Durdu… Şaşkın bakışlarla etrafı süzüyor ve baktığı yerlere de boş boş bakıyordu. Ne yapacağını hatırlamış gibi harekete geçti. Fakat az önceki yürüyüşünden daha hızlı yürüyordu. Bir yere yetişmek istiyordu sanki. Yürürken başını hafifçe bana çevirdi ve gözgöze geldik…Fakat bana da boş baktı. Hatta galiba görmedi bile. Oysa ben…Ani bir kararla marketten içeri dalıverdi. Rafları gözden geçiriyor ama aradığını bulamıyordu. Belki de hiçbir şey aramıyordu. CD reyonuna yöneldi ve elini rastgele bir CD ye uzattı.Tam alacakken vazgeçti ve başını hafifçe bana çevirdi.Fakat bana bomboş baktı. Hatta galiba görmedi bile. Oysa ben…Marketten çıkarken eline küçücük bir poşet vardı. Poşeti garip bir şekilde sallıyordu. Otobüs durağına yaklaştı. Önünden bir sürü otobüs geçti ama binmedi. Sonra rastgele bir hareketle elini kaldırdı. Binmeden başını hafifçe bana çevirdi.Fakat yine bana o boş gözlerle baktı. Bu defa eminim beni görmedi. Oysa ben…İlk gördüğü boş koltuğa oturdu. Omzuna öylesine asılmış çantasından bir kitap çıkardı. Bırakın okumayı kapağını bile açmadı. Müzik dinlemek için kulaklıklarını taktı ama onu da bıraktı. Sanki bugün bütün duyguları resmi tatile çıkmış gibiydi. Ama en son başını hafifçe bana çevirdi.Bu defa gülümsedi. Tam ben de gülümseyecektim ki beklemeden başını çevirdi. Offf… Yine beni görmedi. Oysa ben…Otobüsten inerken sendeledi. Anlaşılan hala ne yapacağına, nereye gideceğine karar verememişti. İlerideki kafeteryanın önüne geldiğinde oturmak için boş yer aradı. Sandalyeye nüfuz eder gibi yayıldı. Sanki bütün vücudunu ona teslim etmişti. Yavaşça çayını yudumladı. Hafifçe başını bana doğru çevirdi. İşte şimdi gözgöze geldik. Galiba bu defa gördü beni. O kadifeye çalan ince sesiyle seslendi.GELSENE…Oysa ben sadece o gözlerin içinde kaybolmayı sevdim. Ama son bir kez gülümsedim. Son bir kez gözgöze geldim. Büyü bozuldu artık ve son sözümü söyledim.BOŞVERSENE…