Öncesi…
Seni düşünmeye başlamıştım iki buçuk yıldan sonra tekrar. Cevabı olmayan sorular denizinde yüzüyordum… İnsan bir şeyi gerçekten isterse kozmos onun istediğini yapmak için seferber olurmuş derler. Sertaç geldi Ankara’ya gidiyoruz biz dedi. Eh napalım gelelim dedim. Ankara yolcuğuna başladık maksat onlarla gezmek değildi. Seni gördüm. Beni etkileyen neydi hiç bilmiyorum ama sanırım senin beni etkilemek için özel bir şey yapmana gerek yoktu sen zaten oraya gelmeden önce bile yeteri kadar özeldin. Geri geldiğimde ise içimde doldurulamaz bir boşluk hissettim. Daha önce hissetmediğim kadar büyük bir boşluk… İlk iki ay gerçekten zordu bu zorluk senle ilgili değildi. Zorluk benim kendimle olan çatışmamdaydı. Kendi hislerimi çok iyi anladığıma inanırken birden bana tamamen yanlış gelen benim hayatımı değiştiren tanıdık hatayı benim yaptığımı anladım. Yediremedim kendime olmamalıydı böyle bir şey. Bu her şeyin daha başlangıç düşüncesiydi…Bu duyguyla savaşmaktan harap olduktan sonra duygularımı kontrol edemediğimi anladım en azından benim için değerli olan insanlar üzerinde benim mantığımın hiçbir işe yaramadığını gördüm. Ardından yeni sorunlar yüz göstermeye başladı. Sana söylemek istiyordum ama yine ben kendime engel oluyordum. Zor bir dönemdi. Asıl beni yiyip bitiren dönem ise bunun sonunun hiçbir yere varmayacağını kabullenmek oldu… Bunu başarana kadar seninle konuşmamaya özen gösteriyordum. Senin mesutla mutlu olduğunu bilmek bunu daha da kolaylaştırdı. İnsan bekleyemez mi dedim kendime. Evet, uzaktan yürütülebileceğine cesaret etmiştim. Ama bu kadar ileriye gidebilir miydim bilmiyordum.Gece… (İç Ses)
Hayır, hayır aşk değildi benim yaşadıklarım. Farklıydı bu çünkü bize böyle anlatılmamıştı masallarda… Benim yeni tanıştığım bu şey aşk ise bir yanlışlık olmalıydı. Herkes korkusuzca sevdiğini anlatmak isterken; beni olabildiğine sessizliğe sokuyordu bu meret. “Hoşlanmak” ile daha önce tanışmıştım ve kesinlikle bu hoşlanma değildi. Sevgi desem seni tanıdığım günden bu yana hiç azalmamıştı zaten. Bir şeyler yeniydi artık. Lakin isimsizdi. Hiç olmamalıydı belki de bu, ya da son kullanma tarihi geçmiş bir histi bu yaşadığım.Kendimi yedim yavaşça… İnsan bir şeyi söylemekten korkabilir. Beni korkutan söyleyememek değil, bunları hissetmekten bile utanmaktı. Evet, ilk defa kendi hislerimi rahatlıkla anlayabildiğimi düşünen ben; bu hislerin nasıl oluşmasına izin verdiğimi bilmiyordum ve utanıyordum böyle hissettiğim için.Kendimi çıkmaza sokan yine bendim. Ve seni de yanımda sürükledim… Senin sevgilin varken olmamalıydı…Ardından “Evet” sözcüğünden korkmayı öğrendim. Aslında çok basitti her şey. Sana sorduğumda benim gitmem için gösterebileceğin üçüncü bir yol yoktu. Bütün her şeyi görebiliyordum. Hiç bilmediğim bir yerde yol ayrımına gelmiştim, hiç tanıdık değildi buralar daha önce hiç görmemiştim ama garip bir şekilde geldiğim yeri ve iki yolun ucunda da nerelere varacağımı çok iyi biliyordum. Hangi yoldan gideceğimi sormamın hiçbir manası yoktu. Biri çok kısa bir yoldu. O yoldan gitmemi istediğinde geldiğim ayak izlerinin hepsini hatırlayacaktım ve sonra silmeye çalışacaktım… Silerken de ayak izlerim o yolun üzerinde olacaktı… Diğer yol ise gerçekten tehlikelerle doluydu. Göstermeni hiç istemediğim bir yoldu. Normalde sonsuz mutluluk getirmesi gerekirken, beni acı ve ıstıraba götürecekti. Seni tanımadığıma inandıracaktı. Ayrıca hayatımda “araya giren kişi” olmak beni kendime düşman edecekti…Ben ne yaptım peki? Hiçbir şey… O iki yolun arasında bağdaş kurdum oturdum. Geri dönemedim ve bir yola da gidemedim. Eski zamanlarda dervişlerin yaptığı gibi acıdan bir şeyler öğrenecekmişim gibi çileye yattım. Anlamsız bir şekilde hayat etrafımdan yüzüme çarpan bir rüzgar gibi beni sıyırarak akıp gidiyordu… Artık hiçbir şeyin önemi yoktu. Nasıl bu kadar manasız olduğunun farkına varamadım diye şaşırıyordum insanların yaptıklarına…
yorumlar
böyle güzel bir lirik metni okumak iyi geldi bu sabah, teşekkürler.
sevilene beklentisiz bir mektubun 2. kısmı bu. yaşadıklarını yazmak insanı rahatlatıyor. vaktini “bana” ayırdığın için ben teşekkür ederim.
sonuç onay bekliyor (:
:))
sonuç yayınlanamıyormuş bir kaç şiir ve bir şarkı sözü olduğundan olsa gerek anlayamadım ne yapmalıyım? özdemir asaf’ın şiirlerini ve gizli öznenin bir şarkı sözünü koyunca hırsızlık mı yapıyorum (ya da bütün siteyi hırsız mı) (:
editörlere sorduğum soruya cevap aldıktan sonra çare kalmazsa öyle yapacağız artık ne yapalım (: biraz yeni olunca başlarda alışana kadar problem yaşıyor demek ki insan.
Beklentisiz(,) Sonuç
Benim TercümelerimHani şifreli kanalları izlemek için bir zımbırtı olur ya takarsın görüntü gelir. İşte benim sesimin yetmediği sözcüklerimin tıkandığı yerlerde şarkılar ve şiirler yoluyla anlamanı istesem alınmazsın herhalde… Ayrıca daha çok şeyler var söyleyemediğim… Zamanı gelince bir de benim gözümden seni anlatırım…Tabi bunu çok sevdiğimi biliyorsun…Bir gülümsedin…Böylece başladı bu kısa hikâyeYağmur bu ya, zamansız ıslattıFarkında değilmiş gibi yaptımHaklıydın, benim hala gün doğmayan dünlerim vardı…Hal böyleyken, ben böyleyken, yeni bir yara sen olmamalıydın…Böyle de güzel gülüşün yeterBen giderim sen kalkma boş verYabancı bir acı değilsin kalbime, ben giderim sen kal yerinde…”Sorular bende, cevapları sende saklı… Bırak kalsın, dedim ya; inan güzel böyle de…”Bazı olaylardan sonra merak saldığım Özdemir Asaf ‘tan birkaç dize koymazsam rahat uyuyamaz diye düşünüyorum… Çünkü bu adam “sen”i nasıl anlatacağını iyi biliyor…Ansızınben sensiz olanlara seni aratıyorum,ben sensiz kalanlara seni yaratıyorum,seni saklayacağım, seni yazıp-andıkçakendimi çoğaltıyor, seni kuşatıyorum.Unutturmayacağım, seni yaşatacağım,kendimi çoğalttıkça seni kuşatacağım,her zamanda, her yerde sen bende yasadıkçasen evreninde sana seni aratacağım.———————————————————“dün sabaha karşı kendimle konuştum.Ben hep kendime çıkan bir yokuştum.Yokuşun başında bir düşman vardı.Onu vurmaya gittim kendimle vuruştum.”Sensiz sensiz de denizi seyredebiliyorum.Hem dalgaların dili seninkinden açık.Ne kadar hatırlatsan kendini bos.Sensiz de seni sevebiliyorum.Hep bos konuşurduk hatırlar mısın, bula bula,karşılaştığımız zamanlarda.Sen, sevgiden şımaran çocuk,ben şaşıran budala.———————————————————“senden yana olanların da sana karşı olanların da bir değeri yok; seni anlamadıkça”———————————————————Dipnot: Bunları bitirdikten sonra bir daha okuyup yok şurası güzel olmamış düzelteyim demedim. En güzeli ilk akla gelenin karalanması gibi geliyor. Sana neler hissettiriyorum hala bir fikrim yok ama sadece ben kendimi anlatmaya çalıştım her ne kadar sözcükler yetmese bile…Bir de söylemekte zorluk çektiğim bir sürü şey var onlardan sadece bir tanesini bu yazıda bulabileceksin. Bu yazıda söylemekte zorluk çektiğim bir şeyin olmaması sadece kendi hislerimi kağıda dökmemdi. Sana hitap edecek şeyler söylemekte ise zorluk çektiğimi biliyorsun. Şu an söylemek istediğim tek bir şey var. Seni kendime anlatmam gerekse sanırım 2 kelime güzel anlatabilirdi…“Geçmişim ve Geleceğim”
mesaj ile olmayacağını anladım ;)bu yazının önemi benim için büyük… sevilene gönderilmiş bir açık mektup sadece beni anlatan… çıkmaz yolun sonundaki duvara geri dönüp baktığımda gördüğüm yolu çizdim.şimdi durduğum yerden bakınca sadece geldiğim yeri görüyorum daha ilerisi yok…kimsenin başına böyle bir sevda gelmesin… ama dedim ya böyle de güzel…