Roman bir aşkım oldu, bir zamanlar. Özü sözü bir! İnsanın hası! Biraz ego yüzünden uyuşamadığım ve belki de bu yüzden gönlümden geçmesine izin vereceğimi kısa sürede anladığım…Sonraları hep onu hatırlayıp öğrenecektim; göçüp giden aşkların akıllarda tatlı bir lezzet bırakacağını ve birçok söze dökülmemiş delikanlılığın kitabını yine Romanlar’ın yazdığını… Kimbilir, daha ne çok gönüller yaktı? Ah, o çimenin üzerinde içilen gündüz rakısı. Bir o dedi, ben iki düşündüm insan olmanın ehemmiyetini. Olmadık şeylere güler, kessen kanı sarı lacivert akardı. Yemin billah! Bir tas mercimek çorbası için bin fersah yol katedebilecek azimdeydi. Hırsını ardına katıp ehil etmişti bilgisini, kontrole almayı başarmıştı iradesini. Ah o rakı da olmasa! “Seviyodu be, n’aapsın”dı.Kaçıp saklandığı gecelerde, kendini akşamdan kalma sabahlara terk ederdi hep. Zararı kendineydi tek. “Bırak” dedim birgün kendime. Bırakamadım. Sonunda o beni bıraktı. İyi de oldu aslında. Aksi takdirde iki fırtına bir kasabaya fazla hasar bırakacaktı.bu bir pilli patisözüdür!Page copy protected against web site content infringement by Copyscape