Daha gözlerimi açmayı bile bilmiyordum senden ayrıldığımda. Henüz kendimi bile tanımıyordum beni başkalarının eline verdiğinde. Söylesene anne, çok büyük bir yük olarak mı gördün beni kendine. O zamanlar senden istediğim bir damla süt idi sadece. Esirgemedin ama gülüşünü sakladın benden. Beni emzirirken gözlerin hep ablamdaydı, abimdeydi. Ama benim daha çok ihtiyacım vardı sana. Görmedin hiç anne. Yerli yersiz ağlardım hep. Sen sanırdın ki acıktım. Hayır anne. Seni özlüyordum sadece. 3-5 dakika kalırdın yanımda en fazla. Sonra abimi alıp doğru tarlaya. Ablamın kollarında kalırdım hep. Ama benim annem sen değil miydin? Neden o halde hep ablam gülümsüyordu bana? Arada abim alırdı kollarına. Babam dokunmazdı bile bana. Hepsini geçtim de anne. Sen neden almazdın beni kucağına. İçindeydim karnının tam ortasında. Sıkılmışsın belli ki. Attın dışarıya. Eyvallah dedim hepsine anne. Eyvallah dedim. Ne babam nede sen almadınız beni kucağınıza. Ablamı anne bildim. Abimi baba…Bak büyüdüm ben anne. Kocaman kız oldum. Öyle söylüyorlar. Şimdi bir kardeşim daha var. Ama onu kucağından hiç bırakmıyorsun. Bana böyle hiç gülmemiştin nedense.Şimdi daha iyi anlıyorum seni. Kızmıyorum sana anne. Biliyorum zamanın yoktu beni sevmeye. İş vardı yapılacak. Çok iş vardı. Bitirmen gerekiyordu hepsini. Şimdi kardeşimi kucağında öpüp kokluyorsun. İşlerin bitti mi anne?Abim evlendi. Ablam evlendi. Hepsi gittiler kendi evlerine. Beni sevecek kimse kalmadı. Zaten bende büyüdüm artık, sevilmeye ihtiyacım yok ki. Sevme sırası ben değil mi anne? Ben sevmeliyim artık. Söylesene anne. Sevilmeden nasıl sever insan. Şimdi ben seni nasıl seveceğim?Boş verdim hepsini. Zaten şimdi yanında değilim senin. Uzaktayım anne. Biliyor musun seni hiç özlemiyorum. Ara ara gözlerim doluyor ama olsun. Ben ağlarken arkana bakmayışın geldikçe aklıma, gözyaşlarım gözlerimde kuruyor. Tek damla bile akmıyor…Biliyor musun ben birini sevdim anne. Senin haberdar olmadığın yüreğimle sevdim. Herkes aşk diyor buna. O da beni seviyormuş, öyle söyledi. Görmen lazımdı anne, nasıl kanatlandı kalbim. Sanki uçacak gibiydim. Onun sesini duyunca unutuveriyordum herkesi, her şeyi. O beni seviyormuş anne. Belki de bu yüzden sevdim onu. Beni seviyor diye… Ama sana söylemeyeceğim bunu. Sen bilmeyeceksin sevmeyi öğrendiğimi. Bilmeyeceksin işte. Yoksa sende sevgi istersin benden. Üzgünüm sana verecek sevgim yok anne. Ben tüm sevgimi ona verdim. Çünkü beni sadece o sevdi. Benim için o üzülüyor biliyor musun? Beni özlüyormuş o anne. Çok özlüyormuş. Bende özlüyorum onu. Nasılda güzel gülüyor bir bilsen…Ama aklıma sen geldikçe vazgeçiyorum anne. Kimse sevemez beni. Sevmez anne. Sen bile sevmediysen o neden sevsin diyorum kendi kendime. Sen aklıma geldikçe sevgiye olan inancımı yitiriyorum anne. O kalbimi kuş gibi kanatlandıran delikanlının sevgisine bile inanmaz oluyorum.Dün gece son noktayı koydum anne. Bıraktım onu. Sevmesin oda. Sevmesin işte. Sen sevmiyorsun. Kimse sevmesin beni.Dün gece son noktayı koydum anne. Şimdi tek bir isteğim var senden. Elinde bir demet çiçekle mezarıma gelme! …
yorumlar
Çok dokunaklı bir yazı yazmışsın. Bebeğin ağzından dökülen cümleler, insanın içini parçalıyor.
….:'(
ağlattın lan beni :))
… !:)
daha duygusal cümlelerle anlatabilirdin böyle duygusal bir yazının akış biçimini azıcık bozmuş ama genede hoş bir yazı olmuş.
C.kusu, annenin sana olan davranislari annenin problemi..Yarin bir cocugun olursa iyi bir anne olacagindan eminim..Sen de uzulme artik ve onu affederek kendini kurtar bu dertten..
mesele dertlerden kurtulmak değil aslında. affetmesine edilirde. artık kimse sevmez anne gibi. hani derlerya en güzeli anne sevgisi diye. benden bu sevginin esirgenmesi adalet mi?annemi çok seviyorum. oda seviyordur eminim. anlatmak istediğim ihmaldi…
melihcd haklısın sanırım. bozmuş akışı.
Kadin duygulari kadar inisli cikisli birsey gormedim, asansor bile masum kalir..
“annenin fiziksel yokluğu durumu hariç ; “anne anne” diye ağlayan çocuk… normal bir çocuktur. “baba baba” diye ağlayan çocuk değişik bir çocuktur. babacı bir çocuktur. zaten çocuklar bence “anne anne” diye alışkanlıktan ağlarlar. benim annemin şöyle bir çıkarımı vardı; insanlar en çok “allah”, “anne” ve “imdat” diye ağlar sızlarlar ! bilemiyorum ne kadar doğru bir genelleme”hatta öle anneler vardır ki, kıçlarına dövme oralarına buralarına piercing yaptırırlar, masum bebekler de annelerini ömür boyu umacı sanıp bakarlar..Bunların bir kısmısı öylesine azıtmışlardır ki, 8 yaşındaki kızına botox yaptırıp “benim kızım ilerde manken olucak” diye hayallere dalarlar..yaa bak çalı kuşu kardeşim seninki ehveni şer sayılır bunların yanında di mi?
Ana-babaya iyilik ve ihsan evlât üzerine farzdır, onlara isyan etmek haramdır. Hadîs-i şeriflerde buyuruldu ki:(Cennet kokusu beşyüz yıllık mesafeden duyulur Ana-babasını Üzenler ve sılâ-l rahmi terk edenler.bunu duyamaz.) [Taberânî)Sizde bu yönden bakmayı denerseniz huzurlu olursunuz…
Biliyorum ailede açılmış boşluklar doldurulmaz başka bir şeyle…Hayat boyu içinde taşırsın o delikleri ama affetmelisin. Ben nasıl düşünüyorum biliyomusun? bence hayatımızdaki iyi yada kötü herkesin bir görevi vardır. İnsan acıyla şekillenir. Düşünsene, içindeki yara izlerini sildiğinde sen aynı sen olabilirmisin? hayır olamazsın. Şu anki kişiliğinden memnunsan eğer, seni sen yapmak için seni sana taşımış kara vagonları affet……ben öyle yaptım çünkü nefret ve içindeki hesaplaşma en çok seni yorar
ivan . annemi seviyorum.. şuan çok özledim onu. bu yazıyı kendime teselli olarak yazdım da diye bilirim…
cıhadatakan. isyan değil bu :(… özledim sadece.. kendimi kandırıyorum .. 🙁
sahire.. damarıma bastın gülüm..
Çalıkuşu hanım, elbette seversin.ahkamım sizi bir nebze gülümsetebilmek içindi.
Çalıkuşu hanım, elbette seversin.ahkamım sizi bir nebze gülümsetebilmek içindi.
çok teşekkür ederim ivan. 🙂
Kendi damarıma da basıyorum zor ama basabilmeli ayakta sağlam durabilmek için…
Bir arkadaşım bana başından geçenleri anlatmıştı, yazıyı okurken aklıma o geldi kısaca yazayım.Arkadaşım;”Ben Hristiyan bir aileden geliyorum.İstanbulluyum, aile bağlarımız çok sıkıydı.Anne ve babama olan sevgim ve onların bana olan sevgisi hat safhadaydı.Üniversite yıllarında İslamiyeti kabul ederek Müslüman oldum.Bir buçuk yıl ailemden gizleyebildim.Tatillere eve geldiğimde namazımı kimsenin olmadığı zamanlarda yada çok zorda kalırsam banyoda kılardım.Sonunda ailem gerçeği öğrendi ve beni evlatlıktan reddettiler.Eve gittiğimde kapıyı kim açarsa beni görür görmez suratıma kapatırdı, İslamiyette anne ve baba hakkının Allah hakkından sonra geldiğini öğrendiğim için onları kırmak istemiyordum.İnanışlarımız farklı da olsa onlar benim annem ve babamdı hakeza kardeşlerimi de kırmadım.Sırf Allah’ın huzuruna anne ve baba hakkıyla gitmemek için direniyorum bana karşı davranışları aynı, ben ise her önemli gün ve gecelerde, kapının ve telefonun yüzüme kapanacağını bile bile gidiyor ve arıyorum.” diye söylemişti.
şu an tıbbın tüm olanaklarını kullanarak anne olmaya çalışıyom, dünyam şaştı, eğer anlattıkları gibi bişi değilse kralını tanımayıp ana avrat girecem.
sahıre, birilerinin damarının üstüne ayakta kalma savaşı verirsek eğer ya o kişi kan kaybından ölür ya da biz ilk rüzgarda düşeriz…
zarifce, insanoğlunun çözümlenemeyen tek tarafı hiç bir zaman tam olarak tanınamamasıdır. insan bazen kendinide tanımaz. eğer müslüman olunca ailesinin böyle tepki vereceğini bilseydi bidaha düşünürdü. anne baba başkadır. lakin her ağaçta mutlaka bir çürük elma vardır.
mansonilized, anlattıkları gibi emin ol… İyi bir anne olursan iyi bir evladın olur..
Doğru her ağaçta bir çürük elma vardır ama o elmanın çürümesine vesile olan nedir? “İçini bir kurt kemirebilir, dışını kuşlar gagalayabilir, v.b.”Bunlardan dolayı o elma da çürür lakin ilk etapta elma çürük değildir.
şans diyelim…onca elmanın içinde kuş gelip onu buluyorsa, onca cismin içinde kurt onu yatak yapıyorsa…sadece şans demeliyim ozaman..Elme çürüdü hayata bir sıfır geridne başladı çünkü şanssızdı…
Sayın zarifçe ve çalı kuşu, taşı delen suyun kuvveti değil, damlaların sürekliliğidir. Arkadaşınız ailesini ziyarete devam etsin. Eminim ki günün birinde ailesi onu bağrına basıcaktır. En sonunda karşısındakiler anne ve babasıdır. Et tırnaktan kolay ayrılamaz.Sayın mansonilizet, Emin olun ki annelik dünyanın en güzel şeyi, her şeye değer. Şunu da unutmayın aynı zamanda en zor işidir. Karşınızdaki küçük beden size bakarak ağlar ve siz de onun niye ağladığını bulmak zorundasınız. Güldüğü zaman da gözlerinin içinden size bakarak güler. İşte bu her şeye değer.
sanırım haklısın nihansage..
Nıhansage, arkadaşın devam ediyor, annesi yumuşadı, eee neticede evladı söküp atamaz, saygı duymak gerekir.
Evet anne! bu gün yine sıra sende… Hadi başla!
Hadi başla ağlamaya!
neresinden tutup anlamlandıracağımı bulamadağım ve bu çabasından vazgeçtiğim bir metin.annenin göstermediği yada gösteremediği sevgiden yakınırken bunu flörtünden ayrılışı ile bağdaştırması ise mucizevi bir yaratıcılık gerektirir.Benim için vakit kaybı old bu metni okumak.
Tüm annelerin gününü kutlarım…
x00x , zamanını mı aldım?afedersin…