Yüzünde yansıyan her ne kadar iç kanamasal dönemlerinden alıntı olsa da… Yaşamadığın hazzın şaşkın ifadesidir. Beklentisel mutluluktan çok; zaman ayarı gecikmiş patlayan bombanın, gözlerine batan şarapnel parçasından başka bir şey değildir. Bu müfredata uygunsuz cephane aslını inkar eden egonun savaşı kazanmasıyla son bulacak…Sıkıştı nefesim asansör boşluğunda…İlkler ve sonları ışık hızında bitirirken, erken büyümenin zararları dudaklarımdan kalbime tekme atıyordu. Hala çocuktum seninleyken; yamalı cümlelerim vardı kurmayı beceremediğim ve senin anlayış gösterdiğin… Zamansal eğrilerle geri dönüş tuşunu ararken, an’lık ziyafet cehennemden daha sıcaktı. Belki kan akışım ilk defa normale dönüyordu. Ama ben anormal şekilsizlikte yaşam döngüsü devinimine teslim olmuştum… Belki de uyandığımda kendimden nefret edecektim ama olsun. Kulaklarımda tüm kadınlar beni konuşuyordu. Ukala, kendini beğenmiş, bıktım diğer kadınlarını anlatmandan…Zaman her zamanki gibi finiş noktasında bayrak kaldırmıştı.Ve yere ilk adım atışımda sanki bir bebek heyecanı taşıyorum. İlk defa yürümeyi öğrenen, ıngaa çelişkilerinde memesel ziyafetlere düşkün; ahlaksız bebekliğim. Senle o an’lara dönüştüm…Uzun zamandır saçmalamayı özlemiştim mazur görün…