bildirgec.org

kadın hakkında tüm yazılar

çırıl çıplak,etten kandan bir kadın…

koza 68 | 23 May 2007 15:17

Ergenlikten yeni çıktığım dönemler…O güne kadar yaşadığım en kötü yılbaşı gecesi….
Kız arkadaşım çıkamıyor, planlarımız yatık…evde oturmak kabus…
En kızgın, en asi en şımarık olduğum dönemler…her şey öylesine can sıkıcı öylesine anlamsız ki…
Led zeppeline dinleyip, evdeki tüm kapıları bizimkilerin suratına çarparcasına vurup,kendimi sokağa attım…erenköy’den, kadıköy’e kadar rotasız yürüdüm…reks sineması sokağından bir bira alıp kendimi sinemaya attım…
Film başlamış…ne oynadığı ne olup bittiği umurumda bile değil…yer göstericinin, ışık tuttuğu koltuğa gıcıklık olsun diye oturmadım…zaten sinemada yirmi otuz kişi ,ya var ya yok…biramı içip uyumayı düşünüyorum….
Koltuk gıcırtıları ile uyandığımda antrakt olduğunu anlayıp, fuaye ye çıktım, iki çikolata alıp, masalardan birine oturdum…ikinci yarıda da kestirmeyi düşünüyorum…
…………………..,
Annem yaşlarında, tahmin ettiğim kısa kürk mantolu kadının biri ,usulca karşıma oturup, gazetesini karıştırmaya başlıyor…sayfaları öyle hızlı çeviriyor ki, ne aradığını anlamıyorum…üstelik kadın öyle hızlı hareketler yapıyor ki, bir yandan sigarasını içiyor, bir yandan çantasında bir şeyler arıyor, bir yandan da elindeki cumhuriyet gazetesini hışır hışır çevirip duruyor…gıcık oluyorum kadına…çikolatamı bitirmeye çalışıyorum…

………………………
“ damak ha? Hiç sevmem “ kadın bunu söylerken bütün dikkatiyle beni inceliyor…
………………..
“ biz yiyemiyoruz kilo falan işte”
“isterseniz bi parça alın teyze”
………………….
başındaki bereyi, çıkartıp omuzlarına kadar inen saçlarını ensesinde topluyor…
“senin canın sıkkın di mi?…benim de canım sıkkın biliyo musun?”
dikkatimi çeken şey; kadının beresini çıkarttıktan sonraki görüntüsü ve ses tonu…yaşını bir türlü kestiremiyorum…annemden çok genç olabilir…nasıl hitap edeceğimi şaşırdım…
“evet biraz sıkkın, bira içtim geçmedi”
“çukulata da geçirmez ama!” bunu söylerken öyle şirinki, o dağınık, annem benzeri kadın gitmiş yerine arkadaş olmak için yanıp tutuşan biri var sanki…
“ bak sana bir teklifim var, bende filmi tutmadım gel sana bira ısmarlıyim ne dersin?”
ulan karı bizi keklemeye mi çalışıyor ne ?,annemin arkadaşlarından biri olabilir mi?…
“tamam çıkalım”
o an hiç beklemediğim bişey yapıyor,ben montumun fermuarını çekerken o yakalarıma kendince şekil yapmaya çalışıyor…
“bak böyle daha hoş oldu”
dışarda hava buz gibi, yanımda kürk mantolu bir kadın…of ya ayşenur of ya….
…………………….

İnci ; Pera’da, madam olga’nın bale okulunda eğitmen, saint joseph mezunu,moda’da yalnız yaşıyor…otuziki yaşında imiş…
O’nu oturduğum yerden, izliyorum…orta boylu, omuzlarına dökülen siyah saçları, incecik parmakları ile kürk’lü halinden çok farklı…O’nu sanki bir büyütecin arkasından izliyorum..ilk kez çıplak gördüğüm kadın,aynadan beni kesiyor, gülümsüyor…neler yapmam gerektiğini kestiremiyorum…şimdi de küçücük karnı ve onun ortasına derine gömülmüş göbeği ile karşımda duruyor…
……………………
Bir yıl boyunca hep kışkırtıcı şeyler yaptı…sanki beni yeni açlıklara sürüklemek isteyen hesaplı bir tavır içinde oldu…sırf benim için saçlarını kısa kestirdi…
Beni öylesine ustaca öylesine soğukkanlı idare etti ki on dokuzuma gelinceye kadar o’nu terk etmeyi bir an düşünmedim…
…………………
“ o filmi ikinci kez izledim biliyor musun?” yanında geçirdiğim ilk geceydi bunu söylerken..
“amma saçma” dedim
“kes, saçma falan diil”
“adını bile bilmiyorum filmin ya! “ dedim
“la picine “
“orda ki adamın gençliğine benziyorsun haberin var mı?”
“tamam boşver filmi hadi bi daha” dedim
“hayır canım, kahveden sonra hemen sevişilmez, biraz uyunur ondan sonra tamam mı? “
…………………….
onun yanında kim olduğumu unutup, henüz dünyayı,ufku,dostluğu,aşkı,yeni öğrenen bir çocuk gibi hissedecektim kendimi…Onunla en derin mağaralara kadar girecek ama hiçbir zaman sonuna kadar gidemeyecektim…Beni bırakıp fransaya yerleştiğinde,ondan bana kalan şeyler,Beni kendine çeken,tanımadığım ülkelerde gezdiren ve adı sanı bilinmeyen, zaman ölçüsüne vurulamayan bir “kadın” kalacaktı….
“artık uçma zamanın bebişim” diyebilen bir ” cesur yürek” kadın…

Seni çok seviyorum!!!

darjeeling | 22 May 2007 09:55

Olmaz demeyin, oluyor.
Sizi en olmadık zamanda, tam da siz artık ‘ayrılık vaktidir’ demişken geliyor, şaşırtıyor, mutlu ediyor. Gecenin 02:30’unda hanginizin kapısı çalındı ve karşınızda sevdiğinizi gördünüz? Çok ama çok uzak bir yerden geldiğini bilipte şok oldunuz o yolu sizin için çektiğine? O kişi hazırladığı süprize sizi adım adım götürürken içinde yüzünüzde göreceği mutluluğun verdiği heyecan ve şimdiye dek kalp kırışlarının pişmanlığı var elbet. ‘Cebinde meteliği yokken, bir şekilde yolunu bulup, benim için, benim için milyonlarca para harcayıp bu süprizi hazırlamış’ dersiniz. Bu yazıyı okuyanların bile bu süprizin ne olduğunu merak etmelerine yol açacak kadar güzeldir yaşadığınız olay. İşte o zaman anlarsınız sizi artık sevmediğini düşündüğünüz adamın aslında size aşık olduğunu ve sizden vazgeçemediğini. Başkasını değil sizi hayatında istediğini, annenize ‘anneciğim’ derken aslında samimi olduğunu anlarsınız.
Joss Stone söylüyor bir yandan ‘fell in love with a boy, i fell in love once and almost completely’
Son dakikalarını bile sizinle geçirmek isteyen adama karşı koyamazsınız. Bu haftasonu size yaşattığı mutluluk için ona nasıl teşekkür edeceğinizi bilemezken, bu satırlar dökülüverir parmaklarınızdan…
‘Teşekkür ederim. Sadece varlığına bile razıyım ben. Her zaman yanımda ol yeter, seni ne kadar çok sevdiğimi @lorienn, @kopanisti, @nicholai hel @strawberry ve diğerleri,hepsi bilsin istedim. Canımsın…’

Menstruasyon dönemi halet i ruhiyesi…

mansonilized | 21 May 2007 16:26

Sabah uyanılır. Gözler henüz kapalıdır.Karın ve bel bölgesindeki garip inşaat çalışmalarının verdiği acıyla surat ekşitilir. Gayet bitik ve kendinden nefret eden bir ruh haliyle yataktan kalkılır. Mümkün olan en geniş ve yumuşak kıyafetler giyilmelidir. Lavaboya gidilir. Suratın rengi değişmiş garip yeşilimsi bir çamur ifadesi lanet bir ağrıyla zonklayan kafa bölgesinin tümüne hakim olmuştur. Gerekli temizlik yapılır ve önlemler alınır. Bol bir pantolon ve sünmüş bir t-shirt giyilir. Saçlar olası en paspal şekilde bir araya getirilmeye çalışılır. Mutfağa gidilir ve midedeki garip bulantı nedeniyle hiçbir şeye dokunulmaz. Ayaklar sürünerek hafta sonundan kalma çanta alınır. İçi kontrol edilmez. Lojistik destek ekipmanı banyodan tedarik edilir çantaya tıkıştırılır.Göğüs,göbek bölgesi dün geceden bu yana akıl almaz bir şekilde şişmiştir. Tanrım bu ben miyimdir? Yine de hayat devam etmektedir. En rahat olduğu tahmin edilen terlikler yahut ayakkabılar seçilir. O da nedir? Terlikler yahut ayakkabılar davul kıvamına gelmiş ayaklara girmemektedir. Oturup zaten ağlamak için bahane arayan bünye bir güzel ağlar. Asansöre binerken gün boyu etrafındakilere saldırıp kavga edecek psikolojik yapı gözden geçirilir. Adet dönemindeki kadın güne hazırdır.

Bir kadın çizeceksin :p

mucumito | 21 May 2007 14:45

benim çalışmam...
benim çalışmam…

Picasso olmak ister misiniz? Bunun için buradaki linke girmeniz yeterli…Açılan sayfada play butonuna basarak çizim sayfasına ulaşabilirsiniz.Daha sonra yapmanız gereken sadece istediğiniz yüz,göz,burun vs. mouse ile tutup yanda duran kağıda atmak.Ayrıca aşağı satırdan renk,boyut,yön gibi ayarları yaparak resminizde kendi tarzınızı yansıtabilirsiniz.Son olarak signuture kısmınıza sizi tanımlayacak birşeyler yazarak çalışmanızı save kısmından kaydedebilirsiniz…Haydi kolay gelsin 🙂

not: Galeri kısmından diğer çalışmalara da gözatabilirsiniz 🙂

Turkey Lady clipart

redorack | 19 May 2007 19:06

http://classroomclipart.com/cgi-bin/kids/imageFolio.cgi?action=view&link=Clipart/People&image=turkeylady1.jpg&img=6&tt=

yaran alışveriş

kopanisti | 18 May 2007 16:27

Kadın, dükkana girdi.
-Hayırlı işler bir ekmek rica edebilirmiyim,
-Tabi bayan, hemen vereyim.
-Kaç kuruş acaba?
-40 kuruş bayan
Kadın kolundaki büyük çantasının sapını eline aldı ve açtı içinde küçük bir çanta çıkardı, büyük çantayı kapattı, küçük çantayı açtı, içinden para çantasını çıkardı, küçük çantayı kapattı, büyük çantayı açtı içine koydu, büyük çantayı kapattı, para çantasını açtı içinden bozuk para çantasını çıkardı, büyük çantasını açtı içinden küçük çantayı çıkardı, büyük çantayı kapattı, çantanın içinden para çantasını çıkardı, küçük çantayı kapattı, büyük çantayı açtı, küçük çantayı içine attı, büyük çantayı kapadı, küçük para çantasını açtı ,içinden 40 kuruş aradı buldu bakkala uzattı, küçük para çantasını kapattı büyük çantayı açtı içinden küçük çantayı çıkardı, büyük çantayı kapattı, küçük çantayı açtı içinden para çantasını çıkardı, küçük çantayı kapattı, büyük çantayı açtı küçük çantayı büyük çantanın içine attı, büyük çantayı kapattı, para çantasını açtı, içine bozuk para çantasını koydu, büyük çantayı açtı, içinden küçük çantayı çıkardı büyük çantayı kapattı, küçük çantayı açtı içinden para çantasını çıkardı, küçük çantayı kapattı, büyük çantayı açtı, küçük çantayı içine attı, para çantasına bozuk para çantasını koydu, para çantasını kapattı, büyük çantayı açtı, içinden küçük çantayı çıkardı, büyük çantayı kapattı, küçük çantayı açtı içine para çantasnı koydu, küçük çantayı kapattı, büyük çantayı açtı içine küçük çantayı koydu büyük çantayı kapattı, çantayı tekrar omuzuna astı diğer eline de ekmek poşetini aldı.
-iyi akşamlaaarrrr!

Kadın çok güzeldi bakkalın dili tutulmuştu, cevap veremedi. yüzünden boncuk boncuk terler boşalıyordu.

Ruhsuz adamın sevgilisi yaşamaya devam eder..

darjeeling | 17 May 2007 17:25

Bizim kız yaşantısına böyle devam etmek zorunda olduğunu anladığından beri hayat daha da tatsız olmuştu onun için. Kızın kendine çektirdikleri sürekli aklına geldikçe kızdan uzaklaşan bir adam, omzuna binen ağır iş yükü yüzünden iyice cansızlaşan bir beden ve giderek ruhsuzlaşan bir kalp. Adamı böyle tanımlamak hiç te yanlış olmazdı. Kız karşı tarafın hevessiz geçen telefon görüşmelerinin ardından kendini mutlu edebilmek adına televizyonda yayınlanan dizilerin eski bölümlerine bakıp bakıp saçma esprilere gülüyordu. Kimse anlamamalıydı mutsuz olduğunu ve zaten anlamalarına da gerek yoktu. Hep bu dönemi aşacaklarını düşünüyordu. Bu kadar yorgun bir bedeni olmasaydı sevdiği adamın belki şimdi yanında olurdu kızın. Buluşur, kavuşur, sarılır, öpüşür,…..
Ne iş gününün bitmesine yarım saat kalması, ne yarının cuma yani son iş günü olması, ne dip boyasının gelmiş olması ne de cebinde ay sonuna kadar 40 ytl olduğunu bilmesi ve hatta bu boyayı bile yaptıramayacak olduğunu anlaması bile canını yakmıyordu.
Sevdiği insanın kendini görmek için heves bile duymaması kadar canını hiçbir şey yakamazdı. Gözleri doldu yine. İşyerinde ağlanmazdı. Evine gidince rahattı ne de olsa. Oraya sakladı gözyaşlarını.
Aşk lazım aşk, aşk..Şarkı sözleri geldi aklına.
Ne yapmalıydı? Beklemeli? ya da hareket etmeli? Yeni bir aşk arayışına girişmeli? Ya da adamda varolan aşkı alevlendirmeli?Bir sonraki güne kadar beklemeye karar verdi. Belki bir şeyler değişirdi bir günde..
Ne de olsa bu kız hayatınızda görebileceğiniz en iyimser, aşkına en bağlı, en sadık, aşkını en çok sahiplenen kız. Mütevazi davranamadı ve ‘keşke benden binlerce olsa’ dedi..