bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

Efsane İstanbul

MerakliKedi | 17 June 2010 14:49

Bir tam günü Emirgan’a ayırıp içine kültür, tarih, müzik dahil etmeden olmazdı. Ben de, Sakıp Sabancı Müzesi’nde yeni açılan “Efsane İstanbul” sergisine gitmek için o günü uygun buldum. Hatta serginin açılışına da katıldığım halde, özellikle içime sindirerek gezebilmek amacıyla, o akşam sergiyi gezmemiş daha dingin, daha kendi başıma gezmek istemiştim.
Sergi hakkındaki ilk duyumlarım çok olumluydu. Herkes çok beğenmişti. Ama okul hayatımız boyunca aldığımız eğitimde İstanbul tarihi Geç Bizans ve Osmanlı dönemini içerdiğinden bunlardan oluşan bir sergi benim ihtiyaçlarımı karşılamayacak ve çok büyük ihtimalle ben diğerleri kadar mutlu ayrılmayacaktım sergiden. Ciddi bir önyargıyla sergiyi gezmeye başladım.

İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti kapsamındaki sergiden İstanbul’un 8000 yıllık tarihinden örnekler sergileniyor. Serginin girişindeki açıklamaları okuyunca İstanbul’a bakışım değişti. Neanderthal adamın göçünden başlayıp, ilk çağlarda İstanbul’daki yerleşmeyi görünce inanamadım. Marmaray kazıları sırasında ortaya çıkan bu eserlerden sergilenenleri görünce nasıl bir tarihin üzerinde yaşadığımız anlıyor insan. İstanbul’da Neolitik dönemdeki yerleşimin Dudullu, İçerenköy, Fikirtepe, Pendik ve Tuzla’da olması, buralarda yeterli incelemelerin yapılması durumunda daha ne eserlerin ortaya çıkacağı konusunda fikir veriyor. Yalnızca değerini bilemediğimizden yakın dönemde yurt dışına kaçırılan eserler değil de Haçlı Savaşları sırasında yağmalanarak götürülen eserleri de görünce ne büyük bir kaybımız olduğunu, en azından kalan ve hiç farkında olmadan üzerinde oturduğumuz eserlerin hakkını verebilmeyi umarak gezdim sergiyi.

Biz Osmanlı’ya Neden İsyan Ettik / Arap Gözüyle Osmanlı, Kral Abdullah, Klasik Yayınları

majesty s infinity | 17 June 2010 13:36

Bir çok kişinin hakkında bilgi sahibi olmadan ilkokul bilgileriyle ahkam kestiği bir konu. Araplar’ın Birinci Dünya Savaşı sırasında türklere ihanet edip onları arkadan vurduğu iddiası vardır. Oysa bu iddia biraz da resmi tarihten kaynaklanır. Kimisi Lawrence’ı kimisi Churchill’i sorumlu tutar. Bazıları ise farklı aşağılayıcı sıfatlarla birlikte bütün bir arap kavmini.

BENİ SEN GİBİ,UZAK GİBİ ANIMSA

pillihafif | 17 June 2010 12:33

Gecenin yarısının yarısı. Yarım bir haldeyim sanki.
Tutmuyor dizlerim. Bırakıp gitmiyor,gidemiyorum. Tamda o vakit İstanbul kokuyor zihniyetim. Aziz bir hasretin yarısında, yaramaz bir çocuk varken içimde, ne zaman yaram az olacak kestiremiyorum…Sen soluklu bir türkü mırıldanıyorum,ihanet kokan bir sokaktan koşarcasına uzaklaşır gibi. Söylesene bayan uzak,kaybetmek hep bu denli sinsimidir yapayalnız kaldığında? Acıya güler gibi,sana hem hissettirip,hem terkederken güneş vakti…
nilüfer dinliyorum hüzünlenerek.Sahi neydi amacına ulaşamayan sevgi? Neydi korkutulmuş mısralar düşmeyen dilimden,sen o istasyonda benliğimden ayrılırken?
O bakış,son el sallayış…Peki sonu varmıydı sensizliğin? Peki sen tekrar tekrar gidip bırakacakmıydın beni,ilk kreşe yazılan bir çocuğun annesi gibi..?Huzur bulacağım bir çift göz,bir çift kol,bir çift kulak ve bir tek sen istiyorum senden, bu yağmurlu gecede.
Bilmiyorsun astımım azdı tüm bunları isterken.Ama sen üstüne alınma. Alınma bu tavrıma,alınma can sıkıntılarıma,hasret kokan bu bağrımı dağlamalarıma. Bak çık gel demiyorum sana. Dön benim ol tekrar,beni sar,bana sarıl,bana sar, bana var! Hayır demiyorum.Sen nasıl istersen öyle yaşa,nasıl mutlu olacaksan…Arada beni hatırlamanıda istemiyorum yosun renkli gözlerini kapadığında…Hatırına varmasın bunlar sen boşver, sallama. Unuttu beni zaten diye anımsa.Yarası sağıldı,belliki başka sevdalar aldı koynuna,kimbilir kaç kadın yattı yatağında,kaç kadın aşk nağmeleri fısıldadı kulağına…

Beni sen gibi,uzak gibi anımsa…

Üniversite,Yazokulu,Devlet Yurdu,Ev

sinjob | 17 June 2010 11:33

Yazokuluna kalan üniversite öğrencisinin klasik espirisidir;”yazokulunu kazandım” ya da ”başarımdan dolayı yazın da okulda kalmamı istediler”.Üniversite yıllarında yazokuluna kalmak bir tatil gibiydi bizim için.İzmir‘de deniz kenarında beş yıldızlı devlet yurdu,ekmek babadan su devletten geçinip giderdik.

İzmir Atatürk Öğrenci Yurdu
İzmir Atatürk Öğrenci Yurdu

En zor olanı İnciraltı‘ndan o sıcakta Buca semtine gitmekti.Bir tek otobüs direk giderdi o da 270.

270 numaralı otobüs tam bir felaketti yurt öğrencisi için.

Buca’ya varış en az bir saat sürer.Bir arkadaşınızı bekliyorsanız arka arkaya geçer ama 270 bekliyorsanız bir türlü gelmek bilmezdi.Otobüsün içi kışın buz gibi yazında cayır cayır yanardı.Yağmur yağarsa tam bir çileye dönüşürdü yolculuk.Trafik kilitlenir ve eski ikarus otobüslerin körüklerinden su damlardı.İşin garip tarafı bu otobüslerde ”cep telefonunuzu kapatınız” işareti vardı ama bilgisayar donanımını andıracak en ufak bir parçası bile yoktu.Telefonda konuşmanız ya da arkadaşınızla sohbet etmeniz imkansız çünkü içerdeki gürültü düzeyi sürekli duyma bozukluğuna yol açacak cinstendi.Her durakta sürekli ”ilerleyin,arkalara doğru,sağlı-sollu yanaşın,otobüsün arkası da aynı yere gidiyor” muhabbeti eksik olmazdı.Şoförle kavga edenler olurdu;kimi şoförün tarafında,kimi şoföre karşı.

çamurdan kamyon

lavinya76 | 17 June 2010 09:39

Güneşin en tepeye çıkıp ortalığın sessizliğe gömüldüğü vakitlerdi. Köpek bile ne gelip geçeni ne başka bir şeyi umursamıyor badem ağacının kupkuru toprağa düşen gölgesinde şekerleme yapıyordu.

Çamura belenmiş minik parmaklarına bakarak yaşını hesaplamaya çalıştı. “Hani bana parmağına” gelmeden bitirmişti saymayı. Başını sola doğru hafifçe devirip, büktü boynunu. Daha çok vardı okula başlama yaşına.
Köpeğin uzandığı ağacın gölgesine o da oturdu. Ay çekirdeğini kemirmeye çalışan kuşlara bir taş fırlattı… Git şurdan pis kuş, o bizim yeme onu!

bir ingilizi anlamak

freeclack | 16 June 2010 18:59

luzumsuz bilgiler ansiklopedisin de karşılaştığım bir şey ingilizlerin ne kadar da üstün bir ırk olduğunu anlama sebeb oldu.Bir anda herşey aydınlandı.cem yılmazın pamuk hikayesindeki gibi .ve daha sonra aklımda bir anda aşağıdaki soru belirdi. şıkların neden öle olduğunu anlamadım.soruyu saatlerce uğraşmama rağmen çözemedim bence bu…..600bin türk gencinin çözemediği sorudan daha zor herneyse yanlız kalınca insanın aklına hep öle şeyler gelir deyip geciştirdim.

Rümeysa

menderes utku | 16 June 2010 17:10

Bir gül yaprağı suya düştüğünde
Nasıl bir şey artmazsa suda
İçimdeki yenilginin kadere teslim çizgisi de öyle sukutta.

Üsküdar’a kar düşse sen içime düşersin Rümeysa…

Kız Kulesi yalnızlığında seyrediyorum şehri
Asırlık uslanmazlıklar taşıyorum sırtımda
Çocukluğumun anıları büyüyor hala
Kadınlığının avuç içi sıcaklığında
Karnının kutsal vaftizinde büyüyorum
Her dolunayda cenin duruşunda

Üsküdar’a yağmur yağsa sen içime akarsın Rümeysa…