bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

Hoşçakal “salmakız”.

| 05 August 2010 16:48

Orman donmuş çatır çatır! Bir zırhın elması, bir zümrüt bir yakut renginde alev saçmakta..Bodrum;Yolum Turgut reise düştü; Geçmişinde Heredot gibi tarhçiler,Turgut reis gibi denizciler,Neyzen Tevfik gibi rind şairler yetiştiren efsane yanıyor, yanmış daha da yanacak..Salmaki den su perisi diye bahsedilir.. Köpüklerle yıkanırmış, salmaki yıkıntılarının bulunduğu yerlerde..
Şimdi bu efsanelerin yerinde, çete reislerinin adamları kol geziyor..
Yağmalamışlar, kendi karakterlerine benzetmişler Bodrumu..
Onlar kuşatmayı daralttıkça halk köylere çekilmiş , huzur bırakmamış haramiler..
Bodrum kimsesiz tapınaklar gibi teslim olmuş, ne Venüs ne Adonis hepsi birilerinin ilhamı olarak donup kalmış..
Efsaneler haykırıyor adeta; “Yirmibirinci yy. insanları bana hiç bir şey yapamazsınız, yaksanız da yıksanız da bir şey yapamazsınız. Bütün izler tarihler , bana ait ne varsa burdayım burda beklemekteyim”
Efsaneler, beyhude yere nefes tüketedursunlar,
Bodrum da ormanlar yanıyor, tarih yağmalanıyor..
Bodrum tutsak bir aslana benzemiş..
güneş, güneş yine doğuyor, sabah, sabah oluyor. sadece bunlar oluyor.
Bir güzellik tacının tüyleri
Tavus kuşları gibi yolunuyor.
Burjuvazi büyülerinin tam göbeğinde,
Heveskar eğlencelerin tantanasında..
Bodrum da ölüm ve erotizm cirit atıyor..
En iyisi köye dönmek “salmakız”
hoşçakal..

ORMAN

mavilikler | 05 August 2010 15:34

Neden sürekli gelmemi istiyorsunuz? Yanınıza… Hayır! Gelmeyeceğim! Ben iyiyim burada.

Gülüşünüz, yüzünüzdeki beni düşündüğünüzü, böylelikle de kendiniz dışında herhangi birini düşünebileceğinizi gösteren, bu yüzden de kendinize duyduğunuz nedensiz hayranlığa bir dayanak kazandırdığı için sizi çok mutlu eden o endişe ifadesi bu sefer kandıramayacak beni.

Belki gerçekten üzülüyorsunuz. Kendinizle barışmanızı sağlayacak bir araç değil yalnızca yüzünüzdeki ifade. Ama ben oraya gelirsem biliyorum, şu an gerçek de olsa her şey bir yalana dönüşecek. Yine kendinize dönecek, burnunuzun ucunu göremeyeceksiniz.

sınırsız çırpınıştaydı “şeytan”

| 05 August 2010 14:27

Yoktan var olmadı bu aşk.
Hiç bir şeyin olmayacağı gibi..
Düştü,
sema kazanınından bir kor..
Bundan,
bir kulpundan biz tuttuk.
Hepsi bu..
Yeni aşklar gibi,
çürüyüp dağılması gerekirken
nefesle kaynattık, bir fırtına yığını içinde..
Gizlemek boşuna,
altın çiçeklerle süslemek varken kaderi,
kasırga;
şeytan karıştı,
kin karıştı,
dost karıştı,düşman karıştı..
Çelikten ordulara karşı duralım derken,
yenildi kader!
Gizlemek boşuna;
Geçmişe takılıp kalıyor yürek..
Bilmez değilim;
Sınırsız çırpınıştaydı şeytan,
şaka değil,
boğazımda düğümlenen acıdır, kahkaha değil..
Geceler boyu dönüp dönüp,
kadere küfrettiğim bundan..

Letarjik Uyku

turritopsis | 05 August 2010 13:06

Normal insanın uyku süresinin 6 – 8 saat olduğu kabul görülmüştür. Ancak bazen normal uyku ile stresten (şoktan, acıdan) kaynaklanan uyku arasındaki çizgi çok ince olabilmekte. Bu durumda letarjik uykudan (Yun. “lethe” – bilinçsizlik, unutkanlık, “argia” – hareketsizlik, durağanlık) söz edilebilmektedir.

Letarji, hareketsizlik, dış uyarıcılara tepkisizlik, yaşama dair dış belirtilerin bulunmaması gibi özellikleri bulunduran uykuya benzer derin uyuşukluk hali şeklinde tanımlanabilmekte.
Letarjinin tedavisi belli değildir. Aynı zamanda uyanma zamanını da tahmin etmek imkansızdır. Letarji durumu birkaç saatten onlarca seneye kadar sürebilmektedir. Tıp tarihinde büyük miktarda kan kaybı, doğalgaz sızıntısı zehirlenmesi, sinir krizi, bayılma sonucunda letarjik uykuya dalanlar bilinmektedir. Letarjik uykuda olanlar, görünürde hayata dair belirtilerinin olmamasına rağmen, etraflarında olup bitenleri duymakta ve hatırlamaktalarmış.
Bu şekilde uykuya dalanların yaşlanma mekanizmaları çok yavaşlamış durumda olup, 20 sene boyunca hiç yaşlanmayan insanlar normal hayata döndüklerinde 2 – 3 sene içerisinde kendi biyolojik yaşlarına gelmekte, yaşlanmaktadırlar.
Letarjik uykunun en büyük sakıncalarından biri, canlı olarak gömülme tehlikesidir.

XIV. yüzyılda yaşayan ünlü İtalyan şairi Francesco Petrarca 40 yaşında çok kötü hastalanmıştır. Birgün hastalığından ötürü bayılmış, herkes onun öldüğünü düşünmüş, toprağa vermeye hazırlanmışlar. O zamanın kanunlarına göre, ölünün ölümünden bir gün geçmeden gömülmesi yasakmış. Mezarının yanında kendine gelen şair kendisini çok iyi hissettiğini belirtmiş ve olaydan sonra 30 sene daha yaşamıştır.

Söyle Niye

karuma76 | 05 August 2010 12:27

Niye içim daralıyor, bunalıyorum?
Niye canım sıkılıyor, ağlamak istiyorum?
Niye kalbim hızlanıyor, çare bulamıyorum?
Neden, neye, kime bu özlem?

Niye başkası değil de ben?
Niye başkası değil de sen?
Niye başkaları değil de biz?
Ne zaman yaşanacak büyük sevgimiz?

Niye aklımda, kalbimde sen varsın?
Niye gerçekte, hayalde sen varsın?
Niye karanlıklardaki umudum, ışığımsın?
Sen heryerdesin, peki niye yanımda değilsin?

Niye?Niye?Niye?Niye? Söyle niye?

O ağacın altında
O ağacın altında

Sıcak Geceler

karuma76 | 05 August 2010 11:45

Sıcak… Evde durulmuyor, odalarda durulmuyor… Duvarlar ateş gibi. Evin içinde serin bir yer bulmaya çalışıyor herkes. Serseri mayın dolu etrafta. Yatabilecek serin bir yer… Hepimizin tek isteği bu. Uyumak işkence oluyor damla damla ve süzülüyor yüzümden. Bu yapılan bir işin alınteri değil, sadece boşa akan damlacıklar. Eriyoruz, gündüz 45 derece sıcaklıkta, gece de nemli ve ateş gibi evlerde eriyoruz. Ne sevgi sözleri söyleyecek güç, ne de sevgiliyi özleyecek bir durum var. Sadece sıcak…
Balkonda aynı, mutfakta aynı, yatakta aynı… Uyku akıyor gözlerden ama korkuyoruz uyumaya. Kalktığımda erimiş olacağım, kalktığımda yağmurda ıslanmış gibi sırılsıklam olacağım.
Keşke yağmur altında yaşasam bu duyguları. sırılsıklam olsam yağmur altında. İçim ürperse serinlikte.
Saat 23:37. Sokak lambası göz kıpıyor uzaktan. Gel diyor, at kendini sokaklara… Sonra duruyor zaman. Bir esinti vuruyor yüzüme. Küçücük ve kısacık… Ama bir saniye de olsa içim ürperiyor, üşüyorum, buz gibi oluyorum ve gözlerimi kapatıyorum.
Yıldırmasın sizi sıcak geceler
Yaz da biter sıcak da biter
Zaman bu durmaz yerinde saatler geçer
Yapılacak tek şey : İyi geceler…

şöhret ve mide 3. yazı

nazokiraze | 05 August 2010 10:43

Ünlülerin her haltını merak edip didikleme, evirip çevirme işini yeme içme konusunda yapmaya devam ediyoruz sayın okuyucu. Daha evvel ki iki bölümde hangi ünlü ne yer ne yerse cırcır olur, ne sever ne sevmez araştırmış, yazmıştık şimdi elde ettiğim gereksiz bilgiler bir yazıyı dolduracak kadar olduğundan ötürü başlıyoruz yazmaya.

Dün aldığımız bir habere göre oyuncu Naz Elmas tek başına 80 midyeyi mideye indirmiş. Naz Elmas tam bir suşi bağımlısıymış, bir röportajında doğumgünü pastasını bile suşiden yaptırabileceğini söylemişti.

İsmini hecelerken..

pillibebekkuyuda | 05 August 2010 08:55

Gülümserken sana yüzüm,
ağlayan yarım gibi.
Yarım kaldığım yerde,
yeniden doğar gibi.
Karanlığı gündüz yapan,
çakan bir şimşek gibi.
Kimsesiz gözyaşın,
suçlu bir yağmur gibi.
Yarın güneş doğacakmış,
yağmurlar duracakmış,
Sarıl bana..

Yaşamsal tesadüfler bazen büyük şans olabileceği gibi bazen bir hayatı, bir saniyede değiştirebilecek kadar ağır olabilir..

Aşırı yağmur ve gök gürültüsü 8 aylık hamile kadını oldukça ürkütmüş, eşinin elini daha sıkı tutmasına sebep olmuştu..

Umut Dolu Bir Geleceğin Altın Kanatlı Meleklerine…

firatocal | 04 August 2010 17:11

Tarih yazarak 20. Avrupa Atletizm şampiyonası‘ nın fatihi olan atletlerimiz Türkiye ‘ ye dönüşlerinde kahramanlar gibi karşılandı… Ne de çok özlemişiz gurur dolu zaferleri…

Özellikle bayan sporcularımızın göğsümüzü kabartan başarılı sonuçlara imza atmaları , beylik haber başlıkları olmasının ötesinde , sporla alakaları olsa da olmasa da , 7 den 70 e tüm halkımızın dikkatini çekmeyi ve onlardan destek görmeyi başardı… Anadolu ‘ nun cefakar kadının kürsüde başı dik bir şekilde temsil edilmesi herkes tarafından fazlasıyla özlenen bir manzaraymış…

Müsabakalarda , haberlerde ve spor programlarında doyasıya izledik altın , gümüş kadınlarımızı… Spora bakışımızı değiştirmek , olimpik dallarda başarılı olarak sporcu ruhunu yakalamak için yıllardır sürdürülen çabalara inanılmaz bir katkıdır onların zaferleri…

Geleceği yeniden yaratacak , toplumun hassasiyetlerine el verecek atılımlar sizlerin zaferlerinizden güç alacak… Sizler umut dolu bir geleceğin altın kanatlı meleklerisiniz… Sağolun , varolun… Sevgi ve Saygılarımla… Fırat Öçal