bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

Yaşamın Coşkusu ve Değer Kavramı

astral | 23 June 2010 12:04

Benim coşkulanmalarımı fazla bulmuş olmalı ki, ‘Sen küçüksün. Gün gelip her şeye kafayı takmaya değmeyeceğini anlayacaksın. Es geçeceksin. Yaşam başka türlü yaşanmaz.’ dedi.

'izlerveyansimalar.blogspot.com' adresinden alınmıştır.
‘izlerveyansimalar.blogspot.com’ adresinden alınmıştır.

Gayet sevdiğim biriydi, bu lafına sinir oldum, onun beni anlamadığını düşünmüştüm. ‘Sağ ol’ dedim sadece.

Zaman geçti. Zaman kutsallardan biridir. Anlatır insana. Eğriyi yanlışı zaman, sessizce benimsetir. Öyle ki, nasıl olduğunu anlamazsın.

Bir de böyle deneyin

lavinya76 | 23 June 2010 11:17

Çay ve kahve kültürümüzün vazgeçilmezi. Bir çayımı içmeden bırakmam da deriz, bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı var da..

Her ne kadar çaya, kahveye tat katan beraberinde yapılan sohbet olsa da her ikisini de yalnızken bile büyük bir keyifle içebilenlerdenim.

Kahvenizi nasıl alırsınız? sorusunun son günlerdeki yanıtlardan biri: sakızlı olsun.

Pek çok meşhur cafenin kahve çeşitlerine eklediği yeni lezzetlerden biri olmasının yanı sıra bazı markaların damla sakızlı Türk kahvesi çeşidi raflarda yerini almış durumda..

kör olasıca günlük

nazokiraze | 22 June 2010 16:24

Yazın gelmesi ile birlikte arka arkaya gelecek olan sınav, mevlit, karne, diploma o, şu,bu gibi telaşelerden bir taraflarımı kaşımaya bile vakit bulamayacağımı varsayarak yazdığım fakat , yeni çıkaracağım kitaptan alıntı zannedilerek edebi eleştirilere maruz kalan yazımda yer alan maceralarımdan devam sevgili okuyucu.

Yukarda yer alan kurduktan sonra benim bile pek anlayamadığım acayip cümlede belirtmiş olduğum gibi bu yaz oldukça hareketli başlamıştı ve ben bunu daha önce anlatmıştım. Sınavımız fena geçmedi önce onu belirteyim. Sonrasında kayınvalidemle birlikte organize ederken evdekilerin burnundan getirdiğimiz mevlit ise gerçekten oldukça sıradışıydı. Bir kere etli pilavdan isteyen eşim ve eniştesine bir çimdik bile koklatmamamızın sebebi onlara olan kastımız değildi, hele aynı sitede yer alan ablamızın evine yollamaya üşenmek hiç değildi (erkekleri hapis ettiğimiz yer orası) sadece misafirlere yetmez korkusuyla eşimin sevgili annesinin aldığı bir önlemdi ama yirmi kişiye sekiz kilo pirinçten yapılan pilavın mevlit sonrası hala eşe dosta dağıtıldığı halde bitmeyecek kadar çok olacağını bilse göndermez miydi sevgili oğlu ve damadına. Neyse pilav muhabbeti ile olayı yemeğe bağlamayayım mevlitte başımıza gelen hadiseler bunlar değil çünkü, bir gece evvel hastalanan oğlum kendi sünneti için yapılan etkinlikten haz alamadı, her mevlit, nişan, gün gibi ortamlarda birleşip azan veletler grubuna ev sahibi ve hatta sünnet çocuğu olarak bile iştirak edemedi, koca gün 39 derece ateşle baygın gibi yattı durdu ne pilavını yedi ne oyun oynadı zavallı.

Yasmin Levy

hurie | 22 June 2010 14:23

Bir insan bir insanı sesiyle nasıl bu kadar çok acıtabilir?Her bir ritmi alıp götürür sizi uzaklara,sözlerini anlamasanız bile size yazılmıştır o şarkı sizi anlatır,hayatınızdan parçalar,izler taşır.Şarkının sonuna ulaşmadan yaşlar süzülebilir gözlerinizden okadar etkileyici,o kadar içtendir Yasmin Levy’nin şarkıları.Bir Yasmin Levy şarkısı dinlediğinizde,anlatacak doğru kelimeleri bulamadığınız,kendinize bile doğru düzgün anlatamadığınız acılarınızın bi anda yüzünüze vurulduğu,ard arda döküldüğü hissine kapılırsınız.Üstünü örttüğünüz,unuttuğunuz,bir daha hissedemem dediğiniz aşkı,tutkuyu tekrar yaşatır size.Ağlayarak şarkı söyler Yasmin Levy,sadece ağlamaz,ağlatırda.Her bir şarkısı bir çığlık,bir ağıttır yanık sesinde.Türk kültürüne ayrı bir yakınlığı,yatkınlığı vardır.Küdüs doğumlu bir yahudi olmasına karşın anne ve babası İzmir doğumludur.Sanatçı,sefarad kültürünü Arap,İspanyol,Roman,Yahudi,Türk,Balkan etkileriyle,ezgileriyle harmanlayıp kendine has bir üslup yaratmıştır.Bu etnik dokuyu grubunda da görmek mümkün.Saz ekibi müziği kadar renkli,müziği kadar yoğun bir çeşitliliği içerir.Türk,İspanyol,Arap…üyelere sahip bir ekiptir.Kemençe,klarnet,gitar,ud,kanun ve hüznün,duygu selinin son noktasına varmıştır.Büyük ihtimalle daha önce hiç duymadığınız bir dille söyler şarkılarını,ladino dili.

gören

astral | 22 June 2010 13:52

Bir insan ölürken yanındaysa onun da seni öldüreceğini düşünemezsin. Aksine o evrenin en değerli varlığı dersin. Dilenci çocukları çalıştıranlarla ilgili bir film seyretmiştim. Adam ihtiyacı olduğu bir anda küçük çocuğa yardım ediyor ama onu himayesine alıp köle ediyor ve bir akşam gözünü çıkartıyor, kızgın bir demirle…

İnsan bizi kendisi için Allah ise bizi biz için severmiş. Ölürken yanında bir insan varsa onun dostun olduğunu düşünmen çok normaldir, öyle değil mi? Artık değil. Kimileri çıkarı olmayan işe töbe bulaşmazmış. Şeytan bunun kendisiymiş.

Neyse ki, yücelerin yücesi Rabbim var. İyileri Allah görür, kötüleri de…

Katmerli Sorunların Ortak Çözümü: Baskı

ventola | 22 June 2010 12:08

Öncelikle şunu bilmekte fayda var ki baskı yapmak her durumda olumlu sonuç vermeyebilir. Örneğin ufak tefek sıkıntıları sorun olarak düşünüp sürekli baskı yoluna giden biri başını daha çok derde sokabilir. Bu tabii ki göz ardı edilmemeli. Zaten bir insan baskının kerametini kavramışsa onu gerektiği yerlerde kullanmayı ve doğru uygulamayı da bilir. Evet, baskı doğru uygulanmalıdır!

Baskı nasıl doğru uygulanabilir peki? Bir futbol müsabakasını ele alabiliriz daha rahat anlaşılması açısından. Rakibi baskısıyla bunaltan takımın dikkat etmesi gerekenler, defansa çekilmiş rakibinin kontra ataklarını engellemek, tüm çıkış yollarını kapatmak, takım adına olası riskleri göz ardı etmemektir. Yani körü körüne bir baskı anlayışı kesinlikle aptallıktır, karşıdaki her kimse ona hiç nefes aldırmadan uygulanmalıdır bu yöntem.

Doğuştan Yönetmen…

hurie | 22 June 2010 10:38

Bazı insanlar mesleklerini seçmez meslekleri onları seçer,yani doğuştan o mesleğe yatkınlıkları vardır.Eğer yönetmenlikte
bir meslekse ve özel bir meslekse Kim ki-Dukdoğuştan bu mesleğe ait özel bir insandır.Yönetmen olacak yeteneği doğumuyla tanrı ona vermiştir.O hiç sinema eğitimi almamış bir yönetmen.Kendine has bir tarzı,anlatımı var.Dedik ya doğuştan yönetmen aslında.

Kim Ki-Duk, 20 Aralık 1960 ‘da Güney Kore Bonghwa’da Kyungsang’ın kuzeyindeki bir taşra köyünde doğdu.Tarım eğitimi veren bi okula gönderildi,maddi sıkıntılardan dolayı yarıda bıraktı,bir fabrikada işçi olarak çalışmaya başladı ardından da deniz kuvvetlerine katıldı ve 5 yıl çavuş olarak görev yaptı ve iki senelik bir rahiplik geçmişi de var.Farklı insan gruplarından edindiği tecrübeleri ile parise gitti ve sanat eğitimi aldı.Giderken sadece bir uçak bileti alacak parası vardı ve Pariste sokak ressamlığı yaparak geçimini sağladı.Karakterlerinin keskinliği eleştirenleri rahatsız etmişsede bu yönetmenin yeteneğine karşı duramamışlardır.Dünya çapındayankı uyandırıp,kitlelerin beğenisini kazanan,gittiği her festivalden ödül toplayan yönetmene kendi milleti sırt çevirmiştir.Buda ilginç adamın,ilginç hayat hikayesinin bir parçası olsa gerek.Kendine has,sözleri yok sayan tarzı izleyicilerin sabrını zorlarken kendine de öylesine bağlamıştır ki,filmlerini izlemeye başlayan yarıda bırakıp gidemez.

yalan

menderes utku | 22 June 2010 09:49

Hüzün hasata eriştiğinde
Topluyorum göz yaşlarını yastığımdan
Kırık bir gül dalı dikenlerinden
Derliyorum yaşamın soluksuz çabalarını..

Kim sen, sevda kim
Yağmur toplayan bir lodos gülüşünün toplamı
Sahte, savurgan, uçarı
Deviriyorum hayatın istekasını

Dağbaşları kadar kalabalık içim
eşkıya küfürlerini saçıyorsun gecenin saçlarına
mermi gibi
ben topluyorum bir bir
toplamından sen çıkmayan bir aşka
adadıkça kendimi sana …

O DEV BİR ADAM: ANTHONY ROBBINS

tutkulubiryazar | 21 June 2010 16:44

Anthony Robbins kişisel gelişim akımının başrol oyuncularından dev bir isim. Kendi felsefesini NLP üzerine oturtmuş ve milyonlarca insana kitaplarıyla,videoları ve seminerleriyle ulaşmayı başarmış bir insandır. Kendisi insanın verdiği kadar değerli olduğunu belirtir.

-Hayatın sırrı vermektir.Tony Robbins

Kendisinin 4 ayrı kitabı var. Birincisi “Sınırsız Güç”…
Hakkında ufacık bilgi vermek gerekirse şu anda günümüzdeki tüm kişisel gelişim kitaplarının atası konumundadır kendisi. Gerçekten de NLP’nin Tony dehasından süzülmüş şeklini bulabilirsiniz bu kitapta…