bildirgec.org

regl hakkında tüm yazılar

kendini kadın yerine koy

taha3045 | 05 September 2009 13:47

Kadınlar veya erkekler hakkında sürekli atıp tutan bir toplumuz gerçi bu tüm dünyada var olan birşey, herkes sürekli karşı cins için atıp tutar ama kendini asla onun yerine koyan olmaz. Ben kendi adıma ilk yazımda erkegin kendini kadın yerine koymasını işlemek isterim.

Adet oldugumuzu düşünebiliriz mesela önce, en ufak birşeye moralimiz bozuldugunda esip gürlemeyi, kimsenin üstümüze gelmemesini istemeyi bilen erkekler adet sendromlarını yaşasa kimbilir neler yaparlardı. Bunu ne kadar bilseler de, okusalar,öğrenseler de sanırım asla adet zamanı bir kadının ruhsal gerginligini, stresini anlayamazlar, asla sen bugün belki biraz daha yorgun hissedersin biraz daha anlayışlı olayım demezler, ne kadar duyarlı da olsalar bir kadının çektigi regl sancısına gerektigi kadar yaklaşmazlar.Oysa ki işine, ev ihtiyaçlarına en sancılı zamanlarında, adet depresyonlarına bile devam eden kadınlara nispeten erkekler o tarz bir agrı çekse sanırım birkaç gün rapor alıp evde yatarlar. O yüzden bu dönemdeki kadınlara az daha sabır ve anlayış bence güzel sonuçlar getirir. Hatta en etkili çözüm ayda birkaç gün erkeklerin de eşleriyle birlikte ped kullanarak bu sıcaklarda neler hissetiklerini anlamalarını isterim.

Hamile bir kadın yerine koysa kendini yine anlayamaz çocuk taşımak, onun vücuda getirdigi değişiklikleri bilmek imkansız ancak vücudunda ve ruh saglıgında meydana gelen değişiklere saygı duyup ,onunla birlikte onları yaşamak zor değil. Öyle ya sen seks yaptın çocuk yapma kısmındaki görevin bir sürelik zevkle birlikte bitti. EEyapmın kalan aşaması ne olacak kenara çekilmek olur mu? hatta o bulantıları birebir erkeğin de yaşayıp kadının kıymetini anlaması için mide bulandırıcı ampüller enjekte ettirilmesinin kural haline getirilmesinden yanayım. Karısı kusarken o da geri kalmasın, hatta aynı yere karşılıklı kussunlar daha eglenceli olur. Bir baba adayı günde 5 litre su içsin hatta bunu ona zorla yaptıracak bir görevli olsun ki dakika başı idrara çıkmanın hamileligin bir parçası oldugunu anlasın. Kadın hamileligin ileriki dönemindeki uykusuzlugunda sessizce yatakta dönüp duracagına yanındaki mışıl babayı dürterek: hayatım seninde bu duyguyu tatmanı istedim, bak benimle birlikte sende uyuma çocuk bunu hisseder” türünden cümleler kullanarak ” ulan yok öyle yağma, zıbarıp yatıyorsun ben burada kıvranıyorum ona öyle demezler kalk bakalım” demek isteyebilir.

Mektup-1: Regl Olsun Lan!…

Kuduz maymun | 11 August 2009 16:30

Öküz.
Öküz.

Merhaba.
Bugün keyfim yok. Niyedir, bilmiyorum. Ne kadar sinirleneceğim anım varsa aklıma üşüşüyor. Hatta vaka anında sinirlenmediğim, o anda birşey ifade etmeyen söz ve jestler şimdi hatırlayınca mana kazanıp beni öfkelendiriyor.

Ben 11 yaşımdayken bir Sibel, vardı sınıfta. Sibel çok havalıydı. Ben çocuktum, o bir genç kızdı. Burnu havalarda, benim gibilerle konuşmazdı. İyice kabarttığı kısa saçları vardı. O yıllarda bir haftasonunda sınıfta bir hocamız ek ders yaptı. Az kişi geldi. Sibel de geldi. Aynı sıraya oturduk o gün. Öğretmen birşey yazdırıp düzenlememiz için bize süre verdi. Bir uğultu başladı. Ben defterime eğilmiş uğraşıyordum. Az sonra sanki saçıma üfleniyormuş gibi bir hisse kapıldım, başımı çevirdim: Sibel. İçimden tabii hayranlık duymuyor değildim ona. Ağırbaşlı koca kız. Sibel bana dönmüş anlayamadığım bir ağız hareketiyle kısa aralıklarla üflüyordu sanki. Dikkatle yüzüne baktım. O sıra ne olduğunu anladım. Sibel, artık ağzında (Silgi kırıntıları gibi) ne varsa, üfleyerek ve tükürerek bana gönderiyor. Çünkü ben dikkatle bakınca bazıları da yüzüme geldi. Çok şaşırdım. Ben ona bakınca Sibel bana: “Ne bakıyorsun, lezbiyen misin…” dedi. O sırada hakikaten çocuktum ve o kelimeyi ilk kez duymuştum o gün. Ne olduğunu anlamadım. Önüme döndüm. Yıllar sonra bir gün lezbiyenin manasını öğrendiğimde o kızın neden bana öyle yaptığına akıl erdiremedim.

Kotex Young

nzright | 24 February 2009 10:09

Genç kızlara özel tasarımıyla kendini “tam genç kızlara göre” olarak tanımlayan Kotex Young hazırladığı websitesi ile de gençlere regl dönemleri hakkında bilgiler ve püf noktaları veriyor. Site dergi olarak tasarlanmış, okuduktan sonra ilerlemek için sayfaları çevirmek yeterli. Ergenlik döneminde değişen vücudunuz hakkında soru ve cevaplara da yer veren dergide bir de regl takvimi bulunuyor.

REGL PARTİSİ

BodrumSibel | 27 November 2008 17:32

Tabulara Son!
Tabulara Son!

Türkiye’de bir tabu halinde yaşanan reglin toplum tarafından ayıp, hala utanılacak bir konu olarak görülmesi beni çok sinirlendiriyor. Hatta utandırıyor!

Hep şunu merak etmişimdir; Erkek çocukları için, “oğlumuz artık erkek adam oldu” denip de sünnet düğünleri, davullu zurnalı kutlanıyorda, neden biz kızların kadınlığa ilk adım ve doğruganlığın başlaması anlamına gelen regl kutlanmıyor acaba?

Ha birde şu var: sünnet düğünlerinde cocukları hediyelere boğulup,bir ton altın takılıyor. Biz kızlara gelince koca bir tokat yiyoruz yahu…Neymiş adettenmiş. Regl olan bir kızın suratına bir tokat atılırmış…Hani bize hediye hani bize parti, kutlama vesaire..

Bayan olmak ne zormuş ya!!!…

BAYEMRE | 10 August 2008 12:55

Geçenlerde otobüsle yolculuk ederken yaşadığım bir olay beni öyle etkiledi ki. Kaç gündür aklımdan çıkmıyor ve hatırladıkça da bayanlar için üzülüyorum.
Otobüste oturan hanım mı hanım kibar mı kibar bir genç kız vardı. Gözleri camdan dışarı bakıyordu ama düşüncesi daha da uzağı görüyor gibi dalgındı. Ne sıkıntısı var acaba diye düşünürken bir an onu süzdüğümü fark edip hemen kendimi toparladım. Kaçamak bakışlarla bakıyordum o hep uzağa dalmış otobüsün içindeki gürültülerle bile ilgilenmiyordu. Sıkıntısı var gibiydi bende o yüzden bakıyordum çünkü onun bu sıkıntılı halini hissetmiş ve üzülmüştüm.
İneceği durağa geldiğinde oturduğu tekli koltuktan kalktı. Çantasını omzuna taktı, ayağa kalkıp az önce oturduğu koltuğa baktı.
Birden ağlamaya başladı. Çantasından peçete arayıp çıkardı utanarak silmeye çalışıyordu. Peçetesini de gözyaşları ıslatıyordu. Koltuk kan içindeydi, kızın arka tarafı gibi…
Beklemediği bir anda “adet” görmüş olmanın tüm ezikliği ile ineceği durağı kaçırdı, koltuğu temizledi. Otobüsteki iki bayan ona peçete verip teselli etmeye çalıştı. Yaşlı bayanın şu sözleri aklıma takıldı;

‘Babam bilmesin!’

darjeeling | 14 June 2007 14:49

Aslında dün gece yazmayı kafaya koyduğum ama uykunun azizliğine yenik düştüğümden geciken bir yazıdır bu…
Dün gece iki kanal arasında mekik dokuyan bu nacizane bedenimin tabi ki bir sorunu vardı: Eğlence mi duygusallık mı?A kanalında ki o milyonları ekrana bağlayan komedi dizisine mi kendimi kaptırmalıydım yoksa d kanalındaki o aynen ruhuma hitap eden duygusal diziye mi odaklanmalıydım? İki arada bir derede kalınca iki diziyi de yarım yamalak izledim. Neyse bu benim yaşadığım ruh halinin özetiydi. Asıl konuya gelelim..
Dün gece D kanalında ki duygusal dizide bir kısım vardı. Aslında dizide tüm düğümün çözüldüğü kısım. Baba evde olan biten herşeyi öğreniyor, ama EN SON kişi olarak. Bilmeyenler için bir hatırlatma, baba, bekar olan kızının evli olan kızının kocasıyla kaçtığını öğreniyor ve tam bir yıkım yaşıyor. Benim takıldığım kısım şu oldu. Neden babalar hep en son öğrenir bazı şeyleri? Bunun altında şu olmalı diye düşündüm. Ufaklığımızdan beri özellikle biz kız çocukları çoğu şeyi babamızdan saklamamız gerektiği şeklinde eğitiliyoruz. Baba, sevgilimiz olduğunu en son öğrenir çünkü baba sevgilimiz olduğunu öğrenirse kızar, şarkıcı olmak istediğimizi hatta bir yerde şarkı söyleyip para kazandığımızı en son baba bilmelidir(elimizden gelse hiç bilmemelidir) çünkü o kızar, regl olduğumuzu bile babadan saklarız(bazen anne koşa koşa gider söyler ona) çünkü regl olmak ayıptır,baba bilmemelidir, ya da artık bakire olmadığımızı en iyi ihtimalle anne bilebilir, baba bilmemelidir cinayet çıkabilir.
Neden bu tarz şeyler bize ayıp ya da tu ka ka şeklinde öğretiliyor? Burda birazcık annelere dönüyorum ben. Anne, babanın neye kızacağını biliyor. Olay baba olmak ta değil erkek olmak heralde. Erkek adam çok rahat yetiştiriliyor. Kız evlat çoğu şeyden mahrum ya da yasaklı yetiştiriliyor. Baba, oğlu yanına gelip herşeyi konuştuğunda ona kızmazken kız evlat bu yukardakileri belki ömr-ü billah açıklayamıyor ona. (Anca biri istemeye gelecekte evlilik durumu olacak ta…)
O yüzden biz annemize çoğu zaman ‘babama söyleme sakın’ deriz. Anneler bizim sır küpümüz olur. Tabi sakladıklarımız çok vahim konularsa bu herşeyi sonradan öğrenmeler çok daha büyük sorunlara yol açar(dizide olduğu gibi) Bunları kafamda kurduktan sonra aklım birden babalara gidiyor. Şöyle düşünüp onlara da kısmen hak veriyorum. Bir baba diyorum gençliğinde eminim ki çoğu şeyi yaşamıştır ve kadınların hayatında karşılaşabileceği tehlike ya da sorunların ne olduğunu bilir çünkü o da bir çok kadınla bir çok şey deneyim etmiştir. Kendi deneyimleri onu kızını koruma psikolojisine sokar ve bu psikoloji altında anneye (sanırım) sürekli direktifler verir, kıza söyle ‘şöyle olsun,bunu yapsın bunu yapmasın’ diye..
Ne mi isterdim? Özgürce herkesin herşeyi konuşabildiği bir toplum,ahlak ve aile yapısı isterdim. Bu kadar ısrarcı bir tavırla erkek egemen toplum olmamamızı isterdim. Evet, onların bize kol kanat germelerini seviyoruz ama bu kadar erkeksi tavır kuşaklar arasında bu kadar büyük uçurumlara da yol açabiliyor. Babadan korkan kuşaklar yetiştiriyoruz.
Yukarda bahsettiğim koşulların tam aksini yaşayanlarınız da vardır, istisnalar tabi ki vardır ama yine de toplumun genelinin bu kavramlara uyduğunu düşünüyorum, malesef…

KADINI BİTİRMEK

makaleci | 24 May 2007 15:05

Gıdaların genetiği ile oynanıyor, alıştık. Üzerinde genetiği ile oynanmamış ürün satın alıyoruz…

Bebeklerin cinsiyetleri istek üzerine belirleniyor, sevgili doktor biz bir kız düşünüyoruz mümkünse… (!)

Bir koyun klonladılar gerisi gelecek dediler, bekliyoruz bakalım, sevdiklerimizin kopyalarını da mı elde edeceğiz yok canım bu kadar da olmaz deyip sakinleştirmeye çalışıyoruz kendimizi…

Havva’ dan beri kadına yaradan tarafından kimine göre bir ceza kimine göre bir hediye olan regl dönemini yok etmek neden? Organizmalarla bu kadar oynamak doğru mu? Tabiata bu kadar karışılabilir mi?

Menstruasyon dönemi halet i ruhiyesi…

mansonilized | 21 May 2007 16:26

Sabah uyanılır. Gözler henüz kapalıdır.Karın ve bel bölgesindeki garip inşaat çalışmalarının verdiği acıyla surat ekşitilir. Gayet bitik ve kendinden nefret eden bir ruh haliyle yataktan kalkılır. Mümkün olan en geniş ve yumuşak kıyafetler giyilmelidir. Lavaboya gidilir. Suratın rengi değişmiş garip yeşilimsi bir çamur ifadesi lanet bir ağrıyla zonklayan kafa bölgesinin tümüne hakim olmuştur. Gerekli temizlik yapılır ve önlemler alınır. Bol bir pantolon ve sünmüş bir t-shirt giyilir. Saçlar olası en paspal şekilde bir araya getirilmeye çalışılır. Mutfağa gidilir ve midedeki garip bulantı nedeniyle hiçbir şeye dokunulmaz. Ayaklar sürünerek hafta sonundan kalma çanta alınır. İçi kontrol edilmez. Lojistik destek ekipmanı banyodan tedarik edilir çantaya tıkıştırılır.Göğüs,göbek bölgesi dün geceden bu yana akıl almaz bir şekilde şişmiştir. Tanrım bu ben miyimdir? Yine de hayat devam etmektedir. En rahat olduğu tahmin edilen terlikler yahut ayakkabılar seçilir. O da nedir? Terlikler yahut ayakkabılar davul kıvamına gelmiş ayaklara girmemektedir. Oturup zaten ağlamak için bahane arayan bünye bir güzel ağlar. Asansöre binerken gün boyu etrafındakilere saldırıp kavga edecek psikolojik yapı gözden geçirilir. Adet dönemindeki kadın güne hazırdır.