bildirgec.org

tanrı hakkında tüm yazılar

Yanım-sama

| 29 November 2008 19:01

Sana anlatacağım çok şey var, neler neler dermişim ve sende çok gülermişsin mesela. Meselem senle değil, meselem yok ki senle olsun.
Yeryüzünde milyonlarca yıl önceden bugüne acaba kaç insan geldi geçti. Geçmişten bugüne gelmek için, o milyonlarca insanın neler yaşadığını ve nelerle savaştığını kitaplardan biliyoruz, peki ama iç dünyalarını kim bilebilir. Zamanla ve teknoloji ile orantılı olarak, iç dünyalarımız da değişmiyor mu? En basitinden, kendi hayatından pay biç veya yeni nesilden. İnan ki insanoğlu öyle değişken ve öyle her şeye ayak uyduran yapıya sahip ki; Ben mesela, gençliğimde ayaklarım havadaydı, kırka bir kaldı ayaklarım yere çakıldı. Sen kaç yaşındasın bilemem ama kırkına geldiğinde nerede olduğunu hatırla, kırkından sonra da ölümü. Çünkü bu sefer ayakların yere çakılmaz, giderek gömülür…
Her şeye rağmen her gününde ve her anında kendini çok iyi hisset. Tanrı’nın bahşettiği her gün, her dakika hatta her saniye çok özel sayılı zaman dilimleri ve bize geri alınmak üzere verilen bir hediye. Sakın bu dilimleri çok uzun zannedip yanılma…

TASARIM GÜCÜ…

| 14 November 2008 16:19

Öncelikle tasarım kelimesini incelersek; Tasarımbütünü ile öz türkçe olup, tasarı kökünden türeyerek tasarı-m olmuştur. Günümüzde moda olan “Dizayn” kelimesi ile eşdeğer anlamda.İngilizce de “design”, dilimizde “dizayn”…
SÖZLÜK ANLAMI: “Tasavvur, tasavvur etmek eyleminden; bir nesneyi veya olguyu değiştirmek, düzeltmek, şekil ve biçim vererek zihinde canlandırmak” anlamındadır.
Üretimde kullanılan anlamı: “Hammaddeleri işlenmişhale getirmek için yapılan eylemlerin ve bunlarıuygulamak için kullanılan araçların tümü.”

Tasarım denildiğinde ilk akla gelen ‘ mimari ve entüstri ‘dir. Oysa tasarım hayatımızın her konusunda etkili bir yer alır. Yani tasarım her yerde olabilir.
Teknolojik tasarımlar, mimari tasarımlar, endüstiriyel tasarımlar derken, sinema, radyo, televizyon, kitap, dergi, moda, takı, internet, web,ev, okul, işyeri, çevre vs..Kısaca tüm kullandığımız ürnler de ve yaşadığımız mekanlar da ve hatta doğa da bile tasarımın gücü konuşuyor…

Tasrımın doğuşu insanla başlar. Yaratıcılığın gerçek anlamı ile tasarımı ayırmak gerekir. Yaratıcılık, Tanrı’ya ait olup tasarım ise tamamen insan olgusudur…Bu olgu insan yaşantısının bir nevi
olmazsa olmazıdır.
Tüm icatlar önce zihinde tasarlanır, sonrasında
çizimlerle sunulur ve hammadelerle işlenir. Sonuçta
somut bir olgu çıkartılır…
Tasarım olgusu Psikoloji de bile kullanılır….
*Çoçuk yetiştirmeyi tasarlamak gibi
*Mutluluğumuzu tasarlamak gibi… *Başarılarımızı tasarlamak gibi… Kısacasıhayatımızı tasarlamak….
Tasarımın gücüne dönersek; tasarım gücü insan beynine bağlı olarak türer ve gelişir.
Her sektör de tasarımın gücü karşımıza çıkar. Teknolojide icatların ortaya çıkmasın da tasarım gücü gerekir. Tasarımsız bir icat düşünmek mümkün değil. Mimaride, en basit yapının bile tasarıma ihtiyacı var. Moda ve sanatın her dalındatasarım ve hatta güçlü tasarımlar gerekir….
Son olarak GÜÇLÜ TASARIMLAR kazanır…….

‘ Mutluluk ‘ ince ayrıntılarda saklı……..

| 05 November 2008 17:07

Ah be bu mutluluk denilen kavram ne kadar geniş anlamlı diye düşünsenizde, aslında hiçte öyle değil.
Mutluluk=SİZ…….
Mutlu olmak, ister inan ister inanma sende bitiyor…
Benim mutuluğumun ince ayrıntıları aşağıda….
Sende mutluluğunu ince ayrıntılara dökebilirsin,
tabi istersen………

*Sabah güneşin keskin ışığının gözüme yansıması..

*Yatağımın üzerinde “günaydın günaydın” diyerekzıplayan veletlerimin olması……

*Annemin kızım diyerek vakitli vakitsiz araması…

*Eşimin sıcacık elleri ile bana dokunması……………

CHARLES MANSON: “HEM TANRIYIM HEM DE ŞEYTAN”

neceff | 09 October 2008 12:59

Kurbanlarının lanetlenmiş ruhlar olduğuna ve lanetli ruhları öbür tarafa geçirebilecek tek kişinin; kurtarıcı ruhun kendisi olduğuna inanan ruhlar vardır. Hayatta kendilerine biçtikleri rol hiç de azımsanmayacak kadar büyüktür. Kimi karizma öyle güçlüdür ki, bu etkileme sanatı karşısında çaresiz kalırsınız, gördüklerinize bir türlü inanamazsınız. Bu lider özelliği anlaşılmaz, sürükleyici bir güçtür. Hitler’in Almanyasını kendi doktrinine inandırması ve kitleleri etkilemesinin bir benzeri; mikro ölçekli soykırımından başka bir şey değildir. Manson’da da olan güç. Ama öyle bir güçtür ki, işlenilen cinayetler bir kenera, mahkemede dahi davalarını yönetebilmesini sağlayıp, müritlerini mahkemeye emekleterek getirtecek bir güç.

BİR VADİ OL; KADERE KARŞI DÖVÜŞMEYİ BIRAK VE BEKLE. O SANA AKACAKTIR…

Yattığı hücresine dünyanın her yanındaki gençlerden hala binlerce mektup yağan bir seri katille karşı karşıyayız. Anlaşılması gereken konu ise, masum insanları öldürmenin niye bu kadar popiler hale gelebildiği ve bu kadar yüceltilebildiğidir. Böyle bir durumda tartışılması gereken, ne Charles Manson‘ın geçmiş analizi ne de bunları neden yaptığıdır. Onu anlamaya çalışmak değildir önemli olan… Anlayınca değişecek bir sonuç olmadığı gibi, ne onun ne de müritlerinin yaptıklarının doğrulanabilecek bir durumu yoktur. Önemli olan konu, bu insanların nasıl bu kadar hipnotize olabildiği ve böyle bir duruma hayranlık duyabildiğidir. Bir seri katilin felsefesi ile yüceltilmesi bana göre oldukça tuhaf. Bu durum ne gidenleri geri getirir ne de Manson‘ın fan kitlesinin varlığını değiştirir.

ÇÖP ADAMDAN TANRI OLUR MU?

aktifparanoya | 07 October 2008 09:23

Adayım tanrılığa kimi zaman. Kimi zaman da öyle yokum ki…

İşte bu beni insan yapan kavram. Kompleks karmaşalıklarla yoğrulmuş bir toprak parçasından ibaretim. Bazen toprağı hor görecek kadar egoist, bazen toprak olmak isteyecek kadar mütevazı.

Hamurumu şekillendiren o kadar çok şey var ki. Kimi zaman kin kabarır, kimi zaman nefret.Ama aşk, şefkat, bağışlama duygum hep ordadır, kullanılmaya hazır. Hiçbir duygu körelmez, unutulmuşluğun adı değişmediği sürece. Beni ben yapan erdemlerin bütünüdür onlar.

İyinin temelinde bu yüzden kötülük vardır.

Budala Tanrı

AOLradiohead | 03 October 2008 13:39

Yine aynı restoranda son yemeği yemek için gitmiştim. Yine bir bavulum, siyah küçük şu çekilebilenlerden içinde her zamanki kıyafetlerim – kış geliyor daha geniş bir tanesinden acilen edinmem gerecek farkındayım – içinde hep alışık oldukları şekilde katlılar. Sadece sıraları değişmiştir. Bunu da mızmızlanacak türden paçavra değiller. Hava gruba yüz tutmuşken öylesine aç ve düşünceliydim ki, o rüzgarın yumuşak esintisi ve özenle gerdirilmiş, yumuşak tenli uslu bir deniz uzanıyordu karşımda. Bodrumun kıyıları dumanlı mordu yine geçen akşam üzerelerindeki gibi.

Hallac-ı Mansur ve Ene’l Hak

Redingot | 29 September 2008 09:56

Hallac-ı Mansur 858 yılında Tur şehrinde doğmuş, 857-922 yılları arasında yaşamış, İran’lı, sufi bir yazardır. Çok fazla pamuğu çok kısa sürede atabildiğini gören kişilerce kendisine Hallac (pamuk atan) lakabı verildiği rivayet edilmektedir. Tam adı Ebu el-Muğiz el-Hüseyn ibn Mansur el-Hallac’tır. Halk arasında ona Hallac-ı Mansur veya Hasin (Hüseyin) Mansur Hallac denilmiştir.

Genç yaşta Kur’an’ı ezberlemiş ve evlendikten sonra Hac ziyaretinde bulunmuştur. Abbasi hakimiyetinde olan Bağdat‘ta yaşamıştır. Hocası Cüneyd-i Bağdadi‘dir ve Hallac-ı Mansur‘un yaşantısında onun büyük etkileri olmuştur.

Hallac-ı Mansur, Al Hallaj - bir tasviri (resim)
Hallac-ı Mansur, Al Hallaj – bir tasviri (resim)

Şeytan üzerine…

Nodtveidt | 27 September 2008 12:50

Şeytan nedir?

Şuradan giriş yapacağım, merak edenler buyursunlar…

5 element, simya mevzuları.

5. Element ne ola ki? Varlığı bile kesin mi?

Var olduğunu farzedelim… Ama biliyorsunuz, ne idüğü belirsiz bir element bu… Enerji mi manyetizma mı şu mu bu mu…

Doğada bi de kilişe 4 element var. Bunlar fiziksel maddeler su ateş hava toprak felan fıstık.

Bu 5. Element filiminden de hatırlanacağı üzere tamamlayıcı bir madde. Bu olmadan “mekanizma” çalışmıyor.

Örneğin piramitler bu mekanizmayı temsil ediyor, göğe yükselirlerken kare tabanlarıyla. Karenin her noktası bir element. Tepesindeki en son nokta ise bilinmeyen 5.element. Piramidin 4 noktası yerdedir, ama 5. Nokta göğe bakar. Ve beşinci noktanın tepesi keopstan hatırlanacağı üzere altın kaplamadır. Çünkü en kutsal olan, en görkemli olan
O noktadır.