Ebeveynlerin küçülmekte…Evet, bu o standart ‘yaşlanınca çocuklaşıyorlar’ lafının biraz açılmış hali. Biraz önce babama baktım, beynimde şimşekler çaktı.Benim kocaman, heybetli babama ne olmuş? Bedeni yıpranmış, zihni yorgun, azmi küçülmüş, kazandığı para azalmış, bu azalmayı kaldıramayan omuzları düşmüş… Hani o içine gömüldüğüm geniş koynu nerede? Beni havaya kaldıran güçlü kollar peki? Ah be babam, kocaman babam! Ne yaptı zaman sana böyle?Ardından annem geldi aklıma. Yürürken eteğine, saçına, gerdanına takılı kalmış en aşağı beş on çift gözle gezen annem. Arkadaşlarımın “Annen kadar cilveli olabilsen ortalığı yıkar geçirirdin” dedikleri annem… Ticari hayatı boyunca elinden hiçbir iş kurtulmamış, istediğini elde etmeyi bilen, zamanının minicik memleketinden genç yaşta çıkıp yurt dışında okumaya cesaret edebilen annem! Şimdi yalnızlığın paniğinde, kaçan güzelliğinin peşinde. Acılar daha büyük cüssesine. Onun boyuna yetişmek için dik durmaktan ne zaman vazgeçmişim, ne zaman kolunu onun omzuna dolayacak kadar büyümüşüm ben?İkisi de daha kırılgan; camdan sanki… İkisi de daha küçük, ağlarken görür müydüm oysa onları eskiden? Şimdi dilediğimce asi ve acımasız bile olamıyorum bir çocuğa yaraşır biçimde… Aile yadigarıymış gibi sorumluluğu gizli bir törenle bana veriyorlar sanki.Şimdi ben düşünüyorum başlarına birşey gelir mi diye… Üşütmüş, bakabilir mi kendine, bu sefer de bankamatikten para çekerken parasını çalarlar mı? Düşer de kalçasını kırar mı? Yalnız kalabilir mi evde? Karşıdan karşıya geçebilir mi?…Ölürler mü birdenbire?