bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

bloglar şiirselleşiyor ?

cahitgun | 27 November 2009 12:37

calabi-yau
calabi-yau

Blog Sanal Dünya nın Yeni Şiiri mi?

Bloglar sanal alemde insanın kendisini keşfetmesine ve sanal ağda tanınmasında şiirsel bir anlam kazandırıyor.

Kaosun egemen olduğu dünya da EGO izm imparatorluğu insanlığın tüm duygu ve düşüncelerine tek tip giysi giydirmek için tv ve yazılı medya ile saldırıyor.

bloger lar- sanal günce yazarları – donkişot gibi bu EGO izm YELDEĞİRMENİ ne savaş açıyorlar tek tek…
şiirleri ile
evet her blog şiirin gücüne sahip
eğer mayakovskinin şiirleri gibi ” kendi kanı ” ile yazılmış ise.

Ünlülerin Benzeşmesi

Colpadan | 27 November 2009 10:31

Ekranlarda gördüğümüz, filmlerini seyrettiğimiz, şovlarını izlediğimiz bazı ünlülerin birbirine benzemesi hep ilgimi çekmiştir. Bu benzeme genelde dış görünüş olarak algılansa da aslında birçok benzer özellik, benzetenin algısında o insanların birbirine karışmasına yol açıyor. Üstelik bu tamamen kişiye özel bir durum. Çünkü birinin benzettiğine ötekesi “ne alakası var” diyebiliyor.

Ben de filmlerini izlerken çoğu kez birbirine karıştırdığım bazı oyuncuları sizlerle paylaşacağım. Örneğin uzunca bir süre Jason Biggs‘i Adam Sandler‘ın gençliği zannettim. American Pie filmini izlerken bu karışıklıkla boğuştuğum olmuştur.

Adam Sandler - Jason Biggs
Adam Sandler – Jason Biggs

Arife

taha3045 | 26 November 2009 15:59

Bugün arife günü, bayramdan bir gün öncesi, çocukken en çok bugüne kalsın isterdim alışverişlerimiz, o zamanlar örgü pantalonlar, kazaklarla bayramlık hazırlayan canım annem, ayakkabı için alışveriş çıktığında ben arife gününe kalsın isterdim, bugün heryerde ayrı bir kalabalık ve telaş vardı. Şimdiki gibi bayram tatillerini Ege’de, Güney’de geçirmeyi düşünmeyenlerin de İstanbul’da olması daha da güzelleştiriyordu arife gününü.

Bir kere bahçemizdeki koyunla duygusal bağ kurdugum için bir daha asla eve getirilmedi kurbanlık koyun, kınalı koyunu eni konu arkadaş edinmiştim ve bayram sabahı ben uyurken yok oldugu için çok ağlamıştım , hele akşam yemeğinin o oldugunu öğrensem kimbilir ne olurdu, bana söylememişlerdi.

Su üzerine… 1

sigortaciaxa | 26 November 2009 13:41

Dünya varolduğundan beri insanoğlu ve diğer canlılar suya muhtaç oldu. Suyun olduğu
yerde hayat tüm güzelliği ile yeşerdi. Suyun olmadığı yerde çöl oldu. Hayat yavaşladı.
İnsanoğlu sudan meydana gelmiştir. Desem heralde yalan söylememiş olurum. Öyle ki ;
Kanın %92’si, kemiklerin %22’si, beynin ve kasların %75’i sudur.Gerçekten inanılmaz bir
rakam! Dünyada kullanılabilir su rezervi giderek azalıyor. İnternette , Tv de , Gazetelerde
geçen sene su sorununu aktarmak son derece modaydı. Bu sene haber kaynakların da
nedense pek raslayamadık. Noldu acaba 1 senede su rezervlerimi arttı. Dünyanın
belkide en büyük tatlı su havzası olan baykal gölünde bile kirlenme başlamışken sanırım
bir an evvel önlemler almak gerekiyor. Zaten böyle giderse insan oğlu petrol için değil
su için savaşlara başlayacaktır.

sır

astral | 26 November 2009 12:55

Bir sır vereceğim: Küçük, zararsız bir sır… Dünden yayılan, bugünden önce; kendini hep vareden, hep varedecek olan ufak bir fısıltı. Yalnız bir fısıltı…

Bazen yorgun bazen bir savaşçı bazen yalnız bir anıdan ibaret olan…

Hala devam eden, hep edecek olan. ‘Herkes ölür biz kalırız…’ diyen; anılan, anılacak olan, çok çok sonraları dahi hep duyulacak olan küçük küçücük mısralar… Yılların izi olan mısralar…

Söylesem geçmez, öpsem dokunmaz detirten, içinin titrediği kış akşamlarında evine dönerken arkanda duyduğun ayak sesleri kadar yalnız bir o kadar bunaltıcı izler…

Ayda Yürüyen Çocuk

pilli pati | 26 November 2009 11:24

çocuk Michael Jackson
çocuk Michael Jackson

Şarkılarını nasıl yazdığını sorduklarında “Şarkıyı yazmam, şarkının kendisini yazmasına vesile olurum” demişti yüzünde mütevazı bir gülümsemeyle… Kendi özgün figürlerini oluştururken en çok ilham aldığı James Brown bile O’nun ne kadar yetenekli birisi olduğunu ifade etmişti. Dansı hakkında nasıl düşünüp hangi figüre ne zaman karar verdiğini soran bir gazeteciye ise “Dans için düşünmek en büyük hatadır, sadece hissetmelisiniz” karşılığını vermişti. Zaten bu sorunun tabiatı biraz tuhaftı. O’na bu soruyu sorması gereken bir müzisyen ya da bir sanatçı olsaydı eminim sorunun tuhaflığına bakıp es geçerdi.

Prova yaparken a capella‘lar çalışırdı ve parçalarının büyük çoğunluğunda kulağımıza enstrüman sesi gibi gelen o tınılar aslında kendi sesi ile oluşturduğu a capella‘lardı. Muhakkak şarkılarını canlı okurdu. Provalarda bile… Provanın sadece fiziksel sahne performansı olmadığını, aynı zamanda ses tellerinin esnekliğinin ve nefes kontrolünün nabız hızlandığında da gerekli olduğunun bilincindeydi. Bu özelliği ile bütün diğer sahne sanatlarında yer alan ve sanatına gerekli özeni gösteren kişilerdendi.

Michael Jackson olmak zor işti. Kimse kapılar ardındaki özel bir hayatı kurcalamaktan ve O’na bir yetişkin gibi davranmaktan geri durmadığı için O hep, büyürken yetişkinliğe adım attığını fark edememiş bir çocuk kadar kırılgan kaldı. Kimse bunu anlayamasa da Michael Jackson‘ın yetişkin kimliğinde dahi o çocuk hep bir yerlerde karşımıza çıktı.

ölümünün 91. yılına yaklaşırken oyunbozan bir kadın Rosa Luxemburg

nazokiraze | 26 November 2009 10:52

Rosa Luxemburg Yahudi bir ailenin çocuğu olarak 5 Mart 1871 yılında dünyaya geldi.Çok küçük yaşta kalça hastalığına tutularak bir yıl yatağa bağlı kaldı ve yatakta yattığı sürece beş yaşını doldurmadan kendi kendine okuma yazma öğrendi.Yaşamını kaybedene kadar taşıdığı aksaklığın sebebi bu hastalıktır.(Film)

Yaşıtı olan genç kızlardan daha farklıydı ,çok genç yaşta solcu gruplara katılarak sosyalizm ile haşır neşir oldu,herkes tarafından yola gelmez bir kız olarak tanımlanmaya başlandı Lehçe konuşmanın yasak olmasına sürekli karşı çıktı , bunlar yüzünden İsviçre’ye kaçtıgında ise henüz 18 yaşındaydı.Orada Zürih Üniversitesi’nde politika, tarih,ekonomi,doğa bilimleri ve matematik üzerine eğitim gördü. Marksizminin en önemli merkezi konumunda olan İsviçre aslında tam ona göre bir yerdi.