bildirgec.org

anne hakkında tüm yazılar

Hamilelere Özel Nüktedan Tişörtler

zabun | 19 June 2006 16:35

Hamile bayanlar için nükteli baskıları olan tişörtler yapılmış. Birinin üzerinde, içinde kek olan bir fırın resmedilmiş. Bebek kastedilerek; “hazır olunca çıkacak” gibi bir anlam yüklenmiş. Bir diğer tişörtte dünya haritası var, kastedilen “dünya ana”. Bir başkasında “boom” yazıyor, “patlamaya hazır bir kuvvet var sanki içimde” dermiş gibi. Bir diğerinde yumurta civciv resmedilmiş, “tavuk mu yumurtadan, yumurta mı tavuktan çıkar?” sorusu sorulmak istenmiş sanırım.

Lovebabu Hamilelere Tişörtler

yirmi adımda zaman

| 21 May 2006 17:33

merhaba günnükcan,

sen bu yazıyı okurken ben kahvaltımı yapmış, çayımı yudumluyor olacağım. evet evet, bu saatte kahvaltı!

kısa özete geçiyorum:
1. 24 saatin 20’sini evde geçirip o kadar yemek yedikten sonra evde kod yazmaktan, patates yumrusu gibi bir şey olup çıktım efendim. önümde benden habersiz yapıştırılmış gibi duran göbeğim beni rahatsız etmelerde… kendisiyle pek yakında ilgilenmek gereği doğdu. hele şu çalışmalarım bir sonuç versin bakayım…

2. beşiktaş’ta güzel bir lokanta olan ali baba restaruant’a gitmiş idik. ekmeğin üzerinde kalan unlardan dolayı, tutmuş olduğum tuzluğun elimden fırlayıp yere düşmesini engelleyememiş bulundum. oranın garsonlarına garip bir eğitim veriyorlar sanırsam. niye dersen, ne yaparsan yap; ilginç bir şekilde gülümseyip rahat etmeni sağlamaya çalışıyorlar. bunu anlatmamın nedeni şu ki; garsonlar “hiç önemli değil aaabi” dedikten 3 saniye sonra yan masadan aldığı tuzluğu masama koymak istedi. ve o da düşürdü tuzluğu! içimden dedim ki, “valla hakkaten önemli değilmiş sanırım”!

ata ve ana

| 14 May 2006 23:16

Atatürk ve Ana
Alıntıdır

Gazi Çiftliği’nde dolaşıp hava alırken oldukça yaşlı bir kadına rasladık. Atatürk attan inerek bu ihtiyar kadının yanına sokuldu.

– Merhaba nine…
Kadın Ata’nın yüzüne bakarak hafif bir sesle;
– “Merhaba” dedi.
– Nereden gelip nereye gidiyorsun?

Kadın şöyle bir duralayıp, “Neden sordun ki?” dedi:
“Buraların sağbısı mısın? Yoksa bekçisi mi?”

Paşa gülümsedi.
– Ne sahibiyim ne de bekçisiyim nine. Bu topraklar Türk milletinin malıdır. Buranın bekçisi de Türk milletinin kendisidir. Şimdi nereden gelip nereye gittiğini söyleyecek misin?

Anneannem

deborahhh | 26 April 2006 05:09

Şu anda evde üç-buçuk nesil kalıyoruz.Bizi özleyen anneannem, annem,ben ve kız kardeşlerim.Yalnız ben anneanneme taktım.Kadının gözünden hiç bir şey kaçmıyor.Bakın benim bazı sözlerime verdiği yanıtlar:*Bilgisayarım yetersiz dediğimde;
“git diz-üstü al”*Param yok ;
“git bankadan kredi iste”*Bana vermezler;”okulunu zamanında bitirseydin”
Bir başka diyalog:*ben bu yazarı beğenmiyorum;
“sen artık prefesör olmuşsun,kimseyi beğenmessin”*adam hakikaten yalan yanlış yazıyor;
“yalan mı söylüyorum kızım?”
Bir diyalog daha:*Anneanne bu danteli sen mi serdin buraya?;
“Beğenemedin mi?”*Yok canım güzel olmuş;
“Bana yaranmaya çalışma”*Anneanne niye öyle diyorsun?;
“Sus Aliye’yi izliyorum”*Biraz bende izleyeyim bari;
“Sen gidip çet mi çut mu onu yapsana!”
kısacası biraz afalladım..Anneannem Erdener Abi’ye dönüşmüş!

kendimi kendime anlatırken,ağırlaşışım…..

natalie anne makker | 23 February 2006 16:36

Sıkıcı bir sabah olmadı ,gün de fena gitmiyor ama daha güzellerini yaşamıştım.

Bugüne kadar ne yaptın tully diyorum ne yaptın en iyi yaptığın şey neydi mesela.Yerli yersiz her boka ağladın.Onlarca kedin oldu,herbirine akla mantığa uymayacak isimler koymaya kalkıştın ama ev halkı tarafından engellendi bu mantıksız isimler sözlüğü kıvamındaki adlar hayvanların için.(her zaman devrik cümle kurdun,ama bunu özellikle yaptıgın için hiç gocunmadın ve lisede türkçe öğretmenin tüm devrik cümlelerine rağmen seni hep 5’te 5 ile geçirdi.)Üniversite sınavında türkçeyi full çıkardın,bu takdire şayandı,tebrikler…Adını biber koyduğun kedin kireç kuyusunda öldü,maraz koyduğun doğuştan zeka özürlüydü bir gün evden çıktı ve gelmedi,hamsi ve şemsi kardeşler zulmüne dayanamayıp terkeylediler hane-i divanını,recai sahi recaiye ne oldu ya?o da kaçtı galiba yada öldü.Zaten koyduğun bütün aptalca adlı kedilerin yalan oldu gördüğün gibi…..

günlüğe

gariib | 22 February 2006 21:12

Bu yazı sigara … adlı yazıya yaptığım yorum . İçimden bunu günlükle paylaşma isteği geçti , işte günlük …

yorumlara baktım az önce (uzun zamandır siteye giremiyordum ) , üzüldüm . Sigaradan zevk aldığını söyleyenler falan üzücü .

Bağımlılık yapıcı bir madde olduğu için ilk içimden sonra tekrar içme isteği duyuyorsunuz . Her artan dozda da bu istek artıyor . Zevk alma diye tanımladığınız fizyolojik basit bir mekanizma.(içme isteğinin köreltilmesi) Yani beyninizin size bir oyunudur(eroine benzer;ilk doz alınır , artan dozlarda alma ihtiyacı hissedilir ) .

Bir uyku fakirinin hezeyanları ve öykü denemesi

escape | 07 February 2006 07:29

Geceyarısını iki küsür saat geçe uyandım. Bir saat boyunca tekrar uyumak için boşa uğraştım. Uykum kaçtı yine işte. O kaçıyor, ben kovalıyorum. Peki yakalayabiliyor muyum? Hayır! Ne zamandır şöyle deliksiz, derin bir uykuya hasretim. Beden yorgunluğum önemli değil de, beynim her zaman gereğinden fazla dolu. Öyle ülke meseleleri falan değil düşündüklerim. Karlı, buzlu yollarda yürümek zorunda kalmadan, günlük yaşantısına devam etme kaygısında olanlardanım işte.

Güzel bir müzik, mesela Apocalyptica ya da Gregorian ya da Bülent ortaçgil dinlerken Nazım Hikmet şiirleri ya da Kemal Tahir romanı gibi bişiler okusam? Müzik dinlemek çok iyi bir düşünce değil gibi, sessizliği hep sevmişimdir, bu saatte bu sessizlik sabit kalmalı… Karanlığı da sevmişimdir. Işığı ise, sadece gerekli olduğu anlarda karanlığa tercih ettim hayatım boyunca.

oğluma mektuplar

azurenus | 12 September 2005 16:35

blog sitelerinin ilginç kullanım örneklerinden biri.

[oğluma mektuplar]

    Belki birgün okur beni hatırlarsın diye bugünden itibaren sana öykülü mektuplar yazmaya karar verdim. Sıkılmayasın diye mümkün olduğunca okunaklı yazmaya gayret edeceğim. Yazacaklarımın pek çoğu ister istemez geçmişte başkaları tarafindan söylenenlerin bir tekrarı olacaktır; eğer sana “yeni“ gibi gorünen bir iki kırıntı yazabilirsem bana ne mutlu. Bu mektupları seninle birarada olamamamın acısını birazcık hafifletmek umuduyla acaba bilinç altım mi bana yazdırıyor bilemiyorum, ama kimbilir belki de yazmak yüreğime daha çok acı indirecek. Göreceğiz.