Yaşlı adam akşam ılık rüzgar eserken çiftlik evinin kapısında oturmuş az ilerdeki bahçesine bakıyordu. Patates ekme zamanı gelmişti. Koskoca bahçenin bellenmesi kazılması ve patateslerin ekilmesi lazımdı ama o bu işler için artık kendini güçsüz hissediyordu. Ona yardım edecek kimsede yoktu. Bir oğlu vardı oda hapisteydi. Duygulandı ve oturduğu yerden kalktı kağıt kalemini aldı ve duygularını oğluna anlatmak için yazmaya başladı. “sevgili oğlum bak patates ekme mevsimi geldi yine ama sen yoksun. Ah keşke şimdi burada olsan nasıl beraberce yapardık bunları el ele verip….. ve devam eder. mektup oğluna ulaşır ulaşmaz cevap gecikmeden gelir “hayır babacığım sakın o tarlayı kazma çünkü ben cesetleri oraya gömmüştüm”der. adam hayretler içerisinde mektuba bakıp oğlunun ne demek istediğine akıl erdirmeye çalışırken siren sesleri gecikmez kapıya çıktığında gözlerine inanamaz ortalık polis kaynamaktadır. Bir gün boyunca bahçeyi didik didik kazarlar ve ceset ararlar ama ne careki bulamazlar. Diğer gün yaşlı adama oğlundan bir mektup daha gelir. Mektupta şunlar yazmaktadır. “Sevgili babacığım artık patateslerini rahat rahat dikebilirsin buradan ancak bu kadar yardım edebildim sevgiyle kal.