bildirgec.org

hikaye hakkında tüm yazılar

Hikayeler Hep Yarım Kalacak

ceyhunak | 15 January 2009 10:57

“Pazarlık etme benle, aşkım satılık değil ki. İkinci el tezgâhlar da satılmıyor yüreğim. Kullanıp kullanıp atamızsın öyle. Ya sev ya terk et, fazla ısrar etmem merak etme”, dedim ve sen gittin. Gidişin acıtırken içimi, hafiflemişti yüreğim aslında. Sen bende ne ağırmışsın meğerse. Makyajımı silmeden küveti doldurdum soğuk suyla, bende küvetteydim şuan. İliklerime kadar hissederken soğuğu, her tarafım titriyordu. Çıplak bedenime baktım, morarmak üzere olan dudaklarımda kahrolası adın. Sayıkladım. Haykırdım. Şuursuzca çıktım banyodan, odama gittim, yatağıma baktım, ama yere yattım. Sensiz ilk geceyi yatağımla paylaşmak istemedim. Sakladım. Saklandım. Sabaha karşı uyandım, bir kahve yaptım, içimden gelen bir şarkıyı mırıldandım “kalbini kim kırdı, artık mavi değil mi denizler gökyüzü. Kanatlarını kim çaldı, artık sende değil mi?” sonra sustum. Kustum nefretimi. Biraz duruldum ve doğruldum. Birileri severken birileri giderse, hikâyeler hep yarım kalacak. Bir Pazar sabahı tek başına başlayacak ve sona erecek, ilk gün derken; günler, aylar ve hatta seneler geçecek. Şarkılar bana kalacak, yarım kalan hikâye mutuz sonla anlatılacak. Kahveler soğuyacak…

“Not: Pamuğumun hatırasına. Sanki onun ağzından.”

Ozan Beedle’ın Hikayeleri / J.K. Rowling

mesjann | 11 January 2009 21:30

  • Harry Potter serisiyle şöhreti yakalayan ve dünyanın en zengin yazarı olan J.K. Rowling‘den yepyeni bir kitap daha!Serinin son kitabı olan Harry Potter ve Ölüm Yadigârları’nda da adı olayların çözümlenmesinde geçen Ozan Beedle’ın Hikayeleri.
  • Kitabın Rowling’in el yazısıyla yazdığı nüshalarından biri geçen yıl müzayedede 4 milyon dolara satıldı.
  • 5 ayrı hikaye içeren Ozan Beedle Hikayeleri, alışılmış masal kalıplarının dışında okuyucuyla buluşuyor. Rowling’in esprili anlatımı ve sürükleyiciliğiyle hedef kitlesi yine çok geniş.
    Kitabın içeriğine gelince, Harry Potter’dan tanıdık gelen birçok kahramanla tekrar karşılaştığımız kitapta özellikle Hogwarts müdürü Albus Dumbledore’un notları ilgi çekiyor.Bu sihirli dünyanın zevkle sunulduğu bir kitap olması yanında akıllardaki birçok soruya yanıt veriyor.
  • Kitap, Harry Potter’dan bildiğimiz çevirmenler Sevin Okyay ve Kutlukhan Kutlu‘nun Türkçesiyle 15 Ocak’ta ülkemizde yayınlanacak.

dehşet ziya

koza86 | 07 January 2009 15:37

İstanbul’u dehşetli bir can sıkıntısı içinde bulunca uzayıp gittim..bu şehri sevmez değilim; ama bu ibinetor şehir herşeyi istiyor, kolunu bacaanı ver doymaz. işlediği cinayeti unutmak için vaka mahalinden uzaklaşan adam gibiyim.
hapse girsem, dışardakinden farklı bir ömrüm mü olacak? Öle biyer olacak ki, müstahkem, beni zaptedecek bir kule, bir kuytu..herhangi bir yer. sordum bilenlere; seni mahbes keser dediler.. bizim tekemmül edebilmemiz için, meyl edeceğimiz tek yer vicdanımızla başbaşa kalacağımız bir tecridmiş. buna şiddetle ihtiyacımız varmış. seni tabiata teslim edersek baştan çıkarsın, meşruda işin yok iflah olmazsın dediler.ziya abiyi orda tanıdım. beni zaptetmekle görevli bir nevi gardiyanmış.

Geceleme

ceyhunak | 27 December 2008 12:24

Gece;
Bildiğim en karanlık hece.
Dün gece;
Duyduğum en derin kinaye.
Gece,
Bildiğim en güzel hikaye.
Bu gece;
Gördüğüm en sade çehre.
Gece,
Sorduğum en basit bilmece.
Her gece;
Uyuduğum bir gece.

perihan mağden, leyla erbil – gecede

kahramancayirli | 18 November 2008 16:28

gecede çok iyi bir öykü kitabı, üstelik kapağı da hoş.
gecede çok iyi bir öykü kitabı, üstelik kapağı da hoş.

daha önce de birçok kez perihan mağden’in yazılarına bağlantı verip okuyun istemiştim, bir kere daha isteyeceğim. mağden’in bu pazarki yazısı gerçekten çok doğru ve çok güzel. sosyoloji bilen bir kalemin sinema ya da edebiyat hakkında yazılarını okumak ne güzel. hele ki sizin okuduğunuz bir kitap ya da izlediğiniz bir film hakkında yazıyorsa.
leyla erbil’in gecede adlı hikaye kitabı için çok övgü işitmiştim. kitapçıda 3 ytl’ye satıldığını görünce neredeyse çığlıklar atarak aldım. farklı, iyi öyküler, gecede’de okuyacağınız. ama erbil’in dili epey farklıdır. yaban gelebilir belki.
çağan ırmak’ın son filmi ıssız adam’dan mı bahsediyor herkes, bana mı öyle geliyor. belki yeni bir babam oğlum vakası yaşanır. hakkında konuşuldukça daha çok izlenir. hatta rekor kırar babam oğlum gibi.
daha önce önerdim mi bilmiyorum ama ırmak’ın bana old and wise’ı çal adlı bir kısa filmi var. derya alabora ve erkan can oynuyor. izleyin. fotoğraf ya da kısa film hakkında önerileriniz çok iyi olur. çünkü çok az insan kısa filmle vb ilgilendiği için yeni ürünleri, isimleri takip etmek kolay olmuyor.

OYUNCAK

ozanyazar | 14 November 2008 17:02

OYUNCAKİbrahim , cephe cephe savaşmaktan yorulmuştu. Komutanı Halit yüzbaşıya bakarken, duymasından korkar gibi mırıldandı; “Hey gidi Deli Halit komutanım, kurbanın olam !”

Çölde Osmanlı askerleri zor durumdaydı. Üstün silahlara sahip İtalyanlar, direniş karşısında çekiliyor, sonra tekrar saldırıyordu. Bu kısa süreli aralarda nefeslenen Osmanlı askeri arasındaydı Çankırılı İbrahim. yüzbaşısına hayranlıkla bakıyordu; “Yorulmaz mı bu adam..”. Yanında topraklara el sürüp, abdes alan arkadaşlarına baktı, sonra da kanayan yarasına. “Bu yara kanarken abdes tutar mı ?”

OĞLUM İÇİN

ozanyazar | 11 November 2008 17:10

OĞLUM İÇİN
Yokuştan aşağı koşar adım esen, sert rüzğar genç adamın ceketini savuruyor, dengesini bozuyordu. Lüks arabanın yanında istifini bozmamaya çalışarak, dimdik durmaya çabalıyordu. Gözleri bazen otelin kapısına, bazen de gökyüzünde toplaşan bulutlardaydı. İlk bakışta kararan bulutların getireceği yağmurdan endişelendiği görüntüsü vardı. Fakat dudağına yayılan hafif gülümseme bu düşünceyi yalanlıyordu.

Genç adam, kapısında beklediği lüks arabadan çok, kırları, bahçeleri düşünüyordu. Dudağında gezinen gülümseyişle beraber, “Şimdi köyümde olaydım, dağlardan esen rüzgâr bağrıma bağrıma vuraydı” diye düşünüyordu. İş hanının kapısında beklediği adamı yine göremeyince, tekrar iç dünyasına doğru yola çıktı. Gökyüzüne döndü. “Yağmur geliyor” Yollardaki telaşlı adımlarla yürüyenlere döndü, “Bahçelere sel gelir mi?”

ZEKANIN BU KADARI PES DEDİRTİYOR

nurozoz1980 | 05 November 2008 11:30

Yaşlı adam akşam ılık rüzgar eserken çiftlik evinin kapısında oturmuş az ilerdeki bahçesine bakıyordu. Patates ekme zamanı gelmişti. Koskoca bahçenin bellenmesi kazılması ve patateslerin ekilmesi lazımdı ama o bu işler için artık kendini güçsüz hissediyordu. Ona yardım edecek kimsede yoktu. Bir oğlu vardı oda hapisteydi. Duygulandı ve oturduğu yerden kalktı kağıt kalemini aldı ve duygularını oğluna anlatmak için yazmaya başladı. “sevgili oğlum bak patates ekme mevsimi geldi yine ama sen yoksun. Ah keşke şimdi burada olsan nasıl beraberce yapardık bunları el ele verip….. ve devam eder. mektup oğluna ulaşır ulaşmaz cevap gecikmeden gelir “hayır babacığım sakın o tarlayı kazma çünkü ben cesetleri oraya gömmüştüm”der. adam hayretler içerisinde mektuba bakıp oğlunun ne demek istediğine akıl erdirmeye çalışırken siren sesleri gecikmez kapıya çıktığında gözlerine inanamaz ortalık polis kaynamaktadır. Bir gün boyunca bahçeyi didik didik kazarlar ve ceset ararlar ama ne careki bulamazlar. Diğer gün yaşlı adama oğlundan bir mektup daha gelir. Mektupta şunlar yazmaktadır. “Sevgili babacığım artık patateslerini rahat rahat dikebilirsin buradan ancak bu kadar yardım edebildim sevgiyle kal.

dön gel ne olur ya da dönülmez akşamın ufkundayım

neceff | 03 November 2008 16:18

Kambur bir cücenin üstüne kar yağdı. Travmalı bir tramvay geçti beyninin üstünden. Çok sessiz bir martı yaklaşırken deniz kokusu gelen evine; uygunsuz bir halde konuşmak üzereydi sanki. Kafiyeli olsun diye yazıldığı her halinden belliydi hikayenin. Ama artık hikayeler kimsenin sikinde olmadığına göre, anlatmaya başlayabilirim…

Herkes yabancı; yüksek dinlenen yabancı müziğin sesine. Katliamlar şekil değiştirdi: o yüzden anlaşılamıyorlar ilk bakışta. Yoksa televizyon, asonsör, ranza, sırasıyla görüntü, enerji ve 31 katliamı. Bacağı kesilmiş bir kedi ne kadar komikse uykuda yakalanılan paranoyalar da bir o kadar trajik. Kim kıçına bir soba borusunun sokulduğunu hayal eder ki? Cinayetler değişti; sistemli cinayet işleyen çok az artık. Herkes herkesin ağzına boşalmak için yeni yöntemler üretirken, kendimi hiç de masum göstermek niyetinde değilim…Geri dönüşüm kutusuna attıklarım hala masa üstünde. Sildiğimi sandıklarım (sandıklarımın içinde sildiklerim) hep gözümün önünde…