bildirgec.org

itiraf hakkında tüm yazılar

Demirkubuz’un “İtiraf”ı (2002)

queennothing | 24 January 2011 11:26

“Kıskanmak”, “Masumiyet”, “Kader” gibi yapımlarla Türk Sineması’nın en iyi yönetmenlerinden biri olarak kabul edilen Zeki Demirkubuz‘un Karanlık Üstüne Öyküler üçlemesinin (Yazgı, İtiraf, Bekleme Odası) son filmi olan “İtiraf“, 2002 senesinde vizyona girdi. Taner Birsel, Başak Köklükaya, İskender Altın, Miraç Eronat, Gülgün Kutlu gibi isimlerin yer aldığı film, 21. İstanbul Uluslararası Film Festivali’nde ‘En İyi Erkek Oyuncu’, 13. Ankara Film Festivali’nde ‘En İyi Yönetmen’ Ödülü’nün yanısıra Demirkubuz, Mahmut Tali Öngören Özel Ödülü’nün sahibi oldu.
Mühendis olan Harun ve karısı Nilgün, Ankara’da yaşamaktadırlar. Sıradan bir yaşam süren çiftin monotonluğu bir şüpheden ziyade gözle görülüp, kulakla işitilen bir gerçekle bozulacak ve bitmeyen bir huzursuzluk başgösterecektir.

Kıskançlığın karanlık koridorları

kahramancayirli | 16 November 2009 16:13

Kıskançlığın karanlık koridorları

Kahraman Çayırlı

tempodergisi.com.tr adresinden alınmıştır: berrak tüzünataç
tempodergisi.com.tr adresinden alınmıştır: berrak tüzünataç

90larla birlikte Türk Sineması’nda kendi yolunu açan, önemli bağımsız yönetmenlerden biri de, kuşkusuz Zeki Demirkubuz. Tıpkı Derviş Zaim, Reha Erdem, Yeşim Ustaoğlu, Nuri Bilge Ceylan ve benzerleri gibi Demirkubuz da daha ilk filminde pırıl pırıl bir filmografinin işaretini sunar izleyisine: C Blok (1994) ile yüksek apartman bloklarına sıkışan üst sınıftan kent insanlarını anlatır.Masumiyet (1997) ile trajedik, çarpıcı bir aşk öyküsünü Haluk Bilginer, Güven Kıraç ve Derya Alabora’nın sinemamızda az rastlanacak derecede başarılı oyunculuk performansları eşliğinde yansıtır kamerasına. Üçüncü Sayfa (1999)’da yoksulluk, ihanet, sadakat gibi kavramları işler Demirkubuz. Yazgı (2001) ile Camus’nün Yabancı adlı kült eserinden yola çıkarak yazdığı senaryoyu filme çeker: Annesinin ölümüne tepki bile göstermeyen, işlemediği cinayeti üstlenen Musa’nın hikayesini…İtiraf (2001) ile yönetmen üst ekonomik sınıfta kadın-erkek ilişkilerinin çıkmazları, ihanetleri üzerinde durur. Dostoyevski’nin Suç ve Ceza romanını filme çekmek isteyen yönetmenin öyküsünü anlattığı Bekleme Odası (2003) gelir sonra. Kader (2006)’de ise Demirkubuz’un Masumiyet filminde tanıştığımız Bekir ve Uğur’un gençliğini izleriz…Demirkubuz’un filmleri, gişede az iş yapan ama çekirdek kitlesi tarafından merakla takip edilen, eleştirmenler ve sosyal bilimciler tarafından önemli övgüler alan, yurtiçi ve yurtdışı pek çok festivalden muhtelif ödüller toplayan filmler olur hep. Üslubunu her filminde geliştirir, anlattığı her yeni hikayede daha yetkinleşir Demirkubuz.

Sıkıcı, kömür kentinde bir balo…

Aşkım

Gumrah | 25 May 2009 09:51

Seni ne kadar sevdiğimi ancak yazabilirim. Şu an bunu yüzüne söyleyemem. İlk görüşte aşık oldum sana.

Kalbim deli gibi çarptı, hemen ellerine dokunmak istedim, mıknatıs gibi sana beni çeken varlığından bir santim öteye gidemedim.

Hadi dediler farkındaysan arkadaşlar, Gümrah artık gidelim ve hatırlar mısın? ben sana bir kez daha soru sormaya çalıştım, bizim şirkete uğradığınızda o bahsettiğiniz dosyanın bir örneğini bana da bırakabilir misiniz? dedim,hiç benle alakası olmayan bir işin dosyasını istedim, kabak gibi ortaya çıktım o an!

En Komik İtiraflar!

| 19 April 2009 09:36

http://ivillage.mynet.com/ruh-beden-sagligi/5086-en-komik-itiraflar

arka silecek

Thing | 27 January 2009 14:45

http://www.itiraf.com/649959/Arka_silecek/

aşkın esiriyim…

chai tea latte | 22 December 2008 15:22

Yüzüne karşı içimden çığlık atarken.Sesim kısılmış,ben farkına varmamışım bile.Yaptıklarımı ve yaptıklarını sorguluyorum.Soğuk ve yalnız odam da.Öfke,gurur,bencillik..Bunlarla yoğurmuşuz aşkı.Aslında yok olan bir duyguymuş,insanlığın yobazlaştığı,ruhların karardığı zaman da..

Zorlamışız, kazanmamışız da.Ne olduğumuzu bilmeden kararlar vermişiz.Masumiyetimizi kaybetmişiz.

Sana dair ne varsa yakmalıyım bu gece.Sevgiliye veda etmeliyim..Artık ne olduğumu bulmalıyım.Sen özgürlükler şehrinde bir yabancı.Ben tutsaklığını arayan aşk perisi..

Masumiyet : En iyi Türk filmi

behman | 18 December 2008 16:17

8.88/10
Yönetmen: Zeki Demirkubuz
Oyuncular: Derya Alabora, Haluk Bİlginer, Güven Kıraç
Yapım yılı: 1997
Tür: Dram

Okuldan atılmadan ütücülüğe, işportadan hapiste yatmaya kadar bir sürü hayat tecrübesinden sonra yönetmen Zeki Öktenin yanında asistanlıkla sinema hayatına atılan şahsına münhasır kişiliği ve filmleriyle Zeki Demirkubuz 1994’te ilk filmi “C Blok” ile dikkat çekmişti. Fakat asıl çıkışı 1997’de yönetmenliğini yaptığı “Masumiyet” filmi ile oldu. 34. Antalya Altın Portakal Film Festivali, 10. Ankara Film Festivali, 11. Adana Altın Koza Film Festivalindeki neredeyse tüm ödülleri toplayarak “en iyi”liğini ıspatladı. Özellikle Derya Alabora, sonra Haluk Bilginer ve Güven Kıraç‘ın oyunculuğunu konuşturduğu film gelmiş geçmiş “en iyi 10 türk filmi”nden biri. Her üçünün de oldukça başarılı oyunculuk sergilediği film ister senaryosu, ister çekimlerindeki sadelik, yalınlık ve bir o kadar da çarpıcılığıyla kesinlikle olduğu yeri hakediyor.

Beklentisiz(,) Gelişme

xcrescentx | 14 November 2008 09:38

Öncesi…

Seni düşünmeye başlamıştım iki buçuk yıldan sonra tekrar. Cevabı olmayan sorular denizinde yüzüyordum… İnsan bir şeyi gerçekten isterse kozmos onun istediğini yapmak için seferber olurmuş derler. Sertaç geldi Ankara’ya gidiyoruz biz dedi. Eh napalım gelelim dedim. Ankara yolcuğuna başladık maksat onlarla gezmek değildi. Seni gördüm. Beni etkileyen neydi hiç bilmiyorum ama sanırım senin beni etkilemek için özel bir şey yapmana gerek yoktu sen zaten oraya gelmeden önce bile yeteri kadar özeldin. Geri geldiğimde ise içimde doldurulamaz bir boşluk hissettim. Daha önce hissetmediğim kadar büyük bir boşluk… İlk iki ay gerçekten zordu bu zorluk senle ilgili değildi. Zorluk benim kendimle olan çatışmamdaydı. Kendi hislerimi çok iyi anladığıma inanırken birden bana tamamen yanlış gelen benim hayatımı değiştiren tanıdık hatayı benim yaptığımı anladım. Yediremedim kendime olmamalıydı böyle bir şey. Bu her şeyin daha başlangıç düşüncesiydi…Bu duyguyla savaşmaktan harap olduktan sonra duygularımı kontrol edemediğimi anladım en azından benim için değerli olan insanlar üzerinde benim mantığımın hiçbir işe yaramadığını gördüm. Ardından yeni sorunlar yüz göstermeye başladı. Sana söylemek istiyordum ama yine ben kendime engel oluyordum. Zor bir dönemdi. Asıl beni yiyip bitiren dönem ise bunun sonunun hiçbir yere varmayacağını kabullenmek oldu… Bunu başarana kadar seninle konuşmamaya özen gösteriyordum. Senin mesutla mutlu olduğunu bilmek bunu daha da kolaylaştırdı. İnsan bekleyemez mi dedim kendime. Evet, uzaktan yürütülebileceğine cesaret etmiştim. Ama bu kadar ileriye gidebilir miydim bilmiyordum.

Beklentisiz(,) Giriş

xcrescentx | 13 November 2008 18:22

Evet… Çıkmaz bir yolun sonundayım önümde duvar, arkamdaki gibi, sıkıştım kaldım… Nefes almak zor, yaralı bir serçe gibi hızlı, hızlı nefes alarak vuruyorum kendimi bir duvardan ötekine. Ama dur bu duyguların “öncesi” var… Hatta daha da “öncesi” var…

Aşk…

Aşk bencillikmiş derler bazen…

Gecenin bir yarısı uyandığında aklına gelen ilk şey ise;Onu hayatına dâhil etmek için karşı konulamaz bir istek duyarken sırf onun için kelimeleri kendi kulağına fısıldıyorsan;Sana anlattıkları üzücü dahi olsa onun anlatışlarıyla beraber kendi hislerin yerine onun hissettiklerinin aynısını hissediyorsan;Senin canını acıtamıyorsa;Sadece böyle birisinin sana değer verdiğini bilmek bile sana sonsuz mutluluk veriyorsa;Sana O’nunla ilgili sorunlarını anlatırken sen hala onun mutlu olacağına inandığın yola boğazın kanayarak ve parmaklarından tırnakların çekilirmişçesine acı çekerek sokuyorsan;Ve her şeye rağmen O’nun mutlu olduğunu bilmek sana bütün acılarını unutturuyorsa;