Gecenin yarısının yarısı. Yarım bir haldeyim sanki.Tutmuyor dizlerim. Bırakıp gitmiyor,gidemiyorum. Tamda o vakit İstanbul kokuyor zihniyetim. Aziz bir hasretin yarısında, yaramaz bir çocuk varken içimde, ne zaman yaram az olacak kestiremiyorum…Sen soluklu bir türkü mırıldanıyorum,ihanet kokan bir sokaktan koşarcasına uzaklaşır gibi. Söylesene bayan uzak,kaybetmek hep bu denli sinsimidir yapayalnız kaldığında? Acıya güler gibi,sana hem hissettirip,hem terkederken güneş vakti…nilüfer dinliyorum hüzünlenerek.Sahi neydi amacına ulaşamayan sevgi? Neydi korkutulmuş mısralar düşmeyen dilimden,sen o istasyonda benliğimden ayrılırken?O bakış,son el sallayış…Peki sonu varmıydı sensizliğin? Peki sen tekrar tekrar gidip bırakacakmıydın beni,ilk kreşe yazılan bir çocuğun annesi gibi..?Huzur bulacağım bir çift göz,bir çift kol,bir çift kulak ve bir tek sen istiyorum senden, bu yağmurlu gecede.Bilmiyorsun astımım azdı tüm bunları isterken.Ama sen üstüne alınma. Alınma bu tavrıma,alınma can sıkıntılarıma,hasret kokan bu bağrımı dağlamalarıma. Bak çık gel demiyorum sana. Dön benim ol tekrar,beni sar,bana sarıl,bana sar, bana var! Hayır demiyorum.Sen nasıl istersen öyle yaşa,nasıl mutlu olacaksan…Arada beni hatırlamanıda istemiyorum yosun renkli gözlerini kapadığında…Hatırına varmasın bunlar sen boşver, sallama. Unuttu beni zaten diye anımsa.Yarası sağıldı,belliki başka sevdalar aldı koynuna,kimbilir kaç kadın yattı yatağında,kaç kadın aşk nağmeleri fısıldadı kulağına…Beni sen gibi,uzak gibi anımsa…