bildirgec.org

anne hakkında tüm yazılar

Anne ve Babalar Buraya

hypn0s | 22 June 2007 17:04

her anne babanın mutlaka bir acemilik dönemi vardır. bu yüzden türlü türlü kitaplara doktorlara başvurulur. işte internet üzerinden bu derdi düşünen kişilerde çıkmış ve gebelikten doğuma, doğumdan bebeğin beslenmesi, psikolojisine kadar birçok detayı siteye koymuşlar. buradan ulaşabilirsiniz.

12

buddhala | 21 June 2007 10:12

anne

Anneme, beni görünmeyen bir sineğin ısırdığını söyleyince gülmeye başladı. O hep gülüyordu söylediklerime son zamanlarda. Banyo yaparken gülüyordu, aynanın karşısında saçını toplarken, fırından yemeği çıkarırken, babam kalçasını okşarken, gazete okurken, kanal değiştirirken…

Çamaşır mandallarından robot yapmama da gülmüştü. Altıma işedikten sonra, beni yıkarken de gülüyordu. Kardeşimin önlüğünü ütülerken de, babamın gömleğini ütülerken de aynı tebessüm vardı. Onun ağladığı anı görmek, beni mutlu edecekti sanki. Daha fazla takip ediyor, daha fazla ona bakıyordum. Sırf o ağlasın diye gereksiz yere ulu orta yerde ağlıyordum bazen ama tık yok, büyülü bir şekilde gülmeye devam ediyordu. Ona, onu sevmediğimi söyleyip, mutsuz etmeye çalıştım. Başımı göğsüne bastırdı ve beni sallamaya başladı. Kafamı kaldırıp yüzüne baktığımda, beni dudağımdan öptü. O an ben de gülüyordum ve annem de gülüyordu. Yalan söylediğimi anlamıştı, blöf yaptığımı. Oyuna gelmemiş, yine gülmüştü.

‘Babam bilmesin!’

darjeeling | 14 June 2007 14:49

Aslında dün gece yazmayı kafaya koyduğum ama uykunun azizliğine yenik düştüğümden geciken bir yazıdır bu…
Dün gece iki kanal arasında mekik dokuyan bu nacizane bedenimin tabi ki bir sorunu vardı: Eğlence mi duygusallık mı?A kanalında ki o milyonları ekrana bağlayan komedi dizisine mi kendimi kaptırmalıydım yoksa d kanalındaki o aynen ruhuma hitap eden duygusal diziye mi odaklanmalıydım? İki arada bir derede kalınca iki diziyi de yarım yamalak izledim. Neyse bu benim yaşadığım ruh halinin özetiydi. Asıl konuya gelelim..
Dün gece D kanalında ki duygusal dizide bir kısım vardı. Aslında dizide tüm düğümün çözüldüğü kısım. Baba evde olan biten herşeyi öğreniyor, ama EN SON kişi olarak. Bilmeyenler için bir hatırlatma, baba, bekar olan kızının evli olan kızının kocasıyla kaçtığını öğreniyor ve tam bir yıkım yaşıyor. Benim takıldığım kısım şu oldu. Neden babalar hep en son öğrenir bazı şeyleri? Bunun altında şu olmalı diye düşündüm. Ufaklığımızdan beri özellikle biz kız çocukları çoğu şeyi babamızdan saklamamız gerektiği şeklinde eğitiliyoruz. Baba, sevgilimiz olduğunu en son öğrenir çünkü baba sevgilimiz olduğunu öğrenirse kızar, şarkıcı olmak istediğimizi hatta bir yerde şarkı söyleyip para kazandığımızı en son baba bilmelidir(elimizden gelse hiç bilmemelidir) çünkü o kızar, regl olduğumuzu bile babadan saklarız(bazen anne koşa koşa gider söyler ona) çünkü regl olmak ayıptır,baba bilmemelidir, ya da artık bakire olmadığımızı en iyi ihtimalle anne bilebilir, baba bilmemelidir cinayet çıkabilir.
Neden bu tarz şeyler bize ayıp ya da tu ka ka şeklinde öğretiliyor? Burda birazcık annelere dönüyorum ben. Anne, babanın neye kızacağını biliyor. Olay baba olmak ta değil erkek olmak heralde. Erkek adam çok rahat yetiştiriliyor. Kız evlat çoğu şeyden mahrum ya da yasaklı yetiştiriliyor. Baba, oğlu yanına gelip herşeyi konuştuğunda ona kızmazken kız evlat bu yukardakileri belki ömr-ü billah açıklayamıyor ona. (Anca biri istemeye gelecekte evlilik durumu olacak ta…)
O yüzden biz annemize çoğu zaman ‘babama söyleme sakın’ deriz. Anneler bizim sır küpümüz olur. Tabi sakladıklarımız çok vahim konularsa bu herşeyi sonradan öğrenmeler çok daha büyük sorunlara yol açar(dizide olduğu gibi) Bunları kafamda kurduktan sonra aklım birden babalara gidiyor. Şöyle düşünüp onlara da kısmen hak veriyorum. Bir baba diyorum gençliğinde eminim ki çoğu şeyi yaşamıştır ve kadınların hayatında karşılaşabileceği tehlike ya da sorunların ne olduğunu bilir çünkü o da bir çok kadınla bir çok şey deneyim etmiştir. Kendi deneyimleri onu kızını koruma psikolojisine sokar ve bu psikoloji altında anneye (sanırım) sürekli direktifler verir, kıza söyle ‘şöyle olsun,bunu yapsın bunu yapmasın’ diye..
Ne mi isterdim? Özgürce herkesin herşeyi konuşabildiği bir toplum,ahlak ve aile yapısı isterdim. Bu kadar ısrarcı bir tavırla erkek egemen toplum olmamamızı isterdim. Evet, onların bize kol kanat germelerini seviyoruz ama bu kadar erkeksi tavır kuşaklar arasında bu kadar büyük uçurumlara da yol açabiliyor. Babadan korkan kuşaklar yetiştiriyoruz.
Yukarda bahsettiğim koşulların tam aksini yaşayanlarınız da vardır, istisnalar tabi ki vardır ama yine de toplumun genelinin bu kavramlara uyduğunu düşünüyorum, malesef…

Ebeveynlerim küçülmekte!

redorack | 01 June 2007 21:59

Ebeveynlerin küçülmekte…

Evet, bu o standart ‘yaşlanınca çocuklaşıyorlar’ lafının biraz açılmış hali. Biraz önce babama baktım, beynimde şimşekler çaktı.

Benim kocaman, heybetli babama ne olmuş? Bedeni yıpranmış, zihni yorgun, azmi küçülmüş, kazandığı para azalmış, bu azalmayı kaldıramayan omuzları düşmüş… Hani o içine gömüldüğüm geniş koynu nerede? Beni havaya kaldıran güçlü kollar peki? Ah be babam, kocaman babam! Ne yaptı zaman sana böyle?

Ardından annem geldi aklıma. Yürürken eteğine, saçına, gerdanına takılı kalmış en aşağı beş on çift gözle gezen annem. Arkadaşlarımın “Annen kadar cilveli olabilsen ortalığı yıkar geçirirdin” dedikleri annem… Ticari hayatı boyunca elinden hiçbir iş kurtulmamış, istediğini elde etmeyi bilen, zamanının minicik memleketinden genç yaşta çıkıp yurt dışında okumaya cesaret edebilen annem! Şimdi yalnızlığın paniğinde, kaçan güzelliğinin peşinde. Acılar daha büyük cüssesine. Onun boyuna yetişmek için dik durmaktan ne zaman vazgeçmişim, ne zaman kolunu onun omzuna dolayacak kadar büyümüşüm ben?

ERKEKLERE OKKALI BİR ALKIŞ !

haberhaberhaber | 28 May 2007 10:24

Evet bu gün de size okkalı bir alkış. Bu gün genç bir annenin iki yaşında bir bebeğin geleceğini hayatını, ümitlerini karattığınız için akkışşşşşşş..Sokakta can hıraş feryatlar, çocuğuma sen mi annelik yapacaksın diye bağırıp kendini yerlere atan yirmi yirmibir yaşlarında genç bir kadın, onu sokaktan uzaklaştırmaya çalışan yaka paça sürükleyen damat kılığında bir erkek. Biraz ileride beyaz gelinlikler içinde baygın vaziyette yerde yatan bir gelin ve başına birikmiş davetliler.Tüm mahalleli camdaKız mevlide o kız niye bağırıyor?Kocası evleniyormuş.
Bir üst kattaki komşu lafa girer, yok komşum kocası değil, bu kızı alacağım diye kandırdı. Üç yıldır birlikteler, birde çocukları var. Adamın evleneceğini duyunca garibim koşmuş gelmiş. Tüm mahalleli evlenmeden böyle bir birlikteliği kabul etmemekle birlikte genç annenin yaşadıklarına ağlamaklı gözlerle bakıp aralarında konuşuyorlardı. Yaka paça kadını sokağın ucuna kadar uzaklaştırdılar. Gelin hanım da bu arada ayıldı. Damada buna nasıl izin verirsin rezil olduk, nasıl engelleyemedin fırçaları atmakla meşguldü. Gelin arabasına binildi, kornalar çalınaraktan araba düğün salonunun yolunu tutarken arkada kalan genç anne hala feryat ediyordu. Çocuğuma sen mi annelik edeceksin.sen mi,sen mi?

Boğazdaki ”anne düğümü”

oingo boingo | 24 May 2007 11:50

Fani hayatta cezası kesin olarak verilecek olan tek günah, anne-babaya karşı işlenen günahlardır. Ve bunların en büyük cezası ”vicdan cezası”. En ağır cezalardan bir tanesi.
Annelerin vasıflarını anlatmak değil amacım. Ne kutsal bir göreve sahip onlar, herkes farkında. Anlatmak istediğim şey, ondan uzakken; ondan kilometrelerce uzakta başka bir ülkedeyken, onu hatırlamak, onu duymak…

Birkaç yıl annemle yalnız yaşamıştım. Hayatımın en dönemeçli zamanlarıydı. Attığım adım için bile bir kılavuz gerekiyordu resmen; bir anne. Ben onu o yıllarda itmeye çalıştıkça o bana daha da sıkı tutunmuştu. Anne işte…

BU ÇİLE BİTECEK Mİ?

makaleci | 23 May 2007 18:16

Muhakkak var,
Çevremizde, ailemizde, ahbaplarda kesin var bu canlarımızdan. Can onlar evet, gençlerimiz, kardeşlerimiz, evlatlarımız…

Sınav maratonuna koşuşturulan yarış atı tabirini artık onlar üzerine yafta ettiğimiz ve bu kötü bir espriyken bile alaylı bir şekilde gülümsenmesi gereken bu yakıştırmayı artık çok kanıksamaktan ötürü tepkisizleştiğimiz gençlerimizden bahsediyorum; isimleri: Ayşe, Belma, Ahmet belki, ya da durun durun onların isimleri OKS, ÖSS, SINAV, SINAV, SINAV…

anne sütünde HIV virüsü etkisiz kılındı

neoturk | 23 May 2007 10:07

Hızlı-ısıtma yöntemi (flash-heating)
Hızlı-ısıtma yöntemi (flash-heating)

basit bir hızlı-ısıtma yoluyla annesütü de dahil olmak üzere sütten hiv virüsü yok edildi.Bu yöntemin özellikle fakir ülkelerde taşıyıcı annelerden bebeklerine süt yoluyla bulaşan hiv virüsünün engellenmesinde etkili olacağı söyleniyor. Hali hazırda afrikada bir çeşit pastörize etme yöntemiyle (Pretoria) bunun başarıldığı 2001 yılında kanıtlanmıştı. Bilim adamları hızlı-ısıtma yönteminin bu pastörize yöntemden daha etkili olduğunu ve diğer mikroorganizmlar(Escherichia coli , Staphylococcus aureus) üzerinde çalışma yapılcağını ifade ettiler. Hızlı-ısıtma yöntemi:(flash-heating) Bir kabın içine doldurulan su , ayrı bir cam kap içindeki sütle beraber ısıtılmaya başlanıyor. su kaynamaya başladığında içinde süt bulunan cam kap alınarak soğumaya bırakılıyor.
Pretoria pastörizasyonu:(Pretoria pasteurization) bir kap içine konulan su kaynama noktasına gelinceye kadar ısıtılır. su kaynadığında ısı kaynağından uzaklaştırılır, ve içine bir cam kap içindeki süt hemen konur.yirmi dakika veya suyun sıcaklığı 37 santigrad dereceye gelinceye kadar beklenir ve sonra süt içinden alınır.

iki yöntemde de asıl amaç virüsün parçalanması ama sütün besin değerinin kaybolmamasıdır.
kaynaklar:1 , 2 , 3

Anneler çocuklarınıza sahip çıkın

incitanem | 21 May 2007 16:14

Çocuklarımıza kim bakmalı? Hangisi mantıklı diye düşünen çalışan anneler bu haberi okuduktan sonra ne karar verirler bilemem ama ben kesinlikle çocuğa anne bakmalı diyenlerdenim.Henüz ikibuçuk aylık bir bebeğim var ve ben onu uyurken bile özlüyorum ki bütün gün ayrı kaldığım zaman zannetmiyorum dayanabileyim.Bu işin duygusal tarafı tabi.Ben de çalışıyordum ama işimi bebeğim için bıraktım.Çocuklarımızı emanet ettiğimiz kişi veya kurumlara çok dikkat etmeliyiz.Sonu kabullenilmeyecek kadar ağır olabiliyor.Kimse çocuğunu sokakta bulmadı.Nasıl kendilerine emanet edilen çocuklara bu kadar merhametsiz davranabiliyorlar inanamıyorum.Hiç mi kimse görmedi bu çocuğa yapılanları,hiç mi vicdan yoktu bu bakıcıda?Olayda o kadar fazla sorulacak soru var ama hiç bir soru ve hiç bir cevap sonucu değiştirmiyor tabi.Eee olana ve ölene çare yokmuş ama olan ve ölenden örnek alıp dikkatli olabiliriz diye düşünüyorum.Anneler çocuklarınıza lütfen sahip çıkın!!!

MİLUPA ANNELERİ EĞLENDİRİYOR

incitanem | 16 May 2007 18:37

Özellikle anne adaylarına tavsiye edebileceğim bir oyun.Milupa hamilelikten itibaren sizi gözlem altında tutarak yardım etmesinin yanısıra çocuğunuzun hem beslenmesi hemde genel gelişimi hakkında da sizin yanınızda oluyor.Bebeğinizi kucağınıza almadan önce bu oyunu oynarken eğlenmenin yanısıra bebek öncesi staj yapmış olacaksınız.iyi eğlenceler…