: paintingsbybrims.com
Son zamanlarda yaşamımızdaki tüm kargaşayı yüklediğimiz Postmodern sözcüğü, hayatın hemen her alanında karşımıza çıkmakta. Bir çeşit anlamsızlık, kaos, reddetme biçimi olarak giyim kuşamımızdan, konuşmamıza kadar yansıyan bu sözcük sokakta takım elbise altına giyilen spor ayakkabı ya da türban-kot pantolon eşliğinde farklı tarz yaratma peşinde olan insanların tercihi iken, konuşma dilinde ise internet dili diye tabir edilen yanıyla kendini gösteriyor. Yarım kesik cümleler, Chat tarzı mesajlaşmalar, konuşma dilinin aynı şekilde yazıya yansıtılması Postmodern kabul edilen jargonun bir parçası.Bu yazının amacı; tüm bunların dışında son dönem Türk romanında oldukça geniş bir etkiye sahip olan, okurun çoğu zaman şaşırdığı ya da anlamlandıramadığı postmodern roman tarzını sizlere tanıtmak ve daha keyifli, tatminkâr okumalar elde etmenizi sağlamak.POSTMODERN SÖZCÜĞÜNÜN TANIMI VE KÖKENİ:
sebahattincucu.com
Esasında postmodernizim sözcüğü edebiyattan mimariye, siyasetten felsefeye kadar geniş bir alanı kaplamakla beraber en çok edebi metinlerde kafa karıştırıcı bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. Postmodern sözcüğünün romanda; modernden sonra, eklektizm, öncü, absürt, tözsüzlük, gruplaşma/bireyselleşme gibi kavramları karşıladığı söylenebilir.20.yy ile birlikte kullanılmaya başlayan sözcük ilk olarak mimaride ve ardından edebiyatta yerini bulur. Teknolojiyle birlikte değişen toplum yapısının ortaya çıkardığı bir sürece bağlı olarak önce dünya edebiyatında ardından Türk edebiyatında kullanılmaya başlanmıştır.Postmodern romanın kökleri Postmodern durumun ya da düşüncenin ortaya çıkmasından ya da bu şekilde adlandırılmasından çok daha eskiye dayanır. Hatta klasik roman içinde dahi Postmodern öğeler taşıyan eserler yazıldığı bilinmektedir. Jale Parla, Cervantes’in meşhur eseri Don Kişot’un roman türünün öncüsü olduğu kadar içerdiği parodi, ironi, üst-kurmaca gibi özellikler bakımından Postmodern romanın temelinde bir eser olarak kabul edilmesi gerektiğini savunur.
cemiyyet.blogcu.com
Modern romanın içinde de görülen Postmodern yaklaşımlar bugün modern-Postmodern sorunsalının açıktan ayırt edilebilmesini olanaksız kılar. Bu nedenle edebiyatta modern ve Postmodern romanı kesin çizgilerle birbirinden ayırmak hem güç hem de gereksizdir. Modern romanın özelliklerinden büyük bir kısmı Postmodern romanda görülür demekle yetineceğiz.Modern romandan Postmodern romana geçiş sürecinde Thomas Mann, James Joyce, Wirginia Wolf, Samuel Beckett gibi yazarların eserleri hem ele aldıkları konular hem de bu konuları işleyiş biçimleriyle Postmodern romanın köklerinde kabul edilirler.Modernist roman, okurun belli bir yoruma, fikre ulaşmasını güçleştirmek için çaba harcarken postmodernist roman; anlamın sürekli kaybolduğu, ertelendiği, gizlendiği metinler olarak üretilir ve evrensel bir yoruma meydan verecek tüm ipuçlarından kaçınır.Postmodern romanın genel özelliklerine geldiğimizde bunların pek çoğunun modern romanda da sıklıkla kullanıldığını görürüz.
francisberry.com
POSTMODERN ROMANIN GENEL ÖZELLİKLERİ:
Postmodern roman söz konusu olduğunda akla gelecek ilk özellik anlatılmak istenenin ya da gizlenen anlamın çeşitli dil oyunlarıyla verilmesidir. Dilin gerçekliğini destekleyen ya da temsil eden bir yapı değil, aksine dili kuran bir yapı olduğu önermesini savunurlar. Yani Postmodern romana göre dil, bir gerçekliği temsil etmez gerçeği yeniden ve kendi bakış açısına göre kurar.“Anlamı üreten okurdur düşüncesi” yazarın anlamsal boyuttan ya da verilecek mesajdan uzaklaşmasını sağlar. Çoğunlukla Postmodern romanda verilecek bir mesaj yoktur ya da okur almak istediği mesajı kendi düşünsel yetisine göre değerlendirir.Postmodern düşünce biçimi sanatta alışılmış olanı reddederek bir uyumsuzluk ortamı meydana getirmeye çalışır. Bildiğimiz, tanıdığımız geleneksel sanat/roman anlayışının özünde var olan uyumu yok eder.Her ne kadar özenle oluşturulmuş bir anlatı da olsa küfürler, argo, kaba sözler ve pornografik öğeler sıkça kullanılır. Gerçek ya da gerçeğe yakın kabul edilebilecek tablolar yanında masalımsı, fantastik öğeler de kullanılır.Klasik romanda alışılagelmiş olay örgüsüne bu roman türünde rastlamak mümkün değildir. Çünkü olayın ya da olayların kendisi ön plana çıkar.Postmodern romanda kullanılan belirli bir biçem olmadığı gibi metin akışının sürekliliği de engellenerek olay akışını bozma çabası gözlemlenir. Bildiğimiz sebep-sonuç ilişkisi göz ardı edilir. Zaman, mekan gibi kavramlar sarsılır.Grup psikolojisi çoğu zaman ön plana çıkarılsa da zaman zaman farklı grupların söylemlerine yer verecek farklı bireyler ve görüşler bir arada yansıtılır. Bu yapılırken de birden fazla anlatıcının bir arada kullanıldığı çoğul anlatıcı tekniği tercih edilir.Postmodern romanın en önemli özelliklerinden biri ise okuduğu esere tamamen kendini vermiş okuru, birden dürterek uyandırması, öykünün en sürükleyici yerinde yazarın öyküye dâhil olarak anlamı alt üst etmesi, gerçekçi görünen bir anlatımdan birden absürt anlatıma geçilmesidir.
dipkultur.blogspot.com
Edebi metinlerin birbirinden bağımsız olamayacağını savunan bu tarzda, farklı yapıtlardan alıntılar göze çarpan bir diğer husustur. Bu düşünce sisteminin temelini atan Fransız şair ve yazar Louis Aragon’a göre edebi bir eserin gerçek konusu yazarın daha evvelinden okuduğu kitaplardan zihninde kalan sayfalar, anılar ve metin parçalarıdır. Yani yazarın esin kaynağına romanda alıntılar yapılarak yer verilir.Postmodern romanın entelektüel bir kesime seslenmek ya da böyle bir kesim tarafından okunmak gibi bir gayesi yoktur. Anlam katmanlarına yer verildiğinden her kesimden okura seslenebilme özelliği de taşır. Dolayısıyla okurun özgür bırakılmasının yanı sıra kafa karıştırıcı olarak tabir edebileceğimiz metinler, düşsellik ile gerçeklik arasındaki sınırları tamamen ortadan kaldırarak tüm değerlerin birbirine girdiği bir atmosfer oluşturur.YERLİ POSTMODERN YAZARLAR VE YAPITLARI:
nobelprize.org
Türk edebiyatında ismi en çok anılan ve eserleri Postmodern özellik taşıyan romancımız Orhan Pamuk’tur. Yazarın “Benim adım Kırmızı” adlı eseri postmodernizim açısından değerlendirilebilecek en güzel örneklerden biridir.
hermeskitap.com
Soyut ve cansız varlıkları anlatıcı olarak kullanması, bir takım fantastik öğelerden yararlanması, çizgisel anlatımı keserek öykü içinde bir takım bilgiler vermesi, zaman zaman büyük harflerin ara başlık gibi kullanılarak alışılmış biçemin dışına çıkılması, sık sık okurun kafasını karıştırmasıyla Postmodern tarza ilgi duyan okurun tüm ihtiyacına cevap verecek nitelikte bir eserdir. Yazarın “Kara Kitap” adlı eseri de Postmodern özellikler taşımaktadır.
kenthaber.com
Ayrıca Oğuz Atay’ın “Tehlikeli Oyunlar”, “ Tutunamayanlar” ve “Korkuyu Beklerken” adlı eserleri; Hasan Ali Toptaş’ın “Bin Hüzünlü Haz”, Elif Şafak’ın “Mahrem” ve “Pinhan”, Latife Tekin’in “Sevgili Arsız Ölüm”, Metin Kaçan’ın “Fındık Sekiz”, Murat Gülsoy’un “Bu Kitabı Çalın”, “Bu Filmin Kötü Adamı Benim”, İhsan Oktay Anar’ın “Puslu Kıtalar Atlası”, “Afrasiyabın Hikâyeleri” gibi eserleri de edebiyatımızda Postmodern kabul edilen önemli yapıtlardandır.Yararlanılan Kaynaklar:1-Don Kişot’tan Günümüze Roman, Jale Parla, İletişim Yayınları2-Türk Edebiyatında Postmodernist açılımlar, Yıldız Ecevit, İletişim Yayınları3-Postmodern Tarih Kuramı, Serpil Opperman, Phoeninix Türkçe- Yayınları4-Edebiyat Kuramları ve Eleştiri, Berna Moran, İletişim Yayınları
yorumlar
Guernica süpper bir eserdir..
kahvekokusu, biraz okumaya balşamiştim ki, bir an mercedes kullaniyor hissi yaşadim ve bu keyif hemen bitsin istemedim, o kadar akici, o kadar puruzsuz rahat okunuyor. okumayi kestim, ara ara okuyacagim. çok iyi hazirlamişsin gerçekten:)
sıkça duyduğum ama anlayamadığım bir şeydi. yazı çok bilgilendirici olmuş.teşekkürler
elin dert görmesin gerçekten çok bilgilendirici bir yazı. özellikle yazma ve okuma meraklısı bunca insana hitap ettiğini düşünüyorum
bu arada yukardaki görsellerin çağrışımının postmodernizimle ilgisi var mı?
benim bildiğim postmodernizm sözcüğü ilk olarak felsefe de çıktığıdır ve daha sonra diğer sanat dallarına bir virüs gibi yayılmıştır.Neyse, ya ordan ya burdan bir yerden çıkmış, güzel derleme elinize sağlık.
bravo, kahvekokusu anlatımın çok hoştu
den den şeklinde yazılan yazı amacı açıklaması genellikle ya önsöz olarak en başa yazılır(yazıdan kopuk olarak), ya da en sona bir dip not şeklinde yazılır. Nitekim, yazarlar amaçlarını zaten başlı başına yazısı ile vurgular. Bununla birlikte, illaki vurgulanmak isteniyor ise dediğim şekilde ya en başta ya da en sonda olur.Velhasıl, bu kadar güzel bir konu derlenmek istenirken, makaleye özellikle yazar kendi cümleleri ile başlamışken, küt diye bölünerek böyle bir açıklama abest kaçmış.
çok güzel anlatım ve bilgilendirici bir eserle karşı karşıyayım. kahvekokusu’nu kutluyorum…
dolce magıco, böyle bilmiş konuşanlara genelde sen ne yazdın bakalım senden öğrenelim derler:) aklında bulunsun. bence gayet düzgün ve sade bir dille anlatıldığı gibi verdiği bilgiler açısından da çok kayda değer bir yazı olmuş
uzun zamandır üstünde araştırma yaptığım bir konuydu postmodernizim. konu ile ilgili okuduğum kaynaklar son derece karmaşık ve anlaşılmaz ifadeler kullandığından sadeleştirerek, özetin özetini elde etmek hiç kolay olmadı. zira zaten karmaşa demek olan postmodernizmin tarifi ve açlımı da bir o derece karışıktı.bu sebepten anlaşılır olduğuna sevindim.bu araştırma sırasında netten ya da güvenilmeyecek hiç bir kaynaktan alıntı yapmadım. kaynakçada adı geçen isimler Türk edebiyatında literatür kabul edilen hocalardır.
bu araştırma sunduğum bilgiler söz konusu kaynaklardan elde edilen bir sentezdir.konuyla ilgili daha detaylı bilgi edinmek isteyenlere yıldız ecevit ve berna moran’ı tavsiye edebilirim.
lavinya ah lavinya daha üç günlük bebek, yazarın yerine sen mi bana cevap veriyorsun. cık cık cık.yazıyı zaten beğenmişim, gözüme takılan bir kaç konunun yorumunu yapıyorum. ha yazar sadece tebrikleri kabul ediyorsa orasını bilemem, yazarın adına da sen hiç bilemezsin cicim.libodonuzu dengeleyin isterseniz biraz:)
dolce, öncelikle mimaride ortaya çıktığı benim şahsi fikrim değil doğru ve güvenilir kaynaklardan elde ettiğim verilerin sonucudur. zaten yazıda dikkat edersen adı konulmadan yaşanan bir süreçten sonra ortaya çıkan bir akım.
dolce, düşüncene saygı duymakla birlikte sözünü ettiğin bölümün önsöz ya da son söz olmadığını vurgulamak isterim. postmodernizim yayıldığı alanlarla alakalı bir giriş yaptıktan sonra bu yazının yalnızca romandaki postmodernizmle ilgili bir araştırma olduğunu söyleyerek esas konuya geçtim. neden sana tuhaf geldi anlamadım ama düşünceni esirgemediğin için teşekkür ederim.
teşekkür ederim kahve,nihayet yetkili bir şahıstan cevap aldım,kendini bilmezler araya giripte, yapılan yorumu bir yerinden anlayarak lipidosuyla oynaması hiç hoş değil.
boş ver dolcetakma kafaya:)) ben teşekkür ederim hem yazıma yaptığın eleştirel yoruma hem katkına
sevgili kahve, beni anlamanız gerçekten önemli değil, ama orada gerçekten güzel başladığınız yazının arasına o açıklama çok şık olmamış, onun dışında zaten güzel yazınıza söz söylemek haddim olmaz. Yani, senin bilgin ne diyebilirsin, ama ben bilmediğim bir şeyi kolay kolay öne sürmem. Birçok yazar özgür hareket eder tabi. ama birçok okuyucuda(yazar da) fikrini söyler. aldırmak, anlamak karşılıklı kişilere kalmış bir şey.
bu site kafayı libidoyla bozmuş ne alaka ya???ben yalnızca verilen emeğe saygı duyulmadan yapılan yorumlara kızıyorum. dün gelmiş olmam hiç bir şeyi değiştirmez. libidosu bloğlara taşanlarıa da hayretle bakıyorum.bu güzel araştırma için tekrar tebrikler ve teşekkürler kahvekokusu
Hafif de Postmodern yazan var mı sence K.Kokusu..1.En belirgin özelliği nedir?2.Kelimelerin gerçek anlamları dışında kullanılmaları olabilir mi ?
emeğe saygı duyulmadan mı yapılan yorum. hala nerenden okuduğunu anlamış değilim. benim kahveye yaptığım yazısı ile yaptığım yorumda saygısızlık yokken bunu söyleyene de ne alaka da ben diyorum. üstelik kahvenin yerine, yani yazarın cevaplayacağı yerde senin cevaplaman da kel alaka.
Pbk cicim ,ahanda ben postbozanistim ben!
Pibekcim gibi yazıyla alakadar olan şeyleri konuşamıyorsak, sadece tebrik yazmasını bilenlerede ben kızıyorum.
dolce, bilirsin ki kaynaklarda bazen birbirini tutmayan bilgiler olabilir. benim araştırdıklarımın ortak görüşü bu yönde idi. sen de haklı olabilirsin. ha diğer meseleye gelince elbette ki okur olarak beğenip beğenmemek senin insiyatifinde olan bir şeydir. eğer ki kurduğum cümle bir şekilde seni rahatsız ediyorsa, kulağını ya da gözünü tırmalıyorsa uyarmak senin en doğal hakkın. akademik eğitimi türk edebiyatı üstüne olan birinin düzgün cümle kuramayışına üzülürüm ki o ben oluyorum. e o zaman gidip bir dört yıl daha edebiyat okuyayım:))ilgine ve nezaketine teşekkürler
pilli bebek kuyuda, hafifin bu gün teknik anlamda bir sorunu var. bu nedenle yazmakta güçlük çekmekteyim arkadaşım.hafif de postmodern yazan bir seni gördüm:)) piller ve bebekler yazın tam bir postmodernist yazı örneği idi. ancak diğer yazıların aklımda değil. başka bu tarz yazan varsa da aklıma gelen yok şimdilik.
pbk diğer sorularının yanıtı aslında yazıda var. ama en belirgin özellik gibi teke indirgemek biraz zor sanıyorum. ama kısaca kafa karıştırma ve roman mantığının zorlandığını söyleyebilirim. kelimeler kendi anlamları dışında da kullanılır bambaşka bir eşyanın ya da duygunun yerine kullanıldığı da olur. yazıda zaten “benim adım kırmızı” adlı eseri örnek verdim. sadece kitap adıyken bile postmodernizm hakkında yeterli ip ucu veriyor.
yaw kahvekokusu, yaw şu küçücük eleştirimi bile bu kadar büyüttüğüne inanamıyor ve şaka yaptığını varsayıyorum. Ben şuyum ve buyum demek istemiyorum. Bizde kör cahil değiliz tabi ki. illa da benim gibi düşün de demiyoruz burada. sadece gözüme takılan bir noktaydı. sana ona kimseye takılmaz, zaten başta vermişsin cevabını. yok şaka yapıyorsun galiba, akademiden bahsedipte herhalde bu kadar çarpıltılmaz bir konu.mutlu olacaksanız sildireyim yorumlarımı.
dolce, allah iyiliğini versin başka ne diyeyim:)) herhalde şaka yapıyorum.ayrıca ben çok sevindim eleştirine ve yazıya katkınahay allahım ya:)))
bu tarz yazılar üstünde konuşulmadıkça, irdelenmedikçe, eleştirlmedikçe ne işe yarar ayrıca değil mi?
marconi, senin sorunu es geçmişim pardon. evet görsellerde dikkate değer bir karmaşa ve kaos var. bu da postmodernizmin resime ve fotoğrafa yansıyan boyutu.
sayın kahvekokusu çok uzamış yazınız yarısını bile okuyamadım:)böyle konular, çeşitli kaynaklardan bulunur diye düşünüyorum bu kadar eziyet fena olmuş. Baktım işte biraz.
zahmet etmeseydin tefillincim senin böyle konularla ilgin olmaz anlamaya türkçen de yetmez zaten. deden de yok kim tercüme edicek sana:)
hayranlıkla okudum diyebilirim. iyi bir araştırma yapmışsın. bravodiğer yazılarında çok iyiydi.ancak kozalak gene gitmiş o olmayınca benim canım sıkılıyor. edebiyat sanat bi yere kadar:))
tefillin sen tefillin misin? yoksa koza mısın??? yani şifren bugün sende mi kozada mı ha??? düne kadar sen bir yandan deden bir yandan yere göğe koymuyordunuz????neyse böylesine nezih bir yazının altında polemiğe girmeyeyim canı cehenneme kozalağın ve maşasının:)
lavinya76:TEFİLLİN VE KOZA AYNI KİŞİ Mİ KAFAM ÇOK KARIŞTI. SANIRIM KOZA TEFİLLİNİN ŞİFRESİYLE YAZMIŞ.ÖYLE ANLADIM. BLOĞUMA BAKRSANIZ SEVİNİRİM. BİR DE İŞİN ASLINI BİLİYORSANIZ ANLATIR MISINIZ?özelime gelen bir msj:)laviş niye bu kadar ilgilendin sen yahu.bak evlat imzanla çelişmektesin.dolce akıllı birisin sen uyma şu kahve=lavinya durumunakafaya alıyorlar seniviyo sıkılmasın canın meydanda hep bir koza olur birşeylerin kokusuna kalacak değil ya
Hafif uyku, metaforik olarak kafanı şişirip gidecem;sen neye sığındın, hangi ahlaka, hangi ideolojiye sığındın da ” 5 darbe” toz oluverdi?Ne vardı seni rahatsız eden arkadaş ne vardı o yazıda?Sen sahibi olduğun şeyi kendin yıktın; katillerin tarihini yazdın. eşiğine, “nereden gelirseniz gelin, kim olursanız olun, buyrun içeri hoşgeldiniz” diyen sen değil misin? bu güzel davetlerinle yığınla zırtapozu içeri alıp, onlara bebelerin yazılarını yazdırıp ” bakınız edebiyat platformum var çocuklar meraklı olun, yazın ” diyen sen değil misin?sen zekisin, haydut olup, hükmetmenin hayalini kurdun, en zalim sindirme eylemlerine imza attın. popüler snobizm uğruna en iştahsız en maskara yazıları yayınlatırken, kendileriyle yüzleşmekten korkmayanları bir bir silip attın.. dön bir bak doğradıklarına, eline kalem kağıt yakışan kim var kim kaldı?Adalet; kimse kimseye suçlusun ya da suçsuzsun diyemez. sen de bilirsin ki insanlar yargılama hevesi ile doludurlar, hiç çekinmeden suçlama eğilimleri vardır neden? yargılanmamak için ellerini çabuk tutup başkalarını yargılama heveslerinden!. bir adamı öldürmek için yüzlerce neden bulabilirsin. yaşatmak için tersini yapabilir misin? neden böyle bir zahmete girmeyi denemedin? Sen de tanıksın, herkesin ortasında herşeyi yazıyorum çiziyorum, kendimle dalga geçiyorum “işte ne yazık ki ben buyum” diyebiliyorum.. seni rahatsız eden bu mu?eyvallah, adalet acziyetini farazi gerçekliklerle ört bakalım nereye kadar örtersin. yol arkadaşlarınla kıçın hep açık gezeceksin hep.Şimdi artık, niceliğinden başka bir haltı kalmayan ama senin hedefin olan, portalın mübarek olsun.Bu hafif, senin planlı bir yozlaştırma, dönüştürme hevesin yüzünden “eski hafifi” yuttu arkadaş ayan beyan..Bana öfkelenen çakallar, sana her istediklerini yaptırdılar. çok zalimişsin çok. birkaç dolar uğruna milleti soytarı yaptın; çok reklam alıyosun, sayende yeni nesillerin taşşakları titriyo porn içeriklerinle..”biyerlerdeyim”
viyolanist.Kimsin nesin, benle ne alıp veremediğin var bilmem.Ancak dini bütün biri olduğun belli. ama her dini bütünün eksikleri olabileceği gibi seninde var kardeşim. iyi niyetinden şüphe etmediğim telkinlerin için sağol. ancak şimdi buraya copy-paste etmeye üşendiğim için kısa bir lafz-ı hatırlatmak isterim.”Düşmanıma gıybetle ceza vermekten nefsimi yüksek tutuyorum ve tenezzül etmiyorum. Çünkü gıybet, zayıf ve zelil ve aşağıların silâhıdır.”Gıybet odur ki, gıybet edilen adam hazır olsaydı ve işitseydi, kerahet edip darılacaktı. Eğer doğru dese, zaten gıybettir. Eğer yalan dese, hem gıybet, hem iftiradır; iki katlı çirkin bir günahtır.şimdi bunlara karşı seninde söyleyeceklerin vardır.”caiz” olan gıybetten bahsedeceksin.. ancak şunu unutma ki, caiz olanı da bilmek için bizatihi, yaşamak görmek ve yanılma payı olmaması hususu var. neyse ben inancına söz söyleyecek yetkide değilim. tek lafım; her şeyi, gördüm,bildim sanma arkadaşım.”biyerlerdeyim”
senin kaç nikin varmış bey amca? kendin gibi ulu cümleler etmene mukabil ben senin akıl sağlığının yerinde olmadığına katiyyen inandığım gibi utanmazlığın da şerefesinde olduğuna kanaat ettim. insan şerefi için yaşar yaşayamıyorsa ölür. insan gibi yaşayamayanlar insan gibi ölemezler. su testisi her daim su yolunda kırıldığından senin sonunu da pek iyi görmemekteyim.bu nedenle de bir akıl hastasıyla uğraşmayı doktorlara bırakıyorum.sende onlara bırak bu işi, sen seni iyileştiremezsin!!!
kahvekokusu,sor bakalım kendine, yaşamak için hangi nedenin var?yanıtını teorik olarak bulabilirsin belki.ölümsüzlük numarası yapmak gibidir bu.. sadece dişini sıkarsın yarına uyanabilmek için.hadi iyi uykular.
Kabak tadı verdi haa. Fazla sallamamak lasım domdomun dedii gibi…
Ne kadar güsel özlü sözlü vecize-i atasözü olmuş.. Amin..
tövbeeee gene mi aynı mevzu? bu adam deli mi ne hakketen?
Hep böle diolar, gerçek demekki. Dedikodu sanırdım ben. Ne biçim(de) bilio atalarımız..
atalar en doğrusunu bilir. domdom da domdommuş maşşşallah
:)) sayın kahvecik içinSonra derken bir kadın çıkagelir,Ve o zaman seversin bu kadını,Sonra derken bir kadın çıkagelirVe o zaman gürleşir gözyaşları,Neyin var neyin yok verirsin onaElinde avucunda,yüreğinin tahtındaNeyin var neyin yok verirsin onaVe o zaman gürleşir gözyaşlarıSonra derken bir kadın çıkagelirSevmeye adanmış dudaklarıyla birlikteSonra derken bir kadın çıkagelirEtiyle kemiğiyle, bütün güzelliğiyle,Giysileri vardır göstermek için onuBütün balkonlarda, bütün taraçalardaGiysileri vardır göstermek için onuGelip geçenlere ve bütün dünyaya,İşte geliyor o beklediğin kadınÖpüşlere ayarlamış bütün hayatınıİşte geliyor o beklediğin kadınYaşamak ve şenlendirmek için yaşamını.Max ELSKAMP
maşacık ne güzel şiir eklemiş tüh kaçırdım sonuna gelmişim:))hanım kızımızın sanıyorum ki kozanın elinde idrakı tarumar olmuş. hiç bir duygu barındırmayan yalnız düşüncelere ve beyin sahibi insanlara seslenen yazıyı ne sanmış da şiir eklemişse artık. komedi dans ikilisi tango haline:))ya sahi bu avukatın niki değilmiydi? niye yenisini almadın? boş ver sabah olunca siliniyor zati. ne yazı kalıyor ne ahkam da sen ne demeye yırtına yırtına yazıyon biz tüm hafif ahalisi olarak buna gülüyoruz bi tek:)))
türk romacılığında postmodernizm açılımı yapılmışken; yazınıza bir katkım olsun:bu roman tarzının köklerinden birinin Beat Kuşağı olarak adlandırılan bir yazara dayandığını da ilave etmek gerekir.macera, çoşku, cinsel fantezilerdeki yoğunluk, sanat dışılık, bireysel radikallik bu kuşağın özellikleri olarak bilinir.postmodern romanlarda bu tür etkileri görmek de mümkündür.yazarlar kendi yapıtlarını başka yapıtların tamlayıcısı olarak görüler. sizin de yukarda zikrettiğiniz metin arasılık denen özellik tam da bu noktada ortaya çıkar.konuya hakim olmayan okura son derece yalınlaştırılmış bilgiler verilmiş. anlatım temiz ve duru.yürekten tebrikler!!!!
bu arada belki klasik-modern-postmodern üçlemesinin daha geniş açılımlarla yer aldığı bir yazınızı bekleriz!!!
crazi baby, konu esasında çok geniş olduğundan mümkün olduğunca özünü vermeye çalıştım.teşekkür ederim hem övgün hem katkın için.
emek verilmiş, doyurucu bir yazı olmuş sevgili kahve. tebrikler…
dhomdhomkursunu saygılar…
O halde geçmiş gibi gelecek te Postmodern akıma, hizmet eder, diyebilir miyiz..
kelebekler özgürdür çok teşekkür ederim. mucizemsin yazının içine kadar girmişsin, sana da selam!!
pbk sorunu yeni gördüm. geçmişte yalnızca temeli atılmış,tümüyle geleceğe yönelik bir akım zaten. hatta belki ilerde doğacak uç noktadaki akımların habercisi bile olabilir.tıpkı modernizmin postmodernizme dönüşü gibi kimbilir.
Eyvallah bacım, saygılar bizden
Maşşallah tabii, fazlam var eksiğim yok allaha şükür !
olaya çok postmodern yaklaşmışsınız beyim..
Postmodernizim, herkesin tuttuğu kendine diye bağırarak felsefe dünyasını homurdatmış bir akımdır ve hala herkes neyi tuttuğuna bakmakla meşguldur
herkesin tuttuğu kendine tabe..
Çok tutucuyumdur, postum(da) var, ama modern değilim..
yazık ki sana.
bir diş daha atarlarsa kötü kanatırız.
🙂
adam kadından kadın adamdan rezil.acaba kimdir en rezil acaba nedir nedir
kahvecik
bohem kraliçem ben seni erkek nikiyle bekliyordum ama karı nikiyle gelmişin?? ameliyat iyi geçti umarım. ço acımamıştır inşallah. tez elden çiçeğini gönderelim hafifcek. ama unutma kesilen nikin yerine yenisi gelirde si.in yerine yenisi gelmez)))
herifin bir nikiyle bide si.kiyle başı dertte. allahım ıslah et yarabbimmmm:)))
selamlar. yazınızı ilgiyle inceledim. şu an Bige Karasu adlı yazarın Troyada Ölüm Vardı eserini okuyorum. postmodern bir eser okuduğumu zannediyorum yazdıklarınıza bakarak. eser hakkında bilginiz var mı? teşekkürler
rica ederim. burada kayda değer yazı yazan bir kaç kişiden birisin.sitenin genel havasına bakıldığında yazı yazmaya uğraşan okuyup anlamak için çaba sarf eden insanlar yerine çocuk bahçesinde yaramazca sağa sola sataşan bücürüklerin olduğunu görmek üzücü.her bloğdan aynı ses yükseliyor:annneeeeeeee şu nik saçımı çekti!!!!iyi çalışmalar ve başarılar dilerim
Kayda değer derken, kime göre, neye göre acaba..Hepimizin yazı alanı, eğitimlerimiz ayrı, bir öğretmeni tatmin edeceğiz diye bir kural yok, şahsen bu beni sınır altında yazmaya zorlar..Saçma yorumlar olmasın, dilbilgisi ile ilgili yorum yapın sadece, saygı duyarız..
pillibebekkuyuda sanırım son derece yanlı bakıyorsunuz. ben yazıların altında gerekli açıklamaları yapıyorum zaten.yazı yazıp gözümüzü, beynimizi meşgul eden insanlardan daha disiplinli daha kayda değer çalışmalar bekliyorum. burası sınıf değil. ben de sizin öğretmeniniz değilim.yazınızı okuduğumda sizin için de en objektif yorumu yapacağımdan emin olabilirsiniz. kendinizi kasmanıza hiç luzum yok. en nihayetinde bende burdaki herkes gibi bir üyeyim. fikirlerimi söylerim kayda değer bulursunuz ya da bulmazsınız. bu sizin bileceğiniz şey
Bu güne kadar kendimi hiç kasmış değilim, ama yazı yazmaya değil de yoruma yönelmeniz, sizin de bu işi sevdiğinizi gösterir..Hemen ayrılıyoruz işte tercihlerimizle..Yorumladığınız kadar yazı yazarsanız, siteye en iyi şekilde hizmet etmiş olursunuz..”Meraklı olun”, araştırın yazı yazın..Dum dum tıs tıs….
sitenin yalnız yazı yazanlara değil aynı zamanda doğru ve objektif bakış açısıyla yazılan yazıyı eleştirecek insanlara da ihtiyacı olduğu kanatindeyim.unutmayın sosyal hayat içinde eleştirmenlik ve yazarlık ayrı işlerdir. yazar görevinizi yazarak eleştirmen ise yazılan yazıyı eleştirmek suretiyle bir ihtiyaca cevap verir.
İşte tamam, yorum yapabilirsiniz diyorum, farklılıklarımızı küçümsemeyin..Kayda değer yazı nedir, imla hatası yapmamak mı, araştırma yapmak mı
bravo! işte zihinsel yetisine ve idrakına hayranlık duyduğum bir beyin!insanın zekası verdiği yanıtlardan değil sorduğu sorulardan anlaşılır.farklılığınızı küçmsediğimi de nerden çıkardınız? elbette fark olacak. farklı düşünceler böyle bir portala renk katar.kayda değer yazı evvela anlaşılır duru ve temiz bir türkçe ile yazılmış, verilmek istenen duygu ya da düşünce puslar ardında gizli değil açıkca göze ve beyne hitap eden. ayrıca araştırma ya da özgün ne fark eder. imla kurallaırına uygun. özden biçemden haberdar olan yazarın kaleminden çıkmış yazılar.araştırma yazıları ilginç olabilir, iyi sentezlenmiş olabilir ama hikaye ya da şiirse duygunun ,fikrin doğru anlatılmasını önemserim hepsi bu.anladığım zeki ve oldukça kendine güvenen bir kalemsiniz. yazılarınızı bekliyor olacağım. saygılar
söz konusu eseri okumadım henüz, o yüzden bilgim yok malesef. ancak Bilge Karasu’nun Gece adlı eserinde gözlemlediğim kadarıyla postmodern bir yazardı.
pbk ben de tek yazı yazmadan her şeyi bilen, anlayan, gören, iyi yazar değilim iyi eleştirmenim diyen nikleri kale almıyorum.
Narla İncire Gazel’i okumuştum bende süperdi. sanırım birdaha okusam daha başka şeyler bulurum o kitapta. postmodernizm işte böle bişi.
10 numara olmuş. bu roman da postmodernmiş dediklerinde aval aval bakıyordum.bir arkadaşım “ben yazarım sen de okursun diye okurun kafasına vuran romanlar postmodern romanlardır” demişti.ellerine sağlık.
mucizemsin, sözünü ettiğin eseri ben de okumuştum on yıl kadar evvel. çok net hatırlamıyorum gerçi ama sembolik anlamlarla verilmeye çalışılan duygular vardı. ve bir kaç eseri postmodern özellik taşıyan yazarın bu eserinde de benzer örnekler bulmak mümkündür diye düşünüyorum.kahraman, çok teşekkür ederim. ne mutlu bana.
Yıldız Ecevit’i referans olarak veriyorsunuz ama bu hanımın Oğuz Atay ile ilgili akademik bir çalışması olduğundan pek haberdar değilsiniz galiba. Ecevit, Atay’ı modernist-deneysel edebiyatımızın öncülerinden kabul eder. Tutunamayanlar’ı ise postmodern bir çizgide değerlendirmekten kaçınır. Okuyucuyu aldatan yanının,dünyayı sadece yorumlamak,değiştirmek gibi bir yanının olmasından kaynaklandığını söyler. Bunu da Atay’ın mühendis kökenli olmasına ve sistematik gücüne bağlar. ” Ben buradayım’ı” ise postmodern çizgide değerlendirir. Revize edersiniz diye düşündüm. Ancak unutmamak gerekir ki, edebi metinler kendi içlerinde bağımsız olamayacakları gibi kesin çizgilerle ayırt edilemezler.
ıvandesınoviç öncelikle katkınızdan dolayı teşekküler. okumuş olduğunuz araştırmada her araştırmacının her roman hakkındaki görüşüne takdir edersiniz ki ayrı ayrı yer vermem mümkün değildi. konuyu genel hatlarıyla ele almak zorundaydım. araştırmacılar yazarlar ve eserler hakkında daha detaylı bilgi vermek isterdim ancak buranın imkanları dahlinde mümkün değil.Yıldız Ecevit tavsiyem ise konuya ilgi duyan ve ancak özetin özetini okuduğunu bilen okurlar içindir.edebi metinler kendi içlerinde bağımsız olamayacakları gibi kesin çizgilerle ayırt edilemezler.ben de dikkat ettiyseniz ortak görüşün bu olduğunu yukarda belirttim. hatta modern ve postmodern romanın iç içe olabileceğini birbirinden ayırmanın güç olduğunu ya da sınıflandırmanın tam olarak yapılamacağından da söz etmiştim.ve tüm bunların dışında yazının amacını da en başta belirttim. amaç postmodern romanı okurla tanıştırmak ve daha keyifli, tatminkar okumalar elde etmelerini sağlamak. bu anlamda da amaca uygun hizmet ettiğimi düşünüyorum.yorumunuza ve alakanıza tekrar teşekkürler.konuyla alakalı paylaşımlarınız beni mutlu eder.
gece gece astralın yazısına gelen yorumlarla doruklara çıkan sinirimi biraz da burada hafifleteyim de tam olsun. açıklamalar, uyarılar, ben biliyorumlar…şimdi yukardaki ahkama bak. ben bir okurum. edebiyat prof.u falan değilim. postmodern roman ne bilmem. okur kapatırım. burda bir çaba var. bak kardeşim sen okuyorsun ama okuduğun şeyin adı bu ne okuduğunu bil çabası. ben de edebiyat araştırmasıyla falan ilgilenmeyen sıradan bir insan olarak okuyorum. öğrenmem gerekeni öğreniyorum. ha postmodern buymuş, özelliği buymuş eline sağlık öğrendim bilgilendim diyorum. şimdi benim ne işime yarar oğuz atay mühendis olmuş doktor olmuş. yok ecevit kimse artık o öyle demiş bu böyle demiş.falanca yazar böyle demiş diğeri böyle demiş. bize ne bundan. burası edebiyat fakültesi değil ki. ben biliyorum bu konuyu çabası hoş bile değil. önce yazara teşekkür edersin eline sağlık dersin.ıvandesinoviç biz bunlarla ilgilenmiyoruz emin olun.ruh sağlığımız için siz bizi cehaletimizle baş başa bırakın daha iyi.
Lavinya saçmaladığının farkında mısın, karşıt görüş Postmodernizm in doğasında var zaten..Koyun koyun yorum yapma..
Bakın, bendeniz edebiyat dünyamızın kilometre taşlarından biri ile ilgili düşüncelerimi yazdım. Burada monoğrafi çalışması yaparak, bir yazarı mercek altına alıp, akademik kriterler içinde değerlendirdiğimiz falan yok.Siz ne anladıysanız yeterlidir sizin için. Bu meseleler edebiyat fakultelerinin işi değildir. Bu da bildiğinizi sandığınız bir “bilgi”.
algılar her zaman farklıdır:)
pbk konuyu çok iyi kavramış:)ıvandesinoviç, paylaşımlarınızı bekleriz her zaman…
ıvandesinoviç değil, İVANDENİSOVİC.
piki İVANDENİSOVİC 🙂
ohe yanikoyun koyun yorum yapma da ne demek?hiç yakışmadı entelektüel kişiliğinize pbk
Ben entellektüel değilim tatlım..:)Türk dilini de her düzeyde kullanırım..Bu yazının yorumlarını özellikle takip ediyorum, K.kokusu benim için bilir kişi..Bu yazıya ne kadar farklı yorum gelirse o kadar değer bulur..Yazara teşekkür etmek tabii ki güzel birşey ama yazıdan aldığım birşey yoksa kahve ikram etmiş gibi teşekkür edemem..
epeydir bakmıyordum hafife böyle güzel bir yazıyla karşılaşmak süpriz oldu.tebrikler…
pillibebekkuyuda DİYOR Kİ, (29 Mart 2010 16:33)Ben entellektüel değilim tatlım..:)Türk dilini de her düzeyde kullanırım..Bu yazının yorumlarını özellikle takip ediyorum, K.kokusu benim için bilir kişi..Bu yazıya ne kadar farklı yorum gelirse o kadar değer bulur..Yazara teşekkür etmek tabii ki güzel birşey ama yazıdan aldığım birşey yoksa kahve ikram etmiş gibi teşekkür edemem..dokunaklı bir ahkam. lavinya ne diyecek bakalım.koyunluğu kabul edeceğini sanmam.yüreklidir lavinya.
Benim adım kırmızı hakkında da http://goo.gl/zNhK adresinde güzel bir söyleşi var.
Edep, erkan, edebiyat bir de romanda postmodernizim derken edep bilmezlerin ayağa düşmüş edebiyle ilgilenmeden yazarı tebrik edip gidelim.
Ahan da kabilenin üyelerinden edep dersi:)
pbk teveccühün canım,mecburen gözlerine sağlık varol.kamil us katkın için teşekkürler.kral chiplak eksik olmayın efendim, teşekkür ederim.
Süper eser..
hey gidi kahve kokusu hey
allah ramet etsin iyi kızdı
Bilgi için teşekkürlerBurunburun estetigiburun ameliyatiburun estetigi fiyat