http://www.fileden.com/files/2009/8/7/2536282/enya.mp3Eğer cennete serilmişse kırmızı;sırattan uçarak geçilir.Kan damlar değdiğin nefesten.Kokusu sızar kırmızımsı yapraklarına…Üfler, ılık boşluğu mühürler kırmızıdaElleri kulaklarında duyduklarına kapalı…Fısıltı yayılmakta ve çığlık kan kırmızısusmakta…Kırmızı senli yaralarda,kan(ak)acak sevdasında kan(aya)cakkırmızda gözleri kamaşacakdurduracak kanamayı! Susacak…Hayranlığını kırmızıya bürüdüğün yıldızsız gecede,ayın hüküm sürdüğü güneşsiz günde;yağan yağmur mu ki saydam olsun?Bir çizik attığın damladan sızan kan!Cansız kaya…Canlanan bir can, yeşilimsi tonda…Kırmızıya boyayan bir yayılış, hükmediş cana…Her son nefes kırmızı…Geceye damgasını vuracak,kırmızı kuşanmış kılıfsız darbeler.Özletecek, derin acılar çekecek.Kan kusacak, kızılcık şerbeti içtim diyecek.Gece vazgeçmeyecek kızılından!İzlerin derinleşecek dairesel çizgilerindehissedecek sonsuzluğun nefsini bırakacak parmak uçlarına…İz bırakacaksın;kan renginde, kızılımsı soluk tende.Sürükleyeceksin, ucu bucağından çekeceksin uzayacak gidişlerinson bulmayacak iz düşümlerinkana bulayacak ama yine kırmızı kalacak izin…Bir tanık mı gerek yağmurlu geceye?Kızıl olsun tanığı…Ay karanlık gecedeyıldız dikiş atsınayrılan kızıl tene…Bir ağıt mührün basıldığı tende,bir yırtılma sesi…Kan kokusu şanlı şerefli gecelerde,iz bırakır avuç…Ayasını basar geceye.Bilinmeyen geceyi çözer mi?Bilmeye katlanamadığın, tanıdığın ama tanık olmadığın suretim?Gece tanık!Bilen var,kanlı geceyi:damla damla adımlarımdasuretim saklı bıraktığım ayak izlerinde…