bildirgec.org

toplum hakkında tüm yazılar

çatışma dinamiği

khun | 09 March 2007 11:46

-Çatışma, bütün dinamikleriyle doğal bir varoluş mücadelesidir.
-Kişi kendi içinde ve toplumla ve toplum da kendi içinde sürekli çatışır.

*

1-Bütün sosyolojik ve psikolojik olguların toplam tezahürüdür,
2-Çatışmanın amacı, üstün gelmektir ve esasta irade mücadelesidir,
3-Çok taraflı bir yapıdan, ara ‘vektörel denge durum’ları da yaşayarak tek taraflı bir yapıya ulaşmaya çalışan bir süreçler bütünüdür,
4-Tüm süreç sonunda, tek bir tarafın kesin galip gelmesiyle, yeniden parçalanmaya hazır yeni bütün ortaya çıkar,
5-Yeni bütün de, kendi içinde bölünerek yeni bir çatışma süreci başlatır.

sessiz çoğunluk

khun | 08 March 2007 15:01

sessizdir, çünkü tahriklere gelmez,
sessizdir,çünkü tehditlere aldırmaz,
sessizdir, çünkü sesini duyuramayacağını bilir, çünkü bütün sesler gürültünün içinde gürültüye gider,
sessizdir, çünkü düzen zaten kurulmuş ve tıkır tıkır işlemektedir,
sessizdir, çünkü bu düzende şansın bir gün kendisine de güleceğini ümit eder,
sessizdir, çünkü kendisi adına konuşanlar zaten yeterinden fazla konuşmaktadır,
sessizdir, çünkü ses çıkaracak mecali kalmamıştır,

Derin Suyun Dalgası Büyük Olur

khun | 07 March 2007 16:38

Gerçekten derinse belki, fakat neyin neye göre derin olduğu
çok su kaldıracak bir tartışma.

Bazıları, büyük bir dalganın yavaş yavaş kabarmakta olduğunu ve birikmekte olan büyük enerjinin, büyük bir patlamayla önüne gelen herşeyi ezip geçeceğini söylüyor.
Bazıları, bunun konjonktürel ve üstesinden gelinebilir (ve de gelinmesi gereken) bir dalga olduğunu söylüyor.
Hepsi de umutlu.

Birinci umutlular, yıkım olacağı beklentisi içinde ve hevesinde, fakat yıkılanlar daha sonra nasıl ve kim tarafından, neye göre ve hangi çıkarlara göre onarılacak ya da yapılandırılacak.
Ayrıca her yıkımda pek çok acı ve kayıp yaşanır bunu kim ne kadar umursuyor?

TELEVİZYON GİTTİ, GİDER !…

macro | 05 March 2007 20:10

Nedendir bilinmez ama izlenebilecek tarzda televizyon programları azalmaya başladı. Artık magazin haberleri kesmez oldu , bir ev içinde 24 saat kim, kimle , ne yapıyor bunlarla uğraşılmaya başlandı. Acaba bunlar yerine daha seviyeli ve gerçekten insanlara birşeyler öğreten programların fazlalaşması daha isabetli bir karar olmazmı ?

Kimse yanlış anlamasın ama bu sadece bir tavsiyedir.Bana kalırsa televizyon yakın bir tarihte izlenilemeyecek bir hal alacak bu programlar yüzünden.Ama bir bakıma da arz-talep meselesi tabi. Yolda çevirip ne izliyorsunuz denilen vatandaş ayıp olmasın diye “belgesel” cevabını veriyorsa, herkes bu tarz programlardan şikayetçiyse , kim izliyor o zaman 🙂

Meşum: Raydan çıkarır mı?

ipimlekusagim[pilli_silinen_hesap] | 12 February 2007 13:19

Bir insanın karşısındakine güdümlemelerini söz ile açıklaması için özel bir nedeni yoktur. Neden olsun ki? İnsan doğası genellikle bunu daha tepkimeli bir silahla yanıtlamıştır. Kişinin bütün güdümlerini bir bir sayıp dökmesi de olanaksızdır çünkü çoğunu kendisi de bilmez. Hangimiz biliyoruz ki? Bundan dolayı kişisel ayrılıkların çok oluşu özdeşleşmeyi güçleştirir. Daha yayvan bir ifadeyle bu sebepten
birarada yaşamayı çatışma üzerine kurar. Kimi zaman da olanaksız kılar. Zihniyetler arasındaki ayrılık ise kişilerin birbiriyle anlaşmasını güçleştirir. Bu yüzden insan, kendi bilincinin dışında tutmaya çalıştığı fikirleri ve güdümlemeleri görmezden gelip bunları bir başkasına ve farklı yansıtır.

ateist görünmek

emrouisen | 13 January 2007 20:03

insanların ateist görünmesi ile ateist olması gerçekten farklı bir olgudur. kendi ruhunun gücüne inanarak geleceğin kendi ellerinde olduğuna inanarak yaşayan kişi, gerçekten de inanan biri olduğunun tek ispatıdır. bu insanın tanrıyı inkar etmesi birşeyi değiştirmez. onun kendine koyduğu etiket ne olursa olsun o önce gelecekteki seçimi öngörerek olmasını arzulayan buna inanan biridir. çünkü yaptığı şey gelecekteki tüm olasılıklardan herhangi bir olasılığı kendine idealize edip bunu kendine seçmektir. hatta bunu başaramayacak olup olmaması da önemli değil önemli olan sadece buna inanmasıdır.öte yandan kişiselleştirilmiş tanrı yada allah ismini telaffuz ederek hep o kim yarattı öznesini yükleme sorarak inandığını söyleyip hep o kaderine boyun eğen, kendi seçimlerini yapmaktan aciz, korkan insanlar ateist olmalıdır. onların da isteklerini gerçekleştirmeleri için daha fazla toplumun kaanatine ihtiyaç duyarlar. toplumdaki bireylerin hep kendi kanaatlarını birbirlerine kullandırarak inanmaları birşeyi başarabilmeyi sağlayacağı kadar engelleyebileceği de bir gerçektir. bugüne kadar gelmiş geçmiş tüm toplumlar kendi isteği yada zorla bir dine bir millete ait olmaya zorlanmış olabilir. çünkü yaşamaları için gerekli bir kabul olmalıdır. ama hep yalandır çünkü bize uygun düştüğü halde öğretilere ters düşen birşeyler varsa ona uyarak kendi inandığın değerlerin ideallerin yok olması gerekebilir. bu haliyle toplumsal sorun haline geldiğinde ise farklı bir din ve millet doğması kaçınılmazdır. bu yüzden din ve millet kavramlarında bilinçaltımıza işleyen tek olgu o din veya milletin sonsuza kadar var olacağıdır.

“çıkardı-soktu”

| 18 December 2006 10:35

istanbul’daki dolmuşların ve minibüslerin güzergah ücret
tarifelerinin yer aldığı küçük listelere gözü takılıp da
önemsiz gibi görülen bir teferruata kafa yorup, bu memleketin sorunlarının işte bu “nüans” hususuna boş verilmesinden kaynaklandığını kenarından köşesinden düşünmüş olanınız oldu mu?

semtler arası ücret tarifeleri sıralandıktan sonra en altta çok kısa mesafe yolculuğu tanımlayan bir tarife daha var:
“İNDİ-BİNDİ”.

sürreel bir durum. önce “iniyoruz”, sonra da “biniyoruz”.
çok çok brutal bir örnekle bu durumu somuta indirgemek
istemezdim ama cinsel aksiyonlardaki başroldaki uzuvların
sahne alış sırasını bir düşünün…
kabağı oyarken de, ilk önce kabak oyacağını sokuyor,
sonra da içini çıkarıyoruz…

Olamaz mı?

Tecahuliarif | 30 October 2006 00:16

İnsanın kendini gerçekten suçlu hissetmesi için, gerçekten bir şey yapması gerekir mi? Bu ürkütücü, sürekli, insanın başının etini yiyen rezil sorumluluk duygusuna, yalnızca yaşıyor olmamız sebep oluyor olamaz mı?

feminizm

astral | 27 October 2006 14:17

Feminizm’in gerçek anlamı şudur: Güçlü kadınsı özelliklerini kullanarak toplumda güçlü sonuçlar elde etmek!

  1. Pamela Anderson

Arkadaşın feminizm anlayışında bir yanlışlık var. Biri ona feminizmin bu olmadığını hatırlatsın. Kadınsı özelliklerden senin anladıkların kastedilmiyor Pamela!!

7’sinde sansürü yedi

astral | 27 October 2006 13:51

Vakit Gazetesi dünkü sayısında akıllara durgunluk verecek bir habere imza attı. Kuran kursları ile ilgili haberde çocuk masumiyeti hiçe sayılarak, 6 -7 yaşlarındaki balerin kızın etek altı mozaiklendi.ayrıntılar burada

Geçtiğimiz günlerde Jet Ski’li görüntüleriyle medyanın gündemine yerleşen Cüppeli Ahmet Hoca, ‘Biz 7 yaşına geldi mi kızlardan sakınırız. 11 yaşındaki öz kızımı bile öpmüyorum’ diyerek tartışma yaratmıştı.