bildirgec.org

düşünce hakkında tüm yazılar

buyurgan

astral | 09 January 2010 14:12

Eric Johansson
Eric Johansson

Çevremizdeki herşey yaşadığımız gezegenin geçiciliğini göstermekte. (3) Eksenin eğik hali, üzerinde baskı yaratıyor; belli. Tüm kararsızlıklarının acısını sonsuz evrenden çıkaramazsın. Kavurucu sıcaklar ve çetin soğuklar, her şey her şey senin kafanın karışmasına neden olurken.

Mahmuzlarında geç açan yongalarını ödünleniyorsun; kusurlu ruhların bedenlerine, yalnız bedenlerine tırmıklanırken.

Sen ki, ortamların geçiciliğini benliğine kazıyan sen; bulunduğun çocukluk dönemlerini, kendini gerçekleştirmek için kullanmazken; sonunda yere serilmektesin derece derece. Buna da adalet demektesin, ‘Tanrının sevgili kuluyum’ diye.

aşk ve gurur

astral | 09 January 2010 11:49

eric johansson
eric johansson

Kendi kendimle karşı karşıya getirdi bu aşk beni. Kendime ‘Ne yapıyorsun? dediğim bir haldeyim. Neden? Açıklayayım: Onun için gururundan daha büyükdeğil bu aşk. Benim içinse aşkım çoktan gururumu aştı.

O bana hiç güzel söz etmezken -şu günlerde etmiyor- ben çevresinde dolanıyorum, benim için değerini anlatıyorum. Peki ben bu muyum?

Eski sevgililerim şu halimi görse bir yerleriyle, en rahat halleriyle, kendilerini çok keyifli hissederek gülerler. Belki onların beni affetmesini de sağlardı, o da ayrı. Epey adiliklerim olmuştu ya, üstelik hiç de vicdam yapmadığım.

mekan

astral | 31 December 2009 13:28

Dinlenecek bir mekan var mı bu dünyada?

Çalan telefon, ‘Nasılsın?
– İyiyim, sen nasılsın?

Bu mudur? İyi miyim?

Şimdi neyi paylaşmış olduk. Ne resmi ve hikâyeden bir hal hatır bu. Tamamı yalan…

Bir tatil istiyorum: nasıl? Annemi bu on beş günde düşünmek zorunda kalmayayım,ablam bir sokak ötede ve göremiyorum diye dert etmeyeyim, şirketteki yalan dolan aklıma takılmasın. ‘Faturaların ödeme tarihi ne zamandı, dur gecikmesin’ olmasın.

‘O, nasıl, aradı aramadı, gider gitmez; ömrüme kalır mı- hepsi ziyan mı olur?’, olmasın.

zaman

astral | 14 December 2009 13:22

Bir gece yarısı.

‘Çalmayan telefon ya da açılmayan telefon ne olurmuş?’

hissettiğin anlar… Zamanın durmadığı zamanlar. Zamanın seni kaile almadığı zamanlar…

Dünyanın sesinin seni kaile almamasından, yok olmaktan çok daha fazla korktuğun zamanlar… (ki, yok olmaktan korkmuyorum, içimde birçok şey yok olduğunda yok olma korkusu da kalmadı.)

Zaman akıyor, o deli zaman. Beni deli etmek için ve akıl sağlığım ne kadar bende kalırdiye beni test eden, test eden ve deli eden zaman…

Dünyanın üzerime geldiği bu zamanlarda, tüm dünyadan korkuyorum. Evet, ne olacağını bilmiyorum çünkü. ‘Ne olursa olsun banane’diyemiyorum.

BİZİM YAZ(G)IMIZ

astral | 23 November 2009 10:58

‘ÇOK SEVDİĞİN TARÇININ KOKUSUNU ALAMAZSAN TARÇIN HİÇBİR ŞEYDİR. ÇÜNKÜ TARÇININ TADI YOKTUR.’

– Zamandan azade.


– Taze sıkılmış portakal suyu. Çift katlı otobüs epey sıcak, yanımdaki adam iğrenç, kaşlarım çatık. Bir şehri terk edip diğerine giderken doğru ne soruları beynimde dolaşırken uyuyup kendimden kaçabilmeyi umuyorum.

– Ölmek bir ömür boyu mu sürer?

– Ölmeden doğamazsın. Rüyalarını gerçekleştirebilmek için önce uyanmalısın ve benim uyanma vaktim geldi.
– Eksik parçanı tamamlayamazsın çünkü aynı eksiklik onda da var. İki yarım insan bir tam insan edemez. İlk önce kendini tamamla. Sonra tamamlanmış biriyle ol ama yine de acım geçecek sanma çünkü acın geçmez. Duyduğun acı yüksek benliğinin eksikliği. Onun eksikliği değil. Sadece tamamlanırsan ve o da tamamlanmışsa şayet acı azalabilir ya da geçiştirilebilir ama unutma, ‘Tamamım artık!’ diyemeyeceksin çünkü anlam kapatılmaz. Heterojen, geçişli ve özne olan sen; anlamını sürekli değiştireceksin. Bu yüzden anlamın kapanırlığı mümkün değil.

Dünya İşleri

uuuucar | 20 November 2009 09:44

Herakleitos‘a inanıp yıllarca devinimin peşinden koştum.Oysa ırmaktan akan suyun yeniden bulut olduğunu ve yağmur olup yeniden ırmaktan aktığını farkettiğimde devinim yalanını keşfettim.Yıllarca peşinden koştuğum değişimi öldürdüğümde kendimi keşfettim.

MTV başka bir gezegenden gelen kaçak yayındır.

üretim simülasyonu
üretim simülasyonu

-Artık üretimi makineler(robotlar) yapıyor.İnsanlara kalan şeyse o üretilenleri pazarlamak.Pazarlama çağında tüm yalanlar mübahtır ve tüm yalancılar haklı!

üretim simülasyonu
üretim simülasyonu

-İnsanların, Eyfel kulesi gibi bir demir yığınını,sanayi devriminin simgesini romantik bulmaları onları aşağılamanın en kestirme yoludur.

-İnsanları tanıdıkça tanrının zaaflarını görüyorum.

-Dünya bir bok çukurudur.Bizler de onu tüketen bok kurtları.

yaşam, gerçek ve kabullenmek kavramları

astral | 16 November 2009 16:00

Yaşam ağır bir gerçek. Önceki enkarnelerinden topladığın bir iz.

Taşıyabilene ne ala. Gerçek, öncelikle kabullenmek içindir ki; bazen en ızdırap verici olan da budur.

İddia ettiğim her şey yalan. Bu böyle olur mu hiç dediğim her şeyde gördüm ki, durum hiç de öyle değilmiş. Biliyorum dediklerim komple palavra çıktı. Ben yanıldım. Dünyaya karşı atıp tuttum, tükürdüklerimi yaladım. Komple ziyanmışım.

İnsanın Boşluğa İhtiyacı

absynthe | 12 November 2009 09:12

İnsanı ve kendimi daha iyi tanıyabilmek için mümkün oldukça farklı ortamlara girip çıkmak, sadece kendi dar çevremizle sınırlı kalmayıp kendimizden tamamen farklı insanları tanımak, anlayabilmek çok önemli bir gayret bence. Şu K dergisinin kapağında yer alan Goethe’nin sözü gibi: “İnsan kendini yalnızca insanda tanır.”

Ben de normalde yapmayacağım şeyleri yapmaya çalışıyorum bu aralar. Kendim gibi düşünmeyen insanların nasıl olduğunu anlamaya çalışıyorum. Uzakdoğu felsefesini öğrenmek istiyordum uzun zamandır, çok sakin gelir bana hep, dinginlikle ve sessizlikle dünyayı anlama çabası. Hatta bazı Budistler hiç günah işlememek, Nirvana’ya daha çabuk ulaşmak için mümkün olduğunca az hareket eder, az konuşurlar. Neyse lafı uzatmayayım, yogaya yazıldım. İlk iki üç dersine katıldım henüz, fakat çok sevdim. En çok da her seansın son 10 dakikasında yaptığımız meditasyon kısmını sevdim. Bir objeye odaklanıp, ya da gözlerimizi kapatıp dakikalarca boşluğu düşünmek gibi bir şey. Aklında ne olursa olsun, o an kenara koyuyorsun ve boşluğa odaklanıyorsun. İçindeki düşünceler, duygular bir sıvıymış ve üzerinden dökülüyormuş gibi hissediyorsun. Bu benim için oldukça rahatlatıcıydı, demek ki insanın rahatlaması için boşluğa ihtiyacı varmış diye düşündüm. Hiçbir şeyin üzerine gitmeden, öylece bırakacaksın… Huzur bu anlama gelebilirmiş benim için.

Robo.to ile anlık video iletisi

dkare | 29 October 2009 17:34

robo.to için twitter’ın görüntülü versiyonu diyebiliriz. 1 Ağustos’ta hizmete başlayan robo.to justin timberlake’in tanıtması ile 20 Bin kullanıcıyı aştı. Ayrıca 100 Binin üzerinde videoya sahip.

videoların dört saniye sürmesi kullanıcıların “ne yapacağız” diye düşünmesine sebep olsa da aslında dört saniye olması özellikle istenmiş. Çünkü kullanıcılardan istenen anlık düşünceler ve duygusal ifadeleri göstermeleri.

Quantum Düşünce Tekniği

Heat Transfer | 26 October 2009 11:36

Bugün, bilimin ne kadar ileri gittiği konusunda övünsek de, belki gelecekte uğraştığımız şeylere gülüp geçeceğiz.
Dünyamızda artık bilim temellerine oturtulmamış hiçbirşey ciddiye alınmıyor. Bizim için gerçek kavramı; mutlaka bilimsel temellerden yükseliyor.
Quantum fiziği ve fizikçileri dünyada yeni bir çağı başlatmak üzereler. Quantum fiziğinde birçok kavram havada kalsa da, ilginç yaklaşımları ile quantum düşünürleri bizleri cezbetmekteler.

Hepimiz, beynimizin işleyiş tarzına akıl sır erdiremeyiz kimi zamanlar. Düşüncenin ne olduğunu düşünrüz. Düşünme işlevi beynimizde nasıl gerçekleşir? Hiçbirşey yoktan var edilemez ve varolan hiçbirşey yok edilemez. Peki düşünce nasıl yoktan varoluyor?. Beynimizde düşünceler nasıl yoktan varolabiliyorlar? Herşey gibi düşünce de enerjinin farklı bir formudur. İlginç olan şu ki; düşünceler beynimizde üretilmezler. Şaşırmayın, işte bu quantum fizikçilerinin cezbeden teorilerinden biridir. Düşünceler, bütün insanların beyinlerinin bağlı olduğu ortak bir alandan gelirler.