Yedinci kat,karlı ve soğuk hava, koca bir cam boyunca, bir temizlikçinin kolları uzanmakta…Temizlikçi…Hayattaki tek ödevi buymuş gibi…Birileri hep kirlettiği için,birşeyleri temizleyici…Başka hayatların,başka ağızların yaşayan nefeslerinin camlardaki intiharları, ve bıraktıkları buğulu lekeler… Temizlenmeli…Koca bir cam,o nefesler sanki hiç alınmamış gibi,pırıl pırıl olmalı,yeniden yeniden doğmalı,yaşanmışlıkların kattığı lekeler düzenli olarak arındırılmalı… Yeni doğmuş bir bebeğin gözünden bakmalı dünyaya büyük evlerin büyük camları…Hiçbirşey yaşanmamış gibi,dünyada pislik yokmuş gibi…Temizlenmeli,temizlemeli…İki ayak dışarda da olsa…Ucunda ölüm bile olsa…İki ayak dışarı çıkmalı,çıkmalı ki en ufak bir köşe kalmasın üzerinde kirlerin barındığı…Bakarken gözler kısılmamalı,temiz kalmış bir yer,köşe var mı diye ararken gözler lekeler arasında lekesiz görebilmek için dünyayı,yorulmamalı…Şekiller,harfler,isimler çizilememeli bir işaret parmağıyla,tozlar aracılığıyla…Camlar hep temiz olmalı,temizlenmeli..İki ayak dışarda da olsa..Ucunda ölüm bile olsa…Yedinci kat… Manzara güzel olsa gerek bir yedinci katın camından…İşe yaramaz yığınlarla kaplı da olsa her yer, tepeden bakmak onlara,yağan kara,yağmura…Nokta nokta insancıklara..Onlar küçükken, büyük olmak aynada…Gökyüzüne yakın olmak,maviyi seyretmek…Ama temiz,lekesizz…Yedinci kat…Pencerede Fatma Teyze…Birilerinin tok nefeslerini,özgür kuşların pisliklerini yeniden yeniden siliyor hep ki tekrar kirlenebilsinler diye… Tüten bacaların islerini,yağmurların getirdiklerini siliyor siliyor ki birdaha geldiklerinde çekinmesinler diye, rüzgar getirdiklerini bırakırken bir an tereddüt etmesin diye…Üç çocuklu Fatma Teyze…Şimdi bir yedinci katta,açmış kollarını dünyaya,iki ayağı da dışarıda…Dünyaya,yaşama meydan okurcasına… Tüm umutlarını,fedakarlıklarını,gelmişini geçmişini,evlendiği güne lanet edişlerini,yetersiz olan bir böbreğini,dar gelen nefeslerini,sancılarla savaşan yüreğini, ve belki de neyi varsa hepsini teker teker konduruyor koca camın her bir köşesine.. Konduruyor da öyle üstünden geçiyor,sıfırlıyor hepsini büyük bir hevesle…Tozlu camların farklı yaşanmışlıklarının arasına sıkıştırıyor kendilerininkileri,koca bir camdan koca bir sahne yaratıyor üstünde alabildiğine oynayabildiği,istemediği ne varsa yapıştırıp sonrasında silip temizleyebildiği…İki ayağını dışarı çıkarıyor Fatma Teyze…Üç çocuk evde ekmek beklemekte…Bir rüzgar esiyor sonra,Zemin de ıslak ve kaygan zaten,ayakların hakimiyeti azalmakta..Bir rüzgar esiyor işte sonra,Esiyor da alıp götürüyor Fatma Teyze’yi…Geçmişini kondurup da ardından temizlerken o, yerine gelmesini umut ettiği tüm hayallerini…Rüzgar esiyor ve elleri kayıyor Fatma Teyze’nin…Islak ve kaygan da zaten zemin…Uçuyor Fatma Teyze bir yedinci kattan aşağı…Geride üç çocuğun hiç kurumayacak gözyaşları,Ve ilk vurulan bezle yitip gidecek tozlu bir geçmişin konuşlandığı,büyükce bir evin tozlu camları…
yorumlar
Hiç cam silmedim ama arada denedim..Aşağıya cesurca bakmak güzel bir duygu, yerin çekimine karşı durmak, ben daha buradayım demek, dalga geçmek..
cam silerken bunları mı düşünüyosun pbk ?
Tabii, sen ne düşünüyorsun, cam silerken..
öyle düşünmeyin, anlıktır hayat, Allah korusun cam silenleri.
Tüm hayatlar pahaludur!
Benim cam silmem, günışığının geçecek bir tek delik bulamaması şartına bağlı sanırım. Eh, şimdiye dek eve girebilmişse günışığı…Hem canım zaten arada yağmur- mağmur yağdıkça kendiliğinden temizleniyor bunlar. Eh, mevsim kurak geçiyorsa, ben ne yapabilirim; değil mi.Herhalde baca temizleyiciliği bana daha uygun bir iş. Çatılara tırmanıp kurumları insanların tepesine bacalara soktuğum sopamla tepmek.Bir de vatman olabilirdim sanırım.
Vatmanların tramvay camı silmediklerine ‘kesinkes’ eminim.
Cam silen gündelikçi kadınların ölüme meydan okuyan tehlikeli hareketlerini ne zaman görsem hep aynı derecede şaşkınlığa uğrarım. Böyle görüntülere o kadar alışığız ki, bir kadının neden hayatını bu kadar hafife alabildiğini düşünmeyiz bile. Sadece fedakarlıkla, eve ekmek parası götürebilme endişesiyle açıklanamayacak kadar inanılmaz bir cesaret gösterisi bu bence. Belki de bir haykırış… Hayatın onlar için, bize göründüğü gibi, kaybetmeyi göze alamayacak kadar değerli şeylerle dolu olmadığının; o şeylerin yerini onların yaşamında kaybetmekten korkmak bir yana, yaşamlarını cehenneme çeviren şeylerin aldığının haykırışı…Yazınız çok güzeldi. Başarılarınızın devamı dileğiyle…
yükseklik korkumdan dolayı asla cam silmem, hele dokuz aydır yedinci kata taşındıgımdan beri aklımdan bile geçirmem.
Zamanında benim de annemin ayacıklarını dışarı çıkarması üzerine gösterdiğim büyük tepki sonrası,artık evimiz öyle akrobatik sahnelere şahit olmuyor…Mavilikler,yorumuna katılmamak da elde değil,sana ve herkese de teşekkürler…Bu arada,bu yazıyı babanemin,komşusunun evini temizlemekle görevli bayanın yedinci kattan düşerek can verdiğini bana söylemesi üzerine yazdım..O biri,benim yazıma konu oldu,sonra birileri okudu,o biri artık yok.Herşey ne kadar ilginç.. Herneyse..
!!!!!!!!!!Deveyi diken…Utanmaz Adam vardı…Efsane Gırgır’ın efsane tipi.Şerefsizin önde gideniydi…Adı “Şeref”ti.*Oku oku, doyamazdık.*Ceyar çıktı sonra…Karaktersiz karakter.Haysiyetsizliğin bini bi para.Kimi kayınbiraderle yatıyor.Kimi enişteyi kazıklıyor.Anında… Edirne’den Ardahan’a herkes tabelasını değiştirdi, “Dallas kafe, Dallas kuaför, Dallas market” yaptı.*Mükremin Çıtır.Tirbişon.Magandanın Feriştah’ı…İzlenme rekoru kırdı.*Halkımızdan en çok “esemes” alan, gelin oldu; damadı alkol komasından ölü buldular, kaynana’yı “şehit anası” ilan ettiler… O kadar şarkı yarışması yapıldı, en çok kim sevildi? Esrarla yakalanan Bayhan! Dizide anne rolünü canlandıran çocuksuz kadın, yılın annesi… Çikitamuz ve nane nane’yle patlama yapan Ajdar, makine mühendisi iyi mi!*Polat Alemdar…Ailemizin katili.Geçenlerde bardan çıktı, polis evine kadar eskortluk yaptı. Ahali, mahkemelerle papaz oluyor, evladına illa Memati adını koyabilmek için… Üniversitede konferans verdiler, inim inim inledi salon, “Türkiye sizinle gurur duyuyor” diye.*Behlül’e herkes hasta, adam yengesini düdüklüyor. Bir hafta anons yapıldı, “Bihter’e kocası tecavüz edecek” diye, uzağa gitmeyeyim, benim valide bile misafirlikleri iptal etti, tecavüz sahnesini kaçırmamak için… Küçük Kadınlar’da kızlar Allah ne verdiyse… Hanımın Çiftliği, Dallas’ın Adana’da geçeni… Yaprak Dökümü’nde bir zilli gelin var, sanırım finalde kayınpeder Ali Rıza Bey’le yatacak. Damat desen, dizi dizi, sülaleyi dizdi.*(Televizyonların ahlakını filan denetleyen RTÜK eski Başkanı’nın kumarhane başkenti Las Vegas’ta Porno Fuarı’nda yakalandığı haberi çıktı bu arada… Eminim yalandır.)*Her kıstırdığını yalan dolan yatağa atan, genç kızların rüyası zetina dikiş makinesi değil miydi, Issız Adam? Organize İşler, alayı oto hırsızı… Yahşi Batı’da Cem Yılmaz, bildiğin dolandırıcı.*Sporcularla ilgili belgesel yap mesela, kimse seyretmez… Pascal Nouma sahanın ortasında şortunu indirdi, televizyon yıldızı oldu, reklamı bile yapıldı.*Recep İvedik?Öküzün önde gideni.Gişe rekortmeni.*Uzatmayayım…Sabahtan beri telefonlarımız susmuyor, “Neden Mehmet Ali Ağca’yı o kadar gösteriyorsunuz, göstermeyin” diye… Onu göstermeyelim de, kimi gösterelim şekerim?
Arada gerçekleri görmek ne güzel..
Diy mi… Bu arada Yılmaz Özdil imzalı olduğu çıkmamış..
Bu arada dizilerle gerçek hayat ta karıştı, Polat Alemdar, gerçek hayatında kahraman gibi giriyordu her mekana..Şimdi asıl Ağca film çevirirse, ne yapacağız..Senaryo gereği, vurur da adamı..
Ağca filmini sağlam bi kadroyla çok önceden çevirmişti zati,hala da dönmekte film…Perdelerin arkasında oynuo o(nlar) fark bu….Yoksa her yer film doluuu…
Şu İtalya da kaybolan kızın açıklamasını yaptı mı bilen var mı, bütün İtalya kendisini bekliyor, Papa nın yerine oturmasından korkuyorum..
Yaşadığını,iyi olduğunu söylemişti..Ben özgür kalıyım diye kaçırdılar ama hali vakti yerinde dediğini biliyorum sade…