bildirgec.org

insanlık hakkında tüm yazılar

Falling skies 2. sezon sneak peek!

emsvizyon | 12 April 2012 03:41

efenim;
uzaylıların dünyayı istilası üzerine kurulmuş olan, başrolünü noah wyle’ın oynadığı dizimiz falling skies, 2. sezonuna merhaba dedirtmeden önce 3 dakikalık güzel bir video hazırlamış. ilk sezonundaki aile draması dozuyla çoğu zaman bayan falling skies, yine de izleniyordu. ancak bu yeni sezon öttürecek gibi 😉

( bilmeyen varsa ) TNT yapımı falling skies; national geographic’te felaket anları kurguları yapılıyor hani, işte o kurgulardan uzaylı istilasını konu alan bölüm gibi bir dizi, ondan az daha efektli ve aile dramı bol olanı. hatta isteyen olursa dizinin sonunu da söylerim :))

Bir tas yemek ve insan insana sohbet…

bithikotsis | 23 April 2011 11:03

Hep duymuşuzdur. Dünya kadar malı var ama mutsuz. Kulak misafiri olmuşuzdur, neredeyse herşeye sahip ama tatmin olamamış, huzursuz…Evet, var boyle birileri. Sizin, bizim belki ismen bildiğimiz yahut bilmediğimiz insanlar var bu konumda olan.

kuyuda

taha3045 | 04 December 2010 16:07

Diyarlardan birinde bir kız yaşarmış kendine göre güzel, kendine göre soyluymuş ama dedim ya kendine göre…

Henüz yeni yürümeye başlamış bir bebekken bahçedeki kuyuya düştüğü vakit bir süre yokluğu belli olmamış, zavallı yavrucak kör,karanlık kuyuda saatlerce ağlamış bakmış gelen giden yok ne yapsın tabiki susmuş ve zifiri karnlıkta el yordamıyla çevresini karıştırmaya başlamış.

Bebek bu ya daha önce kuyuya düşürülen şeyleri hevesle toparlamaya başlamış, karanlıkta onların ne olduğunu bilmeden , bulduğunu pembe elbisesinin ceplerine doldurmaya başlamış, bir kaç saatte böyle geçirmiş.

katliamlar

nazokiraze | 02 December 2010 09:53

1932–1933 arası 5 ile 10 milyon arasındaki insanın hayatını kaybetmesine yol açan Holodomor Katliamıtarihteki diğer örnekleri gibi silah veya bombalarla yapılmadı.Şimdiki Ukrayna’nın bulunduğu yerde yaşanan bu olayda tabiatın ve şartların elverişli olmasına rağmen dış güçlar tarafından oluşturulan açlık nedeniyle göz göre göre milyonlarca kişi canından oldu. (Ukrayna’da yeniden alevlenen soykırım tartışmaları)

Salakça bir özeleştiri

taha3045 | 15 October 2010 18:41

Ey kafası az çalışan dostum kır şu önyargını, şu bunu giymiş, bu şu takımı tutmuş, bu şuna oy vermiş, bunun şeyi uzun, onunki kısa deme, isterse herkes tutsun kendi takımlarını sanane, sen tercihlere değil yüreğe bak, yürek yürekse eğer kılıfı önemli değildir, seveni sev, selam veren ver , hakedene hakettiği gibi davran ama görünüşünün, aksanının, güzelliğinin hakettiği değil, kalbinin hakketiğidir kastım. Bak o zaman topuğun kıçına değecek mutluluktan.

Buraya gelip iki satır yazalım havamızı bulalım, kafamızı bulalım, bir iki kelam edelim diye gelmişken, cadıların bile haklarını savunan yazıları okurken, kaliteli şarapları övüp lezzetli yemekleri severken, lezbiyenlerin, gaylerin özgürlüklerinden dem vururken dibe vurma ey dostum.

Yeni Siteler Keşfedelim – XIII

Atomic Bomb | 30 September 2010 09:27

Neil Armstong'un 1949 yılında yazdığı bir mektup
Neil Armstong’un 1949 yılında yazdığı bir mektup

Letters of note: Yazarlar, politikacılar, astronotlar, sanatçılar ve daha sayamadığımız tarihe mâl olmuş kişilerin mektupları orjinal olarak bu sitede sergileniyor.

Khan Academy: Google’ın düzenlediği 10^100 yarışmasında 2 milyon dolar kazanan site. Site basitçe matematikten, ekonomiye, bankacılığa, biyolojiden kimyaya değişik alanlarda 1800 video-ders içeriyor.

Scribd: Bu siteyi basitçe açıklamak için kullanacağımız tabir, dökümanların youtube’u olabilir. Bir pdf, word, powerpoint dosyası var ve bunu depolamak veya başkalarına kolayca göstermek istiyorsunuz. İşte burası tam adresi. Akademisyenlerin ders notu, sunum paylaştıkları bir platform olarak da biliniyor Türkiye’de. Eğer facebook üyeliğiniz varsa site, akıllı sistemi sayesinde ilgilendiğiniz alanlarla ilgili bilgileri size sunuyor. Site hatrı sayılır derecede akademik döküman, kitap vs. barındırıyor.

Şirin’i göndermek…(1)

| 28 June 2010 11:53

Şirin, onbir aylık, iki numara terier bir kız evlat..
Sahibesi için, sevdanın özüdür, yeri geldiğinde bu öz kemana, saza dökülür..
” Şirin’i her gittiğimiz yere taşıyamayız” dedim.
önce fikrimi beğenmedi, sonra kabul etti..
Şirin bize bakıyor, gözleri çakmak çakmak, hiçbir şey söylemeden öylece bakıyor.. Patisi kalbinin üzerinde, bir heykel gibi bizi dinliyor..
Şirin’e bir fiyat belirledik ve gazete ilanı ile sattık.. Satmamızın nedeni alıcıların gerçekten ciddi hayvansever olmaları içindi..
Şirin gitti,
Sersemce bir düşünce idi onu yollamak; Evet sersemce bir düşünce. yağmur altında dolaşmak romantizmini icat eden insan, aç insanların hayvanca oburluğuyla adeta kendi hayatına tükürebiliyor..

Berrak bir istanbul akşamında, denizin ortasında bir ada göz kırpıyor; Üzerinde hiçbir bitki yetişmeyen küçük bir ada.
Kimilerinin “sivri ada” kimilerinin “Hayırsız ada” ada dedikleri toprak parçası..
Hayırsız adanın bu kötü adı nereden gelmektedir?
Piyer Loti’nin anılarında şöyle anlatılır; ”
İstanbul’u köpeklerden temizlemek için serseriler,işsizler ve haydut kılıklı adamlar görevlendirildi. Bunlar işlerini demir kıskaçlarla yapıyorlar, zavallı kurbanlarını boyunlarından ayaklarından ya da kuyruklarından yakalıyor ve onları rasgele kan-revan içinde Hayırsız adaya götürecek mavnalara atıyorlardı…”
Adaya o günlerde yaklaşan teknelerde bulunanlar, gördükleri dehşet karşısında gözlerini kapamakta,
duydukları leş kokusu sonucunda burunlarına bez bağlamaktadırlar.Köpekler sefil bir biçimde ölürken,
şuurlarını yitirmekte ve birbirlerini parçalamaktadırlar. Çığlık ve havlamaları yeri göğü yırtmakta lodosla birlikte İstanbul’a ulaşmaktadır…
İki ay sonunda Hayırsızada’dan gelen tüm sesler kesilmiştir…

Merhamet

nehar | 08 May 2010 14:26

Ne zaman orada burada, banyoda, mutfakta zor durumda kalmış ıslanmış sinek, bocek, karınca v.s görsem hemen kurtarmak için elimden geleni yapar, uygun olduğunu düşündüğüm bir yere bırakırım. kış günü soğuk odada vızıldayıp duran bir sineği yakalayıp sıcak odaya saldığımı, yaz sıcağında elimdeki bir damladan su içmeye çalışan sineğe elimi iyice ıslatarak su verdiğimi bilirim. çok düşünerek yaptığım bir şey değil belki ama içimden gelen, yapmadan rahat edemediğim bir şeydir bu.

Geçenlerde yine lavabonun kenarında kıpırdayan ıslanmış küçücük bir canlı gördüm her zamanki gibi hemen bir parça kağıtla aldım onu, azıcık kuruyunca hareketlendi ve birden kağıdın üstünde zıplayıverdi. Bunu görmemle birlikte kağıdın arasında ezmem bir oldu zavallıyı. Ben değil miydim abdesti yarım bırakıp, onu kurtarmaya çalışan daha demin, refleks miydi ? ne olmuştu bilmiyorum, sadece bir an o iğne ucundan azıcık büyük canlının bir pire olduğunu düşündüğümü hatırlıyorum. Sanırım bite pireye duyduğum fobi bir anda bunu yapmamı sağlamıştı. sonra birden çok pişman oldum ve kendimi çok kötü hissettim.

anı

astral | 18 November 2009 14:11

Bir sabah kalktım. Buz gibi bir dünyaya kalktım. Kendi soğukluğumda yüzümü yıkadım, sabahın ayazını içime soludum. Giydim papuçlarımı, olmayacak bir sabaha uyandım. Uyandım. İçimde sürdürdüğüm kelimelerimle kendime sıcak bir öykü yazdım. Yüksek bir yere çıktım, en yüksek, sakladığım öykümü aşağılara bıraktım, dileklerim kabul olsun diye. Tuttuğum nefesimi bırakmadan usulca, kimse görmeden ağladım. Çocukluğumdaki aynı kızın gözlerine baktım aynada. İnandım ona. Çoktan beri topladığım güllerimi aldım elime. Bir sıcak tebessümün içimde bıraktığı matemin yolunu tutmak üzere yola çıktım. Kendi çıktığım yolda kendimi unuttum. Çoktan unutmuş bir ben vardım artık. Unutunca her şey değişti. Soğuk değişti, bulutlar değişti. Dedim ki, dileğim oldu. Oysa olan bendim, dilek de buydu. Ağlayan kız gözlerini sildi. Matemini duvara astı. Sustuğu anılarını albümlerden çıkardı. Valizin içine koydu. Bir bilet aldım uzak, uzak bir şehre. Dönüşsüz bir bilet yalnızca. Valizimi otobüse yerleştirdim. O uzak şehre yakınlaşırken valizim benden bir o kadar uzaklaştı. İçim temizlendi. Bu şehir temizlendi. Kar beyazı anılarım bana kaldı. Anılarımın matemi o yeni şehre…