bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

DEMONTE

haberhaberhaber | 13 September 2010 10:31

DEMONTE
Kolaymış kendi kendine kimseye ihtiyacım olmadan bir çekiç ve yıldız tornavidayla işi bitiriyormuşsun.
Gayet güzel özellikle evinde erkek olmayanlar için süper bir şey dedim ve bir bilgisayar masası almak gibi gaflette bulundum.
Taşımaya para vermeyeceğim gibi daha da ucuza mal edecektim(yahu ben bu a ya şapka koyamıyorum)
Satıcı kızımızın kurması çok kolay içinden kurmak için şema çıkıyor onu takip ettiğiniz takdirde hemen kurarsınız lafına inanıp kızımla yüklendik kutuları
Bir sürü tahtalar, parçalar, şemada tüm parçalara vidalara somunlara numara verilmiş ama şemalarla gerçek parçalar birbirine benzemediği gibi gerçek parçalarda numara yok. Hayda ne yapacağız.
Şu tahta şuranın şu vida buranın, yokkk olmaz kızım burada bir eksik var.
Şu raf buranın şu metal parçada yanın. Gene olmadı. Dört saatlik bir uğraştan sonra kurduk mu hayır kuramadık.
Ben hala bir şeyler eksik malzemeleri tekrar kontrol edelim diye tutturuyorum. Her şeyi sil baştan kontrol ediyoruz ve kızım heyecanla bağırıyor buldummmm.
Neymiş söyle diyorum, bir erkek diyor, Abuk sabuk konuşma diye kızımı azarlıyorum ama kızım hala inat ediyor. Bak anne malzeme listesinin altındaki her şeyi kontrol edelim.
Önce yan yana bir erkek bir kadın resmi var sonra sırasıyla vidalar somunlar, tekerlekler.
Biz iki bayanız ne olacak şimdi.
Hadi buradan yakın.

HADİ DURMA VUR!

| 13 September 2010 09:35

Kapıldı isen bir rüzgarın gürültüsüne, hadi durma;
Tepeden tırnağa delik deşik et kevgire döndür bedenimi…
Batır üzerimdeki güneşi.
Bir daha doğmamak üzere batır.
Kurtulacaksan acılardan
kurtul kurtulabildiğin kadar..
kızıl esmere boyanmış çehrenle,
Maviye övgüler yağdıran kaleminle
Bildiğim, bilmediğim yüzünle,
Lal ve gül renginle düş peşime vur..
Vur vurabildiğin kadar..

İçinde yuva kurmuş nefretinle vur
İki dünyaya ayrılan hayat adına
İki parçaya ayrılan dünya adına
Soluğun kesilinceye kadar vur…
Yagdır lanetlerini Dante gibi Ovidius gibi
Yağdır yağdırabildiğin kadar..
Ama sen sonkez, gel beni dinle;
Eğil de bak henüz görmediklerine.
Meleklerin şarkısıyla yerde secde et düşün…
O gün geldiğinde,
Güneş dürüldüğü yıldızlar söndüğü zaman
Şeytanın sözünün bittiği,
Dağlar yürüyüp hayale dönüştüğü zaman
O fırtına yığını içinde,
Koklaşan bülbüller sustuğu zaman
bil ki,
Versen bile canını alan bulunmaz…

“K”dan adam

witamin | 12 September 2010 15:55

Kanı : bu gördüğüm bir düştü,
Kandığım ne varsa sandığımmış meğer,
Kanıksanmış bir adam ,
Kan çanağı gözler,
Kansere dönüşmüş bir “yar”a,
Kanat çırpmak mümkün olsa,
Kanardım,kanmadım…

Kara düşlerden biriydi,
Kabus diyemeyeceğim kadar saygı duymuşum meğer,
Kapalı bir kapı,
Kaçak bir kadın,
Kaçı gösterdiği bilinmeyen bir saat…
Kadın olduğumu unutturmasaydın,
Kalırdım,kalamadım…

Kirli bir çift el idi,
Kimlere ait olduğu bu kadar önemliymiş meğer,
Kenetlenen parmaklar,
Kavuşan avuçlar,
Kendiliğinden düşen elim.
Kisvesine bürünmüş olmasaydı bir kalbin,
Kıyamazdım,kıydım…

İSSİZLİĞE ÇÖZÜM ÖNERİSİ:TÜM İSSİZLERİ GAZ ODALARINA ATIN BİTSİN BU İŞ

suleceizler | 12 September 2010 14:18

Günümüzün en önemli sorunu nedir?İssizlik.Ya arkadaşlar düşündüm bende bir çare buldum.Hem bu çare ile her ay her ay issizlik yüzdesi de çıkarılmasına gerek kalmayacak.Öyle kpss falan gibi sınavlar yapılmasına da gerek kalmayacak.Herkes yollarda ben issizim diyerek devlet büyüklerinin,parti başkanlarının,yakınlarının kapısınıda aşndırmayacak.İssizlerde sürüm sürüm sürünmeyecek.Çünkü çözüm bulundu.Ta ta tatammm.Çözüm zaten adamakıllı değil ,hiç bir şekilde yaşayaman issiz vatandaşım sana müjde.Artık ne kadar issiz varsa toplatılacak ve gaz odalarına alınacak.Orda bir güzel imha edildikten sonra ülkede issiz kalmayacak.Çünkü hepsi zaten yok edilecek.Bütün diğer milletlerde aman ne güzel ülke issizlik yok diyecekler.Bir sürü aferin alacağız.Ama işte bu durumun da kötü bir yanı var nüfusumuz oldukça bi azalacak.Olsun önemli olan issizlik sorununu çözmek değil mi.İşte çözüldü.Hitlerin gaz odaları modeli tam issizlere göre.Kaldırın ortadan onları sorun bitsin.Zaten insancıklar yaşarken ölü durumundalar.Ya atın işsizleri bitsin bu işkence di mi ya?

hayIrLI bayramlar

morfik | 12 September 2010 12:50

Susadım mı? Koca bir bardakta soğuk su, kafama diktim. Susuzluk hissi, devam.
Yürüdüm..bileti değiştirmem gerek. Kolay iş. Ankara kuru, dil kuru, göbekte yuvarlak su. Merdivenden çıktım, oturdum, bekledim. . ee..
Gözlerim tarandı nesnelerde,, hepsinde var-olma çabası. Boşluğun yok olması kimsenin umurunda değil..hımm..
İkinci bayram sabahı..neden söyledi isem durduk yerde! Öylesine.
Kahve içmeliyim, su kaynadı. Alışkanlık. İstek mi ? denebilir. Yüzde on.
Aklım kuş yuvasında..tepede ses ediyor. Yuva değil elbet ses eden, kuş. Kuş ses etmez, öter. Öterken ses eder. Of..
Yapma bir uğur böceği köşede. Bir tane daha olacaktı bir yerde ? aklım ona gitti. Acaba nerede.. hiç ses etmiyor. Uğur ve yapma-yapay,, neden düşündü isem? Düşündüm öylesine –nokta-
Kahve bitti..susuzluk hissi, devam. Tara gözlerim, tara nesneleri. Bak ve tat. Plazmayı denesem ! olur mu öyle şey..ilahi ben, şakacı. İlahi ha ! estağfurullah –ekşi sözlük_
Oluyor galiba yavaştan.
Su koyup geleceğim. Su koyuverdi olacağım. Epey oldu yani, toparlandık dünden beri. Kendime oyunlar falan, fena değil sanki durumlar. ? su koy..
OoO kaynadı ve kahvemi aldım. İstek, bakalım, yüzde seksen.
Pencereleri aç, gözlerini kapa. Aldırma. Ne söylediğin, yazdığın aslında,,yani söylediğin ve yazdığın.. üff..hay ben, bu anlatmak istediğimin-bunu deneyenin !! bu kez yazıldı, yarım mı kaldı ? boş ver..
Rüzgar mı o ses eden ? ve bir kadın bağıran. Sessizlik,, birkaç an. Bunları yazacağıma kussam da rahatlasam. İlahi, olur mu öyle şey! Bulanacak o yürek, kirlenecek illa. Kirden gözükmeyecek. Kirli mi görünecek? Ne şimdi bu..
Bir şeyler söyledik işte, gizledik, zaman hariç. Zaman, yapabildiği en iyi şeyi, tek şeyi yineliyor. Geçip gidiyor. Zamandan fazlayım. Yapabildiğim birkaç şey var,, mesela,
Cingöz’ü okudum giderken, otururken gidiyordum da..bodrumdan kaçtı Feridun’la, Rıza’ya yumruk attı. Daha önce okumuş muydum? Sonra da yürümüştüm. Bilindiği üzere.
Bilinmeyen bir şey, yani benim bildiğim, henüz tam bilinmeyen, ve tam bilinemeyecek, her şey gibi, bilmenin ölçütü olmayacağı, yani kesinliğin olmadığı, netliğin asla olamayacağı dünya..ayy yeter..
Zaten cümleye bir –hiç- konsun, her şey giriverir. Kırmızı sandalye hiç, yastık hiç-beyaz bank hiç…kırmızı sandalye, yastık, bank her şey… hay ben, anlatılmak istenenin!!
Hep böyle bitmesi gerekmiyor..haklı, gerekmiyor..
Bilinmeyen şu idi, neyse, kahve bitti..

HOŞ GELDİN ASLANIM DEMİŞMİDİR?

haberhaberhaber | 12 September 2010 11:53

Canım babacığımdan sonra (aliş bey) anneciği mide( nazlı sultan)ebedi güzergâhına uğruladım. Son birkaç ay bir yerlere gittiğimizde elinden tutardım. Ellerim bomboş kaldı. Başımın üzerindeki çatı çekilip alındı.
Evli çiftler birbirlerine ne diye hitap eder bir düşünelim bakalım.
Aşkım!
Bir tanem!
Bebeğim!
Canım!
Cicim!
Aşkitom(son günlerin modası)Türkçede yeri bile yok hemen altında kırmızı yanlış çizgisi çıkıyor vallahi
Sultanım vs vs vs vs……………………
Babam anneme ASLANIM derdi.