Ebeveynlerin küçülmekte…Evet, bu o standart ‘yaşlanınca çocuklaşıyorlar’ lafının biraz açılmış hali. Biraz önce babama baktım, beynimde şimşekler çaktı.Benim kocaman, heybetli babama ne olmuş? Bedeni yıpranmış, zihni yorgun, azmi küçülmüş, kazandığı para azalmış, bu azalmayı kaldıramayan omuzları düşmüş… Hani o içine gömüldüğüm geniş koynu nerede? Beni havaya kaldıran güçlü kollar peki? Ah be babam, kocaman babam! Ne yaptı zaman sana böyle?Ardından annem geldi aklıma. Yürürken eteğine, saçına, gerdanına takılı kalmış en aşağı beş on çift gözle gezen annem. Arkadaşlarımın “Annen kadar cilveli olabilsen ortalığı yıkar geçirirdin” dedikleri annem… Ticari hayatı boyunca elinden hiçbir iş kurtulmamış, istediğini elde etmeyi bilen, zamanının minicik memleketinden genç yaşta çıkıp yurt dışında okumaya cesaret edebilen annem! Şimdi yalnızlığın paniğinde, kaçan güzelliğinin peşinde. Acılar daha büyük cüssesine. Onun boyuna yetişmek için dik durmaktan ne zaman vazgeçmişim, ne zaman kolunu onun omzuna dolayacak kadar büyümüşüm ben?İkisi de daha kırılgan; camdan sanki… İkisi de daha küçük, ağlarken görür müydüm oysa onları eskiden? Şimdi dilediğimce asi ve acımasız bile olamıyorum bir çocuğa yaraşır biçimde… Aile yadigarıymış gibi sorumluluğu gizli bir törenle bana veriyorlar sanki.Şimdi ben düşünüyorum başlarına birşey gelir mi diye… Üşütmüş, bakabilir mi kendine, bu sefer de bankamatikten para çekerken parasını çalarlar mı? Düşer de kalçasını kırar mı? Yalnız kalabilir mi evde? Karşıdan karşıya geçebilir mi?…Ölürler mü birdenbire?
yorumlar
allah gecinden versin yahu, aklına getirme böyle şeyler.
Bakiniz efendim hepimizin kacamayacagi bazi gercekler var…fakat hep güzel düsünelim diyorum….bu dünya kime kalmiski ??? bizim anne ve babalara yada bize kalsin….atin kafanizdan bu tür düsünceleri redorackcim…..bence sorun sende…sensin asil hosnutsuz gibi geldi sanki bana …sebebi ne olursa olsun ne acilarimiz nede mutluluklarimiz sabit kalmaz ..bu doganin dengesine terstir…..bu günün keyfini cikarin….fazla etrafinizdaki insanlari özellikle sevdiklerinizi incelemeyin….anneciginiz ve babaciginiz gibi hepimiz su yasamda oyunumuzu oynuyoruz……..onlar simdi kücülüyor ..bir zaman sonrada biz…..ben kendi adima yasimi cok seven bir insanim..ne kendi yaslanmam nede cevremin yaslanmasi beni rahatsiz etmiyor…..dogal seleksiyonumuz bu….saygi duyuyorum ve iyiki yasam sonsuz degil.katilmak zorunda degilsiniz ben icimden geleni yazdim gitti efem.Simdi hayiflanmayin ve eger yakindaysaniz sarilin ve öpün onlari…birlikte olmanin tadini cikartin..ve sükredin ..halen hayattalar sizinle birlikteler….uzun ve mutlu yillara.
n’aptın sen @redorack’cım yahu!akşam akşam bu incelikli fikirler hatırlatılır mı insana?bak, gözlerim doldu, okuyamıyorum geri kalan ne yazı ne de yorumları!
o kadar da koyverdim olmayacaksin zez… ergenlik donemimde bu sorun cok kurcalardi kafami, ben birsey yiyiyorsam mutlakaonlarda benimle aynisini yemelilerdi, bir an once calisip eve katkisi olan kisi olma dedinde idim, cunku babamin gecesinin gunduze karismasiyerince deli ediyordu beni…bu listeyi herkes kisisel olarak uzatir gider.. su dusunce aklimin herzaman bi ucunda yer alir.. kucukken kendume soz vermistim ve ne olursa olsun ebeveynlerim yaslandiginda onlara bakacaktim, hayatin bunu,size ters ini ispatlamaya calisircasina sergiledigi ornekler ( anne-babasini dovenlermi, sokaga atanlar mi, altina kakasini yapipta bakmayanlarmi) ne fikrimi degistirir, aksine sozumu bana kerelerce hatirlatir.. bu yuzden insanlarin bu konuda hassas davranmalri bence cok erdemlice geliyor bana.. tersi ise cok ceberutca geliyor
özlemişim onlari,gerçi çok sıkta görüşsek yerleri bambaşka,valla fena hüzünlendim bende.
rahmetli anneannem “allah sıralı ölüm versin” derdi. ben de hiç anlamazdım, “ulan ölümün sıralısı mı olur, ölüyosun işte” diye düşünürdüm. Büyüdükçe anladım ne demek istediğini. kaçamayacağımız şeyler bunlar maalesef. her ne kadar ölüm olayı bana gayet normal geliyor olsa da, zincirlikuyu’nun önünden her geçişimde girişteki o “HER FANİ ÖLÜMÜ TADACAKTIR” yazısının tüylerimi diken diken etmesini engelleyemiyorum. Ama sana daha önce de söylemiştim redorack; her şey başlar, gelişir ve biter. Osmanlı yıkılmış, Roma yıkılmış, kimler gelmiş geçmiş; Sultan Süleyman’a da kalmamış dünya. Yaşarken yaptıklarınla hatırlanacaksın. Sen yaşadıkça kalbinde taşıdıkların ölmeyecekler.
bakarsın yaşlandı dersin olur böyle,söylersin unutur sinirlenirsin alzheimerı düşünmezsin..bedeninden önce beyni ölür yavaş yavaş,bebeklik günlerine döner, o zamnlardaki gibi bir okadar masum bir okadar savunmasız..çok vakit ayıramazsın o anlarda..haklısın işin var gücün var, ailene karsı sorumluluğun var bahanelerin belki de.nasıl olsa iki haftaya yanlarında olursun.düşüncen budur belki..bir gün giderler veda bile etmeden…o an küfretmek geçer içinden…hatırlarsın babanın seni ilk okula götürdüğü günü,ilk kavgandan sonra seni cesaretlendirdiğini,annenin ağladığında üzüntünü bölüp küçülttüğünü hatırlarsın,ilkokul 5 te İstiklal Marşının 10 kıtasını şaşırmadan tek okuyanın sen olduğunu öğrendiklerinde sevincini çarparak arttırdıklarını hatırlarsın…bu aşamada ailenin matematiksel yanını daha iyi anlarsın…elinden birşey gelmez…o an küfretmek geçer içinden..küfredersin..
Yaptığım iş uzadı… Bitirdiğim zaman da uykum kaçmıştı. Vakit geçirmek için yine hafif’e karışayım dedim… Bi kaç başlık okudum, linklere gözattım. Bi, iki ahkam kestim…Diğer başlıklara göz atarken bu başlığı da bi kaç kez gördüm. İtiraf etmek gerekirse pek çekici gelmemişti. Okuyacak yeni başlık kalmayınca tıkladım… İkinci parağrafın ilk cümlesinden sonra beynimden vurulmuşa döndüm. Yazının tamamını okumakla okumamak arasına bocaladım bi süre. İçime düşen kurt rahat vermedi. Okudum… Artık uyuyamam galiba…Ailemi ne zaman görsem içim parçalanıyor, kızıyorum kendime, yapamadıklarıma, eksikliklerime, yapmak isteyip ertelediklerime. Ailemi görmekle kahrolmak eş anlamlı oldu neredeyse. Bakamıyorum yüzlerine, onlarla konuşurken başka bişeyle daha ilgilenme gereği duyuyorum. Yoksa duygularıma hakim olamayacağım ve onlar çok üzülecekler, beni o halde görmemeliler… Bu düşünceye uzun zamandır sahibim. Onlar hiçbirşeyi problem etmiyorken ben her şeyi problem ediyorum. Yaşlandıkları için açık verdiklerinden mi yoksa ben mi büyüdüğümden bilemiyorum ama yaşlandıklarını bariz bi şekilde farkediyorum. Onların bu şekilde yaşlanmasını istemiyorum. Bunu haketmiyorlar. Üstelik, ben bişeyleri beceremeden, “onları kaybetmek” fiilinin hiç olamaması gerekirken ihtimalinin bile olması beni o kadar çok yoruyor ki…Üzerimi giyinip apartmandan çıktım. Buhranlı zamanlarımda mekan bildiğim gardayım… Büfeden aldığım sıcak kahveyi yudumlarken ailemi düşündüm… En kısa zamanda ziyaret etmeyi ve en kısa sürede yanlarından ayrılmayı… Bitince kahve evin yolunu tuttum. Bilgisayarda hala bu sayfa açıktı. Kahveli gar ziyareti rahatlatmamış olacak ki beni, bunları yazdım…Hala rahatlamadım…
Sırayla başlayayım…@Euqon, akla geliyor ara sıra işte, bu doğal gelişime karşı falan değilim, bitişlere, ölüme de. İyi de hangi ölüm canımızı yakmıyor ki… Sadece birşeyler öğrenmek gerek bitenlerden. Hepsini es geçer de yaşadığının anlamı üzerine hiç düşünmezsen o ölümler de boşunaymış gibi geliyor bana.@zez, tam olarak senin söylediğin doğal seleksiyondan bahsediyorum zaten. Kimse ölmesin olur mu hiç? Ama bazen hazır değilsindir işte. Sevdiklerinizi incelemeyin kısmı enteresan ama. Bilhassa onları esgeçiyor, kendi yaşamımızın tadını çıkarıyor oluyoruz ve sonra vicdan azabı çekiyoruz. İnsan hep en yakınını kırar mesela, gitmeyeceğinden emindir ya! Ölüm veya terk… Aynı şey.@zerre, eline sağlık.@arjin_namtar, başlıklarla ilgili bir problemim olduğu gerçek… Eğer o gar Haydarpaşa ise, benim de içime sağlam etki eden bir yerdir… keşke böyle şeylerle rahatlanacak birşey olsa. Diyorum ya, en azından ‘keşke’lerimizi azaltabiliriz düşünerek. Düşünürsek birşeyler yapabiliriz…Ben de bilmiyorum…Tüm yorumlar için teşekkürler…
Eskişehir tren garı…İstanbuldan nefret ederim… Ama o kentte bulunduğum zamanlarda da vakit geçirmekten en çok zevk aldığım yer Haydarpaşadır…Uyuyabiliyorsan; uyku en iyi çözüm galiba 🙂
Ailesini 4 aydır görememiş ve annesini en son hasta yatağında görmüş biri olarak, düşünmekten uzak durduğum şeyler geldi aklıma. Yaşlanmak zaman içersinde insanın kendisinin de dahil olduğu bir eylem. Ama önce yaşlanmak diye birşey var ki, annemle babam benden önce yaşlanacaklar. Peki yaşlanmanın sonu? Açmak istemiyorum ağzımı, bu konuda derdim var zaten. Sadece bu yazıyla onlara karşı yapmam gereken birşeyler olduğunu hatırladım. Sağol redorack.
İşe yarar birşey olduysa ne ala buddhala, hepimizin yavaş yavaş onlarla ilgili anlatacak kötü birşeyleri oluyor ne yazık ki…@arjin, o garın çok yakınında bir kız yurdunda kaldım bir sene, sen de Eskişehir dedin benim yaramı açtın; ödeştik sanırım 🙂
İnsan anatomisinin normal yayın akışı değil mi ? İnsan doğar, büyür, yaşar ve ölür….
@necronamber, elbette normal süreç ama bu sevdiklerimiz için üzülmememiz veya endişelenmememiz anlamına mı geliyor? “Aman Tanrı’m! Yaşlanıyorlar, hemen kahrolmalıyım!!!” değil ki bu…
@Clicia x yaşlı insanları sefaleti konusuna katılıyorum… Sigorta konusunda geçenlerde biriyle tartıştım. İstemiyorum efendim! Bilmemkaç yaşına kadar çalışacağım, o zamana kadar devlet vergisi adı altında donumun bile üçte birini alacak, elden ayaktan düşmeye 5 kala bana 3 kuruş yardım edecek… Sonra herkes legal yoldan parasını kazansın, devletine vergisini versin. oldu!
En kötüsü de biz değilizdir yahu!Bir de… Başa gelen liderle çözülecek iş değil ki bu!Haydi dayatılan fikirler, eğitim eksikliği yüzünden üremeler falan oldu diyelim. Allah rızkını verir diye düşünen insanın hiç mi beyni yoktur? Ulan birincide vermemiş, ikincide, üçüncüde, beşincide vermemiş nasıl hala aynı şeyi savunursun?Herkes kendi adına düşenin bir kısmını yapsa, olacak bişeyler de, ondan yana da pek ümidim yok…
sartları belırleyen bazen sen [ben] bazen de sıstem oluyor[öteki], TR gıbı bı ulkede yaşıyorsanız eger yolunuzun Sistem e çıkmaması ıçın Dua edin allaha ,,dua::su ulkede yasayıp hangı vatandaşlık hızmetinden adam gibi faydalanıyosun,bırak adam gıbısını sukur et sana yapılana çekil bı köşene, ömrunu hastalıklarla,eğitimsizlikle, burokrasi ile, vırt la cırt la peyderpey tamamla:: ınsanlar bu ulkede saglık sıgortası olmadığı ıcın hastanelere alınmıyor:: kkac tane adam bu yuzden oldu, acı ceke ceke::: sen kımsin be adam sigorta yok diye bana tedavi vermiyorsun::kadın evinde doğum yapıyor 2 sat sonra teçısatsız ambulans gelıyor:: al o ambulansı settır bıtarafına:: yol kapalı zaten::: (ınsan koyde nasıl mahsr kalıyor orasıda ayrı konu) bunun sorumlulrı Ben mı Otekı mı
Türkiye böyle Türkiye şöyle … problemleri herkes biliyor. Çözüm öneren var mı ? hayır yok ahkam kes tamam. Ne olacak böyle gidişatı beğenmeyenler neyi beğeniyor ? Gelecek den beklentimiz olmayacak mı ? İhtiyarlayacak mıyım ? Yoksa hemen şuracıkta ölecek miyim ? Unutkan olmaya mı başladım. EVet ülke problemleri çözümleri kitabınızı yarın sahaflardan almayı unutmayın.
Özel hastanelerde ellerini ovuşturarak para alan doktorlar var, faturasız iş halloluyor, para doktorun cebine iniyor. Hastaya gösterilen güleryüz, ilgi sonsuz!Devlet hastanesine gidiyorsun/ssk, her neyse; “a, paran mı yok?” köpeksin o zaman. Doktor yüzüne bile bakmıyor.Memleketin sistemine güvenme, polisine, doktoruna, öğretmenine güvenme, n’olacak peki? Ne zaman olacak peki?
Var necronamber, üstelik hiç de politik bir bakış açısıyla değil. Sadece insan olmaya dair doğrularla var. Dini değil vicdani yönergeleri izlersen ne çalmak çırpmak olur, ne başkasına kötü davranmak, ne birinin hakkını yemek… Öte yandan herkes kendi adına biraz aklını çalıştırırsa -buna yaşadığı, okuduğu, gördüğü şeyi analiz etmekle başlayabilir- bence birşeyler fark eder.Örnek: çöpçüsünden doktoruna, memurundan reklamcısına, müteahhitinden sütçüsüne herkes kendi işini doğru ve tam yapar, aklını fitne fücura çalıştırmak, onu bunu nasıl kazıklarım demekten kendini sıyırıp işini yaparsa yürümeyen, herkesin her şeyi salladığı sistem daha az sarsılır diye düşünüyorum.Bir proje için sponsor arıyoruz. Bir firmaya dosya yollandı. Yetkiliye dosyayı gösterecek kişi tanıdık. Telefon açıp soruyoruz, “nasıl, beğendi mi projeyi” diye. “ilgilenmez bu projeyle” diyor asistan. “Neden, okudun mu” diyoruz. “Okumadım” diyor!!! E be …..m suç sende mi, seni yetiştirende mi, oraya koyanda mı, seninle muhatap olanda mı? Düşünce tembelliği suç olmalı diyorum mesela…
Suç olsa ne değişir ki redorack, suç sayılan onca çirkefin içine birini daha sokmuş oluruz. O yazdığın örf adetlerimiz zamanla kaybediyoruz ve bu gidişle geriye dönmek mümkün olmayacak gelecek nesile karanlık bırakıyoruz tıpkı bizim de karanlık bir dünya aldığımız gibi.. Bir tarafdan da iyi düşünmeye çalışıyorum ama olmuyor ? Boşvermişim yaşantıma !
@redorack;Umarım bu kentteyken iyi vakit geçirmişsindir de çok kötü anın yoktur. Gara yakın yada uzak farketmez bi kız yurdunda kalabilmek isterdim :)))@necronamber; bu gün çok gerginsin, yada hep öyleydin ben bu gün farkettim, ahkamlarında şerefsizlerden tut, “kendinizi ne sanıyorsunuz”a kadar söylemler mevcut. Bi kendine gel. Çözümün üretilebilmesi için sorunun olması gerekiyor di mi? Doğanın kanunu bu. Madem bu kadar duyarlısın çözümü sen söyle, öyle teslimiyetçi bi duyguyla gelipte “böyle gelmiş böyle gider”li yada “alış bunlara, olur böyle şeyler”li cümleler kurma.Doktora gidip rahatsızlıklarından bahsedersin ki sana uygun tanıyı koyup ona göre bi tedavi yöntemi izlesin ki bir an önce iyileşesin istersin. Her hasta kendi tanısını koyacaksa doktora gerek kalmaz.Şu bi gerçek ki ülkemdeki genç nüfusun fazla olmasının sebebi yaşlı nüfusun pek yaşayamaması… Ve ebeveynleri birazcık “yaş”lanmış görünce kaygılanmamız da doğal. Süreç doğru; doğup, büyü, öl. Ama ülkemde bu süreç için katalizör kullanılıyo galiba ki 40’ında olana 60 yaşındaymış gibi davranmak zorunda kalıyoruz.
Bir daha bulmamız mümkün değil mi clicia … olsun kimliksiz gezelim ne oluyor… Hayat dediğin nedir ki, dalga geçiyor bes belli… Şu an düşünme tembelliği yapıyorum. Pat ceza olmaz ki ama her şeye ceza …:)
evet @ necronamber ,TR bole,ve sole::: durum zaten sut lıman olsa kımse sıstem e eleştırı getırmez:: ınsanlar heryerde makalaler yayınlıyor,kıtaplar basıyor, polıtık-sıyası toplantılar yapılıyor ulkenın geleceği için, kim kulak veriyor sanıyorsun:: bır kulaktan gırsın dığerınden cıksın:: begenmeyenler neyı beğenıyo yerıne beğenen var mı? dıye sorsak nasıl olur? yurtdaş olmanın otesınde ınsan olma gerçeğin vardır, ben bır yurttaşımvergimi verıyor ısem, askerliğimi yapıyor isem, zorunlu belirli bir yasa kadar calişiyor isem, dıye uzatabilirsindevlette bana vatandaşlık hizmetlerimi,ınsanlık gerekımlerimi verecek dımı…
Seni zorlayan nedir ? arjin kendimi çözüm için hiç yakın görmüyorum ve çözüm üzerine milyonlarca tercih içinde benim arzım ise milyonlar içinde kaybolacaktır. Burada ahkam kesiyoruz ama gerçekler tokat gibi yüzümüze vuruyor. Çıta her geçen zaman üste çıkıyor. Biz çıtanın neresindeyiz buna bakalım.
Eh, demek ki zinciri ilk halkasından kırmışsın. Ayrıca dediklerim bilhassa örf ve adetler değildir. Kendi kişisel gelişimimizde katetmemiz gereken yollardır. Örf ve adetler de bence çoğunlukla düşünülmeden kabul gören uygulamalardır.İyi düşünmek değil ki olay, aksine şüpheci gideceksin, düzeltebileceğin her şeye atlamak da değil. Diyorum ya, herkes kendi adına doğru davransa, kendi üzerine düşen görevin üstesinden gelse bana yeter gibi geliyor.Saat 18.00.00’olduğu an çantasını toparlayıp çıkan zihniyet, işini bitirdiğinde çıkabilecek olsa, o işler zaman zaman vaktini aşabileceği gibi, vaktinden evvel de bitme potansiyeline sahip olacaktır mesela. Daha öncesinde yalnızca sınıf geçmeye, okul bitirmeye çalışan çocuk, daha sonra saat veya salla başı al maaşı odaklı çalışan zihniyete dönüşüyor. O adam/kadın ‘vakti geldiği için’ evleniyor, vakti geldiği için çocuk yapıyor, o çocuğun da rızkını Allah veriyor sonradan nasılsa!!!Sonra hayıflanıyor neden onun parası var benim yok diye. Sonra birilerinden duyduğu, irdelemeden aldığı fikirlerle gidiyor, güya vatandaşlık görevini yapıyor, başımıza saçmasapan adamları getiriyor. Sonra da bizim gibi, memleket meselelerini tartışıyor.Biraz ya, biraz üzerinde düşünmek… Bizim belediye başkanı, yılbaşlarında, bayram seyranlarda otobüsüyle tüm sokakları gezer ve insanların bayramlarını, yeni yıllarını kutlar. Tamam, güzel… Ancak, bunun bir reklam kampanyası aracı olduğunu düşünmeden “aa, bak adamcağız gezmek eğlenmek yerine bizim bayramımızı kutluyor” dersen, orada dur derim. E, sen 3 gün önce ‘lavuk’ demiyor muydun bu adama? E siyasi görüşü zıttı hani sana? İşte öyle zamanlarda ben birşey diyemez hale geliyorum…Belediye başkanlığı için kahve dağıtan zihniyetin seçmeni de bu olur derim.Velhasıl; ya o döngünün içinde olacağız, ya dışında…
oo, ben yazarken epey ilerlemiş.Önce clicia x, evet, kastım etiktir…
çözüm milyonlarca olamaz arkadaşım… eğer milyonlarca çözümden bahsediyorsan o çözüm değil olsa olsa kaos olur. Ve çözümün milyonlarcası ancak bireysel çıkarlarına düşkünlüğünün / düşkünlüğümüzün göstergesi olabilir…Sistemler analiz edilir; uzmanlar tarafından, analiz edilen sistem için, uygun çözümler üretilir. ama sen daha analiz ederken başka bi sistemden bahsedersen mümkün değil uygun çözümü bulmak, onlarca sistem ve milyonlarca çözüm gibi görünen sonuça ulaşırsın…
Kendini nerede görürsen orada olursun.Bıkkınları oynayanlar silinmemizi, sinmemizi sağlarken, başımıza gelmesinden korktuklarımız kapı kapı dolaşıyor. Onlar doğru veya yanlış kendi düşünceleri için kımıldıyorlar. Biz yerimizde oturup ahkam kesiyoruz evet. Hatta “aa ne ayıp. bak Türkiye’nin geleceğine” diyoruz.Mitingleri alkışlayamıyorum çünkü ne kadar etkili olacağı konusunda şüphelerim var. Ama en azından bir kımıldandı insanlar yahu!
@arjin_namtar, o kız yurdunun arka penceresine bakan bir erkek yurdu da vardı, dene bir istersen…
@redorack;ohooo, ne yapacağım ki pencere aralığını? :))ahkam kesmek de iyidir… bakarsınız aynı fikirde olanlar birleşir… ve bişeyler yapılabilir… ki olacak olan da budur…
Aslında belki de mesele budur. “bir araya gelmek” Bir araya gelebilmek için törpülemelisiniz kendinizi, kişisel çıkarlarınızı.Hayatta insanların elde etmek için kıçlarını yırttıkları iki şey var gerisi hikaye; para ve seks. Ne zaman ki, bu iki şeyden “ne zaman” vazgeçmemiz gerektiğini biliriz o zaman bişeyler yapabiliriz. Bu iki olgu masanızdayken bilinçli hareket edersiniz o zaman çözüme kavuştura bilirsiniz bişeyleri… (…diye düşünüyorum.)
Buraya bir bak istersen… Keşke olsaydı derdim ben…
Ne kötü değil mi, birini mezara götüremiyorsun, diğeri de belli bir yaşta sana gelen olsa da -paran yüzünden-, sende kalmıyor…
-link çok eğlenceli imiş-Açgözlülük kötü bişey, yan etkilerinin ne olduğunu bilsen de inatla elde etmeye çalışıyorsun…
memleketsorunlari.com, .net, .org alınmıştır.Clicia x, fikir senden, uygulaması benden. Başım derde girerse de eyvallah!Girip orada kesersiniz artık ahkamlarınızı.@necro, söz seni öne çıkaracağım, milyonlar arasında kaybolmayacaksın 🙂
@necro kalabalıklar içinde yanlız kalanların sozcusu olsun ıyısımı , evet evet(:
ya üzerine gitmeyin o kadar necronun. belki sıklıkla”benim gibi düşünen kimse yok” cümlesini kuruyordur. siz de kurmuşsunuzdur bu cümleyi, ben de kurdum. ya da karşılaşmamıştır şimdiye kadar kendisi gibi düşünen biriyle… Agresifliği ondandır belki… ama yeni bi siteye daha gerek yoktu yahu. burada konuşuyorduk…
hııımm
Ben bilmem clicia x önerdi, makul geldi aldım.necro’ya yüklenmiyorum, aksine, gerçekten kendini ifade ettiğini düşündüğü bir platform yoksa, var etmeye çalışıyorum. Agresif değil, yılgın gördüm ben.Hafif’i bırakır mıyız hiç arjin!
:)) O vakit o sitede statü sahibi olmak istiyoruz. ya da hafifcilere tölerans 😛
Tabii ki. Hafif eşrafı diye ayrı bir buton/sekme olur moderatörlerimiz izin verirse… Oh, oraya da hafif meclisi kurarız :)) Ben düşünce tembelliğini suç ilan ederim, sonra yayar yatarım. Altta kavga gürültü gırla gider…Gün ağırırken yaptık bi girişim, du bakalım neler olacak. Sabaha salim kafayla değerlendirmek gerek…
:)))) “hafif meclisi”
hafif hafif takılırız fena mı?
arjin namtar gerçekten dün biraz moralim bozuk du yanlış mı yazdım olsun oda öyle olsun, illerin han sen uygun görürsen olur tabi teşekkür ederim. Burada bulanan herkese teşekkür ederim. İsin gerçek tarafı hayatı sevmiyorum. Ama çevremde sevdiğim insanlar var onlar da beni seviyor belki de onlar için yaşıyorum. Ecel dersin belki de çağırıyorsun kimi zaman ama o bile küsüyor kendince. Attığım altıncı adımı, besinci adım dan gelecek kuvvete ve kudrete lanet olsun. Saygılar diliyorum.
Redorack milyonların önüne çıkınca ben çok heycanlanırım ama :))
Yapalım mı ? Bu zamana kadar gelen başkanlardan daha iyi olur belki …
demir yumruklusundan mi olsun,hitlervari miolsun )):Demiryumruklu denilince Bana RTE dan %100 farkli bi karakter gozume geliyor…Mesela kadir savun- Ayhan isik karakterleri karisimi biri olsun, evet evet ((:
Baby700’e paralattırmayın beni… Biz onu başbakan yapamayız, ancak kendisi bunu kayda değer bir proje olarak görürse teşrif eder. Elbette isterim o da orada olsun. Hatta bu sitedeki birçok beyin orada olsun isterim…Ben politikadan hazetmem, gayet apolitik yetiştirildim bir takım sebeplerden dolayı. Ama madem ifade edemiyorum kendimi deniyor, yolunu bulmaya çalışırım.
Engel değil işte… En azından ne olmadığımı ve nasıl yönetilmek istemediğimi biliyorum. Kalan seçenekler arasından bulabildiğimce, katlanabildiğimce yakınını seçmek durmundayım şu an.Ben bilip bilmeden konuşuyor olmak istemem ama elbette bir fikrim var. Sadece siyasetle benden çook daha alakadar insanların bulunduğu bir yerde biliyormuş gibi ahkam kesmem anlamında söyledim.Uygun dili ve platformu bulabildiğimce de ifade etmeye çalışırım.
Doğal süreçler doğal karşılanmaz her zaman saçmayamıyalım lütfen!!!
🙂 insani bir duygu belirtisi gördüm…
nikolay??? nerelerdesin yahu? hoşgelmişsin aslanım 🙂
yazıyı ve yorumları okumaya başladığımda aklıma gelen ilk süreci sizler de dile getirmişsiniz zaten insan doğar,büyür,yaşar ve ölür. ama ahkamların sonuna yaklaştıkça bu sürece tartışır, çözüm bulmaya çalışır, yeni şeyler dener,..vb dyerek katkıda bulunmuşsunuz… evet bu da en doğalı ve de yaşadığımızın bir kanıtı sanırım… faydalı olan birşeylerin içerisine beni de katarsanız sevinirim…
Bir çoğumuz küçülmeye başlamıştır belki de … hayat böyle işte, ama her anın acısı tatlısı var. İhtiyarlara her zaman saygı göstermek onlara karşı kırıcı olmamak gerek. Bir gün gelecek bizler de nasip olursa ihtiyarlayacağız ne demişler ne ekersen onu biçersin. Gerçi bazen ekmekte yetmiyor şans bye
maaş kuyruğunda kalp krizi geçiren ve ölenler, dolmuşta yer verilmeyip gözleri dolanlar vs.o kadar çok ki toplumda horlanan yaşlılar,çok üzülüyorumçocuğuma sanırım herşeyden önce büyüklere karşı vicdanlı davranmayı öğretmeliyim
Eğer şansın varsa öğret makaleci, muhtemelen vicdanlı olduğu için bir ton problem yaşayacaktır ama en azından yeni nesilde birileri vicdanlı olsun… Hayretle gözlemlediğim korkunç bir gidişat var… (ki ben kim, gözlem yapabilmek kim diyeceğim -yıl bazında- ama) Ben bile görüyorum son yıllarda giderek her şeyin yozlaştığını.