bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

aşk günaha girmeli..

| 16 August 2010 15:51

Kibir menzilinden çık-tım-tık

ihtimal !

görmeli(ler)

Kim akıllı, kim deli..

Zor vebal !

karanlık bir eşik.

Nerden başlamalı?

Ömrü de uzun olmalı..

Yeryüzü geçitsiz, karşılaştırmalı hesaplar,ürpertiyor insanı.Küffar gibi erisende hiç bir söz diğerinin altındakalmıyor..

İhtimal,

Ve yeryüzü hala hınçlı hala öfkeli..

Çelik, bir at sineği gibi sokmakta düşmanı..

Elbette, toprak sinesine alacak, yiyip bitirecekbedeni,

onlarda görecek, kim akıllı kim deli..

Kitap Seçimi

arke9 | 16 August 2010 14:38

Yüzbinlerce kitabın dünyamızda nitelikli kitabı ayırt etmek iyice zorlaştı. Yayınevleri niteliksiz birsürü kitap bastı ve şimdi de onlardan kurtulmaya çalışıyorlar. Bunun içinde ucuz diyebileceğimiz fiyatlarla bunları satmaya çalışıyorlar. Bunun için size bunları almamanızı tavsiye edebilirim. Kitabı alırken üzerindeki bestseller yazısına kanabilirsiniz ancak yirmi bin satan kitaba bile bestseller diyebiliyorlar bu devirde.Arka kapakta bazen ünlü yazarlarların veya kuruluşların kitabı öven sözleri bulunur bunlara da aldanılmamalıdır nice böyle kitap okudum ne içeriği var ne de dili.Yayınevleri güvenilip de kitap alınır mı? Sonuçta yayınevlerinin ticari kaygıları var bu yüzden bir yayınevlerinin çok fazla reklamını yaptığı bir kitap iyi olacak diye bir şey yok.Yazarına güvenilir mi? Bir yazarın tüm kitaplarının güzel olması zor. Özellikle bazı yazarların kitaplarının anlaşılmayınca buna sanat diyorlar.Bence en güvenilir yöntem gazetelerin,yazarların,bazı kuruluşların yayınladığı en iyi 100 kitap gibi eserlere bakmak. Özellikle yabancı gazeteleri bu konuda takip etmek.Bir de bir kitabı alacaksak kitap satan büyük sitelere girip o kitap hakkındaki yorumlara bakmalıyız. Çok yorum yazılmış ve yorumların neredeyse hepsi iyi yöndeyse o kitabı gönül rahatlığıyla alın.

Picasso’nun Savaşa Karşı Savaşı: Guernica

24black mamba24 | 16 August 2010 13:37

Pablo Picasso
Pablo Picasso

İç savaşın İspanya’yı kasıp kavurduğu günlerde, sanayide gelişmiş ülkeler, sanat gösterileri yapmak ve sanayi, tarım gibi çeşitli alanlarda ürettikleri ürünleri pazarlamak amacıyla, büyük bir dünya fuarı düzenleme hazırlığı içindeydiler.

1937 yılında düzenlenecek olan bu uluslararası serginin yedincisi Paris’te düzenlenecekti. İspanya Halk Cephesi Hükümeti sorumluları da, o sıralarda Fransa’da ve Paris’te yaşayan pek çok ünlü İspanyol sanatçıdan sergiye katılmalarını istediler. Picasso da bu sanatçılar arasındaydı. Ondan, İspanya Pavyonu için bir duvar resmi yapması isteniyordu. Picasso bu isteği kabul etmiş ve hazırlıklara başlamıştı. Konuyu henüz netleştirmemişti, ta ki tarihe kara bir leke olarak geçen 26 Nisan 1937 gününe dek. Almanya‘da Hitler yönetiminin başa geçmesi, birçok ülkede olduğu gibi, İspanya’nın da kaderini etkilemişti. 1933 yılında İspanya’da kurulan sağ koalisyon hükümetine Faşist İtalya ve Nazi Almanyası büyük destek veriyordu. Bu yönetime karşı, halk ayaklanmalar başlatmıştı.

Francisco Franco
Francisco Franco

Ayaklanmaların ve grevlerin doruk noktasına vardığı 4 Ekim 1934’te, General Franco’nun emriyle askerler halkın üzerine saldırdı. Beş bin işçi öldü, kırk bin kişi tutuklandı ve bu yöntemlerle direniş bastırılmaya çalışıldı. İspanya’nın demokratik güçleri “Barış, Özgürlük ve Yaşam Koşullarının Düzeltilmesi” istemiyle toplanarak Halk Cephesi’ni kurdular. Sol partilerin oluşturduğu Halk Cephesi, 1936 seçimlerini kazandı. Buna karşın sağcı partiler Milliyetçi cephede birleşti. Milliyetçi Cephe’nin kışkırttığı subaylar darbe hazırlığına girişti. Sonuçta binlerce insanın yaşamını yitireceği iç savaş başladı.

Nazi Almanyası, İspanya’da savaşmak ve eğitim yapmak amacıyla General Hugo Sperrle komutasında, 25.000 dolaylarında asker, subay ve özellikle pilot gönderdi. Ayrıca en az 546 milyon altın mark ile çok sayıda ağır bombardıman ve keşif-taktik uçakları yolladı. Bu parasal yardımın, 381 milyonu bu ordunun, çekirdek bölümünü oluşturan “Legion Condor” adlı yeni tip bir hava gücünün örgütlenmesine ayrıldı. Yeni silahlar Bask Bölgesi’nin en eski ve kutsal kenti Guernica‘da denenecekti.

Meteor Yağmuru Duası…

firatocal | 16 August 2010 12:22

günlerden perşembe ile cuma arası 12 -13 ağustos 2010 civarları… gece yarısından sonra sahile konuçlanmış durumdayız ailecek… meteor yağmurunu en ön koltuklardan izleyebilmek için erkenden dökülmüşüz sahile …

gece yarısına az kalmış… söylenen o ki asıl gece yarısından sonra meteorlar yağmur gibi yağacakmış… neme lazım , biz bir sürü şemsiye getirdik… önlem önlemdir diyoruz… mazallah , kafa göz yarmak var…

şu insan kalabalıklarını görünce aah ah diyorum , bir dürbün olsa ne para kırardık şimdi… serbest girişimin gözüne gözüne vurmak vardı… neyse , bir dahaki sefere diyor başlıyoruz seyre…

Allah Allah… yahu biz mi yanlış yere oturduk… yoksa öndekiler yüzünden mi hiçbirşey görmüyoruz… lütfen arkadaşlar , oturunda biz de nasiplenelim şu meteorcuklardan… bu güne kadar öldürmeden yaşatmayı başarabildiğimiz içimizdeki çocuğu sevindirelim biraz…

At-maa!!!

witamin | 16 August 2010 11:06

Bu olayı bir daha yaşamam diye düşünmüştüm yıllar önce duyduğum patlama sesinin ne olduğunu anladığımda.Önce sesi tanımlayacağım ; birilerine tanıdık gelecek mi bakalım? Bir güm sesi, ardından 1 saniyenin yarısı kadar bir zaman sonra gelen şangırtı sesi.Yaşamayan bilmez bunu.Yüksek bir yerden televizyon düşme sesidir kendisi.Bundan 4 yıl önce kaldığım apartmanın 6. katından aşağı atmıştı komşumuz televizyonunu.Düşmedi efendim bildiğiniz atıldı.Bazı araç lastikleri patladığında muazzam bir ses çıkar hani.Bir şaşkınlık olur insanda.Ses o kadar kuvvetli değil ama uyandırdığı his aynı.Evinizde huzurla oturmuş yemeğinizi yerken açık mutfak kapısından içeri giren o ses bomba paniği yaratır.Ha bu ses plazma televizyonlarda olur mu onu bilmiyorum.Benim karşılaştıklarım hep flat televizyonlar.Çoğul kullandım çünkü bu akşam iftar vakti yine yaşadım olayı.Dejavu oldu sandım , beynime henüz yeterli glikozun ulaşmayışından sebep.Bu defa apartmanda değil ama sokağımızda attı komşumuz televizyonunu.Tabi bu defa tecrübe sahibi olduğumdan sesi duyar duymaz “aa biri televizyon attı” dedim hemen.Hatta bu komşumuz televizyonla yenemeyince sinirini ;bir de çekyat atmış aşağıya.Ama tabi onun sesi televizyon kadar uzağa gitmediğinden o yönden gelen haberci komşular sayesinde öğrendik çekyatın da olaydan zarar gördüğünü. “İşin gücün yok , iftarı bırakıp havadis öğrenmeye mi çıktın?” demeyin rica ederim.İftardan sonra şöyle bir balkona çıkan anneme anlatmış hemen komşumuzun oğlu.Böyle şeyler içinde durmaz insanın, sağa sola anlatılası durumlardır ki bakın ben de size anlattım.
Ha bir de 2 yıl önce alt katımdaki bayan bütün tabağı çanağı parçalayıp bir gece yarısı çıkıp gitmişti evden.”Ben de mi olumsuz enerji var , yoksa herkesin mi başına geliyor böyle şeyler?” diye sormuyor değilim hani kendime…

Peki neye sinirleniyor bu insanlar,neden atıyor evinin eşyalarını? Tabi ki ben işin bu kısmı ile ilgilenmiyorum,beni ilgilendirmesi gerektiğini de sanmıyorum.Kendini ya da sinirlendiği kişiyi atmasın da aşağıya neyi atarsa atsın diyeceğim ama aşağıdan birinin geçme ihtimalini düşünerek onu da diyemiyorum.Bu kadar sinirlenmeyelim en iyisi.Oldu da sinirlendik mi?Ayaktaysak oturalım,oturuyorsak yatalım.Mümkünse elimize hiç bir şey almayalım.Zira anlattığımdan da çıkarılacağı üzere : Keskin sirke küpüne zarar…

Çekimler..

pillibebekkuyuda | 16 August 2010 10:12

En masum yanım
Geceleri uyanır
Gündüzün düşü
Geceye boyanır
Aklın varsa
Ben uyurken
İzle beni.

Yüzümün her yanında dolaşıyordu gözleri..
Yakalayamıyordum bir türlü, geri ittiriyordu beni..
Sonunda yakaladım..Hemen sabitledim..
Konuşurken gözbebeği büyüyor, buna engel olamıyor, kendini ele veriyordu..
Yüzümde kaç benim var desem bana saniyesinde 2 diyeceğini biliyordum..Dudaklarından çıkacak bir ”evet”e değişecekti hayatım..
Hafifçe araladı nihayet, gülümsedi, hemenn içine girdim, aklına doğru yol aldım..
Karışıktı biraz, kalıpları içiçe geçmiş, doğrularla yanlışları yerinde olsalar da tozlanmıştı..Yanımda toz bezi yoktu, tükürdüm, ”aklına tüküreyim” derler ya, elimle sildim..O beni karşısında sanıyordu hala ama ben içindeydim..Gözlerinde perdeler vardı..Hepsini açtım, beyni iyice havalandı ..Loplarına 2 tane geçirdim..

Gürcü güzeli, Kamertab ile iş-ü- nüş

| 16 August 2010 09:42

Bu “Cumhuriyetin mayası bozuk” derhal ll.cumhuriyetin temelleri atılmalı” diyenlerin dayanağı ne?

Kaynayan bir süte atılan maya, nasıl sütün şeklini değiştirir peynirleştirirse, bunlarda kaymak bir
cumhuriyet kurma telaşındalar..
Üstelik bunların babaları, zamanında – ticaret ve sanat süfli işidir- diyen adamlardır..
Şimdi, evlatları mühim avrolar uğruna yeni haritalar çiziyorlar evlad-ı riyal için..
Ateşin çırası kıvamındalar, allah için!
Tarih bir tekerrür gibi görünür. Hayır
Aynı sebepler aynı neticeleri doğurur demek daha doğru olabilir.
Manzara; Sanki hiç değişmeyecek bir iktidar için planlanmış, 2011 seçimlerine angaje edilmiş bir
referanduma “evet” dedirtme gayreti..
“Paket”
İyi elbiseler giydirilmiş, vakti keraat geldiğinde kül kedisine döndürülecek bir tılsım içinde hazırlanmış..
Belki de değil !

YEDİNCİ KASABA

super hero | 15 August 2010 12:53

Her Şeyin Cevabını Herkesten En İyi Bilen Dahi Profesör P. cevabını bir türlü bulamadığı tek soruya çözüm bulmak amacıyla inzivaya çekildi. Bütün her şeyin cevabını en iyi kendi bildiği halde nasıl olur da her gün girdiği forumdaki diğer kullanıcılar bunu anlamazdı?

Her Şeyin Cevabını Herkesten En İyi Bilen Dahi Profesör P. yaklaşık olarak yedi dakika yirmi üç saniye ve kimi kaynaklara göre 47, kimilerine göreyse sadece 03 salise düşünerek cevabı buldu: Dünyadaki bütün insanları yok ettiği takdirde ikna etmesi gereken hiç kimse kalmayacaktı.