httpimg.blogcu.comuploadsdilsizmutercim
httpimg.blogcu.comuploadsdilsizmutercim

Yollar vardır. Gönlünüzü hiç katmamaya çalıştığınız yollar. Ne kadar olur, bilmediğiniz yollar…Yollar oradadır. Hayatınızı bir yerde kesen/ bileşen yollar… Kimi zaman yollar sonbahara çıkar, kimi zaman yaza. Gözleriniz uzak diyarlara dalar, yoldan gelecek var derler. Ayağın kaşınır yola gideceksin yollar. Havada leylek gördüğün ve gönlünün çoktan coşkunun kucağına düşüverdiği yollar da vardır. An olur ki, dönülmez fırtınalar kalbini yoktan dağlamış, çoktan yoka çevirmiştir. Oysa yoktan çoka bırakacaktı hepsini, hani… Hani dediğin pınarlara düşüverdin oysaki. Oysaki düşlerinin en son da buna dönmesini umardın ateşler için de yanarken…Yollar vardır, yeni bir hayat başlatan. Yollar vardır, tam anlamıyla bitiren. Yollar vardır, zaten bitmiş olan. Bu gibi yolları yola çıktıktan epey sonra anlarsın, o tarafa ya da bu tarafa bakayım dediğinde, gördüğün yola başlamadığındır ya da geç hepsini sadece öğretiden ibaret olan bir tekamülün içinde oyalanan bit tanesi kadarsındır o zaman. İşte o an yol da kalmaz umut da, yola dair. Artık o yol neye dairse, ona ait bir şey kalmadığı gibi her şeyi alır götürür.Fırtına var, ağaçlar yerlerinden sökülecek sanki. Bugün onun doğum günü. Kimse bilmiyor içinin ağladığını. Kız eski bir merdivene oturuvermiş. İki ev arasında, çocukluğundan beri oyunlar oynadığı bir merdiven, onu anlayan ve nice dertlerini herkesten iyi, herkesten çok; kederlice dinlemiş olan…Hiç yargılamandan dinlemiş olan bir merdivene oturmuş, bir elini çenesine öylesine dayamış, gözleri dalmış gitmiş kaybettiği yollara ya da hiç başlamadığı yollara, uzaklara, sol yanağından içli bir sızı bağıran sessiz bir damlacık dökülüvermiş. Burnunu çekmiş, yutkunmuş; daha fazla akmaması için o damlaların tutmuş yollarını da kendini de. Ama gözleri yine uzak yollara baka kalmış, kimse bilmemiş. Bazen kendi bile.Kaybettiği yollardan birini yazmış bu kâğıda bugün, herkes onu kutlarken; içinde bir kız çocuğu eski bir merdivene oturup dertleşmiş yollarla. Onunsa gözleri o sırada sadece uzak diyarlara bakar olmuş, oradakiler de; ‘Daldın yine’ demiş. Oysa hangi yanmayan pınarın cenazesinde kilit taşı arayan acı yazıt ve daha ötesi için bir romanın ilk sayfasını yazan kadınmış o. Bilmemişler. Söylememişler. Yazmamışlar.Yollar vardır, içten ve derinden vurur. Bazen ansızın gelir, büyülü sözler söyler; hayatının kuytusunda kendini -senden dahi önemliymişcesine- inşaa ettikten sonra asıl inşaatın bir yaşam olduğunu unuturcasına geçer gider; bazen tek bir sözle vurur insan. Başka yollara düşürür.Dışarıda ağaçlar eğiliyor ama eğilmem diyorlar yine de inatla. Ağaçlar dahi bu denli inatçı kanarken uzaklar nasıl yakın olur ki dedi o içten gelen bakışlar bilincime işlerken… kız kafasını kaldırdı boynuma sarıldı, sımsıkı bir sarılıştı. Sadece sarıldı, her şeyi anladım. Acıları aktı omzuma ve aynı karmada uzun süredir koştuğumuzu da o an sakince anladım. Elimden tuttu, artık rahattı, yanındaydım, yanımdaydı. Yeterdi. Yolda bizdik, gidilen de, gelen de. Hepsi bu kadar işte, hepsi bu kadar.Yollar var yazgıda. Derin yollar yazdığımız yazdırtan, yeniden yazdıran, ne yazacağını önceden söylemeyen yollar. Yollar gizemlidir, yollar sır. Yollar senin hayatındır, yollar tercih. Yollar koşullar değildir yalnız, insan en çok yollarını kendi oluşturduğunda huzur dolar. Kimi zamanda yola girer ve der ki bu yol bana yazılmış ve gerisini de zevkle usulca ben yazacağım.İsli bir fırtına, anlamlı; zamansız. Tüm fırtınalar biraz zamansızdır. Zamanlı olsa bu denli vurmaz zaten. Yollar var. Derin ayrımlar. Yollar, yollar… Fırtınayı izliyorum, yollarımı görüyorum. Puslu akşama yakışan bir hava: Ağaçlar eğiliyor, bazı insanlar hiç eğilmiyor.(Yasal Haklar: Kaynak gösterilsin ya da gösterilmesin, hangi dilde olursa olsun içeriğin bir kısmı ya da tamamının kullanılması yasaktır. Bu yazının yasal hakları www.hafif.org ve Astral’a aittir. Bu madde, altında yazmıyor olsa dahi, Astral’ın tüm yazıları için geçerlidir.)