bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

YERLİ

mengu yincge | 05 June 2008 09:52

bir ağaç bilmediğim ismi
misk- i amber çiçekleri
kokusu bana gerçek
gerçek benim için
sırf sıfıra sevmekten
el çekmek mi
sanki gibi ve belki de
fark edilen gerçekten geçerken
bugün bildiğim kadar
düşünmek yine tekrarda
yeniden eskiyi
anılarla baş başa olan anlar
akıl der gönlümden şifa dualar
kollayıp koklayıp öpen kalabalıkları
yalnızlığındayım rüzgarın
nasılda güç bu
güçlü müyüm gerçekten

Gönüllerin Fatihi: Fatih Sultan Mehmet

toz66 | 05 June 2008 09:28

O; sadece bir kaleyi veya bir toprağı fethetmedi; o insanların gönüllerini fethetti ve “Fatih” ünvanını sonuna kadar haketti…Bu yıl İstanbul’un fethinin 555. yılını kutladık. Yani Fatih’in şanlı ordusunun İstanbul’u almasının 555. yılı… Tarih 1453 yılına kadar böyle fetih görmemişti. Bir devlet ki yabancı toprakları fethedecek, ki bu fethedilen yer İstanbul olacak ve halkının tamamının fetheden hükümdardan farklı dine mensub olacak ama fetheden hükümdar ve ordusu geldiğinde sevinçle ve çiçeklerle karşılanacak… Tarih 1453 yılına kadar ve 1453 yılından sonra bile böyle bir olaya tanık olmadı… Böyle bir fethi sadece FATİH SULTAN MEHMET yapabilirdi ve yaptı.Bu yıl istanbulda fetih kutlamaları görkemli bir şekilde yapıldı. Fakat belkide kimilerinin aklına “Fatih istanbulu 21 yaşında fetih etti, şimdi 21 yaşındaki geçliğimiz beyoğlunda ne yapıyor acaba?” sorusu aklına geldi.

Roman

pilli pati | 04 June 2008 16:40

Roman bir aşkım oldu, bir zamanlar. Özü sözü bir! İnsanın hası! Biraz ego yüzünden uyuşamadığım ve belki de bu yüzden gönlümden geçmesine izin vereceğimi kısa sürede anladığım

Sonraları hep onu hatırlayıp öğrenecektim; göçüp giden aşkların akıllarda tatlı bir lezzet bırakacağını ve birçok söze dökülmemiş delikanlılığın kitabını yine Romanlar’ın yazdığını… Kimbilir, daha ne çok gönüller yaktı? Ah, o çimenin üzerinde içilen gündüz rakısı. Bir o dedi, ben iki düşündüm insan olmanın ehemmiyetini. Olmadık şeylere güler, kessen kanı sarı lacivert akardı. Yemin billah! Bir tas mercimek çorbası için bin fersah yol katedebilecek azimdeydi. Hırsını ardına katıp ehil etmişti bilgisini, kontrole almayı başarmıştı iradesini. Ah o rakı da olmasa! “Seviyodu be, n’aapsın”dı.