bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

kızılderili inkar

astral | 21 January 2010 13:10

Bir küçük kanatlanmış öpücük. Uçar, pır pır. Küçüklüğü sahtenin inkarıdır, bağırmaz. Uçan kelebekler geri dönmez her zaman bencileyin. Bencileyin dediğin her şey geçip gitti oysa. Oysa pınarların çoktan senindi ve sen yazmıştın onun adını, pek emin halinle. Yaşamın anlamını ilan edip onun için nefes alıyor sanmıştın kendini, son otobüse binerken.

Romanın ilk sayfasına ‘Bebeğim şimdi gidiyorsun ama burada seni varlık kadar benimseyen, özümseyen bir adam var. Onun nefesisin. Bebeğim dediğisin. Bu romanı sana veriyorum ama sen kalbimi de alıp götürüyorsun. Kalbim sen de kalacak çünkü evrende sen varsın. Ben nefes aldığım sürece bu adam seni sevecek. Izdıraplı yağmurlarda kaldığımda da, karanlığımda da, yaratıcılığımda da senin kalbin olacak ve dünyaya nefes verecek. Yaşamamın yolu bu. Şimdi otobüse binip gidiyorsun. Ben bu sıcak şehirde kadınından uzak kalan yalnız adamım. Otobüs uzaklaşırken ben, geride kalan adamım. Ben sana geliyorum kalbimle. Ben çoktan sendeyim. Evrende sen varsın ve bu her şeyi değiştiriyor. Gözlerimdeki bakışta anlam değişti, ışığım değişti, gülümseyişim değişti. Her gülümseyişim değişti. Bebeğim. Bu otobüs seni başka bir şehre taşırken sana aşık bir adam bırakıyorsun geride ve sana bebeğim diyen, sensiz hayat artık eskisi gibi değil diyen…’

bir dakika kırk saniye

astral | 21 January 2010 11:35

Bir dakika kırk saniye. Kapağı kapanan telefona bakarken bir iç çekiverdim. Bir iç ki, ömür var içinde; bilen bilir.

Küçük bir konuşma. Şurada bir haber gördüm, okudun mu? Bıla bıla. Yapılan küçük yorumlar.
-Sen nasılsın?
-İyiyim.
-Sen nasılsın?
-İyiyim.
-Tamam canım.
-Tamam.
-Öpüyorum.

Kapanan telefon. Ne bitti? O kim, ben kimim? Neden bu haldeyiz? O kim, ömrüm? ‘Ben olmasam da olur, o önemli’ dediğim varlık… Ne kadar konuştuk? Bir dakika kırk saniye. Nerdeyiz, neden? Oysa en uzak, hiç de kanım olmayan ve aynı rahimde döllenmeyen tohumlarla gün boyu ne gereksiz konuşamaları ne çok yaparken; nerdeyiz?

KARABASAN

powerbyfi | 21 January 2010 10:25

Sonsuz bir uçurum gibisin
ve ben uçurumdan aşağıya
düşen bir yaprak gibiyim
Rüzgarın esaretinde savrulmuş…

Hışımla esen bir fırtınasın,
Bense Yapayalnız bir fidan
Çölün ortasında, kurak mevsiminde yaşamın
Köklerim daha tutunamamışken
“toprağa”.

O kadar güçlüsün ki;
Senin gözlerin yüreğimdeki ormanları yakıyor,
Yürüdükçe depremler oluyor,
Denizden aşan dalgalar zihnimi bulandırıyor..
Nefes aldıkça sen üşüyorum.
Beni kırpıp kıırpıp gökteki yıldızlara doğru savuruyorsun kabuslarımda,
ve Ben son nefesimi verirken o karanlık gecede
Sen bunu umursamıyorsun bile.

45’indeki Bir Kadına Epilog

Kuduz maymun | 21 January 2010 09:44

Ne çok bekledin. Bitmeyen, bir türlü de yakalayamadığın bir ipin ucundan tutabilmek için bunca uğraş. Nedir o sevgi dedikleri… Umuda bağlanmış meret; beklemekle ömür tüketen, tükendikçe yarına daha sıkı bağlandığın bir döngü.

Yarının inşallaha, bugünün yarına bağlı, yaşarsın. Ama hep beklersin. Bugünden elde ettiğin bir şey olmadı mı, inşallaha havale edersin. Geçen günlerin dününü düşündün mü ölmek ister, ayakta kalacak sebep ararsın. Bugüne alışamadan, dününü yargılayamadan, hesap soramadan yarına koşarsın. Sen de istersin elde etmek ve tekrar elde etmek, ve tekrar… Kadın olduğunu her gün görmek ve görüldüğüne sevinmek. Ve her günü saniyelerine dek hazla, dünü keyifle düşünerek sürdürmek. Olmadı değil mi dostum…

CAMLAR TEMİZ OLMALI VE TÜM HAYATLAR UCUZ

il mare | 21 January 2010 09:21

Yedinci kat,karlı ve soğuk hava, koca bir cam boyunca, bir temizlikçinin kolları uzanmakta…

Temizlikçi…Hayattaki tek ödevi buymuş gibi…Birileri hep kirlettiği için,birşeyleri temizleyici…
Başka hayatların,başka ağızların yaşayan nefeslerinin camlardaki intiharları, ve bıraktıkları buğulu lekeler… Temizlenmeli…

Koca bir cam,o nefesler sanki hiç alınmamış gibi,pırıl pırıl olmalı,yeniden yeniden doğmalı,yaşanmışlıkların kattığı lekeler düzenli olarak arındırılmalı… Yeni doğmuş bir bebeğin gözünden bakmalı dünyaya büyük evlerin büyük camları…Hiçbirşey yaşanmamış gibi,dünyada pislik yokmuş gibi…

Düş-le MORDOL…

Dolce Magico | 20 January 2010 15:38

img167.imageshack.us/.../aklmkadarmasumdeil2.png
img167.imageshack.us/…/aklmkadarmasumdeil2.png

_ Ama ama zamanım yokkk…
_Çakıldım.
_Seni niye seviyorum biliyor musun? Hayal kuruyorsun, korkmuyorsun hayal kurmaktan
Hayalle yaşayanı bir defa, yaşamayanı iki defa demişşş şair…
_Bir de öyle bakarız yaşamak nasıl?
_Düşüne yattın ve baktın ki düş dediğin nedir ki, gerçek dediğin nedir ki? Düşün.
_Düşlerin gerçek olmadığını dahi kim iddaa edebilir ki! Görürsün, duyarsın, koklarsın, tadarsın.
_Hissedersin.
_Hatta ve hatta dokunursun
_Hatta ve hatta yaşarsın
_Bedenin buna tepki verir, belki kendi kendine bile gülümsersin, zamanı yitirirsin.
_Belki kendi kendine dans edersin.
_Ama zamanı yitirdiğini sanma sakın, o gelir iç döngüsüyle o zaman, o gelir başka zaman.
_Zamanı yeniden bulursun, istediğini arşivden çıkarırsın, gelecekten alırsın yol
_İstediğini açık arttırmaya çıkarırsın, alırsın yolunu o zaman, alırsın yolu istediğin zaman.
_Hayatını bölersin insanlarına.
_Ve bölersin sevdiklerine, bir bir çarparsın birbirine.
_Minik yaratıklar bile edinebilirsin fezadan istediğinde.
_Hatta çıkarırsın boşluklarını.
_Ya da perilerinin kollarından tutup götürmesine izin verirsin.
_Meleklere cenneti sorarsın. İşte derler! Cehennem ardında kalır, günahsız kalırsın.
_Bir başına, tek başına kalırsın, hava da uçuşan meleklerini sayarsın.
_Hayır hayır. Aslaaa… Allaha inanmak sana kolaydır. Anlasana. Ve binlerce güzellik avuçlarsın, binlerce yetime dağıtırsın, büyük bir kenttir yalnızlığın.
_Kolaydır, ama anlasana dokuz katı tırmanamazsın bir çırpıda, tökezlersin, durursun,
_Aman be.
_Dersin, ama tırmanırsın. Hiç yokuşlarını tırmandığın gibi mi? Hayır, altı doludur o yokuşun.
_Dönme, bakma arkana. Ya çık ya da düş, ama bakma arkana.
_Elbette düşşş, hep düş, illa düş.
_Düşş ama düşün de düş
_Ardımda yok zorba anılar, ilerimde erişemeyeceğim bulutlar yok benim ya da utandığım hayallerim.
_Olsun, bakma arkana.
_Çıplak olsam da.
_Sen yukarıya düş.
_Hayır, hayır gerekirse en dibe vuracağımmm gerekirse zirvede dolaşacağımmm. Ve sonunda dipleri zirveleri eşit koşacağım zamanlarım olacak benim, gündüzleri ve akşamları yitireceğimmm.
_Öyle zamanlar ki.
_Geceleri çoğaltacağım, geceyi güneşle ışıkla dolduracağım! Göreceksin! Yapamazsam, ben bir hiçim.
_Göreceğim, yapacaksın.
_Yanımda olacaksın.
_Evet, olacağım ve göreceğiz.
offff hadi yetiş düşüne o zaman.

dolmakalem

astral | 20 January 2010 14:20

Parmaklarım tek tek dokulu resim kağıtlarına dokundu. Tek tek seçtim, renk renk sonra dokulu olanlarından da tonlarına ve dokularına göre bir sürü kağıt aldım.

Dolma kalemlere baktım. On yıldır kullandığım kalemimi çok değerli bir dostuma hediye etmiştim ve onu istediğim bölümü kazandığımda kendime hediye almıştım. Şimdi benim doğum günüm için kendime bir sürpriz yapmaya karar verdim. Çok güzel bir kalem seçtim. Birkaç on yıl rahat kullanılabilecek bir dolmakalem.

Şükran Sana Turkish Airlines…

uykusuz kutup ayisi | 20 January 2010 13:05

Geçen gün bir ilk gerçekleşti ve ayrılıkçı pek Katalan Barça‘nın sponsorluğunu Turkish Airlines resmen aldı. İmzalar atıldı ve hep birlikte dünya evine girildi. (en nefret ettiğim deyim)

Bundan haftalar önce değerli Barselona futbolcularını taşıyan pek Airlines – “Turkish” onların şerefine ayrılıkçı anonslar yaparak ispanyol halkının gözünde zaten eğriti bir imaj bırakmıştı. (1)

düş sokağı..

morfik | 20 January 2010 12:44

düşüme yattım, düşümde kalktım.

başladım düş sokağında yürümeye..saçlarım olabildiğince dağınık, ayaklarım yalın, ellerimde ayıcık..ve yanımda gölgem..

elini kolunu sallayarak bir adam yürüyordu.. geldi, karşımda durdu. ‘Açıl..’ dedi kalbime, kalbim açıldı. ‘Dur!’ diyecektim, gölgem sesimi tuttu. bıraktı.. artık, sesimde davet vardı.
‘burası benim yerim.’ dedi.
‘yalan’ dedim.
_olsun inanalım.
bencilim..
_kim değil ki!
yalnızlığa alıştım ben.
_sana kıyamam.

bir şeyler söylüyordu, sanırım anlatıyordu. acı çektim diyordu. hırs diyordu. geçmiş onundu, beni ilgilendirmiyordu.