yalnızlık. saatlerdir hafif’te salladığım ahkamlardan sonra şimdi yapayalnızım. ahkamlar tükendi, kimse bir şey yazmıyor. sayfayı 20 saniyede bir tazeliyom ama değişen pek birşey yok.
yalnızlık bir sigara külü kadar yalnızlıkve toprağın rüyaya bir yılan gibi girişi (sezai karakoç)
derken şair, yalnız olmayı anlatıyordu. ama bir de kalabalıklar içinde yalnız olmak vardı. sizi kimsenin anlamadığını düşündüğünüz anlarda içinize dolan.
bir kum tanesi kadar yalnızım!etrafımda bir sürü çakıltaşı.beni saran koskoca bir derya,fakat ben muhtacım birkaç damla gözyaşına. (seyfettin k.)
insan yalnız…
yorumlar
ayni seyi bazen ben de yasiyorummm:) kimseler olmuyor hafifte kimse yorum yazmiyor.nereye ucuyor bu insanlar anlamiyorum.bakin ben burdayimmmmm:)
Zamanımın çoğunu burda harcamak ‘işler biraz yolunda değil’ demek bence. Arasıra girmek daha keyif veriyo bana. Ama açık konuşmak gerekirse burdaki elemanlar daha kaliteli geliyo sanki.
Yalnızlığım: Yaşamak zorunda olduğum beraberliğimsin…linet (bazen yalnız olmak iyidir..)
ah şu yalnızlıkkemik gibine yana dönsen batarCahit ZARİFOĞLUo that lonelesslike a bonewhereever you turnit hurtsçeviri bana ait ancak hatalı da olabilirmiacabadaha iyisini bilen varsa düzeltirse sevinirim
acuistic gibi düşünüyorum zamanının çoğunu burda harcamak(işler biraz yolunda değil)gibi ama sana katılıyorum ahkamlar tükenmiş ortaya bişeyler koyanların altında yorumları polemik yapıyor.
bazen her yorumlama sürecinin hakaretlerle bezenmiş kişisel tartışmaya dönüşmesi can sıktığı için sürekli kalmıyorum.hele de o düzeysiz laflarla bezenmesi mide bulandırıcı oluyor.
farkında olmuyor insan… içindeki siyah benekli kaplan bazen fırlayı veriyor, zarar-ziyan k(e)ar kalıyor insana. burda karşısı devreye giriyor, sükunet ve empati çözüyor bazen işleri…
oluyor böyle şeyler bende bazen gece uyanık kalırım kimsecikler olmaz ortada her yazıya bi ahkam keserim ertesi gün uyanınca hepsine tek tek bakarım biri bana bişe demiş mi die,hakaret etmiş olsa bile sinirlenip klavyeye yapışırken ağzımdan köpükler saça saça yazerken sevindiğim olur,birileriyle konuşuyor olmanın hazzını alırım özelliklede benim gibi çevreyle pek iletişim kurmayan biri için hoş sayılan anlar bunlar
bir de hafifte yalnızlık var…herkes karşında durur,sende ayakta durursun.en sevdiklerinden darbe yer ya insan!işte öyle…nedendir bilinmez bir acı oturur insanın hayalhanesine,dudakları bükülürde, gözleri (bilmem) dolar.baktığında ayakları titremiyorsa, yıkılmamış demektir.
tek başınayken bile yalnız olmamayı becerebildiğin zaman herşey yoluna giriyor zulcenaheyn.”yalnızlık” kelimesi başlı başına hüzün kokarken, gün geliyor bir bakıyorsun, sana bulaşmıyor o koku…çünkü sen zamanla “tek başınalığın yalnızlık olmadığını” anlamışsın…ve aslında farketmeden çok da iyi yapmışsın.kendindir en yakının. ve sen tek başınalığında kendinle birlikte olmanın keyfine varabildiğin anda korkutmuyor da yaralamıyor da “yalnızlık” adını verdiğimiz güzellik.inan bana, atmıyorum.
tadını çıkarmayı bildiğin sürece yalnızlık harika birşey…ara sıra sadece aynalarla konuştuğumuz süreçler iyi geliyor insana…
ya yalnız kalamasaydık hiç ne kadar acı olurdu değilmi.
yalnızlık, bir odanın içinde olup, aslında tam olarak orada olmamak gibi bir şey.o odanın içinde benden daha gerçek ve bir anlamda her şeyin nedeni olan şey.
kendimle başbaşa kalmayı sevmiyorum ben…kuruyorum o zaman…kurdukça kendimden bişiler gidiyor, acıyorum kendime, içimi acıtıyorum…sevmiyorum yalnız kalmayı..ya da sadece bu ara, araladıkça perdeleri arkasında göreceğim gerçekler, yüzleşeceklerim korkutuyor beni…ama sadece bu aralar…bunu yazarken de yalnızım odada…işte aynen böyleyken, bırakıp gitmeliyim…hafifteki yalnızlıktan kaçmalıyım…birazdan gelirim, yoksa bitmicek bu yorum:))
kurmaya müsait hayatlar yaşıyor olmaktansa yalnız ol.. tamamen yalnız. ve sev yalnızlığı. sadece sen varsan kuracak şey yoktur. doğru düzgün, tüm perdeleri açık birşeyler yaşıyorsan da kurma payın sıfırdır zaten. net olsun neet 🙂
kurduklarım hayatıma dair değil…hayattaki duruşum net…dedim ya bu aralar diye…sadece bu aralar…bunun olması için bir sebep gerek; o sebep işte acıtan, yalnızken kurmama neden olan…gidince ben de kendime geleceğim…
arkadaşlar,yalnız kalmak nasıl bir terapi bilseniz…alıyorsun kahveni yanına, bir bakıyorsun kendinlesin…aslında biraraya gelmekten en çok korktuğunla yani…başlıyorsun kurgulamaya…ben ne istedim şu hayattan, o bana ne verdi, diye?sonra dön dolaş aynı hikaye………sen istedin ama istediklerine ulaşmak için neyi ne kadar yaptın? fırsat tanıdın mı içindeki sen’e en iyisini yapsın diye?………….yalnız kalıp kendinizi dinleyin biraz………….ama gerçekten dinleyin……………
STRAWBERRY75 ; kesinlikle katılıyorum bu yorumuna insan yalnız kaldığında çok fazla şey düşünüyor, özeleştiri yapıyor ve bu çok yararlı bence. Ben yalnız kaldığımda yatağıma uzanıp senaryolar üretirim, eğlenirim bu sayede, o senaryo kendi ilerlemeye başlar daha sonra bi’ bakarım ki kafamın içi amma doluymuş aslında :)Ama;”Ankara’nın nesi güzel?””İstanbul’a dönüşü” demiş ya adam(ismi aklıma gelmedi kusura bakmayın) o hesap işte, yalnızlığında uzun sürmemesi lazım geriye erken dönmek gerek.malumunuz insan sosyal bir varlıktır 🙂
türkçe güzel bir dil. ‘yalnız kalmak’la ‘yalnız olmak’ nasıl da bambaşka imgeler doluşturuyor dimağa. evet yalnız kalmak iyidir, yararlıdır. ama yalnız olmak, çekilecek dert değildir. bu ikisi söylendiği gibi pek fark hissettirmez ama yalnız olanın nefret ettiği bir şey varsa o da yalnız kalmaktır. yalnız kalmaksa sadece ve aslında yalnız olmayanın iyi düşüncelerle andığı bir olaydır. bence tabiiiii.
hımm… İlginç bir yaklaşım birde şöylesi var tabii “yalnız kalan” insan eğer kendi rızası ile bu işlemi gerçekleştirmiyorsa yalnızlığa düşmüş anlamı da çıkarki bu kötü birşeydir kanımca. Yalnız olmak ise sıradanlaşmış olabilir yani hayat tarzı olduğunda sorun çıkarmayabilir.” Kartallar yalnız uçar ” misali… Bu da bir bakıma iyi birşey oluyor 🙂 Gecenin bu saatinde bu kadar kelime oluyor kusura bakmayın hatam varsa :)saygılar
yalnızım,yalnızsın,yalnızız.istenenle gelene eyvallah.ya istenmeden gelene ne demeli?yalnızlaştırılıyoruz kanımca.internet bu işin cabası.buradaki tartışmaları yıllar öncesinde, üniversitemizin bahçesinde kominist(kendisi için çekinmeden söylerdi) bir hemşerimle yapardım.o cigarasını tüttürür ben de çayımı yudumlardım…koministleri o zaman sevdim, en azından karşına alıp konuşabiliyordum…
Hayal kurun.Yanlızlığa birebirdir.Fakat kendinizi çok kaptırırsanız bir müddet sonra sizde hayal oluyorsunuz…
son günlerde aldığım en dişe dokunur nasihat,
teşekkürler dostum…
Düşen bir insanın tutunacağı üç dal; din, aşk, şiir..Bknz: cemil meriç, bu ülke
Vallahi, en sıkılıdığım meselelerden biri deyalnızlığım dı,yalnızlık sanki benim alınyazım…Ama sonradan farkettim ki,yalnızlığım benim en iyi dostum!Herşeyin fazlasının zararlı olduğu gibi,yalnızlığın ki debiliyorum.Sonra internet icat edildi ki,benim gibi anti sosyaller bilerahatça yalnızlığını terkedebiliyor.En büyük icat internet, yaşasın internet!
ilk video da resmen kolum kaşındı, yani video beni uyuz etti diyebilirim.ikinci videoyu izleyince kısmen de olsa rahat nefes aldım.videolar bana ikindi sonrası kemer sahillerinden birine yüzmeye gitmiştim, hava bir anda kapandı ve deniz sanki siyah beyaz film gibi oldu, onu hatırlattı. şimdi de bu siyah beyaz videoları izledim(3-10 saniye), ne kadar uzak birbirlerine…