bildirgec.org

tutku hakkında tüm yazılar

Oysa Ben…

karuma76 | 24 July 2010 19:16

Durdu… Şaşkın bakışlarla etrafı süzüyor ve baktığı yerlere de boş boş bakıyordu. Ne yapacağını hatırlamış gibi harekete geçti. Fakat az önceki yürüyüşünden daha hızlı yürüyordu. Bir yere yetişmek istiyordu sanki. Yürürken başını hafifçe bana çevirdi ve gözgöze geldik…
Fakat bana da boş baktı. Hatta galiba görmedi bile. Oysa ben…
Ani bir kararla marketten içeri dalıverdi. Rafları gözden geçiriyor ama aradığını bulamıyordu. Belki de hiçbir şey aramıyordu. CD reyonuna yöneldi ve elini rastgele bir CD ye uzattı.Tam alacakken vazgeçti ve başını hafifçe bana çevirdi.
Fakat bana bomboş baktı. Hatta galiba görmedi bile. Oysa ben…
Marketten çıkarken eline küçücük bir poşet vardı. Poşeti garip bir şekilde sallıyordu. Otobüs durağına yaklaştı. Önünden bir sürü otobüs geçti ama binmedi. Sonra rastgele bir hareketle elini kaldırdı. Binmeden başını hafifçe bana çevirdi.
Fakat yine bana o boş gözlerle baktı. Bu defa eminim beni görmedi. Oysa ben…
İlk gördüğü boş koltuğa oturdu. Omzuna öylesine asılmış çantasından bir kitap çıkardı. Bırakın okumayı kapağını bile açmadı. Müzik dinlemek için kulaklıklarını taktı ama onu da bıraktı. Sanki bugün bütün duyguları resmi tatile çıkmış gibiydi. Ama en son başını hafifçe bana çevirdi.
Bu defa gülümsedi. Tam ben de gülümseyecektim ki beklemeden başını çevirdi. Offf… Yine beni görmedi. Oysa ben…
Otobüsten inerken sendeledi. Anlaşılan hala ne yapacağına, nereye gideceğine karar verememişti. İlerideki kafeteryanın önüne geldiğinde oturmak için boş yer aradı. Sandalyeye nüfuz eder gibi yayıldı. Sanki bütün vücudunu ona teslim etmişti. Yavaşça çayını yudumladı. Hafifçe başını bana doğru çevirdi. İşte şimdi gözgöze geldik. Galiba bu defa gördü beni. O kadifeye çalan ince sesiyle seslendi.
GELSENE…
Oysa ben sadece o gözlerin içinde kaybolmayı sevdim. Ama son bir kez gülümsedim. Son bir kez gözgöze geldim. Büyü bozuldu artık ve son sözümü söyledim.
BOŞVERSENE…

Gelinlerin En Güzeliyle Bin Kere Daha Evlenmek…

firatocal | 15 July 2010 17:35

” Şu tepedeki kutuda ne vardı , indir bakalım bi ” , cümlesinin bizi geçmişin en tatlı hatıralarına dalıp götüre ceğini kim tahmin ederdi ki … Yıl 2003 davullu zurnalı bir köy düğünü … Bende jilet gibi damat lıklar – şimdi lerde içine sığamadığımı belirtmeliyim , ahh kör olmayasıca yıllar – eşimde de yazımın konusu olan tarihi filimlerden fırlamış kıyafetleri andıran inanılmaz gösterişli ipekli tüllü gelinliği…

beyaz..

kharis | 18 May 2010 16:33

söner bu ateş söner elbet,
çingenesi ya zaman.kırmızı solmuş, kırmızı yorgunmuş..
ne tutkusu kalmış ne ihtirası..
bir varmış bir yokmuşlara gebe..
turuncuya verdiği anlamsızlığın gölgesinde,
beyaz’a dönme telaşında..
kanaya kanaya sol yanı, menopoz’a girmiş sonunda..
beyaz’a bir kala..

İnsan sosyal bir varlıktır, onun karnını bir tek seks ile doyuramazsınız

debre | 26 April 2010 09:17

Bir çok insanın ilişkilerde yanıldığı nokta da budur. Çok iyi bir sevişmenin herşeyi halledecebileceğini zannederiz. Bir ilişkide ana kriterimiz bu gibi gözükse de aslında için için sosyal olarak da bizi tatmin eden bir ilişkinin özlemi içinde yanıp tutuşur, tutkuyu ararken de içimizde yaşama ait o coşkuyu unuturuz.

Tüm bu yazdıklarım bana eski sevgilimi hatırlattı.
Hafta sonları büyük bir tutkuyla eve kapanır saatlerce konuşur, sevişir sadece birbirimizle ilgilenirdik. Görüşemediğimiz o ender zamanlarda yaptıklarımızdan, tanışıklıklarımızdan, işimizden bahseder büyük bir tutkuyla da arzularımızı giderirdik. Kah parasızlıktan kah tutkumuzdan, kah gelecek kaygımızdan kah eko-yatırım hesaplarından da çoğu zaman dışarı çıkamaz, çıkabildiğimiz zamanlarda ise yaptığımız bütçe hesabı ile kısıtlı bir yaşamı paylaşırdık. Peki daha sonra ne oldu? Biricik -eski- sevgilim hayatı es geçtiğimizden, yaşayamadığımızdan, anlamsızlığından dem vurmaya başladı. Oysa herşey çok güzel gibi görünüyordu değil mi?

Yetişemediğim Hayal Gibisin

astral | 26 March 2010 11:22

Gündüz ofisine uğradığında, Elif zili çalıp da asistan açtığı andan itibaren, bu asistanın Elif’e aynı bakmadığını anlamıştı. Ki, asistanın hakkı yok denilirse yalan olurdu.

‘Elif Hanım hoş geldiniz’ dedi kadın başka biri gülümsemeyle. Bu gülümsemede ‘Şimdi Memet Bey’in sizi görünce nasıl gülümsediğini göreceğiz’ diyen ve bunu önceden, çok önceden bilen bir kadının bilmiş bakışları karşılıyordu her seferinde Elif’i.

Elif bu durumdan rahatsız olsa da elden ne gelirdi…

‘Memet Bey burada mı?’ der demez de, ‘Şu adam coşkusunu biraz gizlemeyi başarabilse’ diye geçiriyordu Elif.

Aralarında şimdilik çok önemli bir şey olmamasına rağmen tüm işini bırakan adam, coşkuyla karşılıyor ve o andan itibaren yüzünü kaplayan huzur muayenehaneyi de kaplıyordu.

Notalar önünde udunu çalmaya koyuldu Memet. Elif gelmeden de keyiflice çaldığı belli oluyordu. Elif’e söylemek istedikleri ağır basmışcasına birden bırakıverdi masaya udunu.

Rahat, bordo, kocaman koltukta bacak bacak üstüne atmış ve yine siyah, fırfırlı bir şeyler giymiş olan Elif’i şöyle çaktırmadan süzdükten sonra;

‘Karmakarışığım. Aştan korkuyorum. Seni görmek istiyorum. Sen benim ilham kaynağımsın ama sende kaybolmaktan, sana aşık olmaktan; deri/ne düşmekten korkuyorum dedi Elif’in gözlerine bakarken.

Mırıl mırıl konuşuyordu, dudakları kıpırdamıyormuş gibi. Bu ona ayrı bir hal katıyordu. Mistikti, kesinlikle gizemli… Bunu ona söylesen, kesinlikle kabul etmezdi. Diline doladığı, ‘Ben kendi dünyasında yaşayan bir adamım’ derdi hep.

Dünyasından hep bir parça çıkmaya çalışan ama buna ne cesareti ne de düşleri yeterliydi. Belli ki, o dünyadan sıyrılırsa ‘Düşer kayar ruhum ellerimin arasından’ diye kaygılanıyordu. Bu yüzden de hep aynı arkadaşlarıyla hep aynı saatlerde, aynı mekânlarda, etrafta incelediği insanlar bile aynıyken; aynı içkiyi yudumluyordu bir yandan Elif’i düşünürken…

İKİ ZİYAN BİR YALAN (son)

astral | 24 February 2010 13:57

(3. ve son bölüm: ‘Ateşte Zıplayan Bit‘)

Yine de kafam karışıyor.

Neden kafan karışıyor?

– Bana aşıksa kötü davranmaması gerekiyor.

Sen her konuda olması gerekenleri mi yaptın bu güne kadar? Bugün yaptın mı en yakın örneğin? Kafandakilere uygun mu davrandın? Neden bedenliyiz biz? Kendimizi geliştirmek için. O kadar erdemli olsak burada işin ne? Sen de erdemli değilsin. Erdemi bırak,sen dahi tutarlı değilsin. Yorma kendini. Kabul et. Beyaz isteme. Karışıklık, kirlilik anlamına gelmez her zaman. Biraz ziyan yalan anlamına da gelmez. Tamam mı?

İki Ziyan Bir Yalan (2)

astral | 23 February 2010 10:49

corbis.com
corbis.com

Sanki Tanrı anlatmak ister gibi, ‘Aşk kafana göre bir yazının devam etmesi değil, küçüğüm. Aklındakilerinin olmasıysa hiç gerekmiyor. Biraz karışıklık da işin içinin çamurlandığını değil tam tersine belki o çamur içinde senin yolunu bulmaya çalışırken büyüdüğünü de gösteriyor. Tamamen iyi yok.’

– Tamamen iyiyi aramıyorum.

– İyi de istiyorsun ki belki sorunsuz belki tutkusuna leke düşürecek ya da soru işaretleri yaratacak tutumlarda bulunmasın. Biz ne kadar koşut bir varlığız ki bunu başarabilelim. Çoğu zaman kendi içimizde de oldukça karışığız.

İki Ziyan Bir Yalan 1

astral | 22 February 2010 09:40

Yeşil, haki, gri karışımı bir palto giymişti. Yeniydi. Yakışmıştı. Badi badi ve sert sert atıyordu adımlarını dünyaya kızgın adam. Bana doğru geliyordu. Yine dudağında efkarlı bir sigara, en yakın arkadaşı. Gözlerinde çoğu zaman olduğu gibi tutku vardı.

Gözlerindeki o tutkuya mı aşığım ya da aşık olduklarımın arasında o da mı var bilmiyorum. Karşıdan bana doğru gelirken sahiplenici ve dünya yansa onu vermem diyen bir hali vardı. Bu hali benden başkası onun üzerinde okuyor mu bilemiyorum.

corbis.com
corbis.com

Çok ünlü bir oyuna bilet almıştık. Bana aşık eleman da orada bitmesin mi, bizimki ondan hiç haz etmiyor. Bir de üzerine üstlük tiyatro sahibi biletleri çifter dörder satmış.

Magnum ile Paris Seyahati

infine | 19 February 2010 12:54

Magnum çikolatadan adına yakışır, muhteşem bir tatil kazanabilirsiniz.
6 gece, 8 gün Pars-Arjantin seyahati,
5 yıldızlı otel-çift kişilk oda,
Brugge çikolata tadım tecrübesi,
Paris’te 15 dakikalık balon seyahati…

Yapmanız gereken Magnum çikolata kutularından çıkan şifreyi 7444 e kısa mesajla veya magnumcikolatasitesindeki formu doldurarak göndermek.

Aşkımın Tarifi

infine | 14 February 2010 11:54

Arçelik‘e aşkınızı tarif edin aşk pastanızı yapsın. Biraz tutku, bir tutam heyecan, bi çimdik özlem 🙂
Malzeme çok, dilediğini seç. Tüm malzemeler karışsın ve pastan ortaya çıksın.
Bak bakalım aşkı senin gibi tarif edenlerin en çok bulunduğu şehir hangisi?