bildirgec.org

irade hakkında tüm yazılar

Apaçık bir düşman

zarifce | 22 December 2010 23:45

Allahü Teala ayeti kerimesinde mealen’Biz bu insanın aslı olan Adem’i suya karışmış ve nice yıllar geçmiş ve kurumuş balçıktan yarattık’ buyurmaktadır.(Hicr 26)
Allah Adem i yarattığında Meleklere ve iblise ‘Adem’e secde ve tevazu edin’ demiştir.Melekler secde etmiş ancak iblis kendisini Adem (a.s) den üstün görüp secde etmemiş ve Allah’ın emrine itaat etmediği için kafirlerden olmuştur.

virgül

astral | 17 February 2010 17:36

Penceremde güneş. Bulutların arasından kendini inşaa eden. inadına -belki-. Devam ediyor dedirten, inadına. Oysa inat yüzünden bu şarkının bu denli koyması ve koyacak olması. Güneşin inadı da ne? Onun inadı başka: Onun ki başka. O devam ediyoruz, ‘Kaldır kafanı ey hat!’ diyenlerden…

Devam ediyorum, planlarla. Gaianın köküne köklerimi gömmek üzere hayallerim/ tasarımlarımla, yürüyorum. Onunla olacaktı tüm bunlar ama olmadı ne yapalım.

Yazılar yazdım, buraya koyamayacağım kadar gerçek, şak diye açan gerçekleri, satırlar: Bende kalacak onlar. Kalsın. Kalan onca şeyden sonra bir yazı/ bin yazı kalmış çok mu?

yollar

admin | 15 February 2010 18:27

httpimg.blogcu.comuploadsdilsizmutercim
httpimg.blogcu.comuploadsdilsizmutercim

Yollar vardır. Gönlünüzü hiç katmamaya çalıştığınız yollar. Ne kadar olur, bilmediğiniz yollar…

Yollar oradadır. Hayatınızı bir yerde kesen/ bileşen yollar… Kimi zaman yollar sonbahara çıkar, kimi zaman yaza. Gözleriniz uzak diyarlara dalar, yoldan gelecek var derler. Ayağın kaşınır yola gideceksin yollar. Havada leylek gördüğün ve gönlünün çoktan coşkunun kucağına düşüverdiği yollar da vardır. An olur ki, dönülmez fırtınalar kalbini yoktan dağlamış, çoktan yoka çevirmiştir. Oysa yoktan çoka bırakacaktı hepsini, hani… Hani dediğin pınarlara düşüverdin oysaki. Oysaki düşlerinin en son da buna dönmesini umardın ateşler için de yanarken…

beyaz kemik toka (son)

astral | 27 December 2009 15:50

(Dört kuşakta, dört kadının ve bir şekilde dört kadından diğerine geçen beyaz kemikten tokanın hikayesidir. Kadınların her birinin hikayesinin ayrı zorlukları vardır. Hem zamanı, o zaman ülke koşullarını hem de o koşulların mantık ve duygu dünyasını nasıl şekillendirdiğini anlatmaktadır.
Ki, üç kuşaktaki zorluklar oldukça çetin görülmekteyken son kuşağın yaşadığı yüzeysellik, acaba tüm çetin koşullardan en ağır olanı mıdır? Belki, tüm öykü boyunca sorulan da budur…)

BEYAZ KEMİK TOKA (İkinci bölüm)

astral | 24 December 2009 12:04

KÜÇÜK KADIN, HAVVA

Doğarken yetim kalacak küçücük bir yürek dünyaya adım atar, yankılı olmayı beceremeyecek kaderlere börek açacaktır, Yunan yemekleriyle daima. Baba bir çatışmada kaybolur. Hiç tanışması nasip olmaz ne babayla, ne de anneyle. Halası bakar ona, Yunanlı bir Hala.

Bacadan kaçırılmış ve daha on ikisinde gerdeğe girmiş bir anne olmuş isimsiz küçük kadın Anjelika’nın yetim bebeğidir Havva.

İşte dünyası böyle başlar Havva Kadın’ın. Müslüman olmayan bir aile Havva adını verir, kaçırdıkları aile Müslümandı diye… Hava akrabalarını hiç bilmez.

İşte çivit mavisi insanının sıradan sorunları:

astral | 01 September 2009 09:40

Gün akar. Gün coşar. Gün zamandır. Gün ki, gülüp geçemediğin günler olur. Gün olur vurursun kendini sokaklara, kendini unutmak istediğin anlara imza atarsın. Başka bir gezegene gitmeyi ve orada kimsenin tanımamasını fayda olarak gördüğün durumları deneyimlemek istersin beyninin/ ruhunun içinde.

Gün olur anı unutmak istesin, an olur; yaşamak değil yaşıyor olmak saydığın. Yaşamayı istediklerini yaşamaktır arzun, kederin. An olur bir okyanusa bakar bulursun gözlerini, uzaklara dalar tüm anların, bir yandan da uzak ne henüz bilmezsin. Belki uzağı bilmemek, bulunduğun her yeri uzağa dönüştürendir. O ki, kendine de uzak olursun, bir bakışa da, bir gülüşe de belki de…

İrade mevzuu

induendo35 | 08 September 2008 15:00

Arkadaşlar tekrardan merhaba. İçinde bulunduğumuz Ramazan ayı münasebetiyle, bizi birbirimizden ayıran, suçlu-suçsuz, namuslu-namussuz, şerefli-şerefsiz, ahlâklı-ahlaksız, hırlı-hırsız vb. kisveleri alt başlıklarında sıralayan şeye, yani iradeye değinmek istiyorum.Sizin de hak vereceğiniz gibi insanlar nefis üzerine yaratılmış varlıklar. Akli dengesi yerinde olan bütün insanların istekleri aynı ama bu istekler karşısında gösterdikleri tepki farklıdır. Peki nedir bu fark? Coğrafi konum mu? Gelir düzeyi mi? Tahsil durumu mu? Aklımıza gelebilecek en uç noktalar bile bu soruya cevap değil sanırım. Çünkü insanın fıtratı gereği bazı şeyler içgüdüsel oluşuyor, sonradan edinimle değil. Örneğin beslenme, barınma, üreme ve tembellik her insanın yapısında doğuştan var olan şeyler değil mi? Kendinizi bir gözden geçirin bakalım. Dağdaki çobanla kentteki genel müdürün cinsel ihtiyacı aynıdır ve ikisinin de bildiği bir tek giderme yolu vardır.

İRADE

teacher07 | 07 April 2008 10:43

Bilmem iradenize ne kadar sahipsiniz… Kendinizi iradenize sahip biri olarak görüyor musunuz? Yoksa dayanılmaz tutku ve zaaflarınıza yenik mi düşersiniz? Verdiğiniz karardan caydığınız olur mu hiç? Ben kendime sorarım zaman zaman; irademi kullanabiliyor muyum, iradeli biri miyim? Evet iradeliyim, özgür irademi kullanırım. Kararlar alırım caymadan uygularım. Hareketlerim kontrollü ve iradem içindedir. Çevreden gelecek olumsuz uyarımlardan etkilenmem. İrademi kullandıkça da başarılı olurum. İradesi zayıf birisi değilim. Yaşam çizgime iradem yön verir.

harç bitti,yapı paydosss

kelebeklerozgurdur | 18 October 2007 13:08

Kadın boşanmak istiyorum dedi yavaşça…Sesi öylesine olağan bir şey söyler gibi çıktı ki,arkası dönük adam su içtiği bardağı masaya koyarken, omuzlarını kaldırarak olur dedi ve diğer odaya geçti sakince…Kadın şaşırdı bu sakinliğe….Mutfakta yemek yapmakta idi o iki cümle dudaklarından döküldüğünde…Hem soğanları kavuruyor hem de şaşırsın mı üzülsün mü bilemiyordu adamın bu tavrına.
Yarım saat sonra, masayı hazırlamak için diğer odaya geçti….Adam tv izliyordu, bir Kemal Sunal filminin bilmem kaçıncı tekrarını…Kadın masayı hazırladı ve hadi dedi adama..adam kumandayı koltuğa fırlatırcasına atarak oturdu masaya..Göz göze gelmemeye çalışarak yediler yemeklerini sessizlik içinde..Kadın hissediyordu,fırtına öncesi sessizliği idi bu aslında…Adamın bu sakin kabullenişi hayra alamet değildi çünkü…..

KELAMA SELAM.. KUANTUMA DEVAM..

karasiyah | 08 October 2007 19:24

kelamına sığınak arayanlar..

kaybolduğu yerde bulunmak ister.. “kenz-i mahfi”..

ne ayağına geleni çeker..
ne de yüzüne el süreni..
ne ucundadır iradenin..
ne tutunduğu bir göz kalmıştır..

sağanaklı bir yol seferinde.. bir gece vakti..
“isra”ya üfürülen buğulu bir nefes..
iki rekatlık bir iç geçiriştir..

ne bilinerek ölünmeli..
ne de birinin elini tutmadan..