bildirgec.org

Elif Şafak

admin | 21 March 2011 13:26

Daha önce yedi roman yazan, Türk Edebiyatı’nın en kısa sürede en çok satan kitabı “Aşk” ile adını dünya çapında duyuran ve her kitapta yeni bir dünyayı keşfetmeyi amaç edindiğini söyleyen Elif Şafak, ülkemizin en çok okunan ve dolayısıyla en çok tartışılan isimlerinden biri.

Nuri Bilgin ile Şafak Akayman’ın kızları olarak (Bilgin o sırada felsefe doktorasını yaptığı için) 25 Ekim 1971 tarihinde Fransa, Strasbourg’da dünyaya gelen Elif Şafak, kısa bir süre sonra anne ve babasının ayrılma kararı alması ile annesinde kalmaya başladı. Hala Ege Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanı olan Bilgin’in İzmir’e dönmesi yüzünden uzunca bir süre babasını görmeyen Elif, Bilgin’den sekizinci yaş gününde gönderdiği tebrik kartına dek haber alamadı. Diplomat olan annesi Şafak ile yaşayan Elif, ilkokula İspanya, Madrid’de başladı; Amman’da devam etti. Bu okulda okuyan tek Türk olan Elif, ilk zamanlarda oldukça zorluk çekti. Daha sonradan anlattığına göre Şafak, okuldaki en iyi arkadaşı Hint Kiran’mış ve Mehmet Ali Ağca‘nın Papa’ya suikast düzenlediğinin ertesi günü okula gitmekten çekinmiş.

“…Mesela 17. Yüzyıl’da bir Ermeni hamalının gözünden ya da haremdeki bir cariyenin gözünden nasıldı Osmanlı? Böyle küçük sorular sorunca anlıyoruz ki, gerçeklik, sandığımızdan daha karışık; attığımız her bir adım, bir başkasının hayatını etkileyecek…”

Daha sonra Türkiye’ye dönen Elif, Ankara Atatürk Anadolu Lisesi’nde eğitim gördü. Bir süre babaannesinin İzmir’deki evinde kalan genç yazar, hiçbir zaman özgür hissetmediği bu eve karşın tasavvuf aşığı bir kadın olan anneannesinin evinde kendini olduğundan başka biri gibi hisseder. Anneannesinin dindarlığından etkilenen Elif, o güne dek öğrendiklerinin yanlış olduklarını; Allah’ın korkulacak bir varlık değil, sevgiyle, iç temizliğiyle ulaşılabilecek bir arkadaş olduğunu keşfeder.

“İstanbul’u hep özlüyorum. Çünkü hep kıyısında durdum; ne içinde ne dışında oldum, ne İstanbullu ne de İstanbul’a yabancı.”

Üniversite çağına gelince Elif Şafak, tek tercihi olan Ankara, ODTÜ; Uluslararası İlişkiler Bölümü’ne girer. Mevlana Celaddiin-i Rumi ile yakından ilgili olan genç yazar, yüksek lisansını Kadın Çalışmaları Bölümü’nde tamamladı. Bitirme tezi olarak “Bektaşi ve Mevlevi Düşüncesinde Döngüsel Evrem ve Kadınsılık Arayışı” konusunu inceleyen Şafak, doktorasını Siyasal Bilimler Bölümü’nde yaptı. Doktora tezi olarak “Türk Modernleşmesinin Kadın Prototipleri ve Marjinaliteye Tahammül Sınırları”nı inceleyen yazar, Türk Sosyal Bilimler Derneği‘nden ödül aldı.

“Roman, düzen, tertip ister. En önemlisi de yarının, bugünden iyi olacağına dair umut, güvenç ister. Ben ne düzenliyim, ne tertipli; güvence veremem. Ben ne isem, roman onun aksi. Siyah ile beyazın birbirini tamamlaması gibi, roman da benim zıttım.”

Sene 1994 olduğunda Elif Şafak, ilk öykü kitabı “Kem Gözlere Anadolu“yu yayınladı. Şafak’ın ‘en az sevdiğim kitabım’ dediği bu kitap, mitolojiden, tarihten, dinden bahsetmektedir ve Şafak tarafından annesine adanmıştır. Evrensel Kültür Kitaplığı tarafından basılan 96 sayfalık kitap, on beş öyküden oluşmaktadır.

“İlk kitabım Kem Gözlere Anadolu’yu sevmem, sahiplenmem. Çünkü bu eser olmamış bir meyve gibi; benim miladım Pinhan’dır.”1997 senesinde İletişim Yayınları‘ndan “Pinhan” adlı ilk romanını çıkaran Elif, sekizinci baskısında Metis Yayınları‘na geçen (2006) bu eser ile Mevlana Büyük Ödülü’ne layık görüldü. Pinhan ile Türkiye’de edebiyat okurları tarafından sahiplenilen Elif Şafak, 1999 senesinde “Şehrin Aynaları“nı yayınladı. Yine İletişim Yayınları tarafından basılan bu kitap, okuyucuları gizemli havasıyla Şafak’ın özgün kalemine hayran bıraktı.

“Mistik yazar, gizemli yazar, aykırı yazar, kadın yazar… Bu terimlerin hiçbir önemi yok, bir tek şey var, o da ‘yazar’.”

2000 senesinde Metis Yayınları’ndan ‘görmeye ve görülmeye dair bir roman’ ibaresiyle yayınladığı “Mahrem” ile oldukça ses getiren Şafak, Türkiye Yazarlar Birliği‘nden ödül aldı.Soyadı olarak hayatta en çok sevdiği insan olan annesinin adını alan, makyaj yapmayıp, senelerce saçlarını kendi kesen Elif Şafak, İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde verdiği Türkiye’de Kültürel Kimlikler, Kadın ve Edebiyat dersinden sonra aldığı bursla Amerika’daki bazı üniversitelerde ders verdi. O zamanlarda hissettiği duyguları, olduğu kişiyi “Araf” adlı romanında anlatan Elif, evlendiğinde ‘olgunlaşmaya başladığını’ ifade ediyor.

2002 senesinde bir apartmanda geçen “Bit Palas” adlı romanını yayınlayan Elif, pek fark edilmese de tasavvufla yoğurulmuş bu eserin, en önemli kitaplarından biri olduğuna inanıyor. Bu eserle ilgili çok önemli bir ayrıntıyı da atlamamak gerek; Elif Şafak, İngilizce olarak yazdığı Bit Palas’ın Türkçe’sini daha sonra yazmıştır.

“İyi bir romancı olmak için iyi bir gözlemci olmak gerekir. Yazar, kendini gözlemleyebilmeli; ameliyat masasına yatmış gibi lime lime her bir parçasının içine bakmalı, tanımalı…”

Milliyet Sanat, Radikal, Zaman Pazar, Zaman Yorum, Zaman Turkuaz, Zaman Kültür-Sanat, Tempo Dergisi, Turkish Daily News, Cosmopolitan Dergisi gibi yayınlarda köşe yazarlığı yapan Şafak, 2004 senesinde “Araf“ı yayınlayan yazar, yine İngilizce olarak yazdığı bu eserdeki Zarpandit karakteri ile özellikle genç insanların beğenisini topladı.

Sene 2004 olduğunda Elif, Metis Yayınları’nın yarattığı bir proje olan Beşpeşe‘ye katıldı. Murathan Mungan, Faruk Ulay, Celil Oker ve Pınar Kür’ün tamamladığı bu beşli, ortak bir roman yaratmaya çalıştıkları Beşpeşe adlı eserde birbirlerinin yazdıklarının devamını getirdiler. O sene Michigan Üniversitesi’nde yardımcı doçent olan Elif, Arizona Üniversitesi’nde Yakın Doğu Araştırmaları Bölümü’nde de yardımcı doçentlik yapmaya başladı.2005 senesinde yazdığı köşe yazılarından derleme olan “Med-Cezir” adlı kitabını yayınlayan yazar, o zamanlar Referans Gazetesi’nde genel yayın yönetmenliği yapan (daha sonra Zaman’a geçti, şimdi ise Radikal’de) Eyüp Can Sağlık ile Berlin’de dünyaevine girdi. Gerek yazılarında, gerekse röportajlarında evliliğe inanmadığını belirten Şafak’ın evlenmesine şaşıran okuyuculara genç yazarın cevabı ‘aşk’ oldu.

“Eyüp Can ile gel-gitli bir ilişkimiz vardı. Tanıştıktan sonra uzun bir süre görüşmedik. Sonra bir gün Kapalıçarşı’da otururken evlilikten konuşmaya başladık. Bana ‘sen evliliğe karşı değil misin?’ diye sordu, ben de ‘karşıyım, ama seninle evlenmeye karşı değilim’ diye cevap verdim ve evlendik.”

2006 senesinde Elif, Türkiye’de olay yaratan kitabını, “Baba ve Piç“ini yayınladı. Romanda geçen ‘kasap Türkler’ tamlaması yüzünden Türklüğe hakaret gerekçesiyle 301 yasası ile dava edilen Elif Şafak, ilk duruşmada beraat etti. İlk kızı Şehrazat Zelda’ya hamile olduğu için duruşmaya katılamayan Şafak, doğum yaptığının ertesi günü beraat haberini TV’den öğrendi.

“…Televizyonda fotoğrafımı yakan bir kadın gördüm, acaba kitaplarımı okumuş mudur, diye merak ettim.”

2006 senesinde Metis Yayınları’ndan ayrılıp Doğan Yayınları ile anlaşan Elif, 2007 senesinde otobiyografik eseri “Siyah Süt“, yayınladı. Hamilelik dönemi sıkıntılarını anlattığı bu kitap, ‘baby blues’, yani ‘doğum sonrası depresyon’ yaşayan kadınlara destek olacak nitelikte bir eserdir.Müzisyen Teoman için “Uçurtmalar” adında bir şarkı yazan Şafak, 2008 senesinde ikinci çocuğu Emir Zahir’i dünyaya getirdi.Baba tarafından iki üvey kardeşi olan yazar, biriyle doçentlik yaptığı üniversitede tanışırken, diğeriyle imza gününde karşılaştı.

“Çocukluğum farklı ülkeler, farklı şehirlerde geçtiği için bana bir tek ‘daimi göçebelik duygusu’ kaldı.”

Sene 2009 olduğunda Şafak, Türk Edebiyatı’nın en çok okunan kitaplarından birine imza attı; “Aşk“. Mevlana ile Tebrizli Şems’in gerçek hikayesinden kurgulanarak yazılan bu kitap, edebiyatımızın en kısa sürede en çok satan kitabı oldu. Aşk ile ilgili bir başka detay da, kapak rengidir. Pembe kapakla çıkan Aşk, ‘erkeklerin pembe kapak taşımakta çekindikleri’ gerekçesiyle gri kapakla basıldı. Bu durum, bir kısım tarafından ‘ticari kaygı’ olarak değerlendirildi.2010 senesinde köşe yazılarından derlenen 150 sayfalık “Kağıt Helva“yı yayınlayan Şafak, Aşk’ın gri kapakla basılmasının ticaret olduğuna inanan okurlarının restine şahit oldu. Zira kısa bir süre sonra kitaplarından alınan paragraflardan oluşan “Firarperest” yayınlandı.

Yakın geçmişte marka ödülü alan Şafak’ı Mahrem, Bit Palas, Pinhan ile tanıyan okuyuculara hak vermek gerek; yazarın son zamanlarda izlediği yol, sürekli The Beatles best of’u (en iyi parçaların toplandığı albüm) çıkaran müzik şirketlerinin gittiği yola çıkıyor.

yorumlar

Galanthus | 21 March 2011 14:06

kağıt helva yanlış bilmiyorsam bir alıntılar defteri ama köşe yazılarından değil, romanlarından.firarperest ise direk olarak köşe yazılarının birleştirildiği bir kitap.ve şimdi düşündüm de yanılmıyorum.

gunesedogru | 21 March 2011 16:49

“…Mesela 17. Yüzyıl’da bir Ermeni hamalının gözünden ya da haremdeki bir cariyenin gözünden nasıldı Osmanlı? Böyle küçük sorular sorunca anlıyoruz ki, gerçeklik, sandığımızdan daha karışık; attığımız her bir adım, bir başkasının hayatını etkileyecek…”çok etkileyici ve derin paragraflar buluyorum Elif ŞAFAK ta…

menderes utku | 21 March 2011 19:08

çoğu kitabını okuduğum ama hiç birinden yeterli lezzeti alamadığım bir yazar. özellikle yere göğe koyulamayan “Aşk” romanı çok eleştirildi. mistik, dini ve tasavvufi boyutlarıyle ele alıp incelenlerden birinin eleştirisi:<blockquote>İyi bir roman. Ama roman. Ama sadece roman. Akıcı bir üslup. Aksiyonu eksik değil. Cinayet var. Entrika kol geziyor satırlarda. Cinsellik ve hatta erotizm bile var. Dinsellik had safhada. Yeri geliyor, keskin ve sarsıcı bir vaaz dinliyorsunuz. Yeri geliyor, vahyin en derindeki akıntılarından mistik kokular alıyorsunuz. Bu dünya ve öte dünya öyle içiçe ki, bir anda kendinizi ahiretten dünyaya bakarken buluyorsunuz. Müthiş! Aşk’a gelince, ön kapaktan arka kapağa kadar her satıra sızmış. Flörtüöz takılmalar, dokunmalar, öpüşmeler… Siber boyutlara kadar taşmış romanın aşk/ın boyutları… Böyle bir roman her yerde kolayca bulunur. Yazanların, yazabilenlerin ellerine sağlık. Henüz bir roman bile yazamamış bir adamım. Belki de kıskanıyorum. Rabbim hassetten korusun. Beni ilgilendirmez de yazılanlar. Bana düşmez de hesap sormak… Hele eleştirmek asla haddim değil. Ama… Modernist düşüncelerin sığ ve paspal uzantılarını yalakalık ve sululuk üzerinde akan söylemlerini Hazreti Mevlânâ’nın ağzına koyuyorsan, Helal ve haram sınırlarının kasıtla aşındığı, aşıldığı laubali el hareketlerine, kaçamak bakışlara, doğallık ve içtenlik kılıfına gizlenmiş şehvet kıpırtılarına Hazreti Şems’i özne yapıyorsan, Bir de “sufilik” ve “sufi” gibi kavramlar üzerinden sanki “müslümanlık” ve “müslüman” hiç yokmuş gibi, olsa bile kale alınası değilmiş gibi, ana akım dinî yaşantıyı kenara itip Hz Mevlana ve Hz. Şems üzerinden, kadınların “dinsel dans” ederek kıvırtmalarının teşvik edildiği, sanki tesettür hiç olmamış, namazı hiç duyulmamış, şarap içilse n’olurmuş ki vurdumduymazlığını ince ince besleyen, “mühtedi” bir adamın hem de ömrünün son demlerinde bile isteye zina edebildiği kaçkın ve serkeş bir “yeni din” telkin ediyorsan, Herkese -evet, evet herkese- farz olan “tasavvuf”u, bir tür “alternatif İslam” gibi, sanki birilerinin lüksü ve hobisiymiş gibi “şeriat”ın yani İslam’ın karşısına ve yerine koyma teşebbüslerine katılıyor ve katkıda bulunuyorsan, Kadının, vahiyce net olarak tanımlanış, isteyenin azıcık kafa yorma pahasına pekâlâ hakikatini öğrenebileceği asıl ve asil yerini, Hazreti Mevlana’nın ve Hz. Şems’in hanımları üzerinden ırgalamaksa niyetin, Romansı kurgular hatırına iffetle anılması gereken bir İslam büyüğü ve hanımının “gerdek gecesi” detaylarını kanlı çarşafa varıncaya kadar görmüşcesine, göstermek isterlercesine, en azından gösterilmesini dert edinmediklerini ima edercesine fantezi konusu haline getirmekte sakınca görmüyorsan, Ayrıca, inanmadığım ve inanmak istemediğim iddialara göre, içimizden biri ve bir müslüman olarak, tüm bunları bize üstten ve dışarıdan bakan bir oryantalist edasında ve sistemli olarak icra ediyorsan… …”aşk”ın sonunu getirdin, aşk’ı aşkın’ın karşısına koydun demektir. İnsanın içine işleyen üslubunun; farklı, itilmiş ve unutulmuş olanı gören/gösteren sıradışı bakışının, bizim “buralı” olarak kanıksadıklarımızı bize yeniden hatırlatarak aklımızı bıçak sırtında tutan tahlil yeteneğinin, birilerinin tanımladığı “Aşk”ı değil, bizim “Muhabbet”imizi anlama/anlatma yolunda istihdam edilmesi için dua etmekten başkası gelmiyor elimden, dilimden… Kalbimin ettiğini ise saklamayayım. Kalbimde buğz yok değil yazdıklarına… Yazılanların tahrip gücünü sezdiği kadar, hikayeleştirilerek “gizlenen”, vahiyle bağı koparılarak “silikleştirilen”, sığ tercümelerle “klişeleştirilen” malum Rumi figürüne katkısını da “görüyor.” Buğzum var ama kinim yok; olsun da istemiyorum. Zira, Hz. Mevlana’nın yorumuyla “buğz” hastalık yapan bakteriye ya da virüse düşman olmaktır; “kin” ise hastaya düşman olmaktır. Vahiy buğzu emreder, kini kınar.</blockquote><strong>Senai Demirci</strong>yazıya bir katkım olsun istedim. güzel bir biyografik çalışma olmuş.

exorientelux | 22 March 2011 00:37

yazıya benim de bir katkım olsun, linkteki yazının sonundaki vidyoda elif şafak, kapak değişiminin hikayesini anlatıyor.<a href=”http://fafatuka.wordpress.com/2010/03/04/elif-safak-okuma-seysi/”>elif şafak okuma şeysi</a>

oyuncuhandan | 26 March 2011 13:14

Elif ŞAFAK’ ın kitaplarını okuduğumda her birinde ayrı bir dünya bulurum ben. Yani bana göre ŞAFAK “her kitapta ayrı bir dünya bulmak” düşünü gerçekleştirmiştir. ARAF en çok sevdiğim kitabıdır. Şahanedir. BİT PALAS daha önce okuduğum hiçbir şeye benzemiyor. Apayrı bir düşünce katmıştır bana. Okuduktan sonra uzun bir süre o apartmanda olanları film izlemiş gibi hep canlı tutabilmiştim zihnimde. Öyle bir etki yapmıştı.Firarperest köşe yazılarından, Kağıt Helva ise kitaplarındaki belli alıntılardan oluşmaktadır. Okuduğum zaman benim de kitaplardan aklımda kalan cümlelerin bunlar olduğunu gördüm.Yazı çok güzel olmuş. Elinize sağlık.

wassago2000 | 27 March 2011 16:43

elif şafak bir düşünür, çağdaş bir geri çekilimi, analizi ve hareket kabiliyeti hali hazırda gelişiyor.Ancak “Firarperest” isimli eserinde çağdaş ve rasyonel düşünce babalarının hayat öyküleri yahut kişisel travmalarını, şahsi övgülerle bir arada vermek fikri hiç yeni olmamakla beraber insanları işleri ile anma geleneğini oluşturan temel gaye “Süzmek” bir sonrakinin peteği atıp balı alımlaması adına atılmış, son derece güçlü bir felsefi tartışmanın ürünüdür.Açıkçası düşünür düzeyde bir yazarda karşılaşmayı hoş bulamam.Tasavvufi veya stoacı felsefe içrek olarak bağlantıların zekasını ön plana koyar, aidiyeti uzaklaştırır. Kabul etmeliyiz ki zeka boyut değiştir fakat bir ortaklığı daima barındırır. Bunu parçalara ayırmak gerekir, o yüzden o hayatta veya ürününde değil ancak (boyutsal zeka gereği) sonuçta-zamanı aşan parçada ortaklık var ve alımlamalıyız denmelidir, miştir otamatik olarak!bknz. Antik mısırdan günümüze kölelik gelemedi ve fakat matematik asılı duruyor…Hayatlar zamanın yükünü kaldıramaz iken deha pek tabi kaldırıp atacaktır. Olay zamana karşı. Hayatlarınıı-sonucunun apaçık farklılığına rağmen enlere oturtamayışımız tarihteki dehaların, bu yüzdendir. Burada farklı bir algoritma devreye giriyor.Ve bunu bu şekilde bir arada sunarsanız genel insani tepki olumlu olamaz, hatta rahatsız edici bulunabilir. Bunları birbirinden ayırabilecek algısal olgunluk görülüyor ki yazarımızda bile mevcut değil, kabalık etmek istemem ancak işte böyle…

Serefakyuz58 | 29 March 2011 22:08

Daha bu sabah derste hocamız eleştirdi bu kadını 🙂 bu yazıyla karşılaşmam ilginç….<a href=”http://www.serefakyuz.com”>c , ccsharp, java kodları, veri yapıları, data structures, yazılım, bilgisayar, internet, web, web uygulamaları</a>

sahire | 01 April 2011 21:02

menderes utku: katkın güzel olmuş kendi adıma teşekkür ederim. Ben elif şafak konusunda ve en çok “Aşk” kitabı hakkında Senai Demirci ve Dücane cündioğlu na fena halde katılıyorum

zee | 02 April 2011 01:38

poz veren yazar figürünü zihnimde hiç oluşturamadım bugüne kadar. bugün acaba olabilir mi diye düşündüm. yani fotoğraf makinesine nasılda yazar olduğunu anlatan kompozisyonlar sunan bir yazar olabilir mi dedim. demek ki elif şafak bu denli yazar.

Melihcd[pilli_silinen_hesap] | 07 April 2011 11:09

Gerçekten hoş bir yazı olmuş. Elif Şafak’ın Aşk adlı kitabının bence kısa sürede ilgi toplamasının ve çok satmasının nedenlerinde biri de olayların çok boyutluluğu ve anlatım üslubudur diye düşünüyorum. Ve Elif Şafak’ın yazılarında insanların ilgisini toplayacak çoğu etmenler kullanılıyor. Bence Elif Şafak’ın başarılı bir yazar olması buradan kaynaklanıyor.

mansonilized | 11 April 2011 16:42

romancı olarak son derece yavan keyifsiz bir tarzı var. ne kadar dolu dolu yazsa da çok çalışkan bir öğrencinin özenle yaptığı ama görev bilinciyle ve rutin başarı arayışı ile yapılmıştan öteye gitmeyen bir resim gibi. oysa yanıbaşında en ufak kaygı taşımadan çizilmiş çok daha yüzeysel ama keyifli bir sürü resim var.çok büyük bir şeyi eksik. ve maalesef çalışmayla dolmayacak kazanılamayacak birşey.

Memoli381 | 14 April 2011 14:51

roman anlatımı oalrak insan okurken kendini kaptıramıyor sürükleyici degil sanırım

puella | 16 April 2011 20:23

hani biri hasta olursa, etrafındaki herkes doktor kesilir ya. biri şunu içmelisin der, beriki yok hayır bunu kullan, bir başkası bence dinlen geçer, diğeri yahu ben olsam ayakta geçirirdim bunu ne abarttın vs vs. çok benzerdir elif şafak ile ilgili eleştiriler bence. yormayan, herkese hitap edebilen bir tarzı var ve dolayısı ile herkes yorum yapabiliyor.elinde olmayan yaşam tarzının getirdiği sıradışılığı, hayalgücü ile hiç de fena olmayan bir şekilde birleştirmiş bence. iyi bir yazar mı? herkes adına konuşmak, ya da bir edebiyet eleştirmeni gibi davranmak elbette haddim değil, ancak merakla okuduğumu söyleyebilirim. düşünsenize kadın araştırmış etmiş yazmış. benim gibi biri çıkıyor ve “kitabı çıktığında düşünmeden alıp okuyabileceğim bir yazar elif” diyor. bu da tuhaf geliyor aslında. yiyorsa sen yazsana diyesim geliyor kendime, iyi bir eleştiri yaparken dahi. ama zaten konu bu değil tabi. konu bu blog.ben bu yazıyı eksik buldum. nacizane tavsiyem; kendi fikirlerini de yazılarına yansıtması. bu yazı bana daha çok (kaba bir örnek olacak) “sen şu yazarı bilir misin?” diye soran kişiye, hızlıca bilgi verme amaçlı şöyle bir araştırıp cevaplandırılmış sorular niteliğinde bir kompozisyon gibi geldi.ve dahi dikkatimi çeken bir başka konu, galanthus’un belirttiği yanlışlığın hala düzeltilmemiş olması. demek ki yazar da zaten pek önemsememiş yazısını.

belesh | 16 April 2011 21:04

Puel ne diyosa doğrudur arkadaş. Gözüm kapalı onaylarım. Nereye atıcaz len imzayı?

belesh | 17 April 2011 01:48

Başkalarının yorumuyla başkalarının bildirisini okumak daha güzel olurdu sanki, ama kısmet işte. Ne biçim(de) kovmuş bide, yürü len puel gidelim. Sana blog alıcam yeni…

Melihcd[pilli_silinen_hesap] | 18 April 2011 22:10

Elif Şafak ile ilgilenenler için gerçekten çok bilgilendirici bir yazı olmuş. Ayrıca yaşamı çok akıcı bir dille güzel bir biçimde anlatılmış. Ben şahsen beğendim.

tatil | 22 April 2011 10:49

harika bir yazar bence,<a href=”http://www.anitur.com.tr”>erken rezervasyon</a>

Humeyra8 | 25 April 2011 10:13

daktilo başındaki fotoğraflar çok hoş acaba çekimleri kim yapmış, bileniniz var mı ?

mutabik | 25 April 2011 16:01

Elif ŞAFAK, ülkemizde bazı tabuları yıkan edebiyatçılardan, Zaman Gazetesinde yazdığı için eleştiriliyordu (ne alakası varsa) kalemi kuvvetli bir edebiyatçı ingilizce roman yazacak kadar da güçlü bir yazar, desteklenmeli ve takip edilmeli ne ufuklar açması adına

umurtalib | 27 April 2011 00:41

Kalemi keskin ve kelimeleri güçlü olan yazarımız. Keşke Yazarlıkta başarımız Müzik’tede geçerli olsa…”Yaratıcılık bulaşıcıdır. Ne yazık ki yavanlık da öyle. Eleştirmeyi bilmek bir sanattır. Eleştiri, yaratıcılığı teşvik ediyorsa anlamlıdır.” – Elif Şafak <a href=”http://demle.net/s/OSLAw/”>* Kaynak</a>

pillibebekkuyuda | 29 April 2011 16:34

Ben hala yurtdisinda cok cabuk unlenmesini yadirgiyorum. Orhan Pamuk bile cok emek vermisti bunun icin. Sectigi yol, duzen, aldigi destek guzel, tarafimca..Sonra Moda yi da cok yakindan takip ediyor, negzel..Okumus, guzel, basi acik ve muteassip, mevlanayi da seviyor..Kocasinin karisi, o da ziper..Zaman gastesinde yazarlik ta yapti.Demedi benim esim burada genel yayin yonetmeni idi, millet ne der, takmadi iplemedi ne cessur..Cok takdir ediyorum, helal diyorum, ama ornek almiyorum kesinlikle..

ibrahimg | 30 April 2011 13:57

Elif ŞAFAK edebiyatımız için çok değerli bir yazar. Pinhan,Siyah Süt,Bit Palas, Aşk kitaplarını okudum. Pinhan biraz zorlama edebiyat ile yazılmış ve betimlemeler çok uzun ve sıkıcı gelmişti bana. Aşk tabiki çok ayrı bir yerde ancak Siyah Süt kitabını da sadece kadınların belli dönemleri için yazdığını sanmıyorum. Gelinim sana diyorum Kızım sen de anla iması var gibi geldi bana siyah sütte. Ancak yazar son zamanlarda ticari kaygılara düşmüş izlenimi yarattı. Umarım bu geçici bir durum olur. Ancak sezarın hakkını sezara vermek gerekir, elif şafak çok değerli bir yazar.

djlazkopat | 01 May 2011 00:46

<a href=”http://www.rekorfm.com”>Radyo Dinle</a> <a href=”http://www.rekorfm.com”>Sitene Radyo Ekle</a>

sevcannn | 03 May 2011 20:15

Genel olarak anlatımına hakim olan erotizm beni rahatsız etsede, ‘Aşk’ güzeldi..

mansonilized | 04 May 2011 22:37

Bende onun uzerindeki yorum itibari ile uzun sure askin icinde erotizm aradim. Olabiliyo yani boyle seyler.Bir de pbknin bahsettigi yorum uzerine aramizdan linke tiklayan olduysa lutfen yazsin. Cidden onu yazan kimse amacina ulasiyor mu merak ediyorum.Bir de emeksizler ne yav. İnadina bakamiyorum da.

Anthro | 12 May 2011 16:48

Yuh yahu.. En son ön sayfa yazısı 2 ay öncesine ait. Herkesler mi yazmayı bıraktı artık şu sitede? Zaten önceki ender ön sayfa yazılarını da hep aynı yazar yazmış. Fukuşimaya dönmüş burası iyiden iyiye..

zuhalcevik | 02 June 2011 15:12

aşk kitabını kendimi zorlamama rağmen okuyamadığım elif şafak’ı bir gün ben de anlayabilmeyi ümit ediyorum. reklam konusunda çok başarılı bence. kendisi aynı zamanda gazeteci olduğundan bu mecraları iyi kullandığını düşünüyorum<a href=”http://www.akavm.com”><strong>Armine</strong></a>

Anthro | 04 June 2011 06:49

Sultan Harlem oldun ama hala bi Elif Şafak anlayıcısı olamadın…Şayet hitlervari bir biyolocik genetik maceraya girişilip kadınları bir kadından klonlayacak olsaydık, Türk kadınları adına klonlanacak kişi olarak bu hatun kişiyi seçerdim Sultanım. (üstüne alınma sultanım, erkek olarak da seni klonlardık)<a href=”http://www.ted.com/talks/elif_shafak_the_politics_of_fiction.html”>http://www.ted.com/talks/elif_shafak_the_politics_of_fiction.html</a>tek kelime ile <strong>”muhteşem”</strong> bir kadın!(eyüp sabri can’ın başına da bi iş gelirse bilin ki bendendir…)

kahramancayirli | 14 June 2011 11:11

<strong>şehrin aynaları</strong> dışında tüm kitaplarını vakt-i zamanında keyifle okudum. burada yazar / edebiyat konuşuldu mu / tartışıldı mı mutluluklar şelale benim için.

gokyuzuX | 16 June 2011 18:43

Elif Şafak’ın en beğendiğim romanı ‘Aşk’isimli romanıdır. Okurken elimden bırakamamıştım, iki günde bitirmiştim. Hayatla ve aşkla ilgili çok güzel sözler vardı içerisinde. Aklımda kalan bazı cümlelerin hala etkisindeyim. Kitabı bitirince hayatın anlamını sorgulamaya başladım. Meğer bilmediğim ne çok şey varmış hayat hakkında.

kahramancayirli | 17 June 2011 12:13

şahsi fikrimce şafak’ın okuduğum romanları içinde en kötüsü <strong>aşk</strong>’tı. yazıya tekrar bakarken mehmet turgut’un elif şafak fotoğrafları yeniden yeniden çok hoşuma gitti. ne güzel olmuş.

reyajans | 04 July 2011 01:09

harika bir yazar. özellikle aşk kitabı mükemmel<a href=”http://www.reyajans.com”>reklam, reklam ajansı, reklamcılık, grafik tasarım, rey ajans, kayseri</a>

Anthro | 11 July 2011 10:31

şu yukarıdaki reklam boot’u sahte nickler muhtemelen okuyamayacak ama, imza yerine firma linki koyup anlamsız boot ahkamlar girerek firmaların reklamı yapılamaz buralarda yada başka yerlerde bu tip tanıtım uğraşına girerek. elde edebileceğiniz anca bu firmaların ucuz tanıtım arayışı yapan vasıfsız firmalar olduğu olur. işini bilen, adam gibi firma parasına kıyar ve internet reklamcılığı ile tanıtımını yapmaya çalışır…

Anthro | 11 July 2011 10:32

az önce sitede birkaç yazıya bakarken gördüğüm bu yeni trende (ya da belki bayadır böyledir) binaen yazdım..

Anthro | 11 July 2011 10:45

belki de bunları rakip firmalar tutmuştur. bu firmaları dandik göstermek için (kompileci şirin)

Anthro | 11 July 2011 10:52

benim zaten kırkta yılda bir yazdığım görülürdü ki.. hepi topu 10 tane ciddi yazı yazmışımdır zaten. daha ziyade zıpçıktı ve kendini bilmez yorumlarımla burayı meşgul ederdim ama iş aktimi feshettiler, onu da bıraktım…

Anthro | 11 July 2011 11:10

2 ağustos yazmışım sehven. <a href=”http://internetimedokunma.wordpress.com/2011/05/04/22-agustos-internet-darbesine-hayir/”>22 ağustos</a> olacaktı o.

Anthro | 11 July 2011 11:14

haklı olma konusunda takıntım yoktur ama yine de her konuda mutlaka hep ben haklı olurum..

Anthro | 11 July 2011 11:23

<a href=”http://www.youtube.com/watch?v=hxrykEF0S-s”>mesaj alındı…</a>

Anthro | 11 July 2011 11:30

telefonunun melodisini <a href=”http://www.youtube.com/watch?v=A69IJ1-ZYfc”>şundan </a>yap, yemin ki hiç içmem…

Anthro | 11 July 2011 11:35

ayrıca bknz: ben yazmadım, <a href=”http://www.hafif.org/yazi/ben-bu-hafif-in-yeni”>kardeşim </a>yazdı…

suphi | 11 September 2011 03:24

Elif Shafak damarı bulmuş anlaşılan. Arttığı söylenen bir muhafazakarlığı karlı hale getirmeyi başarabilen bir kadın sayın shafak.Aşk,iskender derken aldı başını yürüyor.

kaleidoskop | 11 September 2011 13:49

<a href=”http://www.odatv.com/n.php?n=elif-safak-geceyarisi-tren-garinda-ne-yapiyor-2408101200″>ELİF ŞAFAK GECEYARISI TREN GARINDA NE YAPIYOR</a>PR PR PR PR PR PR PR PR PR PR PR PR PR PR PR…

kaleidoskop | 18 September 2011 22:36

Elif Şafak’ın Mevlana – tasavvuf üzerinden prim yapması meselesinden daha önemlisi de şu: Mevlana’nın Mesnevi’sinde Talmudla (Yahudilerin kutsal kitabı) boy ölçüşecek derecede sapkın cinsel içerik bulunuyor.Şunu sormalıyız: Mevlana, örnek bir müslüman diye yutturulmaya çalışılan bir münafık mı? Mesnevi’yi tahrif edip iftira kampanyası mı başlatıldı?,Cevap nedir bilemem ama, müslüman camiada bu detayın gözden kaçması çok büyük bir eksiklik. Daha da ilginci, İslam düşmanlarının böyle bulunmaz bir malzeme!…

kaleidoskop | 18 September 2011 23:05

Mesnevi cilt : 5 hikaye: 118 hikaye adı: ay yüzlü12-13-14.paragraflar; O yiğit er de Musul’dan döndü, yola düştü. Yolda bir ormana, bir yeşilliğe geldi. Aşk ateşi, öyle bir parlamıştı ki yerle göğü fark etmiyordu. Çadır içinde o ay parçasına kastetti. Akıl nerede, halifeden korkma nerede? Şehvet, bu ovada davu…________________________________________Mesnevi cilt:5- 111. Hikaye- Hikaye adı:EŞEK TİLKİ VE ASLAN”Bir oğlancı evine bir oğlan götürdü. Onu baş aşağı edip düzmeye koyuldu. Bu sırada o melun çocuğun belinde bir hançer gördü. Dedi ki: Belindeki ne? Oğlan, kötü düşünceli biri hakkımda kötü düşünceye kapılırsa bununla karnını deşeceğim diye cevap verdi. Oğlancı, Tanrıya hamdolsun dedi…________________________________________cilt:5- Hikaye 109- adı : zahidin karısı________________________________________cilt:5 – 105. Hikaye- Hikaye adı: ŞEHVETİN SONU

gunesedogru | 12 November 2011 20:33

Elif Şafak, “Aşk” isimli romanıyla IMPAC Dublin Edebiyat Ödülü’ne aday gösterildi. Diğer adaylar arasında Paul Auster, Emman Donoghue, Isabel Allande, Jennifer Egan gibi yazarlar da var.Dünya edebiyatının en saygın ödüllerinden biri olarak kabul edilen IMPAC Dublin Edebiyat Ödülü’nün 147 adaydan oluşan ilk listesinde Elif Şafak da yer alıyor. Elif Şafak, “The Forty Rules of Love” (Aşk) adlı romanıyla listede yerini alırken, adaylar arasında Paul Auster, Emma Donoghue, Isabel Allande, Jennifer Egan ve Jonathan Franzen gibi dünyaca ünlü yazarlar da bulunuyor.<a href=”http://www.sanatlog.com/sanat/elif-safak%e2%80%99in-%e2%80%9cask%e2%80%9d-romani-impac-edebiyat-odulu%e2%80%99ne-aday-gosterildi/”>kaynak</a>

RedNext | 28 November 2011 17:28

Son zamanların en önemli Yazarı Elif Şafak..Son kitabı olan İskender ile gözleri üzerine almıştır.

Yorum yapabilmek için giriş yapmış olmalısınız.

elif safak

yagmurbaz | 23 September 2006 14:33

ya nedir bu olay? cunku ben inanamiyorum olanlara, gercekler mi diye sormak istiyorum. birileri olay cikarmak icin sebep ariyor yine galiba.

Yorum yapabilmek için giriş yapmış olmalısınız.