bildirgec.org

AOLradiohead

11 yıl önce üye olmuş, 17 yazı yazmış. 13 yorum yazmış.

Duman, Promil ve Roller

AOLradiohead | 13 October 2008 11:13

Dudağımın ilk yalanı, Duman.
Fosil düşüncelerimin sahne ışığı, promil.
Her gece katlandığımı bu gülen yüzleriniz…
Giydirilmiş rolleriniz emanet tenlerinde eğreti duran.

Adam Ezmesi

AOLradiohead | 08 October 2008 00:07

Kimseye aşık değilim ama içimde bir aşk var kimseye ait değil bana bile
O hep orda
Ama içimde yer kaplıyor be
Her ince paragrafta, sözde, notada, hop! Ordayım, bir bakıyorum oradayım. Küfür edip kaçıyorum.
Bu yaşıma gelene kadar nasıl bezemiş güzelleştirmişim ki; öylesine ulaşılmaz ki; içinden çıkılmıyor be abi.
Kendim ettim kendim buldum oğlum.
 
Yaşadıklarımdan parça parça,
Kibritten yelkenli yapar gibi kırıklarımdan yaptım ben o aşkı.
Her kıymık battığında
Kıçıma baka baka, götün götün çekildim ben huzurlarından. Tıpkı bir korkak gibi…
Yüzleşemedim kahretsin ki!
İçimden:
“Çık len karşısına.
Konuş be adam!
Yok! Kırmayım. Etmeyim.
Ulan daha neyini kırmayacaksın. Paçavra yapmış seni. Yeni varlıklarının yanına meze!
Daha neyine?
E sen sevgini kucağına alıp domalırsan böyle olur U.K. efendi.
Hey gidim, hey!
 
Kısır döngü.
Kısırlaştırılmış döngü.
Deşmiyorum abi!
Benden çıkar sonra.
Ben yine bana dönerim çatarım kaşlarımı.
Sağ işaret parmağımla,
Kendi gözüme gözüme tehditler savurup sonra alkolde yansımama bakarım.
O yansımadan da nefret eder, başkalarının ruj izlerine izin veririm.
Gelsinler konsunlar da tenime, kırmızısına saklansınlar diye.
Ama gel gör ki o kızgın boğa her kırmızı da vurur böbreklerime böbreklerime.
Ben yine bana dönerim.
Pişmanlıktan kan işerim a.q
 
U.K.

Porno Huzur

AOLradiohead | 05 October 2008 10:31

Huzur, ve rehabilitasyona aç ruhlarımız.
Hataların çizgileri derinleştikçe
Dibimiz görünür oldu.
Bizim dibimiz dünden belliydi.
Yine kaygılarımı sattım dumana bezenmiş kahpenin birine.
Ter,çığlık ,tırnak, mor, kan, bakire meryem
Fahişe geoid
Kökü bende tenimin
İzlerim seksi, izlerim seni…heveslerime yaktığım,
yattığım umutlara bastığım sigaramla.
Aşkın da porno, adaletin de…
? açlığındandır kanımızı kırmızı seçmen.
Beğensin diye toprak, doysun diye damarımdan kadeh kadeh
İbnelik değil mi, uyuşmadan ölmem, uyuşmadan gömmem kendimi
Kevaşe kucağına.
Uyuşmadan zevkten karışmam kirine!

Oyun Parkı

AOLradiohead | 04 October 2008 16:16

Oyuncaklaştırdım iki kişilik kaderimi.
Çay ve sigara dumanından fallara yordum.
Pişmanlık…
Zaman kaybı…
Varsan yokum demeler…
Cümlelerim tamamlanmayacak kadar uzak, yorucu.
Noktasını, virgülünü koymaktan korkan ben…
Korkak ben..

Sorarsın ya kendine “neden”?
Kabullenemeyecek hissedersin…
Bilinmeyenden gelen güzel cümleler için ter dökersin.
Geri çeviremezsin.
Poh poh delisi ruhun kelimelerin aşüftesidir artık…
Zincirleme isim tamlaması kadar sapkındır ruhun..
İçinden ardı arkası kesilmeyen isimler geçer..
Ayten, Feriha, Şermin ne fark eder.
Halbuki
İçim senin “için” çürük.
“Kaldır, at” demeden ben daha,
Sevişmeden toplamak lazım pili-pırtı,
Saklanmak gerek sıradaki bahara…
İçimdeki buğulu sese platonik,
Tropik heveslere bu beden kan-kemik.
“Bir ünite ask lazım” der anonstaki ses,
Trafik var gelemem,
Mazeret hepsi bunların!
Aslında
Seni o kadar yakından sevemem..

Budala Tanrı

AOLradiohead | 03 October 2008 13:39

Yine aynı restoranda son yemeği yemek için gitmiştim. Yine bir bavulum, siyah küçük şu çekilebilenlerden içinde her zamanki kıyafetlerim – kış geliyor daha geniş bir tanesinden acilen edinmem gerecek farkındayım – içinde hep alışık oldukları şekilde katlılar. Sadece sıraları değişmiştir. Bunu da mızmızlanacak türden paçavra değiller. Hava gruba yüz tutmuşken öylesine aç ve düşünceliydim ki, o rüzgarın yumuşak esintisi ve özenle gerdirilmiş, yumuşak tenli uslu bir deniz uzanıyordu karşımda. Bodrumun kıyıları dumanlı mordu yine geçen akşam üzerelerindeki gibi.

benden fazla

AOLradiohead | 22 September 2008 09:17

Yüzleri hatırlayamaz oldum.
Hava gri.
Fazla nem…kendime kaldım çok.
Ya da bu ben fazla.
Şimdi karşıda sevgilisinin omzundan bana bakan kız!
Bavullarımın üstünde dik başımla söylüyorum ki:
“bu ben sana da fazla”
Paylaşmalıyım beni biriyle tekrar*
Muhtemel tüm tırnak izlerinden içine kanayan estetik kaygılar gerek tenime.
Hür, gerçeküstü yeni yarıklar ruhuma…
Bu ten bana E-tipi yarı açık…
İçinden çıkmam lazım.
İçimden kaçmam…
Bana doğrultulmuş yalan-saydam-sanal hayatlara rağmen nefessiz koşarak kaçmak!
Güleç yüzümün ardındaki çirkinliğe tıkmam lazım.
Ters-yüz olmam…
Fazla kaldım kendime yine
Biraz paylaşmam lazım.
Kırımızı hayallere püskürtür gibi geçmek gerek tül parçasının arka yüzünden,
Üzüm kokan fırçanın saçlarıyla yeni dünyalar yaratmak isteyen bir çocuğun elinden tuale
Renklerine uyuya kalmam lazım
Bakire rüyalara dalmak…

BÖ vs BS

AOLradiohead | 15 September 2008 09:37

Zor…
Yalın…
İnsanlarla karışık…
Parmak izleriyle sevişilmiş, satır satır yalnızlık…
Sahibi yok harflerimin.
Piç kelimelerim…
Üzüm mayası sabahlarımın alkolik öpüşleri hala dudaklarımda ıslak.
Mey kızılı ıslaklıklar…
Aralık bırakılmış umutların esintisi…
Sonunda çatlamış bir çift ıslaklık.
Yaz!
Sil!
Değişmiyor!
Uzamış ya da kısalmış yazıların gölgeleri. Ne fark eder?Ben hep aynı yalnızlığı üflüyorum
nikotinime kuyruk sallayan ciğerlerimden.
Her gün zatürre… her gün verem…
Hep bu sıtmalar geçmişimi ele veren.
Uyuşamayan iki ten…
Benden önce…
Benden sonra…

hayallerimle mutluyum

AOLradiohead | 09 January 2007 11:59

  • onlara borcum yok
  • telefonla armak zorunda değilim
  • nasılsın demek zorunda değilim
  • onların yeri bende bir yerlerde, ve o yer bende çok yer kaplamıyor
  • hatalarıma kızmıyor, beni esnek bırakıyor
  • sadık olmaları benim olduklarının yegane göstergesi, detaylarıma sadık olmak gerçek olmak için bekliyorlar.
  • hayallerimle dha mutluyum çünkü, ruhumu istediğin yerinden öpen flue kırmızı dudakların arkasından, sıcak, saf gülüşünü getiriyor o güzel elmacık kemikleriyle bezenmiş.
  • hayallerim tenime dokunmadan bana aşık, beni görmeden, düşünmeme karar vermeme izin veren umut tanrılarım benim. kendi aralarında da iyi geçiniyorlar. kıyametleri yok ziyanları yok.
  • ben içerim onlar sarhoş, ben pembe onlar kırmızı, yuvarlanıp gideriz hayatın kıymıklarından seke seke.

siyahtan cayan

AOLradiohead | 22 December 2006 23:33

uzan ..uzat yüzünü.. gözlerini dolduran rüzgarı üfle kirpiklerinden yanıma. şuracığıma..
kumlarını silkmeden kalk sahilinden..
yalın ayak..
inceden gül yeter.. kalın çizgileri algılamaz bu gözler
detayına gömmek gerekir güzelliği.
buldumcuk olmak… ver şu oyuncağımı demek hayata..
incede gördüm hayatın bandını 3 yeter mi?
beyaz puantiyeli bilardo üçgeninde mavi top son kalsın bu sefer..
siyahla kaybetmesi güzel

o filmdeki şımarık hayat

AOLradiohead | 22 December 2006 02:27

Hayat bir film çıkış başlamış olabilir belki de bir insan için. Güzel bir yağmur inceden yağarken, gözlerinin ışıltısından gökkuşağı oluşturmak gibi bir şey gibi gelir hayal kurmak. Yeni yetme bir dünyada ilk adımını atmışlık hissi gibidir gerçek bir hayali kurmak. Filmin bitmesine hiç bu kadar sevinmiş olamazsın belki de. Belki de, belkiler asıl olan gerçeklerdir senin için artık, yeni kararların arasında elini cebini sokup , haki yeşili, kalın, kaşe montunun kapşonundan sarkan cılız tüylerden karçarak baktığın dünyaya karşı, bir sigara daha yakma isteği gibi. Bir elin sigaranı araken, diğeri beklenmekte olan ateşin suflörü olan çakmağa gider, ısınmak süsü verilmiş bir yangının tetiğidir aklına gelen o mücizevi hayat ışıklarının salınan,tutuncuya çalan, sarı-sıcak yansımasında. Yakılır sigara ve elin düşlediğin bir kızın elini tutarken gerçekten hissedersin onu. Onun senin için, hayatta tutunamamış, üzerinde eskilerle, yırtılmış ama hala yamaları olan siyah bir başkasının eskisiyle ısınan, sakalları ve bıyıkları arasından, gözüne çalınan soluk pembe, çatlak, bir sevgilinin öpücüğünün oraya konduğunu hayal edemeyecek kadar aşk afyonundan uzak olan dudaklarına, kendi sonu için, yaralı ve üşütmüş ciğerlerinin sonuna kadar doldurma arzusuyla, nasırlı, kirli, eskisinden uzak ve titrek parmakları arasında, ona umduğu hayat öpücüğünü vermeye hazırlanan ucuz ve kim bilir kaç kere söndürülmüş, ardından tekrar yakılmış sigarasının içmek için yanan, dumanı şehrin isi olmuş bir ihtiyar için kaygılandığı kadar senin için kaygılandığını, hayatım derken nasılda hayatın olduğundan bahsedercesine korkak, ürkek bakışların odak noktası olur irisi benekleri gözlerimiz. Yağmura karışıp esen nemli rüzgar, anlına düşen kehküleri sağdan sola doğru üflerken onun dudakları gözüne çarpar, saç tanelerine konanı çisil çisil, ıslatmaya meyilli şakacı yağmur sesleri, düzenbaz, kışkırtıcı kışın işaret fişeği gibi parıldar gözlerinde, sıcak ruhların bulvarında üşümemek için onun hayallerine, sevgisine sarılsın. Ten uyumu küçük bir virgül olmuştur artık senli benli samimi cümlelerin arasında, kopukluk giderici bir çizik. Ya da yazarın sakarlığı da olabilir o virgüller. Meğerse tüm sevişmeler tek solukta okunması gereken küçük bir bale kızının ilk öpüşmesi gibiymiş. Soluksuz, taze, mecburi ve tatminkar.. Hayal kırıcı bir mükemmelik… Geçmişe olan koca bir kin. Acımasız kaderin dayatmalarına atılmış ilk tokat kadar sıkı ve vurucu virgülsüz bir cümlenin sonsuz yankılarının arasında terlemiş vucutların, buruşuk yatak örtüsünde bıraktığı nem izlerine hayranlıkla bakan azrailin öfkesine küçük virgülsüz bir göndermedir ha, nedersiniz? Ruhlarımız kocaman virgülsüz, soluksuz, okunmaya aç bir cümledir belki.