bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

BIR SONBAHAR AKŞAMI

beyazvesen | 05 April 2008 23:52

Hafif bir ilkbahar yeli var dışarıda
Her akşamın bir sabahı
Her sabahın bir akşamı olduğu gibi
Yine akşamı oldu yağmur ile başlayan bir İstanbul sabahının.
Ve ben!
Her zamanki gibi evimde
Yalnızlığıma büründüm sarılar içindeki duvarlar arasında
Bir yanımda kendi kendine yanarak biten sigaram
Diğer yanımda hatıralarım boylu boyunca.
Yanık tütsü kokularıyla gömüldüm yalnızlığıma
Dirhem dirhem yaşadıklarımı, yakınmalarımı
Ve aştığım engelleri düşündüm
Göz pınarlarımda biriken damlacıkların
Yanaklarıma düştüğünü hissettim birden.
İrkildim!
Yanaklarımda hissettiğim ıslaklıkla
Kendime geldim.
Her cihete baktım; suskunluk…
İnadına konuştum
Ne yaptığımı sordum kendi kendime
Hatıralarımla kaybolacak kadar aciz miydim(?) Diye!
Ve toparlandım.
Bir sonbahar akşamı aldığım kararlar geldi aklıma
Doğru yapmışım diye hayıflandım usulca
Şükrettim Allah’ıma
Bana dayanma gücü verdiği için
Bana yaşamak istediğim hayatı sunduğu için

BEYAZVESEN

Neler oluyor bana…

Peri tozu | 05 April 2008 22:42

Herşeyden bıktığım ve dibe vurduğum an işte… İnsanlardan nefret etme sınırına oldukça yaklaştım, neye inanmam gerektiğini neyin doğru olduğunu, ne için mücadele edeceğimi, ve ne olmak istediğimi.. hiçbirşeyi bilmiyorum. mücadele etmek istemiyorum ne ilginç, öyle bir salmışım ki şu sıralar kendimi öyle bir boşvermişim ki herşeye, öyle üşeniyorum ki hayatı ucundan yakalamaya, mutfaktan su almaya bile üşenip saatlerce su içmediğim oluyor:) sanırım bu olaya depresyon deniyor.. Neler oluyor böyle bana, oysaki zamanında insanların takdir ettiği o başarılı öğrenci ben değil miydim, aferinleri toplayan evlat değil miydim? geriye dönüp baktığımda, 5-6 yıl geriye, ne kadar da yanlış seçimler yapmışım, yanlış kararlar almışım hayatımda, ne acı, o anki doğrularımdı elbet hepsi, ama şimdiki durumumu tetikledi belkide herbiri…Keşke demek istemiyorum, keşke demeyin derler ya, ama keşke diyeceğim o kadar çok şey var ki nasıl demem ! Bir zaman makinası olsa geriye gidip kulaklarımı kendi ellerimle çekmek istiyorum :)) Ak sakallı bir dede çıksın istiyorum karşıma ve bana ne olduğumu, gerçekte ne istediğimi söylesin ve yol göstersin…Kendimi anlatmak bile o kadar zor geliyor ki bazen hayatıma birşekilde giren insanlara, konuşmadan beni anlasınlar istiyorum, sürekli eksik birşeyler var hayatımda ve ne yazık ki ne olduğunu bile bulamıyorum…

Yeniden Hitchcock

neandertal | 05 April 2008 17:52

Charlize Theron - Dial M For Murder
Charlize Theron – Dial M For Murder

Alfred Hitchcock‘un ünlü filmlerinin ünlü sahneleri Vanity Fair dergisi için yeniden canlandırılmış. Oyuncular bu kez Naomi Watts, Charlize Theron, Scarlett Johansson, Javier Bardem, Keira Knightley, Jennifer Jason Leigh, Emile Hirsch, James McAvoy, Renée Zellweger, Tang Wei, Josh Brolin, Casey Affleck, Eva Marie Saint, Ben Foster, Julie Christie ve Marion Cotillard.

Marion Cotilard (Psycho, 1960
Marion Cotilard (Psycho, 1960

Harika bir calisma, harika fotograflar!
Çekimlerin nasıl olduğunu ise şuradan izleyebilirsiniz. (photoshoot)

Asil mi vahşi mi?

bgunay | 05 April 2008 14:21

Bir dönem Avrupa’da avlanmak yalnızca asillere verilen bir imtiyazdı. İngilizcede belki de bu yüzden “noble savage”, yani “asil vahşi” ifadesi kullanılır, bozulmamış, medeniyetten uzak yaşarken doğuştan gelen bilgeliği ve masumiyetini korumuş avcı toplayıcı birey olarak tanımlanabilecek bu ifadenin Fransızca karşılığı ise yalnızca “bon sauvage” yani “iyi vahşi”dir. Kültür, yani adı üstünde “ekin” tarımla başlar, göçebe, avcı toplayıcı insanlar toprağa hükmetmeyi öğrendiklerinde yerleşik hayata geçerler ve “medeniyet denen tek dişi kalmış canavar” işte bu noktada doğar…

Noble Savage” teriminin ilk kullanıldığı yer İngiliz John Dryden’in 1672’de yazdığı oyunu “Grenada’nın Fethi”dir. Ardından iyi vahşi neredeyse ikiyüz yıl boyunca Batı dünyasında gözden kaybolur, ta ki 1859’da Londra Etnoloji Topluluğu Başkanı John Crawfurd tarafından yeniden keşfedilene dek.