genellikle bir dizi rakam, harf ya da kelimelerin (zaman zaman fonetik alfabe kullanılarak) yayınlandığı, kaynağı belirsiz, uygun şartlar altında tüm dünyaya yayın yapabilen kısa dalga radyo istasyonlarına “rakam istasyonları (number station)” adı veriliyor.bu istasyonlardan duyulan sesler genellikle mekanik olarak üretiliyor. mesajlarda dil yelpazesi oldukça geniş ve kullanılan sesler genellikle kadın sesleri olmakla beraber ara ara erkek ve çocuk sesleri de kullanılıyor.
rakam istasyonlarının birinci dünya savaşı’ndan bu yana yıllardır yayında olmalarına rağmen, ne amaçla kullanıldıkları hakkında hala kesin bir bilgi yok. yayınların, hükümetlerin gizli ajanları, casusları ile iletişim kurmak için kullanıldığını, ufolardan ya da uzay gemilerinden gönderilen sinyaller, kodlanmış at yarışı sonuçları ya da uyuşturucu kaçakçılarının haberleşme sistemi olduklarını savunan varsayımlar ortaya atılmış fakat hala ne için kullanıldıkları sorusuna, doğruluğundan emin olunabilecek bir cevap bulunamamış. deliller, popüler varsayımlardan biri olan; “yayınların hükümet ajanları tarafından, casuslara mesaj yollamak için kullanılan bir iletişim yöntemi” olduğu varsayımını destekler nitelikte. bu varsayıma göre sözkonusu mesajlar, düşmanların şifreleri çözmesini nerede ise imkansız kılan ve çok güvenli bir şifreleme sistemi olarak kabul edilen one-time pad (OTP) yöntemi ile şifrelenmiş. bu şifreleme yöntemi hakkında daha fazla bilgi için ekşi sözlük’ten “one time pad“, “bir kerelik bloknot” ve “vernam cipher” başlığı altındaki entryleri inceleminizi öneririm.
rakam istasyonlarının karakteristik özellikleri çok çeşitli. kimileri rastgele zamanlarda yayın yaparken, kimileri de belirli bir zaman çizelgesini takip ediyor. sayılar, kelimeler, harfler, notalar ya da mors kodları aracılığı ile bilgileri veren sesler, banttan ya da canlı yayın olabiliyor. yayınlar genellikle saat başlarında ya da her yarım saatte bir başlıyor ve her yayın, yayının yapıldığı istasyonu ve/veya hedef dinleyiciyi tanımlayan bir giriş ya da sunumla başlıyor. bu giriş ve sunumlar numerik ya da fonetik “kod adlar” (örn. “charlie india oscar”, “250 250 250”), karakteristik sözler (örn. “¡atención! ¡atención!”, “1234567890”) ve zaman zaman müzikal ya da elektronik sesler (örn. “the lincolnshire poacher”, “magnetic fields”) formunda oluyor.
genellikle şifreli mesaj başlamadan önce giriş/sunum bölümü belli bir süre boyunca tekrar ediyor ve mesaj iletildikten sonra, istasyon karakteristik bir biçimde yayını sonlandırıyor. genellikle yayın sonlandırılırken, istasyonun kullandığı dilde “end (son)” kelimesiyle anlam bakımından benzeşen (örn. “end of message, end of transmission”; “ende”; “fini”; “final”; “konec”) kelimeler kullanılıyor. kimi istasyonlar (özellikle eski sovyetler birliği kaynaklı olanlar) yayını bir seri sıfır ile (örn. “000 000”) sonlandırırken, kimileri de müzik ya da çeşitli seslerle yayına son veriyor.şifrelenmiş mesajları, bilgisayar desteği olmaksızın çözme yöntemlerinden “if it had not been for 15 minutes (chapter 7)“‘da bahsedilmiş.spynumbers.com‘da istasyonlar hakkında bir çok detay bulunuyor. mesela şu adresten, daha önceden yayın yapmış ve şu anda yayın yapma olasılığı olan frekansları görebilir, şu adreste ise yeni başlayan meraklılar için ipuçlarını okuyabilirsiniz.
akin fernandez
yayınlar, akin fernandez adlı meraklı bir kaçık tarafından üç dört yıl boyunca takibe alındıktan sonra, 1997 yılında the conet project: recordings of shortwave numbers stations adında, dört cdlik bir kolleksiyon halinde satışa sunulmuş. şu adresten rakam istasyonlarında yayınlanan çok sayıda mesajı dinleyebilirsiniz. biz bütün yayın kayıtlarını dinledik, hatta repeat’te unuttuğumuzdan, kapatmayı ancak “fünf.. noyn.. fünf..” diye diye nirvanaya ermemize 3 dakika kala akıl edebildik. eğer mesajları radyodan dinlemeye niyet ederseniz 2 MHz – 30 MHz kapsamlı tek yan bantlı (SSB) ve am bir kısa dalga alıcısına ihtiyaç duyacaksınız.rakam istasyonu yayınlarının kullanıldığı müzik, film ve televizyon yapıtlarından örnekleri wikipedia’dan inceleyebilir, mysteries of radio adlı websitesinden de rakam istasyonları hakkında detaylı bilgi alabilirsiniz.konuya dikkatimizi çeken damn interesting makalesine de buradan ulaşabilirsiniz.
yorumlar
Askerdeyken ordu telsiz çevirimlerine bulunduğum alayı temsilen ben katılırdım. Arada bir o sayaçlara ben de denk gelirdim (frekansı söylemek uygun olmaz). Neden bilmiyorum ama analog tekyanbandın gürültüsünden midir, sayacın robotik sesinden midir hele ki gece çevirimde denk geldi mi çok ürkütücü gelirdi bana.
Bir de big bang’ten sonra evrenin her yerine yayılan radyoaktiviteden kaynaklı kozmik fon gürültüsü vardır, Arno Penzias ve Robert Wilson olayı 1963’te keşfedip Nobel almışlardı. Onu da buradan dinleyebilirsiniz.
evde üretebilmenin yöntemi nedir 🙂
Bildiğimizin dışında ne çok şey dönüyor dünyada. Bunu hemen hemen her hafif.org makalesinde görüyorum 🙂 Güzel yazı elinize saglık..Bu arada big bang kozmik fon gürültüsünün keşfiyle ilgili Türkçe makale bilen varmı?
Hatırlarsanız, meşhur Lost rakamları 4, 8, 15, 16, 23, & 42 de adaya bir rakam istasyonu yayınından ulaşıyordu.
Çocukluğumun büyülü dünyasıydı radyo.En çok kısa dalgada yayın yapan Türkçeistasyonları aramakla vakit geçirirdim.Bahsettiğin sesleri duymuşluğum çok olmuştur.Özellikle bir bayan sesi oldukça sık duyuluyor.”Taangoo indiiyaa çaarlii…”Bunları da, tıkpı mors kodu veya konuşmaşeklindeki telsiz muharebelerinden zannediyordum.Eski bir kısa dalga hastası olmama rağmenşaşırdım doğrusu.Bu arada, bilgisayar hastalığı yüzündenkısa dalga bantlı Grundig radyomu çalıştırmayalıoldukça uzun zaman oldu.Biraz geçmişi hatırlamalı.Bilgilendirici yazın için teşekkürler.
bende uzun uzun dinler bişilere benzetmeye çalışırdım sesleri.bi ara uzaylılardan mesaj aldığımı bıle düşünmüştüm.işte bizler böyle bır dönemın çocuklarıydık bunlarla uğraşır kafa yorardık. azda dalga geçilmedi bızım gıbı hayalperestlerle hani.herbirimizin bırer lakabı bıle olmuştur o zamanlar. nerde şimdi bunlarla kafa yoranlar.hey gıdı heyy…
çok etkileyici.hele çocuklukta, biraz sanki bugünkü internet görevini gören sw ile uzakları dinlemeye çalışan ben ve benim gibiler için zaman tüneli görevi görüyor bu sesler.fi tarihinde tuzla’da bi gece yarısı – ki geceleri daha iyi dinlenir sw, gece ilerdikçe sesler artar – radyoyu kurcalarken karşılaştığım bi çocuk sesi vardı. nece olduğunu bilmediğim bi takım heceleri tekrar ediyordu, yardım ister gibi bi şeydi. Saatlerce dinlemiş, feci etkilenmiştim. aynı yaşlardaydık sanki. sonra bulduğum frekansı not etmiştim de, farklı gecelerde defalarca aramıştım o kız çocuğunu, bi daha da bulamamıştım.bu seslerin hepsi iç burkuyor. çok hüzünlüler nedense.
harbiden ne enteresan şeyler dönüyor yahu 🙂 ama yıllarca süren bir şaka vs de olabilir… gerçi tam kolleksiyonluk parça. hadi bakalım… bende yapcam 🙂
düşünün, dünyanın en zengin insanı olsaydınız ne yapardınız?benim yapacağım şeylere millet komplo teorisi derdi.