Gülümserken sana yüzüm,ağlayan yarım gibi.Yarım kaldığım yerde,yeniden doğar gibi.Karanlığı gündüz yapan,çakan bir şimşek gibi.Kimsesiz gözyaşın,suçlu bir yağmur gibi.Yarın güneş doğacakmış,yağmurlar duracakmış,Sarıl bana..Yaşamsal tesadüfler bazen büyük şans olabileceği gibi bazen bir hayatı, bir saniyede değiştirebilecek kadar ağır olabilir..Aşırı yağmur ve gök gürültüsü 8 aylık hamile kadını oldukça ürkütmüş, eşinin elini daha sıkı tutmasına sebep olmuştu..Koşar adımlarla evlerine doğru ilerlerken, oğullarına koyacakları ismi heceliyorlardı, birbirlerinin kulaklarına. Murat, Murat, Murat..Yıldırım, baba adayının üzerine düşmüş, olduğu yere yığılmıştı..Akıl varlığını korumaya çalışan kadın, erkeğinin elini bırakmadan, aldığı destekle, vücut doğasının emrini yerine getirirken, çektiği tek acı doğum sancısı değildi..Murat oracıkta dünyaya geldiğini ağlamasıyla müjdelerken, hemen yanıbaşına uzanmış, kendisini kucaklayamayan babasının soğuk bedenini dokunduğu halde, hissedemedi..Oğlunun ”Sana doğdum baba” çığlıklarını duyamayan ve onu aylarca bekleyip, doya doya öpemeyen bir baba, doğanın bir anlık gaddarlığına boyun eğmişti..
yorumlar
o sırada kadın kocasının elini tutuyorsa, ona da elektrik çarpması gerekmez mi?
resim nefis bu arada.
Belki bir ara birakmistir ne biliyorsun..:)
ben nereden bilicem, onun için sordum zaten :)) bırakmış mı yani?
kadınında ölmesi gerekiyor bilmem kaç bin voltluk akım,
🙂
ama çarpılıp da ölmeyenler de var tabii…
Halk arasinda erken doğum 7.ayda olur derler (daha doğrusu tek aylarda olur derler, ya 7, ya 9ay)8 aylık doğum küçük bir ihtimal ama zaten yazıdaki olay da milyonda bir ihtimal.
Yazımda anlatılanlar gerçek..
Doğrudur, dünyada inanmayacağım olay yoktur, imkansız gibi gözüken şeylerin gerçekleştığine şahit oldum.
Ne gibi..
Çook çok şeyler hangi birini anlatayım, en azından burası için bır yazı konusu olur.Padişahın; “Deniz alev alir mı” sorusuna, Sadrazamın; “İhtimaldir Padişahım” demesi gibi.Herşey imkan dahilinde örnegın bulundugum dairede ağustos ayında kalorifer yanıyor şu anda:)
Teknik ayrıntılar bir yana,anlatımı beğendim..
Normaldır Suiza, bazı ülkelerin Ağustos u buz gibi olur..İvan, aslında anlatımı uzatacaktım ama kısa kesmeyi tercih ettim bu kez..
Geçenlerde yağmur yağarken açık alanda, kırdaydım. Yemin ederim aklıma geldi. Şimdi yıldırım mıldırım düşer. Gelir, budur deyip benim kafamı bulur…Bir de kötü düşünce afeti davet eder diye düşünmemeye çalışırken kapalı bir yer arandım durdum.Arandıkça düşündüm, düşündükçe koşturdum ve bir yer bulamadım.Bu sefer çarpmadı ama yıldırım.Çarpar ama.
her anının kahramanlığı olmak zorunda değil
Zorunda.:))))))))))))))))))))))))))))
değil tıpkı bu yazıdaki gibi
Kahraman Murat.Karamurat!Heyt!
Kuduz Maymuncum, aynen geçen ben de yürüyüşe çıkmıştım..Sonra bu şiir geldi aklıma, sonra kendime ”yağdı yağmur, çaktı şimşek sende mi şair oldun ..” dedim.. Ve birden bir zamanlar bana anlatılan bu hüzünlü hikaye geldi aklıma, döndüğümde, bir güzel kaleme aldım..Birben, ben kahramanlarımı hep kazananlardan seçmem zaten..:)
herkes sarhoş olmak zorunda değil tabiki
Kim demiş kanatsız olduğunu…
Bu nereden çıktı ki şimdi?Sarhoş kim, ne kanadı…
ama o zaman kadına nasıl çarpmadı yıldırm.Olamazki elele tutuşuyorlarmış.O zaman bu bir mucize.Anne adayı olduğu için dokunmamış yıldırım..
Mucizelere inanır mısın Şuleceizler..
si confuse laisse intact I’esprit d’attention a…tıpkı burda ki gibi, dikkat etmeli.
Dikkatleriniz üzerinizde olsun..:)
beğendimm
Sizi tanıyor gibiyim sanki… yada bana birini fena halde anımsattı kelimeleriniz oda güzel yazılar yazar hayata kafa tutar ve bukowski yi çok severdi.Kimbilir belkide sadece yanılıyorumdur güzel yazılarınızın devamı dileğiyle
pbk kimseye benzemez özgün özgün yazar o. bu yazın çok güselmiş nasıl gözümden kaçtıki?
ben bunu yeni gördüm, enteresan bir yazı olmuş pbk…
şarkının solosunu özellikle tekrar tekrar dinledim
Yalan gibi gercek..