Bir küçük kanatlanmış öpücük. Uçar, pır pır. Küçüklüğü sahtenin inkarıdır, bağırmaz. Uçan kelebekler geri dönmez her zaman bencileyin. Bencileyin dediğin her şey geçip gitti oysa. Oysa pınarların çoktan senindi ve sen yazmıştın onun adını, pek emin halinle. Yaşamın anlamını ilan edip onun için nefes alıyor sanmıştın kendini, son otobüse binerken.Romanın ilk sayfasına ‘Bebeğim şimdi gidiyorsun ama burada seni varlık kadar benimseyen, özümseyen bir adam var. Onun nefesisin. Bebeğim dediğisin. Bu romanı sana veriyorum ama sen kalbimi de alıp götürüyorsun. Kalbim sen de kalacak çünkü evrende sen varsın. Ben nefes aldığım sürece bu adam seni sevecek. Izdıraplı yağmurlarda kaldığımda da, karanlığımda da, yaratıcılığımda da senin kalbin olacak ve dünyaya nefes verecek. Yaşamamın yolu bu. Şimdi otobüse binip gidiyorsun. Ben bu sıcak şehirde kadınından uzak kalan yalnız adamım. Otobüs uzaklaşırken ben, geride kalan adamım. Ben sana geliyorum kalbimle. Ben çoktan sendeyim. Evrende sen varsın ve bu her şeyi değiştiriyor. Gözlerimdeki bakışta anlam değişti, ışığım değişti, gülümseyişim değişti. Her gülümseyişim değişti. Bebeğim. Bu otobüs seni başka bir şehre taşırken sana aşık bir adam bırakıyorsun geride ve sana bebeğim diyen, sensiz hayat artık eskisi gibi değil diyen…’Otobüse bindim. Sessizdi. Sarıldım ona öncesinde. Son kez sarılıyormuş gibi sarıldım, Kızılderili sevgilime. Gökyüzünün rengi ne de yağmur artık asla eskisi gibi olmayacaktı, bilmiyordum; seziyordum. Masum bakışlı adamdı. Üzerinde sarı- kahve deri bir ceket vardı, kendine yakıştırmayı bilendi; bu kadar da yakıştırmamalıydı. Hava karanlıktı. İçimizdeki pusuyla paralellik ilgisi kurmak ister gibiydi. Otogardaki adamın saçları inadına omuzlarına dökülüyordu. Dümdüzdü, yumuşacıktı; fazlaydı. İyi göründüğünün çoktan farkında olandı. Sözlerinin benliğini geçtiğini çoktan biliyordu. Sıcak bir kentte, o şehirden sıcak adamdı. Yüzyılların sıcaklığı ona yetişemezdi. Biliyordu ama bir yanı şikâyetçiydi çünkü o sıcaklığı yaşayacağı kadını yanında değildi. Gözleri masumluğun adıydı. Bebekti susuşları oysa afacandı. Hem de çok. Gizli susuşlarda kaçamaklara koşan taraflarını törpüleyemeyecek olandı. Buydu. Karışımdı. Karmaşıktı. Sarmaşıktı. Sarılmıştık.Otobüs hareket etti. Karanlık bir gecede otobüsün ve sokak lambalarının ışıklarından yıldızları göremediğimden daha da karanlık doluyordu içime. Birden otobüsü takip eden kırmızı bir araba fark ettim. -Otobüstekiler de fark etti.- Sevgilisini bırakmak istemeyen deli sevgili sendromu. Işıklar açtığını fark ettim.1- (Yazılar herhangi birine yazılmamış olup, hayal gücünün özgür uçuşlarıdır. 2- Yasal Haklar: Kaynak gösterilsin ya da gösterilmesin, hangi dilde olursa olsun içeriğin bir kısmı ya da tamamının kullanılması yasaktır. Bu yazının yasal hakları www.hafif.org ve Astral’a aittir. Bu madde, altında yazmıyor olsa dahi, Astral’ın tüm yazıları için geçerlidir.)