Çocukluğum boyunca bu hikayelerle büyüdüm, bazıları korkmak amacıyla bazıları ise artislik yapmak için anlatırlardı. Genelde ölen biri vardı hikayelerin içinde, bazen bir kaç ölü. Cinayet, eziyet, işkence gibi olayların yapıldığı mekanlarda gerçekleşirdi çoğu hikaye.
Avcilari bile vardir arkadaslarin
Bizim köyün okulunun altında şehit yatarmış, şehit mezarının üstüne yapmışlardı okulu. En sevdiğim öğretmenlerimden biri ve ilk öğretmenim olan Cengiz öğretmenin sırf o şehidi bir kaç kere görmesi yüzünden bizim köyden kaçıp gittiği hala anlatılır. Sonrasında gelen öğretmenlerin bazıları da bu hikayeyi doğrulayan olaylar anlatmışlardır.Bizim köyün biraz uzağında bulunan diğer bir köyün içindeki harabe halindeki evde ise geceleri bebek ve bebeğin annesinin sesleri duyulurmuş, anlatılan hikayeye göre bebeğin annesi evin içindeki kuyuda kendi bebeğini öldürmüş, o gün bu gündür geceleri sesler gelirmiş o evden.
Bu sekilde olanlari da oldugu soylenmektedir
Bu ve buna benzen inanın yüzlerce hikayeyle büyüdüm ben tabi bana anlatılan vakit genelde gece olurdu ve anlatılan mekan pek ürkütücü, anlatan kişiler ise (bunu hala anlamış değilim) çok korkutucu bi şekilde anlatırlardı. (bir çocuğun hayatını, psikolojisini bozma pahasına)Benim bir artım vardı(bana göre tabi) ama ben asla ve asla hiç kormadım bu tür hikayelerden, korkmanın aksine ilgimi çekerdi, sürekli daha fazlasını dinlemek isterdim, hatta daha da ileriye gidip anlatılan olaylara bizzat şahit olmak veya görmek isterdim.Yatılı okulun ilk haftalarıydı, kimse pek fazla tanımıyor birbirini, kaldığımız katta çok uzun bir koridor vardı ve koridorun iki tarafında karşılıklı odalar, bu koridorun yarısı kullanım dışında hatta biraz inşaat halindeydi. Ben 10-11 yaşlarındayım, bir gece çocukların arasında bi koşuşturmadır gidiyor, ben de merak edip onlara doğru gittim, koridorun karanlık tarafından diğer ucuna doğru herkes kaçıyor.Boş bir odada hayalet varmış, bu oda koridorun en sonundaydı, inşaat kısmında. Hemen direk odaya doğru gittim, içeri girdim, arkamdan bağırışmalar “Girme”, “gitme, hayalet var!”, ışıkları açtım etrafa baktım kimse yoktu. Kalbim küt küt atıyordu aslında, ama korkudan değil heyecandan ilk defa birisini görecektim belki ama fos çıktı. Herkese odayı gösterdikten sonra çıktım. Bu olay benim o yatılı okuldaki uykusuz gecelerimin başlangıcıydı çünkü tuvalete gitmek isteyen veletler çoğu zaman beni uyandırırlardı.Onlarca cin çağırma seansları yaptım, onlarca kitap okudum, cin nasıl çağırılır? Cinleri görmek için şunu yap bunu yap isimli yüzlerce yazı okudum. Çok moralim bozulmuştu hemen hemen her şeyi denedim, bu tür olayların zuhur bulduğu her yere koşar adımlarla gittim. Sonuç mu? Koca bir hiç! Olmadı asla göremedim, dokunamadım, korkamadım. Cin, ruh, karabasan neydi bunlar? Kimdi bunlar? Çocukluk dönemim geçtikten sonra bu defteri kapatmaya başladım.Bu tür olayları ve yaşadığım bu tür saçma sapan deneyimleri yüzlerce sayfa yazıp kafanızı ütülemeyeceğim. (belki ütülenmiştir çoktan)Şimdi yurt dışında yaşıyorum, anlattığım olayların üzerinden uzun zaman geçti.Dün yapılan toplantımızda bir sorundan bahsedildi, firmamızın elemanları için tutulan bir dairede cinler görüyorlarmış, kapılar açılıp kapanıyormuş, şu oluyormuş bu oluyormuş. Önce pek dikkatimi çekmedi gülüp geçtim. Bu olayları yaşayanların uzak doğulu olduklarını da belirtmekte fayda var. Kendi ofisime geldiğim zaman ofiste bulunan 2 arkadaşımızla bu konu üzerinde biraz konuşmaya başladık ben önce alay eder gibi sırıtarak konuya yaklaştım, sonrasında bir gördüm ki meğer durum bambaşkaymış.Ben bu tür olaylar sadece bizde olur diye düşünürken bir kez daha şaşırdım. 2 oda arkadaşım bana saatlerce bu tür olaylar anlattılar, bir tanesi bu olayları bizzat yaşadığını anlatıyordu. Kendisi uzun yıllar Amerikada yaşamıştı ve hem orda hem burada yaşadığı olayları anlatmaya başladı. Evdeki alet edevatın kaybolması, hayalet görülmesi, cin olayları, yüzlerce şey. Sadece tek bir farkla, dil, isimler, olayların gerçekleştiği mekanlar ve olayların kahramanları.Meğer insanlar her yerde bu tür hikayeleri anlatıyorlarmış meğer şu zamanlarda bu tür olayları bilimsel gerçeklerle bağdaştırsalar da.Ha benim olaylara bakış açım değişti mi? Hayır! Gülüp geçtim mi? Evet!Cin nedir? Var mıdır? Varsa neye benziyor? Neler yapar?Ruh nedir? Var mıdır? Varsa neye benziyor?Karabasan veya basmayan nedir? Var mıdır? Varsa neye benziyor? Neler yapar?Olayların metafizikle bağlantıları. ve buradaBir hayalet videosu ve bir tane dahaBir cin videosuCinler İslam inancına göre ateşten yaratılan varlıklardır. Bizim onları gözle görmemiz veya dokunmamız pek mümkün değildir. Ama onlarla irtibata geçtiklerini söyleyenler de yok değil.Varlıklarına inanıp inanmamak sizlere bağlı olduğundan pek fazla bir şey yazamayacağım ama Kuran-ı kerimde varlıklarından bahsediliyor.Neye benzediklerine gelince ateşten yaratıldıkları söylendiği için şekillerini tanımlamak biraz güç olacak.Onlarında kendilerine göre bir yaşam şekilleri olduğunu anlatılmaktadır ama bazılarının anlattığı gibi geleceği görme gibi özellikleri safsatadadır. İnsanları çarpma, insanlara zarar verme konusundaki benim kendi düşüncem bunların yalan olduğudur.Ruh hakkında uzun uzun yazacak kadar bilgi sahibi olmadığımdan dolayı kısaca üzerinden geçersek, elle tutuler gözle görülür olmayan ve sonsuza kadar var olacak olan şeydir.(bkz bedenimi satın alabilirsin ama ruhumu asla)Varlığının sorgusu inançlara bağlı olup şekli konusunda bir şey söylemek biraz zor ama insanın dış görünüşüne benziyor denilebilir. (bkz çizgi filmler)Karabasanların dinde de yeri yoktur, bana göre karabasanlar tamamiyle hikayedir. Halkın arasında anlatılıo büyütülmüş bir olay olup, uyku felcinden başka bir şey değildir.Küçükken anlatırlardı her yeri kıllı, çok ağır, kulakları uzun, başında şapkası olan, bir eli delik olan arkadaş. Delik olan elini ağzınızın üstüne koyduğu zaman şanslısınız demektir çünkü nefes alıp yaşarsınız, eğer her iki elini koyarsa, ruhunuza fatiha.Neler yapar sorusuna cevap vermek gerekirse bol bol insalara basar. Kar’a basanları da mevcuttur.Yazdığım bu yazı hakkında söylemek istediğim bir iki şey var.Birincisi bu konu hakkında kesinlikle uzman değilim, bilmeden yazmış, atmış tutmuş eleştirilerini yapacak olanlar için şimdiden söylemek isterim. Sadece okuduğum, duyduğum ve bildiğim kadarıyla yazdım.Bilgi sahibi olan arkadaşlar varsa lütfen yazınız
yorumlar
küçükken bize de KUŞ SİNAN diye biri anlatırdı bu tür hikayeleri okulun bahçesinde:)
fazla üstelememek lazım. konuşup, seslenip giderler…
gidecek yeri bilir onnar,
çok bilindik bir KUKİ TEYZE hikayesi vardır, bilmem bilir misiniz? çocukken en korkuktuklarımdan biriydi…neyse çok anmayalım mazallah gelir melir! 😉
çok bilindikse ben bilmem
bunlar zararsiz asil zarali cinler aramizda dolasan insan kiligindakiler…
zez’ e katılıyorum
hem de ne cinler zez
kuki teyze işte ya…gelir senin eline koluna kuki teyze diye yazar, yara gibi şişer oraların..! :DMerlin’in sakalı adına yıllarca buna nasıl inanmışım! 😀 :Dbu arada ansiklopedilerden dahi cinlerin “kapı eşiklerinde olduklarını” filan okumuştum, açıkçası komik gelmişti. kutsal kitabımızda varlıkları zaten yazılı ancak inanmayanlar için ansiklopedilerde de yazılı olması bilimin de var oldukları gerçeğini kabullendiği yönünde.ama çarpar mı yakar mı orasını bilemem… 🙂
bilimsel aciklama yapmasi icin slisiyayi davet ediyoruz
tuhaftır, bize din kültürü hocamız perdeleri kapattrıp anlatırdı.o an etkilemese de anlattıkları, karanlık sokaklardan geçerken, yalnız başına, mutlaka etkilerdi. sonunu da hep aynı yere bağlardı..ilk resimdekini sanırım heryerde kandırmaca olarak kullanıyorlar, ya da bir tanesi orjilal diğerleri, oynama.. bahsetmek istediğim şöyle oluyor:
kurtarıcınız olarak yetişiyorum şu cin resmini açıklamaya:dırınınınmmmmemin değilim ama ingilteredeki (yani ingiltere olduğundan emin değilim) bir müzenin içindeymiş bu arkadaş. sağ üst köşedeki cihaz da gözlerini kırmızı kırmızı parlatmak içinmiş. kanka.net’te buldum bi gugul araştırmasıyla.
aha da haber, yeni şafak falan ama bulmuşlar adamlar, takdir ettim.
:)) sahiplenicidirler,bazen iyidirler,genelde oyun oynamayı severler (kendi kendilerine),heran bir düğün edasında davullar vs. çalınır topluca yaşadıkları yerde.aynı yerde yaşayan canlılar olup aynı evi,sokağı,köyü paylaşmamız ve görünüş itibariyle onların bizden farklı olması ve (şimdilik)daha yetenekli olmaları nedeni ama farklı boyutlarda yaşamamız nedeni ile insanlara görünmeleri yasaktır,ki bunlara melekler (bildiğiniz melekler işte din dersinde verirlerdi azraili bilmemnesi filan 🙂 ) de dahildir.ruh a sıra gelince ruh yok olmayan yegane enerjilerden biridir.elbetteki bedeni aştıktan sonra var kendisi ama niye bize gelsin o aşamaya gelmişken.gidecek yermi kalmadı…neyse efenim iyice attım sanırım :)benim atma potansiyelim bukadar.ama ruh kaybolmayan enerjidir bu konuda ısrar ederim bu benim atma potansiyelimden değildir
karabasan geçici felçmiş esasen…başıma geldi ama ben isim takmadım tabiki,önce ışık açıldı o an gözümü açtım gerisi kilit oldu.yorganın ağırlığındanmıdır nedendir nefes dahi alamamıştım.kendime geldiğimde başımı çıkarıp bakmadım bile.uykuma devam ettim neyse ışığı açan arkadaşımmış,tuvalete kalkmış gece.belki yanlışlıkla üzerime oturmuştur diye tahmin ediyorum 🙂 yada felç içte yapıyordur belki bu nefes alamama etkisini.okadar etkiliyse o yaratık her istediğini yapabilecekse,yada en azından nefessizlikten öldürebilecekse niye yapmıyor (çok yoruldum şunun üzerinde 2 soluklanayım diye üzerimizemi oturuyor? nedir yani 🙂
karabasan aslın da beynin erken uyanmasıymış
evet katılıyorum
yine aynı şeyi yaptım!küçüklüğümden beri ürperirim ama yine de okurum ya da dinlerim böyle hikayeleri.ondan sonra birkaç gün tavşan gibi tırsak yaşarım.bu yazının başlığını saatlerdir görüyorum. açmadım, açmadım, açmadım………..sonunda yine yaptım, okudum dayanamayıp!!!geçmiş olsun.
ya korkuyorum ben.anlatmayın boyle şeyler >:(
bizim oralarda hep anlatirlardi evden kap kacak kacirirlar diye bi turlu sahit olmadim ve hic bir zaman inanmadim, ayni hikeyeyi burda duyunca sasirdim, yani butun dunyada tabak canak mi kaciriyor bu elemanlar anlamadim gitti, sonradan da geri getiriyorlarmis
onlar da taksitli satış olmadığından alamıyorlarmış. bizden ödünç alıyorlarmış razielz:)
🙂 satamadan mı getiriyorlar acep?
iki kap yemek yapıp geri getiriyorlarmış resu:)
ya evet ben de duymuştum bu muhabbeti de, nereyi ne koyduğunu unutan hatunların uydurması bence :))
bilmiyorum ama bir degil iki degil turkiyede anlattilar guldum gectim burda anlattilar biraz sasirdim, baska bi yerde anlattilar yuh dedim