bildirgec.org

aşkım hakkında tüm yazılar

Aşkım

Chat Noir 1 | 17 February 2011 13:50

Gözlerindeki ışıltıyı dünyalara değişmem.
Yüzündeki gülüşü ömrüm yetse de düşlesem,
Kalbimdeki sevgiyi seninle paylaşabilsem,
İçimdeki sensizliği fısıldayabilsem,
Kirpiklerin bir ok gibi saplandı kalbime.
Sesin kulaklarımda hala benimle,
Sessizliğin dikkatimi çekti üstüne.
Bakışların aldı beni uçurdu gökyüzüne.
Kendine güvenen tavırların etkiledi beni.
Çocuksu gülüşün büyüledi beni.
O sıcacık bakışın birleştirdi bizi.
Anla artık, seviyorum seni.

Güliz Ardilli / İstanbul / 10 Mayıs 1998 Pazar

Yavşak sarma ve cinnet:)))))

| 30 August 2010 16:22

Maç inanılmaz heyecanlı oluyor, fener saldırıyor ama olmuyor rezalet be. Bi tane atsalar aşkımız kurtulacak hadi be hadi.Yalvarıyorum ya:)
Eyvahhh bide üstüne golü yedik:( Hemen uzaklaşıyorum salondan, doğru mutfağa neme lazım… Salonda hava berbat, sesleri duyuyorum maç extra zamana kalmışmış. Sevgili homurdanıyo baktım cepten biriyle konuşuyo” len bunların hepsi yavşak olum, ……koyiyim kombine alanı …..bından böle…..” Aklıma Fazıl Say’ın “yavşaklar” lafı geliyor.ses çıkarmadan kendimi tutamayıp gülüyorum…
Beni Fener’in sınavından çok sarmaya çalıştığım yaprak dolması entrese ediyor yalan yok… Napiim sevgili etli yaprak dolması istedi ben de uğraşıyorum… Annesi yaparmış. Yaparmış ama kadın bi sardımı yapraklar asla açılmazmış bide minik minik yaparmış offf da offff…Ha tabi bide taze yaprak olmalı imiş…
Taze yaprakları buldum kolayca. suya konurmuş onu da yaptım. Şimdi sarıyorum ama ben sardıkça onlar açılıyo etler kaçıyo içinden. Nerdeyse yapıştırmayı düşüneceğim. Ne saçma bi dolma be! Olmuyo işte kenara koyduğum bi tanesi daha patladı işte ayol bunlar ne manyak şeyler ya…Anneme açıp şikayet ettim dolmaları “ Bebeğim sen beceremezsin diyip kapattı teli” Yavşak dolmalarla boğuşuyorum adeta … Daha kadayıf yapcam offffff ya offffff…
Bu arada ensemde bir öpücük kendime getiriyor beni…” nası gidiyo aşkım?”
Haa süper süper diyorum:)) alllam şu rulolar açılmasın ya nolur…
Dolmaları görmesin diye maçı soruyim bari “ elendik ya, bitti Aykut gider artık”
Aykut? Birden uyanıyorum director olacak adamdı. Gelsin de şu dolmaları sarsın bari beni kurtarsın diye gülüyorum içimden…
“Evet aşkım gitsin ya dimi” diyorum dolmalardan uzaklaştırmak için..
Tam o arada annem arıyor “ dolmacı sardınmı bari “ canım burnımda , saçmalıyorum, teknik direktör Aykut gidecekmiş diyorum anneme “ Ne Aykutu bebeğim, arkadaşınızmı yemeğe gelecek diyo” hah bi o eksikti… Offf neyse allahım bide ramazan bide oruç bu adam… Kesin yarın açız:(( Yunan adalarınamı kaçsam ya…

Evim var benimm:))))

| 25 March 2010 16:16

Nihayet en çok istediğim şeye kavuşuyorum. Anlatamam o kadar çok sevinçliyimki. Yıllardır bizimkileri ikna edebilmek için didindim sonunda başardım. Sevgili babam yurt dışı görevini bitirip, istanbıla döner dönmez bana verdiği sözü tuttu canımın bebeği seni çok seviyorumm…
Bizim okulun mezunları genelde moda’da yerleşirler. uzun bir süredir oradaki eski “moda” evlerini kendi zevklerine göre restore ettirip martıların ve sanatçıların semti modaya akın ettiler…
Annemin suratı düşse de artık eşyalarımı yavaş yavaş taşıyorum, küçük bir çatı evim ama bana ait anahtarı bende ve kemanımı her istediğim vakit çalabileceğim ortamım… moda burnunu hatta koçonun meyhanesini bile az çok görebiliyorum burdan…
Caddebostan kültür merkezine ve haldun taner sahnelerine de çok yakın…
Okuldan bir dekaratör arkadaşıma evimizin içini design ettirdim. herkes herşeyi çok beğendi. Ama annem tavanları lacivert boyattığımı görünce kıyameti kopardı. sevgilim çok beğendi yeter bana…
Canımı sıkan tek şey sevgilimin bu semte olan gıcığı… Onu kesin alıştırıcağım buraya, şiirlerini yazılarını yazacak, kahvaltılarımızı,akşam yemeklerimizi minik balkonumuzda yapacağız ardından sürekli değişen estantenelerimizi yaşayacağız…
Çok heyecanlıyım, birazdan kadıköy çarşısına inip, alışveriş edeceğim ne alıcağımı bilmiyorum ona neler hazırlamam gerek onuda bilmiyorum, hepsini öğreneceğim önce buranın pazarcıları ile dostluklar kurmalıyım diye düşünüyorum. Annem de erenköyde böyle yapardı…
Hepsini aşarım sanıyorum burada bir sürü arkadaşım var öğrenecek çok şey var…
Tanrım güzel günler bizi beklesin nolurr…

PEMBE PATİKLER

lavinya76 | 19 March 2010 10:41

Vazgeçmeyi bilmiyor musun sen? diye azarlarken beni vazgeç dediğinde nelerden vazgeçmek zorunda kalacağımı bilmiyor gibiydi.

Kırgın gözlerle baktım yüzüne. Sesimin çıktığı kadar bağırmaya başladım. Nefes almaktan vazgeç, su içmekten vazgeç, yaşamaktan vazgeç demekten ne farkı var senin bu söylediğinin?

Artık telefonumun çalmasını beklemeyecektim mesela, ya da arayamayacaktım rehberden yalnızca bakacaktım numarasına. Belki özel numaradan çaldırıp sesini dinleyecektim. Ama merhaba diyemeyecektim normal bir ses tonuyla.

CANIM

astral | 30 December 2009 12:09

httpimg.blogcu.comuploadsMeLye_uzuntu_Neden_Tek_Kisilik.jpg
httpimg.blogcu.comuploadsMeLye_uzuntu_Neden_Tek_Kisilik.jpg

Şimdi bir düşün yanmış isiyim…
Geride kalmış buzdolabında içilmemiş/içilememiş hevesle alınmış, hevesli akşam/ geceler için saklanmış alkoller…

Soğuk bir ‘Nasılsın canım…?’ olmuş-um. Susakaldım, diyeceklerimi unuttum. ‘Bu muyum ben?’ dedi kendim kendime bin kere, saniyenin bin de birinde.

Susakaldım, canım lafından nefret ettim, hayatım boyunca artık canım lafından nefret edeceğimi anladığım andı.

düş

astral | 29 December 2009 12:26

httpimg2.blogcu.comimagescigcigdemtascanina_sarilmak.jpg
httpimg2.blogcu.comimagescigcigdemtascanina_sarilmak.jpg

Düşlerimi canlandıran adam.
Düşlerim vardı. Sen geldin düşlerim canlandı. Şimdi düşlerimde yaşıyorum. Yaşıyorum. Yaşadığımı an be an hissederek yaşıyorum. Düşlerimde seninle yaşıyorum. Düşlerimi canlandıran adamla yaşıyorum.

Sadece düşlerim vardı. Şimdi canlı canlı yaşadığım düşlerim var. Ben o düşlerde erkeğimle birlikte düşlerimde/izde yol alıyorum/uz.

Chéri (2009)

queennothing | 29 December 2009 12:02

İki defa Oscar adayı olan İngiliz yönetmen Stephen Frears‘ın yönetmenliğini üstlendiği 2009 çıkışlı “Chéri“, Fransız Edebiyatı’nın değerli isimlerinden Colette‘nin romanından uyarlandı. Filmde üç defa Oscar adayı olan Amerikan aktris Michelle Pfeiffer, 1981 doğumlu İngiliz aktör Rupert Friend, Oscar Ödüllü Amerikan aktris Kathy Bates ve Danimarkalı yıldız Iben Hjejle rol alıyor.

19, yüzyılın Paris’inde ‘belle époque’ adıyla tanımlanan dönemde güzel kadınlar, zengin erkekleri metresi olurlar ve bu sayede hayatlarında hiç çalışmadan mal mülk sahibi olup, istedikleri her şeye ulaşma şansını yakalayabilirler. Olgun, güzel ve bu işi yaparak oldukça para kazanmış Lea De Lonval da bu kadınların en güzeli, en zeki ve duyarlısıdır. Sevgilileri bir yana, yalnız kalmaktan tarifsiz bir haz duyan Lea’nın hayattaki tek derdi yaşıdır. Yaşına rağmen inanılmaz derecede güzel olan Lea, eski arkadaşı Madam Peloux’un özel ricasını kıramaz ve onun genç oğlu Chéri’nin metresi olur. Amaç, annesinin hiç bir isteiğini yerine getirmeyen, başına buyruk bir genç olan Chéri’ye hayatın neyle döndüğünü öğretebilmektir.

bir hayal kur

astral | 28 December 2009 09:55

27 Aralık’ 09, Hiç aşık olmadığımı ona baktığımda anladığımda…


Oyunların bedenlerimizde ruhumuzda, yeni adreslerini devamlı devamlı keşfettiği bir okyanusta, sana her akşam aşık olmak istiyorum. Bir ömre birlikte yazdığımız bir akşam, aynı öykünün içinde birbirimize bir öykü yazarken, o öyküde birbirine tutkuyla bağlı olan bir kadının bir erkeğin sırılsıklam öyküsünü oluşturuyoruz, çok çok sevdiğimiz bir şarkının eşliğinde… Başlangıcı yanına alıp gökkuşağını cebine koyup, hiç konuşmadan, sezerek, öperek içten ve derinden; teninden çok öte; yol alır yol.

gidene ağıt-1

terre | 15 October 2009 18:49

yokluguna çizgi çektiğim bir yolcusun sen
kanım akarda akar gider uzak yollara
sarhoşuyum aşkın öyle doluyum anlatamam sana
şarkılar dinliyorum sen yoksun diye
gelirsen ışıkları kapamadım hiç
gitveya gel ama asla beni unutma
bende senş unutmayacağım
canım çok yanıyor anla artık
hadi gel diyorum duy artık

gel hadi gel diyorum hep
akşamları sıkılıyorum sen yokken
bu duygusal gecelerde öleceğim bir gün
bana bakmazsın biliyorum
belki bakarsın bilemiyorum
gel artık
seni bekliyorum
sende beni bekleme
ben gelemem diyorum

aşkım aşkım

AbiHayatim | 22 August 2009 16:17

hayat hep iki seçenek sunar, bazen o da olmayabilir tabi. o zaman hep kelimesi yerine çoğunlukla diyelim.
yaşam ölüm.
yaşarız ama bir gün öleceğimizi düşünerek.
kavuşma ayrılık
kavuşuruz bazen ama ayrılma korkusu yaşarız.
bizim durum için de geçerli değil mi bu aşkım.
kavuşuyoruz ama içimizde hep bir ayrılma korkusu.
iki örnek içinde geçerli panzehir, bağımzıklık.
yaşarken ölüm korkusu duymayanlar, yaşamaya o denli bağlı olmayanlar olabilir mi?
kavuştuklarında da ayrılma korkusu taşımayanlar yine aynı kişiler mi?
ölmekten korkmuyorum ben, ayrılmaktan korktuğum kadar.
of! bak sigara geldi aklıma. halbuki sigara içmemden nefret edersin hemde sigara kelimesini söylememden.
şimdi niye söyledim tutmadım kendimi. sanırım savunma mekanizmamın kendine göre öç alma sistemi var. dudaklarını büktün, gözlerin yere düştü şimdi o kelimeyi okuyunca. bak yine dayanamadı yüreğim keşke söylemeseydim.
bu keşkeler bitirdi beni.
oysa sen benim yüreğimi kanattın lakin ben yine dayanamıyorum bu şekilde bir misillemeye.
acaba yüreğimi kanattın derken yine öç mü almaya çalıştım?
alt bilincimin kontrolünü yitirdim. sen bendeki burç yeteneklerimi çaldın. oysa ben tam bir yengecimdir. hiç dosdoğru gittiğim görünmez hedefime, aylarca bir cümlenin peşinden koştuğum olur, tıpkı senin için yıllarca beklediğim gibi.
şimdi ne oldu ki bekledim de, hala kıskaçlarım arasına alamadım seni.
sen bir kum tanesi oldun, denizden değil kayadan rüzgarla gelen. ben sana koca bir deryayı vaat ettim. sen sıcak kumaslı tercih ettin. korkutucu deniz, görünmüyor 1 metre ilerisi ama bir alem kaybettin orada. neyse derine dalmayayım, hep vurgun yeyişlerim bundan.
şimdi yardım istiyorum. bu yazıyı okuyan herkesten. aradığınız sevgiyi karşınızda bulamadınız ama aynı zamanda aşıksınız. gitmek mi lazım kalmak mı?
sorumu değiştiriyorum.
bir sofrada 10 kişi oturdunuz sevdiğiniz yemekten mi yersiniz, merak ettiğiniz mi?
sana yazamıyorum, ailen benimle görüşme diye 3. telefonuna da el koydular. internetini de kestiler sanırım feysbuktan yenileme göremiyorum. bende buraya döküyorum içimi, birgün okumak zorunda kalmandan korkarak. neyse yarın bulabildiğin bir telefondan çağrı at. ben seni arıcam. ha bugün yine babanı aradım haberin vardır. yine gelmek istemedi telefona kardeşin açtı.
seni senin anlayamıyacağın kadar seviyorum. bende anlamıyorum ne kadar sevdiğimi aslında. birgün tenden sıyrılınca anlıyacağımı ümit ediyorum. sende ümit et.