http://g.mynet.com/i/79/42894_0.jpg
Üç arkadaş işe başlamıştık o yıl.Özlem, Meltem ve ben..Meltem, 3. sınıfın 1. döneminde gelmişti okula, Özlem’in tek başarısı 3. sınıfta 1. olmaktı..Bazı geceler kağıt oynar eğlenirdik..Hep 3 el oynar kaybedersem, oyunu bırakırdım..Saatlerce felsefe yapar, aşkı konuşurduk; sadece bir konu için gecelerce uyumadığımız olurdu..Ben ”Üç kişi iyi arkadaş olamazmış” derdim,karşı çıkarlardı, ”Bal gibi olduk işte” derlerdi..Derken, yeni eleman Murat geldi aramıza, Özlem ve Meltem onun için kavga ettiler..Murat bana kaldı..Herşey çok güzeldi, Murat beni terketti..Meltem’le Özlem barıştı..Yalnız kaldım..
yorumlar
Bu işten en karlı Murat çıkmış :)))
aşk mı? arkadaşlık mı? sorusu yine gündemde…a) arkadaşlıkb)olsun yinede güzeldi
görsele takıldım, yukarıdan ip desteği var mı acaba?
Biraz gülmek istedim, teşekkürler..Dolce, bir sonraki sahneyi merak ettim resimde ben de..
aaa resimdeki sen değilmisin pbk ?
yazar üstteki fotoyla “trio-arkadaşlık” ve “aşk” kavramlarının zorluğunu mu vurgulamak istemiş acaba?!
Bence görselde yazar, yeteneklerini sergilemeye çalışırken görülüyor..
mümkündür… hatta kuvvetli ihtimal olması işten bile değil.
başlıkta olması gereken üç noktadan biri eksik
bu yazıdan ne anlamam gerekiyorsa ben anlamadım.kazançlar kayıplara dönüşmüş.eee? yani.anı anlatılacaksa biraz daha hoş bir uslüp seçilemezmiydi?görselle konun bağlantısınıda çözemedim.varsa tabii.diğer yazılarnızda gayet hoş bir tarzınız varken bu yazınızda ne olmuş anlamdım.hayal kırıklığı
Girdiğim konularla çok derine dalıp okuyucumu bunaltmak istemedim, eğer yazar sürekli aynı tarzda devam ederse bir sonraki adım ve tarz bellidir artık..Kitaplar da televizyon dizilerinden farklı olmalı..Şimdi yüze çıktım, güneşleniyorum..
Biz üç kişiydik;Bedirhan, Nazlıcan ve benduygusal çağrışımı nerden yakaladım bilmiyorum ama farklı bir yazı olduğu muhakkak. okuyucuya şaşırtınız efendim.tebrikler
üç, tehlikeli bir rakamdır zira!
olur mu hiç. Allah’ın hakkı bile üçtür, demişler:)
Çok teşekkürler kahve kokusu, zaten yazılarıma baktığınızda, aralara fıkramsı serpiştirmelerimi bulabilirsin..Bir kahve molasında yazılmış yazılarım da değerlidir..Pilli Pati bu 3 konusunu siz de ele almıştınız, daha önce.
“ele almak” konusu @mascal ve @onnu gelirse biraz ti’ye alınabileceğinden “dile getirme” şeklinde olsa daha bir makul olacak. gerçi onda da şüphelerim var ama olsun.üç rakamı tılsımlıdır. tehlikelidir. rica ederim bir üçüncü kez söyletmeyiniz @kahvekokusu.
Hayatıma devam ediyordum, tabii ki Hayta. Hayata ara verip kahve içiyorum..Pilli Pati, espriden anlayan bir yapımız var çok şükür.
piillipati, tılsımlı olduğuna hiç şüphem yok.ama tehlikeli değil, emniyetlidir. üç felak, üç nas, ya da bir fatiha üç ihlas..emniyettir üç.bir sabredersin , iki sabredersin feraha ermektir üçbirin de akıllanmazsın ikisin de akıllanmazsın, aklına başa gelişidr üçuzar gider….
pbk,, biri kahve diyince ben hep üstüme alınıyorum:))
evet bu yazı başlığını da o espri kabiliyetine istinaden attığınızı hissediyorum.
elinize sağlı efendim eğlenceli cidden:))
üçün biri denen bir tehlike de var @kahvekokusu!
pillipati:)
şu iki noktalar beni deli ediyor
pati de tek tek sayıyor canım aaa :))
takıntılarım vardır :)burda saymaya kalksam Fizan’a yol olur.
Hayatta hiç birşeyi takıntı haline getirmeyin..
Tefillin çok mersi..:)
obsesif kompulsif, olma da..zira takıntılı olmak kötü
demesi kolay. tıpkı “alabalık tankından su içilmez” yazmak kadar kolay üstelik!
e bu da doğru:)
eh öyle işte. küçük zararsız takıntılar. tıpkı alabalık tankından su içince sağlığa zararı olmaması gibi.
pilli pati gece gece güldürdün beni:))
gülünmüyor, ben kahkahayı biraz abartınca komşular şikayete geliyor:)
gülün efenim. o dakka yerim takıntıyı. siz yeter ki gülün. yalnız @pbk gelir de alabalık tankına rast gelirse o güler mi? ondan emin değilim işte.
alabalık muhabbetine kızarsa obsesif kompulsif üzerine bilimsel bir söyleşi halindeyiz deriz:))
@pbk coğrafya itibariyle bizden batıda yaşıyor dediğine bakılırsa. evropa, nerden baksan bir saat, bilemedin iki saat geriden geliyor. bu nasıl bir uykuya çekiliştir?
Durmadan avuçlarım terliyor,İnildiyor ardımdanGirdiğim çıktığım kapılar.Trenim gecikmeli, yüreğim bungun,Bir bir uzaklaşıyor sevdiğim insanlar.Ne zaman bir dosta gitsem,Evde yoklar.
:))güzel bi hafta sonu yazısı olmuş.gülümsettin
mükemmel. samimi, kısa ve bu sebeplerden ötürü vurucu olmuş.eğer gerçekse belki durumu değiştirebilirsin. gerçi sen en başından beri üç kişi arkadaş olamaz demiştin. neyse 🙂 iyi hafta sonları.
pbk hakikaten devamı yok mu bu görselin?
eğer ip yardımı yok ise, bence devamında pastanın içine başaşağı durumları sanki.
Hiç pastayı içinden yiyen var mıdır acaba, resimdeki gibi, ne büyük zevk.. ya da avuç avuç, kesimsiz ve çatalsız..Ya da mutfakta yeni yapılmış, neli olduğu önemli değil, direk yüzünü daldıran..
resimdeki gibi değil ama biz bir arkadaşa öyle bir şaka yapmıştık, çok eğlenceliydi, o da bize hiç üşenmeden pasta aldı ve aynı şakayı yapmıştı. Çok eğlenceliydi ama temizlenmek faslı biraz zor oldu tabii:)
Ben de bir kere pasta almıştım, 4 kız eve kadar dayanamadık, elimle mermer kırar şekilde dörde bölmüş peçetelerle dağıtmıştım, çok zevkliydi.
hayırlı uğurlu olsun Murat’a 🙂
keyifle okudum, sonra bir daha okudum.kızın akibetini ben de merak içindeyim.kızı boş ver de pasta daha mühim
Sanat icin yapilan kisa metrajli film tadi var
Çok mersi..
ilahi pbk, başlığı görünce bodoslama daldım bloğa. kesin ekşın vardır burda diyerek :))
Bi tek benim kalbim kötü sandıydım ben(de). Şükür.
İlginç bir üslup olmuş. Hoş.