bildirgec.org

anılar hakkında tüm yazılar

Günlük

yelkenlitren | 11 October 2008 14:58

Günlük
Günlük

Doğumumdan başlıyor herşey , ilk çığlığım yankılanıyor odada sevinç gözyaşlarıyla birlikte. Kucaktan kucağa geziyorum. Hep sıkıntı verici sıkı giysiler üzerimde üşümeyeyim diye. Herkezden önce kuruluyorum yatağıma ve gözümü bir açıyorumki popom yanıyor alev alev. Değştirsinler altımı diye yaygarayı basıyorum yine. Oh ne rahat hemende geldiler. Yeni bez , biraz süt ve artık uyuyabilirim mışıl mışıl.

Gün geliyor bitiyor çığlıklar. Anne tiş baba tukulata diye devam ediyor. Başka haylazlıklar yapmaya yeni yaramazlıklar icat etmeye başlıyorum gün geçtikçe. Ekmek almaya gidiyorum ama oyuna dalıp kaybediyorum kendimi sokaklarda. Herbir köşe başında yeni oyunlar her sokakta yeni maceralara atılıyorum. Birde bakıyorumki annem geliyor.
”Nerdesin sen sabahtan beri ? ”
” Oyun oynuyorum anne ”
diyorum polisin bile beni aradığını bilmeyerek 🙂

Sınıf İçi Sosyal Yaşam Çocuktuk O Zamanlar-*5

Culture Orange | 28 August 2008 21:32

Çocukluk döneminden yeni yeni sıyrılıyoruz. Artık hayatımıza sorumluluklar girdi. Bunlar klozetin kapağını kapatmak, anahtarı kapının arkasında bırakmamak ve varsa küçük kardeşimiz uyandığında komşudaki annemize haber vermek olsada sorumlulukturlar.

çocutuk o zamanlar
çocutuk o zamanlar

Artık dersler bize bıkkınlık verecek düzeye gelmeye başladılar. Kimimiz okuldan eve geldiğimiz zaman hemen yaparken kimilerimiz de yatmadan önceki 1 saate de bırakırdı. Hatta bazılarımız abartır ödevinin olduğunu hatırlaması için yatması gerekir. Hele birde ödev resim-iş dersinden ise vay halimize.
Şimdi kim boyayacaktı o kocaman resim defterini. Baştansavma bir resim çizsek olmaz mı?

Der gibi…

ODEON | 22 August 2008 17:52

Bu şehir bana dar geliyor,
Hangi sokağına girsem
Çıkmaz sokak.
Hangi kaldırım da gezsem
Ayağıma taş batar
Gözlerim dolar
Unuttu seni
Sen de unut desem
Ben unuturum belki
Ama bu şehir
Unutmuyor seni
Unutturmuyor bana

Kendimi Sorguladım…

CESMISIYAH | 06 July 2008 10:05

Küvetimi su ile doldurdum,özel aromalı ve hoş kokulu duş jelini boşalttım.Kendini saldım ılık suların içine,kendimle birlikte düşüncelerimi de saldım.

Film şeridi gibi hayatım dizilmişti sıraya; güzel çocukluğum,harika gençliğim ve muhteşem üniversite günleri…Aşklarım,hayal kırıklıklarım,özlemlerim,yaptıklarım,yapamadıklarım,yapacaklarım derken düşüncelerde yüzmeye

Unutmak kolay değil tüm yaşanmışlıkları,güzel anıları,tanıdığım insanları,dostlarımı,arkadaşlarımı bir bir andım.

İstediğim gibi bir hayat yaşadım mı diye sorguluyorum.

Öyle sorgulamışım ki her yerim buruş buruş olmuş ama hala sonuca varamamıştım.

SEN HALA EN BÜYÜKSÜN BABA!

toz66 | 20 June 2008 12:00

Baba… Baba sevgisi, şefkati ve içtenliği… Küçüklüğümü aklıma getirdiğimde, hep en güçlünün, en iyinin ve en bilginin, babam olduğunu düşünmüştüm… En iyisi, en yakışıklısı, ve benim için en değerli olanı her zaman babamdı… Düşünsenize, benimle bilek güreşi yapar ve her defasında onu yenerdim. Fakat başka birisiyle güreştiği zamansa, her seferinde babam yenerdi. Yani bana karşı dünyadaki en cesaretsiz kişi oluverirdi, çünkü o benim babamdı ve ben onun oğluydum. O benim babam…. İlk bisikletimi alan ve bana “hadi bakalım, sür de görelim” diyen. İlk boyama kitabımı alıp, bana renkleri öğretmek ve sevdirmek için; “ne kadarda rengarenk ve güzeller demi?” Sorusunu soran. Ve ilk hikaye kitabımı aldığında bana “eğer bu seriyi bitirirsen, sana daha ne kitaplar alacağım “deyip sözünde duran ve 18 yaşındaki birine, şimdiden küçük bir kütüphane bırakan, eskilerin öğretmeni, şimdilerin, emekli bilgini, eskiden ve hala en büyük babam benim… Hani derler ya “ben hastalandığımda babam sabahlara kadar başımda bekler..” diye. Benim babam, başımda beklemezdi . Hasta olduğum günlerde beraber uyurduk, ben güvende olayım diye…
Hele o küçükken gece korkuları; onlar yok mu? Gece korktuğumda, gittiğim iki yer vardı. Birincisi, babaannemin yanı, ikincisi ise babamın yanıydı… Laf aramızda, en çok babamın yanını severdim. Çünkü koskocaman elleri ve kolları beni daha iyi korur diye düşünürdüm gecenin karanlığından… O benim babam… Çünkü, o en büyük sevgilere layık, eskiden ve hala o benim en büyüyüm, kocamanım ve en güçlüm…

İ Y İ K İ DE……

ahmetyesari | 18 February 2008 11:56

İ Y İ K İ DE……Saturday, December 8th 2007, 12:02 AM

NE AŞKLAR YAŞADIM ÖMRÜMCE NE AŞKLAR…
KİMİNDE:
UN UFAK OLDUM,KOCA KAYALAR GİBİ
YAVAŞ,YAVAŞ,PARÇA,PARÇA
YOK OLDUM SAHİLLERİNDE
KİMİNİN..
DELİ DALGALAR GİBİ AZGIN,HIRÇIN YÜREĞİM YOKOLMUŞCASINA
MİLYONLARCA PARÇA
ACILARINI ÇEKEMEZ OLDUM,

NE AŞKLAR YAŞADIM ÖMRÜMCE NE AŞKLAR…
BÜLBÜL OLDUM GÜLBAHÇELERİNDE
DİKENİNE DAYAYIP YÜREĞİMİ
KARŞILIKSIZ VERDİM KANIMLA RENGİNİ
SOLAR DİYE KORKARAK,GÜLÜME…
YOK OLDU SONBAHARLARLA DARMADAĞIN..
NE BİR RENK,NE BİR KOKU.

smsg…

dublintiger | 12 February 2008 01:08

kaybettiğim benliğimi ararken ruhumun derinliğinde
rastladım yine vaçgeçemediğim eşsizliğine
kesmişken umudu aklımdan kalmışken sessizliğinde
yoksun yine unuttuğum manasız gerçeklikte

gerçek hep yalanın hayat hep ölümün içindeyse
benim yaşamım da bir rüzgardır bu sonsuzluk çölünde
sürükleyip götürdüğü bunca kum tanesinin içinde
bir sen yoksun anıların biriktiği bu kum tepelerinde

bir dakika bile durup düşünmem kovsan beni hayalinde
gitsem bile uyanamazsın bu uykudan soyut gerçekliğe
uykularım düşlerim kabuslarım büyüyor hep seninle
hep korktuğun ölüm ondan kaçıp saklandığın yerde

eskiye hatırlı anılarla kinaye…

talos | 14 January 2008 14:49

...

bilmem ne kadar mantıklı cümleler kurabilirim senin adına
ya da ne kadar konuşabilirim kokunu?
nefesin ensemi tokat gibi acıtırken
eski bakışların kalmamış gözlerinde
deler içimdekileri.

ve acıtır saçların tekrar alevlenen kor yüreğimi
son sözler kalmamış dudaklarında
hepsi buhar olup dağılmış benliğiminin o soğuk duvarlarına.

...

seni bende arayıp bulmak neyi değiştirir
karşımda duruyor suretin beni yiyip bitirir…

Gecenin sabaha yakın olan kısmı

plakton | 18 September 2007 08:57

Hava kurşun gibi ağır…
Yağmur arsız…
Anılar ıslak, anılar yorgun…
Caddeler ıslak dışarıda.

Umutlar bekler meçhul bir faniyi. Kıyıda köşede gizlenen, yaşarken yaşamını sessizce içinden, Keşkeleri bitmiş, sankileri ile yaşayan bir faniyi…

Hoyratça harcanmış bir zaman var hayatımda. Yaşama ait ne varsa içimde, sırtımda taşıyorum geceleri. Pejmürde, yırtık pırtık ruhumla.

Çığlıklar dolarken bu kentin sokaklarına, duyan oldu mu fani sesimi acaba? Yoksa söylenecek söz kalmamış mıydı? … İçimden mi kuruyordum cümlelerimi artık?