ile ayrı zamanlarda aynı evde aynı yatakta aynı yastığa baş koyarız. ama bilmeyiz bu gerçeği. birbirimizi bilmeyiz. bir diş fırçası vardır banyoda. ikimizde kendimizin zannederiz aynı aynaya bakar farklı yüzler görürüz fırçaladıktan sonra dişlerimizi aynı lavaboya tükürürüz. bilmeyiz.
o benim sevgilim öyle titizdir.iz bırakamayız ne yazık çok isteriz bir küpe bir saç teli. bırakamayız. ben her gün arzuyu bilmeden öldürürüm o kanları temizler bir sonra ki gün arzu beni öldürür.
o benim sevgilim öyle gönlü geniştir.
ikimizi de sever. biz birbirimizi ve kendimizi sever miyiz
o benim sevgilim öyle saygı ve sevgi doludur böylesine zor ve açık sorulara cevap vermekten ziyade sorular sorar der gündüz nedir gece nedir gündüzü tarif ederken geceden uzaklaşmadan geceyi tarif ederken gündüzü yaşamadan cevap ver bakalım.
zannederim arzuyu ben tahhayyül etmişim.
arzu zanneder ben zaten yalanmışım.
o benim sevgilim.
en çok bana yalan söyler nezaketen. ve ben de kendime yalan söylerim nezaketten uzak. küfürler eder yarabbi şükür derim.
o benim sevgilim onsuz yaşayamam.

Sağanak Vuruş

Kuduz maymun | 13 September 2009 18:27

Sesler geliyor. Ayak sesleri. Koşup birşeyler yapmak, yahut saklanmak gerek. Kapı. Korkunç bir kaygıyla açıyorum. Sarılıyorum. Sarılmam lazım.
Gözleri bulanık. Kırmızı.

Birşeyler yapıp önüne geçmek gerek… Fakat kımıldandığı an patlayacak bir bomba gibi. Ayaklarım tutmuyor. İtaate hazırım. Tamam. Düşüncelerimi savuşturdum. Bir an evvel olsa da bitse…

Bu kez gecikiyor. Keşke bu kadar dolambaçlı yollardan yürümese. Beklemenin verdiği dehşet beni felce uğratıyor. Sessizlik beni öldürecek. O sessizlikteki kanlı gözler. Ölmek istemiyorum.
Gürültüler başlıyor. Gıcırtılar. Bir koku geliyor. Çok tanıdık bir koku. Sabah evin her yerine sinmiş olacak.

Eşşekler Hakkındaki Gerçekler

lucy in the sky with diamonds | 13 September 2009 15:08

Dönüşümün eşşeklerle alakası yok elbette ama madem ki andık anlatmalıyız…

İnsanların hayvanlar alemindeki en iyi dostu köpek olarak bilinip söylenir… doğrudur köpekler ve benzerileri evcil olduklarından lütfen eşşeklerle ilgili anlatacağımdan kıyaslama yapmayın…

Eşşekler insanların en iyi dostudur*
çünkü sahibi eşşeği dövdüğünde de eşşek sahibinin sözünden çıkmaz, yanından uzaklaşmaz. Her işkenceye katlanır bu eşşekler… Ve en can alıcı nokta ise eşşeklerin yaradılışında gizlidir…
Her hayvanda böyle bir sır vardır aslında… bir süre kuşların yön bulma duyusunu bulamamışlardı… bulundu sonunda ama henüz eşşeğin sırrı çözülmüş değil…

Çoğul Diller ve Çoğul Kişilikler

absynthe | 13 September 2009 13:05

http://www.leadingvirtually.com/wp-content/uploads/2009/02/multiple_identities1.jpg
http://www.leadingvirtually.com/wp-content/uploads/2009/02/multiple_identities1.jpg

Çocukken kardeşim ve kuzenimin bir araya gelmesine dayanamazdım. Kuzenimle birlikteyken tamamen değişiyordu kardeşim, yürüyüşü, davranışları… Özellikle de konuşması… Sanki bizden farklı bir dil konuşuyorlardı ve bu beni kardeşimden uzaklaştırıyordu, kardeşimle paylaştığım dilden. Bunun nedeninin kuzenim olduğunu düşünürdüm hep, ama teyzem de kuzenimin ne kadar değiştiğinden şikâyet edince bu kullandıkları dilin yalnızca birlikte olduğu zamanlara has olduğunu anladım.Onlarınki iki kişilik bir topluluktu, ama hepimizin kullandığı çoğul dillerin ve bunların getirdiği çoğul kişiliklerin bir aynasıydı aslında.