bildirgec.org

toplum hakkında tüm yazılar

Muro’yu vursunlar mı, yoksa Atatürk vatan haini miydi?

khun | 31 August 2008 17:51

Bence Yiğit Bulut yanılıyor, devletin Muro filmini engellemesi gerektiğini düşünerek.

Çocukların Muroculuk oynaması, sadece yeni sonuçlar doğuracak bir sonuçtur.
Her nasılsa başla(tıl)mış bir akım, engelemesi mümkün olan noktayı henüz geçmemiş bile olsa
engellenmemelidir. Dış desteği kesin olan hatta dışarıdan başlatıldığı belli bir hareketle
mücadele, engelleme girişimleriyle yapılabilemez. Tabii ki filmden bahsetmiyorum.
Bu ülkedeki neredeyse her evden bir şehit verilmişse artık biraz da psikoloji gibi sosyoloji
gibi çatışma dinamiği prensipleri gibi daha nitelikli yöntemleri devreye sokmak gerekmez mi?
Akımı yönlendirmek, kanalize etmek, enerjisini dağıtmak, sıradanlaştırmak, marjinalleştirmek,
genel çerçeve içindeki sıradan bir dinamik haline getirmek akılcı bir yöntem olmaz mı?

On yedi yaşında olmama rağmen …

darkabyss | 28 July 2008 09:43

On yedi yaşında olmama rağmen …

Evet on yedi yaşındayım peki nedir bana bu yazıyı yazdıran şey ? Muhakkak bir çok kişi bunun için okuyordur bu yazıyı , o zaman başlayalım .

Çok fazla kitap okumam , çok fazla yazı yazmam ama çok iyi gözlem yaparım yorum yapmadan önce çok beklerim beklide bu yazıyı yazmakta çok geç kaldım . Yaşadığım çevrede bir çok değişik insan var kimisi iyi kimisi kötü kimisi iyi olmaya çalışan ama beceremeyen kimisi de kötü olmayı marifet sanan fakat kendinden başka kimseye zararı olmayan kişiler yada gerçekten içi kin dolu insanlar . Dünyamız gün geçtikçe kirleniyor bence ! Nasıl mı ? artık insanlar bilgisizliğe doğru gidiyor artık dünyamızda çıkar ilişkisinden başka bir ilişki kalmadı ‘dost , arkadaş ‘ bu iki kelimenin anlamı artık unutuluyor tabii bence ! ve ben henüz on yedi yaşındayım … kiminiz bu yazıyı okurken ergenlik döneminde olduğumu bunların benim için doğal olduğunu düşünebilir olabilir ama ben devam etmek istiyorum belki içinizden birkaç kişide olsa bana hak verir .

popüler kültür

khun | 26 July 2008 12:09

Kendi özgün düşünce sistematiğini oluşturamamış insan kitlelerine eşi bulunmaz bir hizmet olarak sunulan, tüm dünyadaki insanları aynılaşmaya doğru güden popüler kültür.
Bireyselleş !
Farkını ortaya koy !
Şampiyonların yiyeceği !
Klişeler,
Klişeler,
İnsanları benmerkezci anlayışa hapsetmenin en kestime, en verimli yolu, popüler kültür!
Güt, sömür, soy..

UCU ÇOK KIRMIZI

ufakufak | 22 July 2008 12:20

vapurun havadar kısmındaydım.
nasıl bağıra çağıra konuşuyor ama!
sanki biri evden çıkmadan tembihlemiş:
vapurun açık kısmında cep telefonun çaldığında iyice bağır ki, kaptan köşkündekiler de sesini
iyice duyabilsin…
– hee, evet, sürdüm ama daha da azdı…
– yok yok, pebantel sürdüydüm…
– sabah akşam mı sürücem he mi?
– ama çok şişti muhterem!
– oolum mayasıl olmayak?…
– bir de ucu çok kırmızı oldu!
bir okuyucu: yuuuh, bu mu esprin oolum!
ne edek, kapasüte bu babo!
sütten çıktım. katranım.
idare ediver. eddie vedder hatrına!

8 – 0

khun | 21 July 2008 09:38

Derin devlet 8 küresel güç ve temsilcileri 0.
Uzun zamandır olan biteni anlayamamaktan ve devletin kendini koruma yeteneğini büsbütün kaybetmiş olması endişesinden huzursuzdum, fakat şimdi rahatladım, çünkü artık bariz şekilde ortaya çıktı ki bu geri çekilme, uzun soluklu bir stratejinin sonucuymuş.
Rusya’da Putin’in iktidara gelişinin bir derin devlet operasyonu olduğu daha baştan belliydi.
Burda da benzer bir operasyon mu yapılıyor diye düşünürken gördük ki bizdeki daha farklı bir süreç ve hiç de lehimize gelişmiyor.
Her ne kadar Putin’in Rus halkı için ne derece iyi olduğu tartışma götürse de devletin güçlenmesi açısından başarı ortadadır. Fakat, Rusya’da demokrasi zaten geleneksel olarak pek rağbet görmez. Halk açısından birşey farketmiyor denebilir. Ayrıca bu onların sorunu.
Bizde ise, devlet yapısına sistematik şekilde sızma gayretleri belli ki tahammül sınırlarının çok ötesinde başarıya ulaşmış ve kesin bir temizliği kaçınılmaz hale getirmiş.
Ancak temizlerin arada kaynamayacağı, içerdeki uzantıların da en net şekilde deşifre olmasını sağlayacak kapsamlı bir operasyonun çok zor olması sebebiyle;
-zamana yayılarak kamuoyunun hazırlanması,
-oyunu kaybediyormuş görüntüsünün verilmesi,
-iç ve dış dengelerin devletin çıkarlarını zarara uğratacak şekilde değişmemesinin sağlanması
-ve de dış politikanın, kontrolden çıkmadan devamının sağlanması gibi son derece başarılı bir operasyon icra edilmiş durumdadır.
Benim gördüğüm odur ki, bu devletin sırtı yere gelmez.
Bu kadar profesyonel iş çıkardıkları için bir vatandaş olarak teşekkürlerimi ve saygılarımı sunuyorum.

TÜRKİYE’DE TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTSİZLİĞİ ÜZERİNE…

mucizemsin | 18 July 2008 16:33

Tarihimizin çoğu döneminde; kadın, nüfus olarak ülkemizin neredeyse yarısından fazlasını (savaşlarda erkek nüfus kaybı nedeniyle) oluşturmasına rağmen çoğu zaman hiç yokmuş gibi muamele görmüştür. Atatürk’ün toplumsal reform çerçevesi içerisinde kadınlara birtakım haklar vermesiyle birlikte toplumda kadınlarda vardı ya! sesleri yükselmeye başladı. Fakat Atatürk’ün ardından bir arpa boyu dahi yol alamadığımızın farkındasınızdır umarım. Biz Türkler geçmişten getirdiğimiz yapımızın bir yansıması mıdır? bilinmez ama şu bir gerçek ki, erkek egemen bir toplumuz. Kadınların çoğunun da bu durumdan pek rahatsız olduğunu düşünmüyorum doğrusu. Hala kadınlarla ilgili konularda erkekler, ahkam kesiyor ve kadınlar adına karar veriyor, hatta lütuf da bile bulunabiliyorlar. Örneğin; Türkiye’nin uzunca bir süre gündemini meşgul eden “türban” konusunda bile bir tane kadın çıkıp konuşmadı. Çünkü mecliste konuşacak kadın yok! Kadınların bu konuda ne düşündüğü pek de umurunda olmayan siyasilerimiz komisyonlar kurdular (içinde bir tane kadın yok!), karar verdiler. Böylece bizim sadece başı türbanlı değil de, beyinleri de türbanlı olan kadınlarımız yine erkeklerin ego tatminine araç olmaktan öteye geçemedi.
Peki bu konuda hep erkekler mi suçlu? Bence hayır. Kadınların suçunun daha çok olduğunu düşünüyorum. Kadınların apolitik ve asosyal olarak yetiştirildiği doğru ama bunu aşmakta kadının elinde. Kadın kendini yetiştirmeli bence. Türkiye’nin sorunlarıyla ilgilenmeli, siyaset ve bilimle ilgili düşünmeli, okumalı, düşündüğünü söylemeli ve yazmalıdır.

PİPİMİ KİM İPLER!

ufakufak | 15 July 2008 15:09

beni de “kestiler” altı yaşında…
terler bastı. terler tremolo attı.
attaya kaçtım. sünnetçide ufunet.
ufuk gayet net.
düz. dümdüz ama… düz!
movado almıştı rahmetli dedem. unutmam.
pipim kesildi. aman ne güzel oldu!
“mektep”ten sonra pipim, pimi çelikten çekilmiş organon oldu.
hadi bakiim!

MAHFİL, RECEP İVEDİK’LER VE…

| 03 July 2008 13:47

vapur iskelesindeki gazete-dergi satıcısına ağır adımlarla yaklaştım.
“eveet gazteler, dergiler” diye kulağımın zarına ilk müdahale geldi. gözlerimi kısıp hızla seyirttim oradan.
bu sefer amerikan dedektifleri gibi çaktırmadan yaklaştım polikarbonat gazete “kiosk”una.
yüzüme baktı. bağırmadı. tanımıştı.
“evet abi gazteler…”
tamam ulan anladık “gazteler”, diyemedim. gözümü kaçırdım ve “sadece bakıyorum” dedim.
la havle çeker gibi kafasını salladı. aldırmadım.
güne pozitif takılma azmiyle başlamıştım çünkü.
bütün cicili bicili şeffaf poşetli ve de bol promosyonlu dergiler oradaydı da benimki neredeydi?

2009 Yılı Fransa’da “Türkiye Mevsimi” İlan Edildi

nzright | 18 June 2008 13:09

Türkiye 1 Temmuz 2009 – 31 Mart 2010 tarihleri arasında Fransa’da düzenlenecek olan “Fransa’da Türkiye Mevsimi” ile dokuz ay Fransa’nın konuğu olacak.
Paris, Marsilya, Lille, Lyon, Strasbourg ve Bordeaux gibi şehirlerde ve ayrıca, Fransa’nın dört bir yanında yayılacak çağdaş ve klasik müzik, sahne sanatları, edebiyat, güncel sanat, sinema, tiyatro, dans, gastronomi, spor eğitim, tasarım ve moda gibi farklı dallardaki etkinliklerle Türkiye’nin kültürel alanlardaki enerjisi, yaratıcılığı ve çeşitliliğini Fransız toplumuna anlatma fırsatını bulacağız.