bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

özlem yazısı

nazokiraze | 18 December 2009 18:47

Kış günü yazılmış yaz meyvelerine özlem yazısı.

Kışlık kavun olarak tabir edilen ,özellikle yılbaşı gecesi kavun yeme zevkinden mahrum olmak istemeyenlerin tavana astığı Kırkağaç kavunlarını bilmem ama ben kavunu özledim, kesmesi, zahmeti sırf zor geldigi için sevmedigim karpuzu bile özledim.(bir kavun içeceği subiya-sübye )

Çinde binlerce yıldır yetiştirilen kavun önce ülkemize ,sonra Avrupaya gitmiş olan bir meyve.Avrupa’da yaygınlaşması XIII. Charles tarafından Papa’nın sarayının bahçelerinde tesadüfen bulunması sonrasıdır.Fatih Sultan Mehmet’in de sevdigi tatlardan olan kavunun o dönem etli dolması yapılırmış( Evet kavunun ve elmanın etli dolması tüketilirmiş)

Roma imparatorlugu kadınları

nazokiraze | 18 December 2009 17:16

Roma İmparatorluğu’nda kadınlar diğer toplumlara göre daha özgürlerdi.Gezmek,tiyatroya gitmek, akraba ziyaretleri konusunda her türlü izne sahiplerdi.Ancak hukuklarına göre kadınların evlat edinmeleri,çocukları üzerinde hakları yoktu.

İmparator Augustus üst sınıf kadınların evlenip, çocuk doğurmalarını ön gören yasayı çıkardıgı zaman , pek çok kadın bu zorlamaya tahammül edemediği için kendi istekleriyle fahişelik yapmaya başladılar.Böylece bu kurallardan kurtuldular.

Bu gelişen olaylar, evlenecek kızlara ceza yaptırımı da beraberinde getirdi.Üçten fazla çocuk sahibi olan kadınlara ödüller verilmeye başlandı.Ancak sonraki hükümdar Tiberius, üst sınıf kadınların fahişelik yapmasını engelleyen bir yasa çıkardı.

Hayalet Kentler-2

vivian darkbloom | 18 December 2009 16:01

Hayalet Kentler-1 (1. kısım)

Maraş, Kıbrıs

1974’ten önce Kıbrıs’ın en ünlü tatil beldelerinden biri olan Maraş, Kıbrıs Harekatı sonrası boşaltılarak iskana kapatılmıştır. Şuan Birleşmiş Milletler gözetimi altındadır ve TSK mensupları dışında giriş-çıkışa kapalıdır. Eski ihtişamlı günlerinde Elizabeth Taylor, Richard Burton, Raquel Welch, Brigitte Bardot gibi ünlülerin de favori mekanlarındandı.

Balestrino, İtalya

bozuk zaman onarıcı

astral | 18 December 2009 15:12

Küçük saatçiler…
Düşünürüm, iki metre kare alana sıkışıp; diğer insanların bozuk zamanlarını onaymaya çalışırlar.

Bu hep enteresan gelmiştir bana. Bozuk zaman onarıcı.

Küçük ve sessizdirler. Kendi hallerinde bir halleri vardır, sanki herbiri bir diğerine benzer. Bir parça içe dönük olmak şartmış gibi gelir, ‘bozuk zaman onarıcılarda.

Bir yanıyla da aynı erkekler gibi içe dönük. Ama saatçilerle erkeklerin kesiştiği nokta, o küçük iki metre karelik alana sıkışıp kendi zamanlarını, hayatlarını orada heba ederler. Belki yapılacak birşey de yoktur, öyledirler.

insanlığın anayurdu nerede: Çin?, Afrika?

massay | 18 December 2009 15:07

ÇİN’DE İNSAN EVRİMİNE İLİŞKİN İPUÇLARI…
Günümüzde artık bilim çevrelerinde yer ettiği söylenebilecek genel kanı, insanoğlunun evrimsel anayurdunun Afrika olduğudur. Yürürken iki ayağını kullandığı bilinen en eski hominidin kalıntılarına Kenya’da rastlanmıştı. 4,1 milyon yıllık Australopithecus anamensis‘ten biraz daha genç olan ünlü “Lucy” nin iskeleti ise, Etiyopya’da bulunmuştu.

Bulguların ışığında yapılan değerlendirmeler, araştırmacıları, insanın atası sayılan Australopithecus‘un evrimleşerek “Homo” cinsine
dönüşmesi sürecinin günümüzden yaklaşık 2,5 milyon yıl önce gerçekleşmiş olabileceği sonucuna ulaştırdı.

3000 Yaşına Kadar Yaşayan Adam

mtkocak | 18 December 2009 14:05

Gel mantıklı bir şekilde düşünelim.

Bir bilgisayar ağındaki her paket bloğunun alında TTL adı verilen bir yaşama süresi var. Bu süre olmasaydı, her düğüm, bir sonraki düğüme veri paketini gönderecek, kaynaklar gereksiz yere kullanılacak, her geçtiği yerde verinin bozulma riski oranı daha da artacaktı. Bu aslına bir çember içinde oynanan kulaktan kulağa oyununa benzetilebilir. Hani o aradaki fırlamanın birisi, kelimeyi saçmalatır da, Haber diye başlayan şey Biçerdöver haline gelir ya, işte onun gibi birşey.

DOSTUM…! BU SERZENİŞİM SANA…

| 18 December 2009 12:46

Bunu nasıl yaptık birbirimize.Kardeş diyordun bana; sımsıkı bağlarla yürüyorduk çizdiğimiz yolda omuz omuza…Nasıl olur da bozulurdu dostluğumuz…!
Bütün bunların cevabı var bu yazıda.Sana haykırışım var…!

Biri girdi hayatıma dostum.Sanki benim ruhumdu.Cennetimdi.Yanında derdimi tasamı unuttuğum tek insandı.Annemdi.Babamdı.Kardeşimdi.Sevgilimdi.Dostumdu…Birbirimize öyle yettik ki; küçük dünyamızda tek biz olalım istedik.

Aşktı bu.Beni saran sarmalayandı.İlacımdı.Gözünden sakınandı.

Şu renksiz dünyada gökkuşağım, mutlu olduğum tek sığınağımdı.Daha da güzelleştirendi.
Her sarılmasında,her öpmesinde; daha da güçlendim.Her geçen gün daha da doydum yaşamaya,ruhum onunla arındı.Ben oldum…

Büyüdüm…

Büyümek nedir bilir misin ki?

arıların laneti

astral | 18 December 2009 11:54

‘Ne iğrenç bir ses bu. Allah size yardım etsin.’

Ağzımı çalkaladım ve bitsin şu işkence diye düşünmekteyken; dünyanın en güven veren doktoru konuşmaya başladı. Mırmır, ne zaman, konuşacağı belli olmayan, lakin her konuştuğunda istisnasız enteresan öyküler anlatan adamın; bana anlatma düğmesine basmışım. Tabii ki, merakla bekliyordu benliğim. Zaten o muayenehanedeki en keyifli şey de onun öyküleriydi.

Çıldırdığım şeyse, tam o anda ‘Ses kayıt cihazım şimdi yanımda olmalı. Bu adam heba ediyor bu deli öyküleri, deli anlatışıyla’ diye düşünüyordum, içimden, bir taraftan –sözde çaktırmadan- süzen bakışlarımla…