bildirgec.org

anne hakkında tüm yazılar

erotikamın intikamısın sen

aylakadamveben | 23 September 2008 23:38

,olmayan dilin peşindeki olamayanadam..ona temas etmektesin şu anda.isteklerimiz yeterince güçlüyse evrenin bizi onlara doğru götürdüğü gibi metafizik bir düşünceye ne dersin ..arka kapağında yazılanları okudum..orda beni sevmezlerdi..tekinsiz duruyodum.hergün ve bakıcı..alıcı olmadığımı vurgulamalı asıl..şiir kitaplarının önünde durur ismi hoşuma giden olursa karıştırırdım..güzel annemin hayalgücü..best of soundgarden da sıra,içinde kill your mother dediği şarkıya gelince sadece bakmakla yetinmeyip satın da aldığım iskender’i hatırladım.yine küçük..benimle birlikte intihar et anne;bir şiirinden..ben aileme kızgınlığımdan ibne oldum;bu şiirinden diil,sadece dilinden..çok yoğun ilgilenmediğim halde anneye dair ifade ettiklerinden yakaladıklarımdır bunlar..sadece erotika’yı baştan sona ezberlemeye çabalamıştım.bütün zamanların en serseri manifestosu benim kendi soluğum;böyle başlıyodu..sonra nefret ettim bi süre..düşün uma:edipinderindili,cemalincanlısoluğu dururken ben karmaşaya iman etmiş bu adamla uğraşmıştım..kızdım ya,valla sinirlendim..ailesine sinirinden ibne olan bi şaire sinirlenen adam napar uma..evet doğru bildin;hiç..hiçliğe yolculuğa başladım ben de..yine de iyi bi şeydir şair,insanın hayatında..erotikamınintikamısınsen der ya..ben de bıraktım.bırakarakintikam aldım iskender’den..ama ulysses..sokaklarda dolaşırken kendimi mr. bloom zannetmeye başladım.gözlerimden mr. bloom bakıyodu.yazıda sahip olduğum bu saçma dil,ya da dil arayışı diyelim,ulysses’tendir..yeniden şiir kitaplarının önündeyim:şu bizim hocanın kitabına da bi bakalım.gelişine vuruş;en güzel goller o hareketlerden doğar,biz de gelişine bi sayfa açalım;anlamıorum ki .mına koyyim…şiir,şiir,şiir..sabah akşam şiir,gece gündüz şiir,odada şiir,sokakta şiir,okulda şiir,kabalcı’da şiir..ama anladığım kadarıyla bu hilmi’nin şiiri fena diil..kim bu beni şiir kitabı karıştırırken rahatsız edenedepsiz bakiim..aslında bakmama gerek yok;kesin yine kabalcı çalışanı piçlerden biri bi şey almaya ulaşmayan bu kitap karıştırmalarımdan rahatsızlıklarını ifade etmeye çalışıyolar..hiç bakma,farketmemiş gibi yap..bak yine dürtüyo omuzumdan omuzuyla..anaa..benim hoca diil mi bu;hilmi yavuz..bunu nazım’la yaşadığını düşünsene..o mavi gözlü dev omuz atıyo sana sen memleketinden insan manzaralarını karıştırırken kitapçıda..evet memleketinden;onun memleketini bizim memleket yapmak için çok çabalamalı..ama ne kadar çabalarsak çabalıyalım onun olduğu kadar olamıycaktır bizim..ne senin,ne benim,ne hiç kimsenin..sadece bu ülke mi;o koca devi sığdıramayız bu ülkeye,taşar.taşmıştır…şairin şu hayata dil olması yok mu..işte bu çokoş uma..yani bi adam durmadan yürüsün.halk arasında bu türden davranışlara deli gibi sıfatı yakıştırılır mı..yakıştırılır..sonra kalksın aynı adam ‘bu bir cevaptır’desin.neye cevap,kime cevap..öyle diil mi uma..kalıtıma mı teşekkür eder..hani belki onu şair yapan genleri annesinden aldığını ve bunun için müteşekkür olduğunu anlatmaya çalışmıştır..sen kalk annene ver veriştir her fırsatta;nasıl düşünür bir anne bu durumda,nasıl düşünücek’ah haylaz oğlan’demiştir.sonra bi kitabını ona ithaf et..şöyle mi sormuştu k.iskender;yalnızken kaç adım ha bu ülke…şimdilik şehri ölçüyorum.bulunca sana da haber veririm.birileri senin için ölçsün,fena mı…

Sadece Ezan…

usttire | 02 September 2008 10:30

Ne umutlar verdik dünyaya gelirken, bizden beklenilen roller vardı. İyi evlat olacaktık, sağlıklı doğacaktık. Çok çabalayıp, emek verdiler, sağlıklı olmamız içine ne gerekiyorsa onunla beslendiler. “Aş” erdiler, sancı çektiler, kaç tekme atıp canlarını yaktık. Dünyaya geldiğimizde bu acıların hesabını bize sormadılar. Hemen kucağına alıp mutluluğa gark oldular.Anne işte! Karşılıksız sever, dünyaya eksik gelmişsen, eksiğinin yerini alırlar. Olmayan uzvun olurlar. Bir anne tanıdım diğer anneler gibi gül kokulu, beyin özürlü olarak dünyaya gelen çocuğuna ömrünü adayan. Çocuğunun karnını doyurmadan kendisi yemeyen, onu uyutmadan uyumayan tıpkı diğer anneler gibi bir anne.Sevgi ilaç, sevgi ekmek, sevgi nefes…Çocuk yirmi yaşına gelmiş bir delikanlı ama ne çevresindekileri ne de kendini bilmiyor. Bariz ve farklı olarak tepki verdiği tek olay ezanın sesini duyması oluyor. Bayram yapar gibi ezan bitene kadar kendini bir sağa bir sola hızlıca sallıyor ve anlamı olmayan ama melodik denilebilecek bir makamda ezana eşlik ediyor. Gördüğümde çok şaşırdım ve bakakaldım, etkilendim. Ezan sesi ile mutlu olup huşu içinde eşlik ediyor.Engelli çocuklarda bazı olağanüstü durumlar gözlenebiliyor ama bu şekilde sadece ezana tepki veren bir engelliyi daha önce hiç görmemiştim.
Onu gördükten sonra üzerinden beş yıl geçtiğinde yani bugün vefat haberini alınca sarsıldım. Her ezan sesinde onu andım beş yıl boyunca, bundan sonra anacağım gibi…25 yıllık bir yaşam, kendini bilmeden, sadece ezan…

Osmanlı Kadınıydı Anam…

BARIALAST | 28 August 2008 18:17

Eşek bile bir tek Anamın sözünü ikiletmezdi. Bizi hiç sallamayan bu eşek Anamın yoldan gelişini görünce “hazır ol” pozisyonuna geçerdi. Eşek bile Anamın Osmanlı kadını olduğunu biliyordu.Bizleri büyüttü başka illere gönderdi, babamın dünyadan ayrılışı ile tek başına kalmasını istemedik. Yanımızda kalsın, yaşlandı, dinlendin istedik. Söz geçirebilseydik başaracaktık ama Osmanlı kadınına söz geçmiyor. Sık sık yanına gitmeye çalışıyoruz ancak iş nedeni ile her zaman izin kullanamamak sorun oluyor. Osmanlı kadını ya başkasının yanında bile kalmak istemiyor.Aklıma geldikçe beni eşek kadar hayrete düşünerek bir ineğimiz vardı süt sağılması gerekiyor ve anneme yardım etmek için kovayı alıp yanaşıyorum. Bu inatken süt sağmak mümkün değil. Gidip bakkaldan alıp kovaya doldurayım diye düşünüyorum ama Anamdan kaçmaz. Zaten ineğin şişen memeleri beni ele verir. Üzerine bir de Anamdan fırça yemek var. Anladım ki bu inek elleşmekten hoşlanmıyor.
“Ana ben yemeği yaparım sütü sen sağ” demekten başka yapılacak bir şey yok.O bana yüz vermeyen inek Anamı görünce nasıl da süzülürdü. İşte bu sahne beni delirtirdi. Planlarımın arasında ilk Kurban Bayramında o ineği kesmek yer alırdı.İnek kesildi ama Anam çok üzüldü. Böyle olmaz bari yenisini alalım dedik o da bize ötekinin yaptığını yaptı.

İyi düşün, hayatın iyi olsun.

srkncntrk | 27 August 2008 16:16

Yine bir gece vakti
Uzandım koltuğa düşündüm geçmişi
Daldım sonsuzluğa, anladım muhtacız yalnızlığa
Yalnız gelmiştik dünyaya
Nasıl da avaz avaz ağlamıştık
Neydi bu yakarış neden ağlamıştık
Dünya idi ağlatan bizi
Anne karnının huzur içindeki sessizliğinden
Bilmediğimiz gürültülü bir ortama çıkmıştık
Artık bir cenin değil, insandık
Sorumluluk başlamış
Hayata ağlayarak merhaba demiştik
Derken büyüdük, öğrendik gülmeyi
Kimi zaman unuttuk neden geldiğimizi
Böbürlendik, hiddetlendik, isyan ettik.
Oysa ne kadar yanlıştı.
Şükretmedik, aksine oflar çektik.
Her of deyiş birşeyler aldı bizden
Yaşamın güzelliğini farkedemedik
Ben, sen kavgasına girip biz olamadık
Bizlik duygusuydu huzura kavuşturan.
Egoist düşüncelerdi ruhumuzu bozan
Para, Mal, mülk sevdasına kapıldık
Kimde çoksa ona el, etek açtık.
Bize hayat vereni unutuverdik.
Ama o bizi hiçbir zaman unutmadı
Hatta devamlı bizi izlemekte
Bunu bile bile nasıl günah işliyoruz
Zaten ne kaldı ki ecele
İyiliği düşün, kötülüğü men et.
Aldığın her nefeste.

Âsâra Dalar Gözlerim, Kumrular Yol Gözlemeyin.

07ebru | 22 August 2008 14:29

Yorgundum hem de çok yordun,
Hayattan ve yaşamaktan yorgundum,
Özlemekten, hasretten yoruldum.
Uyumak zor gelirdi hep ama ne zaman uykumun geldiğini
Hissedersem hemen yastığıma koşarım, bekletmem…
Zor bulunur uyku bana, uyudum sonunda, rüyamda
Çocuklarımı gördüm, öptüm doya doya
Hasret gidermek midir bu?
Hasret bu kadar kolay giderilir mi hiç!
Rüyamda bile olsa görmek çok güzeldi.
Ah’ım la incitmek istemem kimseyi,
Bıçak Kemiğime dayanana kadar çekerim bu hasreti,
Sebepsiz yaprak düşmez yere,
Ben de sebepsiz düşmedim bunu iyi bilirim.
Düşmeseydim, eremezdim kemâline
Terk etmeye çalıştım dünyayı ama hasretlere yenildim,
Her defasında, elim kolum bağlandı.
Âsâra dalar gözlerim, kumrular yol gözlemeyin.
Baharlar uzaktır, karlar düşer nasibimize…
Sakın şikâyet etme lâl olsun dilin,
Şikâyet ettiğin, şikâyetini kabul eden tek merciin
Benim zor büyüttüklerim, canımdan can verdiklerim;
Emanet olduğum yere sizi de emanet ettim her gece..

Sağlık en büyük nimet…

kalamara | 19 August 2008 10:24

Evet hastalanmadan veya başımıza bir kaza gelmeden sağlığımızın değerini bilmiyoruz.Her hasta oluşumuzda “Şimdi dünyayı verseler gözümde yok” deriz ama iyileşince unutur gideriz.Dünya telaşesi denilen şey bize malesef ölümleri, hastalıkları,arkadaşlıkları bile unutturabiliyor.
Özellikle şu son 4 gündür yaşadıklarım sağlığın değerini anlamam için biraz fazla bile oldu.Önce eşimin kuyruk sokumu kemiğinde meydana gelen çatlakş sonra kızımızın içtiği sütten zehirlenerek mikrop kapması tüm neşemizi aldı götürdü…

Çok Acıdı Mı Aşkım?

07ebru | 17 August 2008 21:29

Doktorlarla görüşüp en iyi yöntemin yüzüklü mü yoksa klasik yöntemle yapılanı mı diye öğrenmeye çalışıyordum. Bu arada her gün eve anneanneme gelen doktor ile sohbetimiz olaya son verdi.“Evde sünnet olacak oğlan mı var, ben onunla bir görüşeyim” dedi.Nasıl başardıysa oğlumu ikna etti ve “birkaç saat sonra geri geleceğim anestezi uzmanını ve gerekli olan malzeme çantamı alıp döneceğim” dedi.
Hepimiz bir tarafa koşturduk, bu kadar aceleye geleceği planda yoktu. İşin en zor kısmı oğlumu sünnet olmaya ikna edebilmekti ve bu başarılmıştı. Artık durmak yoktu.Olay yerinden uzaklaştırılmaya çalışılıyordum. Bazı nedenlerim vardı. Uzağında kalamıyordum. Operasyon başlayana kadar sürekli ona sarılıp,
“hemen bitecek, hiç canın acımayacak, iğneden önce bile uyuşturucu sprey sıkacak, ne olduğunu anlamayacaksın, kurtulacağız şu fazlalıktan, hadi anneciğim güçlü olmalısın, duanı oku o esnada başka bir şey düşünme, ben hep yanında olacağım, hadi aşkım güçlü ol” diyerek hem oğlumu hem kendimi teskin etmeye çalışıyordum. Teyzesi bir kenarda ağlayıp duruyor, anneanne şaşkın sağa sola gidiyor ne yaptığını o da bilmiyor. Prensesim ise abisine ne olduğunu anlamaya çalışıyor.Operasyon başladı. Doktor, anestezi uzmanına “iki seferde keseceğiz” dedi. Bu ne demek ya diyemedim, oğlum endişelenir diye sustum ama ben çok endişelendim. Haklı bir sebep varmış iki seferde kesmeyi düşünmelerinin ama bunu daha sonra öğrendim. Bu arada iki sefer de değil, üç seferde kesildi. Bu da haklı bir sebepten dolayı oldu. O an bunları kavrayamıyor insan ilk kez bir sünnete tanık oluyorum ve o çocuk benim oğlum. Buna can mı dayanır?Oğlum sabırsızlanıyor üç sefer olması işin süresini uzattığından dolayı sürekli kendini kasıyor. Elleri ile kendini yırtıyor gibi yaptığını gördükçe benim içim yırtılıyor.Hadi aşkım duanı oku diyorum. “anne ben okuyamıyorum sen okur musun “ diyor. Onun yerine ben okuyorum ve daha önceden arkasına hemen âmin diyen oğlumdan ses yok. Neden sonra aklına geliyor ve âmin diyor. Kendimi kötü hissediyorum oradan çıkıp odanın önünde kendimi yavaşça yere bırakıyorum. Kendimdeyim ya da değilim, ben de bilmiyorum. Doktor masa lambasını tutacak biri var mı diye sesleniyor. Bu sesle kendimi topluyorum. Oğlumun bana ihtiyacı var hadi kızım kendine gel ayağa kalk diyorum. Lambayı tuttum. Olaya odaklandım ve koptum. Annem ve kız kardeşim beni yerden kaldırıp yatağıma götürmüşler ondan sonrası yok bende.

Uzunca bir süre kendimi bilmeden kalmışım kendime geldiğimde oğlum ne oldu diye yataktan fırladım. Oğlumu gördüm ama ona dokunamadan tekrar bayılmışım…
Anne olmak ne kadar zor Anne, anne olunca anladım. O anları hatırladıkça hep soğuk terler döküyorum şu an bile.

Uyuşturucu ile tanışmayın…

EDVARENTE | 17 August 2008 11:00

Nice tazeler gülünü açamadan solar. Uyuşturucu bunu hep yapar. İlk başta sadece merakla başlar. Sonrasında esir alır.Uyuşturucu krizi geçiren birine şahit oldum korkunç bir manzaraydı. Daha 19-20 yaşlarında sadece ve kendini bilmez durumdaydı. Onu hastaneye götürmeye çalışanlara direniyordu. Kendisi için kurtuluşun ne olduğunu bile bilemeyecek durumdaydı.Gözyaşlarıma hâkim olamadım. Bir ben değildim ağlayan, oradaki o sahneyi görenlerin birçoğu ona yardım etmek isteyip, yardım edememenin çaresizliği ile ağladı.Ona söylenen sözleri anlayamayacak haldeydi, kimseyi duymuyordu sanırım. En çok annesinin o ezik duruşu yıktı beni. Evladı yerlerde debeleniyor ama o “yavrum, canım kızım ne olur kendine gel” diye bağırarak ağlamaktan ve dövünmekten başka bir şey yapamıyordu.
Evladı gözünün önünde erir de hangi ana yüreği buna dayanabilir ki?

Söyle Ne Yapacağım?

GRAFTONCUN | 13 August 2008 12:35

Gözümden taşıp, kirpiğime tırmandın
Ucuna geldin düşeceksin diye avucumu açtım
Avucumda kayıp parmaklarımın arasından süzüldün
Hemen öteki avucumla yardıma geldim
Tutamadım, tutamadım seni Anne!…
Gözümden, ellerimden kayışını, gidişini
İzledim hem gözüm hem yüreğimle
Ellerimi bırakmana hazır değildim
Hiç hazır olmazdım da…
Soğuk bedenine sarılmak bile
Öyle ısıttı ki beni
Ama ya gidişin Anne!…