bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

İndira Gandhi

hafiften | 16 May 2010 14:18

Modern Hindistan’ın Kurucusu ve Hindistan’ın ilk kadın Başbakanıdır; İndira Gandhi. Hindistan’ın ilk Başbakanı, Cevahir Lal Nehru’nun tek çocuğu olarak 19 Kasım 1917’de dünyaya gelmiştir.

Indira Priyadarshini Gandhi Hindistan Tarihinin en etkili ve önemli liderlerinden biridir.
Indira Priyadarshini Gandhi Hindistan Tarihinin en etkili ve önemli liderlerinden biridir.

Hindistan yaklaşık yüz yıl süren İngiliz Hegomanyasından kurtulup kendi bağımsızlığını ilan ettiği 1947 yılında Başbakan olan babası Lal Nehru’ya yardımcı olmuş ve onun yanında siyaseti öğrenmiştir. Gandhi; Santiniketan Üniversitesi ve Somerville College, Oxford Üniversitesi gibi saygın kurumlarda eğitim almış, 1942 yılının Mart ayında Hindistan Bağımsızlığının etkin savunucularından Feroze Gandhi ile evlenmiştir. Kısa bir süre sonra her ikisi de İngiliz Yönetimine karşı yaptıkları eylemler nedeniyle 13 ay hapis cezası almışlardır. Feroze Gandhi hapis cezasnın ardından bağımsız üye olarak mecliste görev almıştır. İndira ve Feroze Gandhi’nin; Rajiv ve Sanjay adlarında iki oğulları olmuştur.

KIYININ ÖTE YANI

mavilikler | 15 May 2010 14:00

İş çıkışı biraz dolaşmak istemişti sadece. Karısının evde bekliyor olmasını bir gün olsun umursamamayı seçmişti. Bir gün olsun her gün gibi olmasın; geçeceği sokaklar, gireceği apartman, oturacağı masa birkaç saatliğine bekleyiversin kendisini, istemişti.

Küçücük bir fark yaratmak, hep aynı görüntülerin tekrarlanıp durduğu dar bir alandan birkaç adım uzaklaşmak, kıyının bir parça dışına çıkmak… Sonra o kıyının diğer yanına bakmak… Ama sadece bakmak istemişti.

Sonra geri dönecekti evine. Karısının mis gibi kokan çorbasından içecek, melek gülümsemesini seyredecekti.

Heteronormativite (Heteronormativity )

taha3045 | 15 May 2010 12:08

İnsanların iki cinse ayrılıp her birine tamamen farklı roller yüklemesi, iki cinsi birbirinden çok farklı olarak tanımlaması ,herkesin heteroseksüel olarak görülmesi, cinselliğin sadece iki ayrı cins tarafından yaşanabileceğinin savunulmasına Heteronormativite denir.

İlk defa Michael Warner tarafından kullanılan bu terim ,Cathy J. Cohen tarafından kabul görülen bir kavram olmuş, cinsel kimliğin güç dengeleri sağlamakta önemli bir etken olduğunu açıklamıştır.

Bu kavram sadece erkek ve kadın arasında yaşanan ilişkiyi kabul eder, başka bir seçenek sunmaz. Bu görüşü savunan uzmanlara göre aynı cinslerle yaşanan birliktelik veya evlilik ile kurulan aileler kişileri biyolojik rollerinden koparır.

HaYaT

24black mamba24 | 15 May 2010 10:42

Hayat gerçekten gelip geçiyor, hiç yerinde durmuyor durdurulamıyor. Hayat akıp geçiyor sanki Doğu Anadolu’da ki akarsularımız gibi. Kimimiz hayatın akışının farkında kimiz farkında değil. Kimimiz için hayat sıkıcı kimimiz için değil. Kimimiz ebedi olacağımızın farkında kimimiz değil. Kimisi bu hayatı rahat geçiyor kimisi değil.

Fakat herkes kendi hayatını düşünüyor.Herkes, bne bu hayatı nasıl iyi geçiririm diye düşünüyor. Neredeyse hiçkimse başkasının hayatına önme vermiyor ve “ben ondan nasıl daha üstün olurum” diye düşünüyor.

dido

scapegoat35 | 14 May 2010 16:41

en son hava alanına giderken beni de yol üzerinde diye Karşıyaka iskelesinde bıraktıklarında görmüştüm O’nu. sanki yarın görcekmişim gibi vedalaşıp gönderdim. halbuki İstanbul’a dönüyordu. yılda 1 veya 2 kez görebiliyor ve o zamanlarda özlem giderebiliyordum. nasıl olsa bir sonraki bayram görürüm diye, birde sanki hiç kaybetmeyecekmişim gibi düşündüğüm için olsa gerek o kadar hüzünlü ayrılmadım ondan.

ama sanırım ablamın hisleri daha kuvvetliydi. annemin anlattığına göre yolcu ederken sımsıkı sarılmış ve hüngür hüngür ağlamıştı.

ilk özgür yaşayan kadınlardan birinin hikayesi

nazokiraze | 14 May 2010 15:41

Hipparkhia (Hipparchia) Antik Yunan’da Kinikler Okulu‘ndan kadın filozoftur,soylu bir aileden gelir,zengindir ancak erkek kardeşi Metrocles’in eğitmeni ve Kinikler Okulu’nun en önemli kişilerinden olan hayırsever ,çileci ve çirkin olmasıyla bilinen Krates’e aşık olur. Bu birlikteliğe karşı çıkan ailesi ve çevresindekilere ise Krates’le evlenmesine karşı çıkıldığı taktirde canına kıyacağını belirtir.

Ancak Krates bu evliliğin olmaması gerektiğini düşündüğünden Hipparchia‘nın kendisinden vazgeçmesi için elinden geleni yapar,öyle ya bu soylu ve genç kadın kendisi gibi elinde mal,mülk tutmayan, ordan oraya gezen,fakir ve çirkin bir adamı ne yapsındı.Hatta ne yaparsa yapsın kendisinden vargeçmeyen kadının karşısında çırılçıplak soyunarak işte malım mülküm bu diyerek ayaklarının dibine bile yatar ancak Hipparchiakararlıdır , ne olursa olsun ruhen ve bedenen Krates’in olmaya hazırdır. Kaynaklarda o an Hipparchia’nın da soyunduğu yazar.

Hipparchia evlendikten sonra eşi gibi gezgin hayatı yaşamaya başlar hatta söylenenlere göre açıklıkta yatar,kalkar,birlikte olurlar ve bu da halkın tepkisini çeker.Geleneksel evlilik düzeninden çok uzak olan bu yaşam biçimi her ne kadar bazı kesimlerce yadırgansa da Hipparchia kıyafetlerinin o dönemki ilginçliğine rağmen eşiyle birlikte ziyafetlere davet edilir ve davetlere gitmekten geri kalmaz, bu o dönem için çok ilginç bir durumdur, kadınlar erkekler gibi eşitlik sergilemesi Hipparchia sayesinde başladı bile denilebilir.

füze denemesi (mi?)

scapegoat35 | 14 May 2010 15:36

uydu görüntüsünde yakalanan füze
uydu görüntüsünde yakalanan füze

resimde kırmızı ile çevrilmiş koordinatları google earth de bakınmak için ilginç yerler ararken internetten bulmuştum. bana füze gibi gelmişti. yerini işaretleyip kaydetmiştim. geçenlerde bir arkadaşıma göstermek istedim. ancak füze görüntüsü ortadan kaybolmuştu. ancak saolsun google earth programının geçmiş tarihli görüntüler diye bir özelliği var. resmin alt kısmında sol tarafta tarih de belirtiliyor.

merak ettiğim bu görüntü gerçekten tesadüf olarak yakalanan bir füzenin görüntüsü mü? düzeltilme sebebi de bu mu? birileri herkesten gizli füze denemesi mi yapıyor acaba? bunu merak ettim. tabi ki paylaşma hissi de bu yazının sebebi.

Tarkan Sevdanın Son Vuruşu

kahramancayirli | 14 May 2010 14:22

Tarkan’ın yeni şarkısı Sevdanın Son Vuruşu’na bayıldım. Sağ olsun, radyolar peşpeşe, birbiri ardına çalıyorlar şarkıyı. Güzel şarkı ve Tarkan’ın kendi şarkılarını tanımladığı gibi, dinledikçe insanın daha çok hoşuna gidiyor, Kuzu Kuzu gibi. Hüp (Nazan Öncel) gibi. Kış Güneşi gibi (Yıldız Tilbe’ye selam olsun)..

Kış Güneşi şarkısının sözleri Yıldız Tilbe'ye ait.
Kış Güneşi şarkısının sözleri Yıldız Tilbe’ye ait.

Sevdanın Son Vuruşu’nun sözleri Aysel Gürel’in. Müziğini Tarkan yapmış.
Özgür Edebiyat ve Edebiyat Ortamı dergilerinin Mayıs – Haziran sayıları yayımlandı. İki dergi de içerdiği hikayeler, şiirler ve değerlendirme yazılarıyla takibi hak ediyor. Gerçek edebiyat dergilerde can buluyor, geleceğin edebiyatı…

İlahi Adalet: 12 Eylül…

uykusuz kutup ayisi | 14 May 2010 13:46

Öncelikle ilahi “adalet” sen nelere kadirsin diyorum!

fİX Et... FiX eT...
fİX Et… FiX eT…

Daha önce 16 kez kavgasız gürültüsüz, toplamda 83 maddesi değiştirilmiş olan 12 Eylül “dikta” anayasası,

bu sefer yargıyı ele geçirmeyi hedefleyen maddeleriyle, 12 Eylül “dikte” anayasası olarak referanduma sunulacak! [1]

Bu arada “Deniz Feneri” davası gibi birçok kritik dava yeni başsavcı atanmadığı için ortada kaldı. [2]

12 Eylül “dikte” paketi ise bu davaları etkileyecek şekilde, HSYK’nın yapısını genişletip 2/3’ünü de iktidarın atayacağı şekilde değiştiriyor. [3]

Karakterinin adını alan kadın: Anna KAVAN

queennothing | 14 May 2010 11:29

Bencil, katı görünümlü; katı kalpli, tahammülsüz ve sevgisiz bir kadının ve 14 sene sonra hayata gözlerini yumacak bir adamın kızı olarak dünyaya gelen Helen Emily Woods, 10 Nisan 1901 tarihinde, Fransa’nın Güney kesiminde yer alan Cannes‘da dünyaya geldi. Aynı adı taşıdığı annesinin kendisini sevmediğini; dahası, içten içe nefret beslediğini ve kızı olarak görmediğini anlayan küçük Helen, 14 yaşına geldiğinde hayatın bambaşka bir yüzüyle tanıştı; babası Claude Charles Edward Woods ölmüştü. İlk ve tek sevdiği insan olarak gördüğü babasının ölümünün verdiği derin acıyı içinde saklayan Helen, annesinden çok amcasıyla vakit geçirmeye başladı. Bir kaç defa okul değiştirdikten sonra Avrupa’dan Amerika’ya; Kaliforniya’ya geldi. Daha sonra İngiltere’ye gidip, Oxford’a yazılan Helen, ne okuluna, ne de çok sevdiği İngiltere’ye alışabildi ve ‘genç kızlık’ bunalımına girdi.
Uyumsuz tavırları, çevresi tarafından iyi karşılanmıyordu; bu sebeple hep yalnız kaldı. Yalnızlığın üzerine, annesinin soğukluğu yüzünden olamadığı ‘rol modeli’ eksikliği çektiğinin farkında olmadan kadınlığa, büyütülmeye ve geleceğe erken den adım attı; amcasının sayesinde tanıştığı Donald Ferguson ile romantizm yaşamadan nikah masasına oturan genç Helen, Asya’nın Güneydoğusuna; Birmanya’ya taşındı. Oldukça soğuk ve Helen’e karşı kayıtsız davranan Donald ile sonu gelmeyen tartışmalar yaşayan genç Helen, hamile olduğunu öğrenince evliliğini kurtarmayı düşündü ve Donald için kendinden feragat etti.

‘Brian’ adını verdiği bir oğlan çocuğu dünyaya getiren Helen, neredeyse hiç konuşmadığı kocasından gitgide uızaklaşıyor; ilk defa kendi dünyasını yaratıyordu. Yazmaya başlayan genç kadın, ilk kitabını 1929 senesinde “A Charmed Circle” adıyla çıkardı. 1930 senesinde “Let Me Alone” (Beni Rahat Bırak) ve “The Dark Sisters“ı (Esmer Kardeşler) çıkaran Helen, başkarakterlere hep kendi adını ve soyadını veriyordu. Aralarına derin bir uçurum giren kocası Donald’a da sık sık gönderme yapan genç kadın, 1935 senesinde “A Stranger Still“i, 1936 senesinde “Goose Cross” ve 1937 senesinde de “Rich Get Rich“i (Zengin Zengini Alsın) yayımlattı. “Rich Get Rich”ten sonra hem Donald’a, hem de onun soyadına veda ederek, tekrar Helen Woods ve özgür oldu.