Adiliğinin sebeplerini de gayet iyi anlıyorum üstelik…
Ben, onu baştan sona, tüm nedenleri ve aşamalarıyla anlıyorum. O benim onu anladığımı bilmiyor. Anlıyorum çünkü anlatamayacağım kadar çok adilik yaptım zamanında.
Beni terk etmesini de anlıyorum üstelik. Tamam, yalan da olmayabilir; o hisler. Ben yapmadım mı tüm bunları? Alasını yaptım. Sevdim, çıktım, gönül verdim, gönlünü çaldım ve ‘Olmuyor sıkıldım!’ deyip; ortalıktan kayboldum mu? Evet, ta kendisiyim. Yaptım. Bir kez de değil üstelik. Sonradan kendimi kınasam da o sıra bana o doğru geldi.Hem gerçekten anlıyorum, insan hem bir şeyler hisseder sonra da hissetmediğini de anlar. Yani yalan da olmayabilir dedikleri. Sahtekarlar gezegenine mensup bir üye olmasam -yani hiç üye olduğum zamanlar olmuş olmasa- epeydir bir eteğimizi çekmiş bulunmaktayız ama kısmet…
İyi ‘ah’ almışımdır belki de. Hakkımdı da. Düşününce benim yaptıklarım da epey adiceydi ve hiçbir açıklaması yoktu. Aynı anda birkaç kişiyle çıkmak en masum olanıydı. Birilim yani üç kağıt, yalan, oynamak nedir.Aslında oynamak da değildir o an öyle hissetmişsindir diyeceğim, kendi dediğime inanmayacağım. Yok üstadım, işin içinde samimiyetsizliğe dair en ufak mevzu karşı tarafla oynamaktır. Ben de yaptım. Epey önce. O yüzden şu an bana yapılanları anlıyorum. Neden yaptığını, şimdi ne hissettiğini, vicdan azabı duyup duymadığını. Ben hiç duymuyordum mesela.
Sıkıldığım noktada bay bay diyordum. Ama çok adice bay bay demelerim olmuş ki, burada tanınır olmama rağmen anlatasım gelmiyor.Yıllar geçti, çok enteresan bir şey kafama dank! etti. En çok acı verdiklerim, kalleşlik yaptıklarım, kalbinin canına okuduklarım; beni en çok seven ve en şefkat gösterenler, en çok fedakarlık yapanlar olmuş. Bu nasıl bir farkındalıktır?
Ben de dedim zamanı gelince çok fena ‘tüh!’ diyeceksin diye. Neye yarar o zaman tüh demek? Benim şu an hatalarımı fark ediyor olmam onlara ulaşmamı sağlıyor mu? Hayır. Hepsinin harika ilişkileri var. Oysa onların canına okuyan, adilik yapan bendim. İlişki anlamında şimdi mutlu olmayan benim. İlahi sistem.Bilirim, insan sıkılır. Kendimizden dahi sıkılırken, başkasından ya da bir ilişkiden neden yorulmayalım ki… Bana böylesi dahi ağır gelirken, başkasıyla ilerlemek zor gelebilir. Başta, ‘Zor gelmez, dağları geçerim senin için!’ der.
Zaman geçer, ki; bu zaman kimi zaman üç yıl da olabilir üç hafta da, biter içindeki enerji. ‘Devam edemeyeceğim’ dersin. ‘Bir adım daha nefes alamayacağım, yeter ki, o gitsin belki nefes alırım…’ O an işte içindeki tüm enerji bitmişken, tek istediğin eskiye dönmektir, belki sessizlik dahi iyi gelir, onsuzluk; ala.
Sadece sesini duymamak dahi iyi gelecektir. Bazen ‘Ne zaman görüşeceğiz? lafı dahi bunaltır olur. Ölürsün. Bazen güzel bir tek laf söylemek istemezsin ya da kendi içine kapanmak istersin ama o vardır yapamazsın çünkü anlamayacağını düşünürsün.
O an işte, o an biter kafanda. Sen sana kalsın istersin, başka bir şey değil. Doğru, yanlış ve tüm duygular her zamanki gibi ‘PUFFF!!!’ kaybolur.
Sadece sessizliği ve onsuzluğu özlersin. Telefonunun çalmaması değil çalması yorar olur. Açarken sesine verdiğin tatlılaştırmaya çalıştığın ses tonun kendi kendini tırmalar. Oynuyorsundur bir yandan çünkü sözde onu üzmemek için. Bu böyle devam eder. Ardından onu üzmemek için senin üzüldüğünü fark ettiğinde buna ne kadar katlanacağını bilemezsin. İşte sondasındır.Sonlandırmışsındır kafanda da onun haberi yoktur.
İşte bu nokta da gel de anlat ona olanları. Neden değiştiğini. Değişenin ne olduğunu.
Ben hiç anlatamadım. Hep adi oldum. Zaten ne diyebilirsin ki… Aslına bakarsan, adiliktir de bu bir bakıma. Çünkü o hala seviyordur, özlüyordur; ‘Sende ben bittimse bana neden haber vermedin? der. Neden oynadın ve gerçekmişsin gibi davrandın? Yanıt: Ben de belki bitmemiştir ya da kendi içimde bitmemesi için uğraşmış olamaz mıyım? Ya da o kadar cesur değildim.
Bu kadar. Sade. Ayrılmak cesaret ister. Bitse de ben de, bazen bittiği anda ‘bitti’ diyemezsin. Bilmem ne kadar sonra dersin.
Sevmemiş misindir peki? ‘Karıştırma, dedim ya sevdim ama ben kendimden dahi sıkılabiliyorum’ diye… Velhasıl anlıyorum işte, anlamıyor da değilim.
Anlıyorum hepsini çünkü tüm bu adilikleri tek tek yaptım. İşledim, uyguladım. Geçtim hepsini, artık adilik yapmayacağım; ilişkinin hakkını vereceğim dedim. Adilik gördüm, benim birçok kişiye yaptıklarımdandı.Bu sefer bende adiliğimden vazgeçmeseydim, mutsuz olma riskini de göze almayacaktım değil mi? O zaman çok da kötü yapmamışım geçmişte. O da bana hiç kötülük yapmadı. Hata ya da yanlış olansa, benim adilik yapmaktan vazgeçmiş olmamdı.Dürüst olalım, sevgilim varken bırak aldatmayı flört dahi etmeyeceğim dedim. Yalan yok dedim. Eski sevgililerle konuşulmayacak dahi dedim kendime. Akşam ya da gece bara gitmek yok dedim. Bunları o söylemeden ben uyguladım. İlişkiye zarar vermeyeceğim ya. İyi halt ettim. Bravo bana.Ben onunla çıkarken on kızla daha sevişirdim -bir adamla birlikte olmak için kılımı kıpırdatmazdım, bu yüzden on kadınla-ve ruhu da duymazdı. Yapmadım ne erkekle ne kadınla.Bir tek sen olacaksın dedim. Gördüm. Başarılar diliyorum kendime-. Şimdi anlıyorum ki, dünya adilik zamanı. Kim doğru ki? Kim etik? Ben de değildim. Tamam, artık düzgün olacağım dedim. Al işte!Yazının ana konusuna dönersek, ben onu baştan sona, tüm nedenleri ve aşamalarıyla anlıyorum. O benim anladığımı bilmiyor. Anlıyorum çünkü anlatamayacağım kadar çok adilik yaptım.
Sevgilimin beni uğurladığı otobüsle gittiğim şehirde, 3. günde başkasıyla sevgili olup, yenisinin yanında eskisine ise ‘Sıkıldım senden rahat bırak beni.’ diyendim. Yani ne olursa olsun, anlıyorum, bedavadan yapılmaz adilikler; ancak onu epey adilik yapan biri anlar.Neden gittiğini ve neden ben sana ‘Yalancı’ derken senin neden vicdan azabı duymadığını da gayet iyi anlıyorum. Çünkü o an insan kendini hiç de adi görmez. Sıkılmıştır. Bu kadar. Sade. Açık.
Her ne kadar anlamıyorum desem de, anlıyorum, çünkü ben de ne masumum ne de yeni… Sadece adilikten vazgeçendim.Bu yüzden adiliği de anlarım, seni de anlıyorum; canın sağ olsun.
1- (Yazılar herhangi birine yazılmamış olup, hayal gücünün özgür uçuşlarıdır.2- Yasal Haklar: Kaynak gösterilsin ya da gösterilmesin, hangi dilde olursa olsun içeriğin bir kısmı ya da tamamının kullanılması yasaktır. Bu yazının yasal hakları www.hafif.org ve Astral’a aittir.)
yorumlar
işte bu.manifesto..
eee bu yazıya da basılır ama manifesto, nefis yani.anlamak anlaşılmanın yarısıdır, diğer yarısı karşı tarafın anlamasıdır.(diye bir söz de benden)
yaşasın, artık yanlız değilim..
sen anlamayanlardan mısın onnupro, aaa oldum yani.
evet, bende o kabiledenim..
kabile üyelerine ve sana saygılar onnupro:))
okumadum ,okiycim
ben astral’a katılıyorum ve bütün bunlar hayal ürününün özgür uçuşları. hatta iç seslerin de diye biliriz. bazen iç sesler özgürlüğünü ilan eder ve uçsuz bucaksız özgürlüğünü ortaya koyar.
yazar her yazısında insani düşünceleri ve aktiviteleri seriyor gözler önüne, biz buyuz diyor adeta, haklı da bi yerde, herkese uyar mı? uymaz tabi. bu kertereden bakılacak olursa her şahısta farklı tezahürleri olması aşyanın tabiatıdır bi yerde.
oku harlem ve kabileni seç cicim.
Dolce oku didin die X okuma yaptum ;insan kendi adiliklerinden acu çekiyorsa ,iç benlik büyüyor muhasabe ve sabat demleniyor demektir.iyi bir hal!
insan kendini saran çember içinde dönüp durur
salt iyilik ya da kötülük yoktur dünyada onu yaratan yalnız ve yalnız sizlersiniz
bide işin kimyasu var tabi…. her beş yulda bir patlayan volkan var ruhta…
5er yıllık periyodlar mı var diyosun
o bence sönmüş volkanlar için geçerli harlem, faliyettekiler için no problemo:))
ayyyyyy kırılılacağım icabında.kabileni seçmedin daha harlem.
sönmüş değil de uyuyan volkan sakat, ne zaman püsküreceği belli olmaz
yok ya hele uyuyandan hiç korkmayacaksın, uyku tatlı gelir hep. püskürse de bir horultudan öteye geçemez.
bu volkan genital bölgede konuçlu degil ,sipirit bir volkan .
o kadarını bilemem, harleme sormak lâzum, o ne derse odur
ufffffffff ya harlem sende zaten ruhun volkanından bahsediyorudum ben, sen ne diyosunnn.kabileni seç harlem:)))))))))))))
ben oturan boğanun kabilesindeki,pokahontasum cicim,
vuvvv şu ağzında uzun çubuk tüttüren oturan boğanın mı? hani şu kovboy filmlerin vazgeçilmez kahramanı mı olan boğanın. (An itibari ile tırstım)
hah ,tam olarak o! emme holuvud bizi maymun edemedi hep figüran oynatuyo.
maymundan gelmedik ama maymuna gidiyoruz
tırsma mı geri aldım, figürandan kim korkar.söz senin için çalışacağım oscar ödüllerinde en iyi figüranlığı sana verdirteceğim.(desem de boş hep kafalarına göre veriyorlar bu ödülleri)
hahahahhaha…
bilemedin mascal, bak nireye gidiyoruz:)))
harlem ne derse odur
ben astralın hızına yetişemiyorummm
buna inanamıyorum
neye inanamıyorsun gene latino
latino inanmuyorsa ben heç inanmuyom,.
latino kimseye inanmıyor, artık. bir tek sana inanıyor cicim.