Adayım tanrılığa kimi zaman. Kimi zaman da öyle yokum ki…
İşte bu beni insan yapan kavram. Kompleks karmaşalıklarla yoğrulmuş bir toprak parçasından ibaretim. Bazen toprağı hor görecek kadar egoist, bazen toprak olmak isteyecek kadar mütevazı.Hamurumu şekillendiren o kadar çok şey var ki. Kimi zaman kin kabarır, kimi zaman nefret.Ama aşk, şefkat, bağışlama duygum hep ordadır, kullanılmaya hazır. Hiçbir duygu körelmez, unutulmuşluğun adı değişmediği sürece. Beni ben yapan erdemlerin bütünüdür onlar.İyinin temelinde bu yüzden kötülük vardır.Kötülüğü bilmeden iyilik mi? Asla.Aşkı bilmeden, nefret mi? Saçma.Kendini bilmeden, tanrıyı anlamak mı? Ha Ha.Tanrı olmak istiyorsun ya. Hamurunu bileceksin, kabullenecek ve benimseyeceksin. Tanrı olmak istiyorsun ya. Tanrıyı bileceksin, kendinden çok seveceksin.Tanrılık; kimi zaman kainata hükmetmektir, kimi zaman bir aileye; kimi zaman halkına.Güçüne göre tanrılık budur işte. Güçün tümünü elinde bulunduran ise Allah (cc).Bizim tanrılığımız hep can yakar. Kaosa sebebiyet verir. Neden mi? İşte her şey hamurda gizlidir. Tanrıyı sevmeden tanrı olunmaz. Tanrıyı sevmeden hükmedilmez.İşte bu yüzden bir varım bir yokum tanrılık oyununda. Ne zaman onu anladığımı düşünsem, ne zaman biraz yaklaşsam, karşıma bir engin deniz daha çıkıverir. Bırakın kavramayı, hayal etmekte bile zorlanırım. Benim tanrılık isteyim de işte bu kadar olur, saman alevine bile boyun eğer. Saman alevinden korkan ben, ne kadar ben merkezcilmişim ki tanrılık istemişim.Birisine hükmetmek mi? Emir vermek mi? Kullanmak mı? Bence bir kez daha düşünün. Tanrılık ne bana yakışır ne de size. Siz insan olmayı başarın, bu bile çok size.Çöp adamdan tanrı olacaksa da ancak bu kadar olur.